Boğaz nedir ne demektir? İlgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 3
  1. Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar (gırtlak, kaslar, yemek ve soluk boruları gibi): Adam, boğazını yırtarcasına bağırıyor. Yediklerim boğazımda kaldı. Boğazım şişti.
  2. Herhangi bir şeyin ağzına yakın olup genellikle silindir biçiminde daralan geçit kısmı: Testinin boğazı, şişenin boğazı, vazonun boğazı vb.
  3. İki kara arasındaki dar deniz: İstanbul boğazı, Çanakkale boğazı, Cebelitarık boğazı vb.
  4. İki dağ ya da bir dağın iki yamacı arasındaki dar geçit: Gülek boğazı.
  5. (mecazi) Yiyeceği içeceği sağlanan kimse: Başında dokuz boğaz var.
  6. (mecazi) Yeme içme: Ah şu boğaz derdi olmaza. Boğazına düşkün bir adam.
  7. Yedirip içirme yükümlülüğü: İşçilerin boğazı kimden olacak? (örnek cümle)


İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "boğaz" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Boğaz dokuz boğumdur: (atasözünün anlamı) Sözün iyice ölçülüp tartılarak söylenmesi gerektiğini anlatır.
  • Can boğazdan gelir (geçer): Sağlıklı bir yaşam için iyi beslenme gerekir.
  • Boşboğazı ateşe atmışlar da odun yaş (az) demiş: Boşboğaz kişi, konuşulmaması gereken, herkesin sustuğu, en tehlikeli ve güç durumlarda bile dilini tutamaz.
  • Boş boğazla pisboğaz belalardan kurtulmaz: Her şeyi olur olmaz yerde söyleyenle olur olmaz şeyi yiyenin başı çoğu kez derde girer.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "boğaz" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Boğaz boğaza gelmek: Zorlu kavga etmek.
  • Boğaz derdi: (deyiminin anlamı) Geçim için uğraşma.
  • Boğaz durmaz: Yemek içmek gereksinmesinin başka gereksinmeler gibi savsaklanmayacağını anlatır.
  • Boğaz kavgası: Geçim için yapılan didinme.
  • Boğaz ola: (halk dilinde) "Afiyet olsun, bereketli olsun" anlamında, yemek yemekte olanlara söylenir.
  • Boğaz olmak: Boğazı ağrımak.
  • Boğaz tokluğuna: Ayrıca bir ücret verilmeden yalnız karnını doyurmak üzere (çalışmak).
  • Boğazı açılmak: İştahı artmak.
  • Boğazı düğümlenmek: Üzüntüden boğazı tıkanmak, zor yutkunmak.
  • Boğazı inmek: Bademcikleri şişmek.
  • (Birinin) Boğazı işlemek: Bir şeyler yemekte bulunmak.
  • Boğazı kurumak: Çok susamak.
  • Boğazına dizilmek: (Üzüntü, kuşku gibi nedenlerle) İstemeye istemeye yemek, iştahı kesilmek.
  • Boğazına durmak: Yutamamak.
  • Boğazına düğümlenmek: Söylemek istediğini heyecan ya da üzüntü yüzünden söyleyememek: Onun da boğazı düğümlenmiş, dudakları titriyordu. (S. Kocagöz)
  • Boğazına düşkün: Yiyip içmeyi çokça seven kişi.
  • Boğazına kadar borca girmek: Pek çok borç etmek.
  • Boğazına sarılmak: Üstüne yürümek.
  • Boğazında bırakmak: Başkasının yiyeceğine göz dikerek lokmasını yutturmamak.
  • Boğazında kalmak: Ağzındaki lokmayı üzüntü nedeniyle yutamaz duruma gelmek.
  • Boğazından artırmak: Birikim yapmaya çalışmak.
  • Boğazından geçmemek: Sevdiği bir kimsenin yokluğu ya da yoksulluğu dolayısıyla bir yiyeceği tek başına yemekten üzüntü duymak.
  • Boğazından kesmek: Yiyip içmede fazla tutumlu davranmak.
  • Boğazını çıkarmak: Geçim için gerekli kazancı sağlamak.
  • Boğazını doyurmak: Karnını doyurmak.
  • Boğazını sevmek: Yiyip içmeye düşkün olmak.
  • Boğazını yırtmak: Var gücüyle bağırmak.
  • Boşboğazlık etmek: Gizli tutulması gereken bir şeyi boş bulunup söyleyivermek, ağzından laf kaçırmak.
( 3 soru/yorum )

Soru ve Yorumlar: 3


Anonim:
cümlede kurulsaydı cok hoş olurdu
14/2/13 18:34
Anonim:
evet doğruuu
14/2/13 18:35
Anonim:
Yemek için seni bekledik, boğazımızdan geçmedi sensiz.
15/2/13 01:37