Tutmak nedir ne demektir? İlgili atasözü deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Ellerle kavramak: Islak elle prizi tutma.
  2. Ele geçirmek, yakalamak, avlamak: Balık tutmaya gitmek.
  3. Anlamak, farkına varmak: Numaramızı tuttu galiba, yandık!
  4. Yanında bulundurmak, alıkoymak: Çocuğu tutabilir misin? Hemen geleceğim.
  5. Özgürlüğünden yoksun edip bir yere kapamak: Bugün iki kişiyi daha tuttular.
  6. Kaplamak, sarmak, doldurmak: Bu resim kaç sütun tutar? Etrafı sis tuttu.
  7. Almak, üstünde bırakmak: Duvar çiviyi tutmuyor. Formika dolap boya tutar mı?
  8. Denetimi ve yetkisi altına almak, geçilmesini engellemek: Kavşakları tutmuşlar.
  9. Desteklemek, korumak: En çok hangi konuşmacıyı tuttun? Filanca partiyi tutuyor.
  10. Hoşa gidip kullanmak, benimsemek: Mini etek modasını kimse tutar mı dersin?
  11. Gereğini yapmak, yerine getirmek: Sözünü tutmaz, ona güvenme.
  12. Uygun gelmek, çelişmez olmak: Bir söylediği öbür söylediğini tutmuyor.
  13. Hizmetine almak ya da kiralamak: Hizmetçi tutmak. Ev tutmak.
  14. Şöyle ya da böyle başlamak: Bu işi sıkı tutmalısın.
  15. İçine girmek, girişmek: Nasıl bir iş tutacaksın? Tuttuğun yol, yol değil.
  16. (halk dilinde) Kocası olmak: Kız kardeşimi tutar.
  17. Dokunmak, olumsuz yönde etkilenmek, hasta etmek: Deniz tutmak. Uçak yolculuğu beni tutar.
  18. Bedduası etkisini göstermek, gerçekleşmek, ilenci yerine gelmek: Bedduası tuttu. Ahı tuttu.
  19. Musallat olmak: Çocuğu sıtma tutmuş.
  20. Ulaşmak, varmak: Çoktan anayolu tutmuşlardır.
  21. Para toplamı -e varmak: Maaşı, yan ödemelerle birlikte 20.000 lira tutuyormuş. Taksi ne kadar tuttu?
  22. Uğramak: Bahçenin rüzgar tutmayan bir köşesi. Tren Eskişehir'i tutmayacakmış.
  23. Şöyle ya da böyle bulundurmak: Odayı temiz tutalım. Başını dik tutmak.
  24. Varsaymak: Tutalım ki senin bunda suçun yok...
  25. Hedef olarak almak: Adamı taşa tutmuşlar.
  26. Alacağa (ya da vereceğe) saymak: Bu parayı borcuma tut.
  27. Yaklaştırıp göstermek: Eti ateşe tutmak. Radyoyu kulağına tutmak.
  28. Kazanmak, edinmek: Çocuğun yemeğine dikkat et, biraz can tutsun.
  29. Kullanmak: Bıçak tutmak. Tabanca tutmak.
  30. Bağlamak: Süt kaymak tutmuş. Başaklar tane tuttu.
  31. Başlamak: Yine baş ağrısı tuttu.
  32. Beklenen sonucu vermek: Çocuğun aşısı tuttu mu?
  33. İş görebilmek: Elim ayağım tutmaz oldu.
  34. Sürmek, zaman almak: Konuşma ne kadar tutar?
  35. Kayıt, zabıt, not sözcülerine "etmek" anlamıyla yardımcı eylem olarak katılır: Zabıt tutmak. Not tutmak.
  36. Giyinmesine yardım etmek: Paltonu ben tutayım.
  37. Bir cümlede eylemden önce ve eylemin kipinde ya da ortaç durumunda kullanıldığında o eylemin anlattığı işin çok beklenmediği, umulmadığı ya da çok uygun düşmediği halde yapıldığını anlatır: Tuttu evi sattı.
  38. Şeker, lokum, çikolata gibi şeyler ikram etmek: Misafire şeker tutmak.
  39. Oyalamak: Kapıda tutmak. Seni fazla tutmayayım, işin vardır.


İlgili birleşik kelime ve fiiller


  • ... tutmak: Bir iş yapacağı ve göreceği o zamana rastlamak: Geleceği tuttu. Arayacağı tuttu.
  • Tutmak (aklından tutmak): Bir şey düşünüp peylemek: Herkes (aklından) bir sayı tutsun.
  • Tut ki: Varsay ki, öyle düşün ki: Tut ki zenginiz; ne yapardın şimdi?


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "tutmak" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Tut kelin perçeminden: (teklifsiz konuşmada) Çözümü güçlük gösteren bir durum karşısında söylenir. Olmayacak, kazanç sağlamayacak bir şey isteyenlere söylenir: Bir de "hamileyim ben" demez mi? Tut kelin perçeminden (S. Şengil). Bu iş iyice sarpa sardı, tut kelin perçeminden.
  • Tuttuğu altın olmak: (deyiminin anlamı) Bir hayır işleyip bir kimsenin duasını alarak refaha, mutluluğa ermek: Ama bazen öyle insanlarla tanışırız ki hani denir ya "Tuttuğu altın oluyor." diye, onlar aynen öyledir. Bu insanlara hayatta sanki hep yeşil ışık yanar; rüzgâr hep onların arkalarından eser. (D. Eren)
  • Tuttuğu dal elinde kalmak: Dayandığı güvendiği kimse ya da şey işine yaramaz duruma gelmek: Güvendiği dağlara kar yağmış; tuttuğu dal elinde kalmıştı. Çaresizlik içindeydi. (A. E. Kavaklı)
  • Tuttuğunu koparmak: Her istediği işi becermek: Almambet, kargaşa ve karışıklıklara dayanabilecek karakterde, tuttuğunu koparan, tuttuğu yerden kan çıkaran, baktığı insandan canını alan bir alp idi. (İlgili cümle kaynağı: E. Sarı)


İlgili atasözü ve anlamı


İçinde "tutmak" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Tutulmayan uğru, beyden doğru (Tutulmayan hırsız beyden büyüktür): İşlediği suçları yaptığı kötülükleri belli etmeyen kimseler, saygınlıklarını sürdürürler.
( 0 soru/yorum )