Atmak ne demektir? İlgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Bir nesneyi boşluğa ya da bir yöne doğru fırlatmak: Taş attı da kolu mu yoruldu? (Deyim)
  2. Elle tutulan bir şeyi bırakarak yere düşürmek: Sokağa çöp atmak sağlığa aykırıdır.
  3. (Bir kimseyi) Uzaklaştırmak, başka bir yere göndermek: O memuru berbat bir yere attılar. Dokuz köyden atıldı.
  4. Koymak: Çorbaya tuz atmayı unutma. Kilere zahire atmak.
  5. Uzatmak: Gemiden iskele attılar.
  6. Bir yerden bir yere taşımak: Hazır araba varken şu eşyaları bizim eve atalım.
  7. (Sille, tokat, yumruk, sopa, kılıç gibi nesnelerle kullanıldığında) Vurmak: Tekme atmak. Yumruk atmak. Tokat atmak.
  8. (Top, tabanca, tüfek gibi silahlar için) Patlatmak, ateşlemek: Arkasından iki el silah attı.
  9. (Roket, kurşun, gülle, ok gibi nesneleri) Hedefe göndermek: Hedefe üç kurşun attı ama vuramadı.
  10. (Zaman bildiren tümleçlerde) Ertelemek, geri bırakmak: Toplantıyı bir hafta sonraya attık.
  11. Örtmek: Omzuna bir şal atarak sokağa fırladı.
  12. (Yapılmış kötü bir işi birine) Yüklemek: Suçu hep onun üzerine atıyorsunuz.
  13. (Söz, laf gibi tümleçlerle) Sözle sataşmak: Oğlanlar kıza laf attılar.
  14. İlişkisini, bağlantısını kesip uzaklaştırmak: Beş kişiyi işten attılar.
  15. İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmak: Bu gereksiz eşyaları atmalı.
  16. Bir şeyi kullanmaktan vazgeçmek.
  17. Çıkarmak, dışarıya vermek: Vücut yabancı cisimleri atar.
  18. Patlayıcı maddelerle havaya uçurmak, yıkmak: Cephaneliği attılar.
  19. (argo) Bilmeden, kestirerek söylemek: Cevapları attı ama tutturamadı.
  20. (teklifsiz konuşmada) İçki içmek: Attığın iki kadeh yüzünden oldu bunlar.
  21. Yay ve tokmak gibi özel araçlarla ditmek: Pamuğu atmak. Yün atmak.
  22. (argo) Yalan ya da abartmalı söz söylemek, gerçek dışı konuşmak: Her zamanki gibi atmaya başladı yine.
  23. Çatlamak, ya da birleşmiş olduğu yerden ayrılmak: Mermer yontulurken attı. Pantolon dikiş yerlerinden attı.
  24. (Kalp, nabız) Vurmak, çarpmak, çalışma durumunda olmak: Nabzı hızla atmaya başladı.
  25. Solmak: Koltukların rengi attı.
  26. (argo) Yapmak, etmek, söylemek: Israrımız üzerine bir şarkı attı.
  27. Yollamak, göndermek: Bana mektup atmayı unutma.
  28. Bağırmak, haykırmak: Sokakta nara atıyordu.
  29. Bırakmak, kurtulmak, salıvermek: Bizimle tanışınca yabancılığını üzerinden attı.
  30. (Kalp, zihin, ruh gibi şeyler için) İçinden çıkarmak, uzaklaştırmak: Ruhundaki sıkıntıyı atmaya ... çalışıyordu. (Ö. Seyfettin)


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "atmak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Atıp tutmak:
    1. Bir kimse ya da bir şey için kötü söylemek, hakkında ileri geri konuşmak: Genç adam yöresindeki bilge ve yaşlı kişiler hakkında sağda solda atıp tutuyordu. (G. Mor)
    2. Abartmalı konuşmak: Doktorların ne yerse yesin dediği türden onulmaz bir hastalığa yakalanmış da, her şeye boş vermiş gibi konuşuyor, pişkin erkek böbürlenmeleriyle âşık olunan adam havalarında atıp tutuyordu. (F. Şakacı)
  • Atma Recep, din kardeşiyiz: (deyiminin anlamı) Bu söylediklerinin yalan ya da abartma olduğunun farkındayız kafadan atma, anlamında külhanbeyi sözü.
  • Atsan atılmaz, satsan satılmaz: Beğenilmeyen yanları olmasına karşın vazgeçilemeyen kimseler ya da şeyler için söylenir: Deli de olsa bizim delimiz, atsan atılmaz satsan satılmaz. (M. Adıbeş)
  • (Bir kimse birinin) Attığı tırnak bile olamamak: O kimsenin öbüründen kat kat değersiz olduğunu anlatır.
  • Attığını vurmak: "İyi nişancı olmak" anlamında, giriştiği her işi başaran kimseler için kullanılır: Şimdi ise herkes kendisine yaltaklanıyor, gerek güzelliği, gerek attığını vuran bir kocasının olması dolayısıyla, etrafında dönen pervanelerin hesabı gün günden artıyordu. (İlgili cümle kaynağı: S. Ayverdi)
( 0 soru/yorum )