Diş nedir ne demektir? İlgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Azı dişi çizimi
Diş
  1. Ağzın içinde, çene kemiklerinin üstüne dizili olan; ısırıp koparmaya ve çiğneyip ezmeye yarayan beyaz ve sert kemiksi organlardan her biri.
  2. Çark, testere, tarak gibi çentikli şeylerdeki çıkıntılardan her biri.
  3. (Sarımsak dilimi ve karanfil gibi dişe benzetilen şeyler için) Tane: İki diş sarımsak, bir diş karanfil.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "diş" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Diş bilemek: (deyiminin anlamı) Öç almak için elverişli durum kollamak: Hamile bir kadını hedef alan soysuzlara içten içe diş biliyordu. (E. Sancaktar)
  • Diş geçirememek: Gücü yetmemek: Bir nice defa o memlekete hücum ağzın açtı, diş geçiremedi. (İ. Sarı)
  • Diş geçirmek: Güçlü bir kimseye sözünü geçirebilecek durumda olmak.
  • Diş gıcırdatmak: Öfkesini davranışlarıyla belli etmek.
  • Diş göstermek: Güçlü olduğunu belli etmek, gözdağı vermek, tehdit etmek: "Kim ki diş gösterir, dişlerini sökeriz bu denizlerde!" dedi ağa. (İ. Bertan)
  • Diş kirası: Eskiden sarayda ya da zengin konaklarında iftardan sonra, çağrılanlara verilen armağan ya da para.
  • (Bir şey) Dişe dokunur olmak: İşe yarar nicelikte olan.
  • Dişinden tırnağından artırmak: Yiyeceğinden, giyeceğinden artırarak, keserek para biriktirmek: Bu evi dişinden tırnağından artırarak yaptırmıştı. (S. Günay)
  • Dişine değmemek: Pek az gelmek, yeterli olmaktan çok uzak olmak.
  • Dişine göre: Gücünün yeteceği durumda: Zeynep yaşlı teyzelerden kendini iten birini dişine göre bulunca, "Ne itiyorsun teyze ya?" dedi iki arada bir derede. (Y. Eldener)
  • Dişine kestirmek: Kendini eşit veya daha güçlü görerek birini alt edebileceğine veya dövebileceğine inanmak: Biri ötekini dişine kestirdi mi iş bitti. İnsan da tıpkı böyledir. Üstünlüğüne güvendi mi, artık din yok, Allah yok, ahlâk yok, sadece hırsını doyurmak için açılmış bir canavar ağzı var... (H. R. Gürpınar)
  • Dişini sıkmak: Dayanmak, katlanmak.
  • Dişini sökmek: Kötülük edemeyecek duruma getirmek.
  • Dişini tırnağına takmak: En zayıf çarelere bile başvurmak, çok çabalamak.
  • Dişinin kovuğuna bile gitmemek: Yiyecek çok az gelmek, dişine değmemek: Hiç, dişinin kovuğuna bile girmedi. Baktı ki, böylelikle karnını doyuramayacak. Oradan bir fasulye kazanı çekti. (İlgili cümle kaynağı: N. Birdoğan)
  • Dişleri dökülmek: Yaşlanmak.
  • Dişten (tırnaktan) artırmak: Yiyecek giderlerini kısarak tutum yapmak.
( 0 soru/yorum )