Et nedir ne demektir? İlgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Bir dilim sığır eti
Sığır Eti
  1. İnsanlarda, hayvanlarda deriyle kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka: Bu hayvanda hiç et yok.
  2. (Besin olmak bakımından) Kas: Çocuğa yağsız et ver.
  3. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan: Et fiyatları çok yükseldi.
  4. Ten: Gömleği yırtılmış eti görünüyor. (TDK)
  5. Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm: Bu erikler etli. Şeftalinin eti.
  6. Boru, levha gibi cisimlerin malzeme kalınlığı: Basıncı yüksek sular için et kalınlığı fazla borular kullanılır.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "et" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Et bağlamak:
    1. Şişmanlamak: Elmacık kemiklerinin üstü hep et bağlamıştı.
    2. (Yara) Yeni et oluşup kapanmaya başlamak: Ayağımın altı et bağlamıştı, soyuldu. (C. Soycan)
  • Et kafalı: Anlayışsız, kalın kafalı, düşüncesi yeterince gelişmemiş.
  • Et tırnak gibi: Kopmayacak bir ölçüde birbirlerine gönülden bağlı (dost): Eskiden Türk toplumunda et tırnak gibi birbirinden ayrılmayan öyle bir iman ve ahlâk geleneği vardı ki nesilden nesile akarak insanları müşterek inanışlarla birbirine bağlar ve birbirinin yardımcısı ve tamamlayıcısı kılardı. (S. Ayverdi)
  • Et tırnak olmak: Sıkı aile bağı kurmak: Şimdi artık et tırnak olduk, benim nem varsa sizindir, siz de beni elbette yabancı addetmezsiniz. (İlgili cümle kaynağı: B. Emil)
  • Et tutmak: Şişmanlamak: Tombullaştı, gözleri cilâlandı, bütün vücudu sanki et tuttu. (F. Baysal)
  • Et (can) tutmamak: Çok hareketli olduğu için vücutça zayıf görünümünü korumak, hep aynı kiloda kalmak.
  • Eti budu yerinde (etine dolgun / etine buduna): Şişman sayılmayacak tombullukta, semizlikte: Sen kurumuş kalmışsın, onun eti budu yerinde. (F. İ. Serhan)
  • Eti ne budu ne?:
    1. Sıska kalmış, hiç kilo almamış, küçük: "İyi ama, kardeş, bu düve dediğiniz küçücük bir şey, daha eti ne budu ne?" (T. Tahiroğlu)
    2. Gücü fazla bir şey yapmaya yetersiz, olanağı pek dar: Fakir fukaranın eti ne budu ne? Ateş olsak ne kadar yer yakarız? Onun için Allah huzuruna ak ve pak çıkarız. Kalbimiz temiz, kimseye bir dokunaklığımız, bir zararımız yok. Günahımız boyumuz gibi kısa, az. (T. K. Makal)
  • Eti senin kemiği benim: "Çocuğumu sana teslim ediyorum, kendi çocuğun gibi bazı durumlarda döverek de eğitebilirsin" anlamında kullanılan, eskiden ana babanın çocuklarını okula ya da bir işe verdikleri sırada hocaya ya da ustaya söyledikleri bir söz: Çocuğun babası ustaya "Eti senin kemiği benim" der. Bu çocuğu istediğin gibi ez anlamında değildir. Bu çocuk senin evladın gibidir demektir. (S. Kahyaoğlu)
  • Etinden et koparmak (kesmek): Çok acı vermek: Gitmek istemiyordu. Tepindi. Bağırdı. Yalvardı. Sanki etinden et koparıyorlardı. (F. Çetinel)
  • Etli butlu: Oldukça şişman: Araç şoförü ve içlerinden kuvvetli, etli butlu birkaç adam ağacı itmek niyetinde gövdesine sarılmış zorlamaktaydılar. (S. Demir)
  • Etliye sütlüye karışmamak: Kendini ilgilendirmeyen işlere karışmamak: Etliye sütlüye karışmayan ama her defasında güçsüzün yanında yerini alan bir adam. (A. Batman)


İlgili atasözleri ve anlamları


Et parçalarıyla yazılmış et sözcüğü
Et
İçinde "et" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Et görüneceğine bed görünsün: Elbise yırtık olacağına, uygunsuz bir renkte bile olsa, yamalı olması daha iyidir.
  • Et kanlı gerek, yiğit canlı: Et çok pişirilmemeli, genç ise durgun, hareketsiz olmamalı.
  • Et kokarsa tuzlanır; ya tuz kokarsa ne yapılır?: Çare olduktan sonra sorun önemli değildir; yeter ki çare olsun.
  • Et ne kadar arık olsa ekmek üstünde yaraşır: Bilgiden görgüden, erdemden yana nasibini az bile olsa almış bir kişiye bilgisiz, görgüsüz kişilerin üstünde bir yer verilmelidir.
  • Et tırnaktan ayrılmaz: Aralarında bir takım anlaşmazlık, kırgınlık ya da çekişmeler olsa bile çok yakın hısımlar arasındaki bağ kopmaz.
  • Arık etten yağlı tirit olmaz: Çürük çarık gereçlerden iyi sonuç alınmaz.
( 0 soru/yorum )