Güzel ile ilgili atasözleri deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Güzel ve doğal bir bayan yüzü
Göz güzelde olur

İlgili atasözleri ve anlamları


İçinde "güzel" sözcüğü geçen ya da o anlama gelen atasözleri ve açıklamaları:
(* yaygın bilinen)

  • Güzel görünür, çirkin bürünür*: İnsan güzelliğini, güzel olan eşyasını, davranışlarını, yapıtlarını sergilemek ister, çirkin ve kötü yanlarını, işlerini gizler.
  • Güzel her yerde hürmet görür: "Güzel ve çekici kimselere herkes hayranlık duyar" anlamında bir atasözü.
  • Güzel huylu olanın can verirler sözüne, çirkin huylu olanın kimse bakmaz yüzüne: İyi niyetli ve güzel huylu insanlar genellikle toplumda saygı görürken, kötü niyetli ve çirkin huylu olanlar genellikle dışlanır veya hor görülürler.
  • Güzel idin hani kaşın karası, zengin idin hani diba parası?: Kişi, eninde sonunda mutlaka ortaya çıkacak şeyler için yalan söylememelidir.
  • Güzel kuş elde gezer, güzel hanım dilde gezer: Güzel insanların bu özellikleri toplum tarafından iyi veya kötü konuşma konusu yapılır.
  • Güzel nerde kavga orda: Güzel ve çekici kimselerin ve şeylerin talibi çok olur. Bu yüzden de ona sahip olmak için rekabet ve kargaşa çıkar.
  • Güzel olana, gölgesi bile düşmandır: Güzel veya başarılı olan birinin çevresindeki insanlardan kıskançlık veya düşmanlık görebileceğini ifade eder.
  • Güzel üstüne güzel sevmek, bela üstüne bela demek: Güzellik pek çok insanın dikkatini çektiği gibi onlar arasında kavgalara da yol açar.
  • Güzel yüz nefsin nasibi, güzel ses ruhun rızkıdır: Dış güzellik dünya ihtiyaçlarını karşılayabilir, ama güzel ses ruha hitap eder.
  • Güzel yüzlü arama, güzel huylu ara: Güzellik aldatıcıdır, yüzü güzel, huyu kötü kimseyle anlaşmak zordur.
  • Güzele bakmak sevaptır*: (atasözünün anlamı) Güzel şeyler, Allah'ın (c.c.) büyüklüğünü ve yaratma gücünü gösterir, onlara bakmaksa Allah'ı düşündürür ve böylece, güzele bakan sevap kazanmış olur.
  • Güzele bakmaya doyulmaz: Güzellik karşısında insanların bakmaktan veya hayranlıkla izlemekten kendini alamayacağını ifade eder.
  • Güzele çul yaraşır, çirkine atlas neylesin: Güzelin sade ve basit bir şeyle bile güzel göründüğünü, çirkinin ise lüks veya değerli bir şeye sahip olmasına rağmen bile güzel görünemeyeceğini belirtir (atlas: kaliteli bir tür ipek kumaş).
  • Güzele "güzel" dersin naz eder, çirkine "güzel" dersin haz eder:
    1. Bazı insanlar kendilerinde olan özellikler için naz ederken diğerleri olmayan özellikleri varmış gibi kabul ederler ve mutlu olurlar.
    2. Güzel sözün her insanda bırakacağı etki yine güzeldir (?).
  • (Yüzü) Güzele kırk günde doyulur, huyu güzele kırk yılda doyulmaz*: Güzel olup da huyu iyi olmayan bir kimseden çabuk usanılır; oysa iyi huylu bir kimse, çirkin de olsa sevilir, kendisinden bıkılmaz.
  • Güzele ne yaraşmaz (yakışmaz)*: Güzel olan bir kimsenin güzel olmak için giyime ve süslenmeye gereksinmesi yoktur; giyeceği her şey yakışır.
  • Güzeli herkes sever*: Bütün insanlar güzel kimselere ve güzel şeylere karşı doğal olarak bir sevgi duyarlar.
  • Güzeli güzel diye sevmeli, çirkini Allah için sevmeli: Güzele nasıl sevgi ve şefkatle bakıyorsak, çirkini de Allah yarattığı için hor görüp kırıcı davranmamalıyız.
  • Güzeli kızken değil, beşik ardında gör: Gençken herkes güzel olabilir, önemli olan yaşlandıkça güzelliği muhafaza etmektir.
  • Güzeli seven cefasına katlanır: Güzel kişilerin nazına, kaprislerine katlanmak gerekir.
  • Güzelim diye mağrur olma, tez geçer vakti şebab: Dış güzellik zaman geçtikçe azalır ve yok olur (şebab: gençlik).
  • Güzelin başından çile eksiz olmaz: Güzelin güzelliği herkes tarafından çekici bulunduğu için sıkıntılardan kurtulamaz.
  • Güzellerin talihi çirkin olur*: Güzel olan, ama değerbilmez kocaya varan kimseler, güzelliklerine yaraşan bir yaşayış elde edemeyerek mutsuz olabilirler.
  • Güzellik bin bir türlüdür, hepsinin başı huy güzelliğidir: Güzellik çok çeşitli olabilir, ama önemli olan insanın huy güzelliğidir.
  • Güzellik ekmeğe sürülüp yenilmez: Güzellik insana yalnızca zevk ve mutluluk verir, karın doyurmaz.
  • Güzellik ondur, dokuzu dondur*: Güzelliğin onda dokuzu giyim kuşamla sağlanır.
  • Aba da bir diba da bir giyene, güzel de bir çirkin de bir sevene: İyi, kötü, çirkin, güzel insandan insana, insanın gönül ve düşünce yapısına göre değişir.
  • Ağaç ucuna yel değer, güzel kişiye söz değer*: Güzel insanlar her yerde ilgi çekerler, her zaman onların sözü kabul edilir.
  • Akın (beyazın) adı (var), karanın (esmerin) tadı (var): Beyaz tenli olanlar güzel sayılsa da gerçek güzellik ve şirinlik esmerlerdedir.
  • Anan güzel idi hani yeri, baban güzel idi hani evi*: Hiçbir duruma güvenilmez, bizim olan şeyler elimizde sürekli olarak kalmazlar.
  • Cami yıkılmış, ama mihrabı yerinde: Bazı kimseler yaşlansalar da güzelliklerini kaybetmezler.
  • Cevizle ekmek yemesi, güzelle muhabbet etmesi iyi olur: Güzel kişilerle aynı ortamda bulunmak ve yakınlık kurmak herkese zevk verir.
  • Çirkin ile yola gitme, güzel ile taş taşı: Çirkin sevimsiz insanlarla kimse arkadaşlık etmeye yanaşmaz, ama güzel ve çekici kimselerle samimi olmak için her şeye katlanırlar.
  • Çirkin karı evin toplar, güzel karı düğün gezer: Kadın güzel olursa bunu herkese göstermek için aklı hep dışarda ve gezmede olur. Çirkin ise evinde kalıp ev işleriyle uğraşmayı tercih eder.
  • Çirkinin var bir sevdirecek yeri, güzelin var bir yerdirecek yeri: Çirkin kişiler bazı huy güzellikleriyle kendilerini sevdirmeye çalışırlar. Güzellerin ise kendilerinden uzaklaştıracak bir huy özelikleri bulunur.
  • Denize dalan bilir, güzeli seven bilir: Daha önce deneyim geçirdiğimiz bir iş hakkında doğru fikir sahibi oluruz.
  • Dertlilerden dert, güzellerden yar eksik olmaz: Güzel ve değerli şeyleri elde etmek isteyen çok olur. Talihsiz kişinin de başından dert eksik olmaz.
  • Dikensiz gül olmaz, nazsız güzel olmaz: Güzelliklerinin farkında olanlar insanları peşlerinden koşturmaktan hoşlanırlar.
  • Dilberde vefa olmaz: Güzel insanlara ilgi çok olacağı için bir kişiуе bağlı kalmazlar.
  • Doydum usandım yüzü güzelden, doyup usanamadım huyu güzelden: Kuru kuruya güzellik bir süre sonra insanları bıktırır. Önemli olan gönül ve fikir açısından anlaşabilmektir.
  • Erkeğin güzeli tıraşından, kadının güzeli yürüyüşünden bellidir: Erkeğin güzelliği temiz yüzünden belli olurken, kadının güzelliği de yürüyüşüne yansır.
  • Erkeğin sermayesi kesesi, kadının sermayesi güzelliğidir: Erkekte kazanç, kadında da güzellik aranır.
  • Erkekler tıraşla, kadınlar ilaçla güzelleşir: Erkekler için tıraş olmak yeterliyken kadınlar bazı güzellik ve makyaj malzemelerine ihtiyaç duyarlar.
  • Gönül kimi severse güzel odur*:
    1. Güzellik anlayışı kişiden kişiye değişir
    2. İnsan birini sevince güzelmiş çirkinmiş umursamaz, diğer güzeller gözüne görünmez.
  • Göz güzelde olur: "Güzel insanlar herkesin dikkatini çekerler" anlamında söylenen bir atasözü.
  • Göz kara, kaş kara, sevgiyi onda ara: İnsan birine bağlanmak için önce o kişinin güzelliğine ve çekiciliğine önem verir.
  • Her güzel güzeldir, amma canın sevdiği daha güzeldir: Dünyada güzel çoktur ama insan yalnız birine yürekten bağlanır, o da ona göre en güzeldir.
  • Her güzelin bir huyu var: Çok güzel ve değerli dediğimiz şeylerin bile dikkatle bakıldığında küçük de olsa mutlaka hoşa gitmeyen bir yanı vardır.
  • Her güzelin bir kusuru vardır*: Her iyi şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir tarafı vardır.
  • İnsana sevdiği güzel görünür: İnsan birine bağlandığı zaman o kişi ona herkesten güzel görünür.
  • Karaca, kuruca, gönlüme görece: Bazı kişiler dış görünüşe değil, iç güzelliğe önem verirler. Arkadaşlarını aynı görüşü paylaşan, bilgili kimselerden seçerler.
  • Kaş ile göz gerisi söz: Güzellik, her şeyden önce kaş ve göz güzelliğidir, vücudun başka yerlerinin güzel olması önemli değildir.
  • Kendi güzel olacağına huyu güzel olsun: Dış güzellik bir noktadan sonra önemini kaybeder, huy güzelliği öne çıkar.
  • Kusursuz güzel olmaz*: Her iyi şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir tarafı vardır.
  • Odunu da süslesen güzel olur: Kişiler bir takım malzemelerle güzelleşebilir, ama özellikleri değişmez.
  • Rağbet güzel ile zenginedir*: Güzellerle zenginler her zaman itibarlıdırlar.
  • Sen güzel, ben güzel akşam oldu ne yiyeceğiz?: Sadece güzellik insanın geçimini sağlamaz. Önemli olan insanların aklını kullanmasıdır.
  • Tavuğum güzel olsun da yumurtlamazsa yumurtlamasın: Bazı insanlar güzel şeylere sırf gösteriş olsun diye sahip olmak isterler.
  • Tavuk var kazdan güzel, gelin var kızdan güzel: İyi ve olumlu işler yapanlar daha güzel görünürler.
  • Yüz güzelliği hamamdan eve, huy güzelliği Urum'dan Şam'a: Yüz güzelliğinin geçici ve zamanla kaybolabileceğini iç güzelliğin ise sınırları aşabileceğini ve uzun süre varlığını koruyabileceğini vurgular (Urum ve Şam, o dönemlerde birbirlerine çok uzak bölgeler olarak bilinirdi).
  • Yüzü güzel olanın huyu (da) güzel olur*: İnsanın yüzü, içinin aynasıdır, güler yüz hoşgörülü, iyi niyetli, uyuşma eğilimli, temiz yürekli kişilerde bulunur; içinde kötülük bulunan kişinin duyguları da yüzüne vurur, kendisini çirkinleştirir.
  • (Her) Yüzü güzelin kalbi de güzel olmaz: Güzel ve çekici insanlar iyi huylu da olabilir, kötü huylu da.
  • Zenginliğinle övünme bir kıvılcım yeter, güzelliğinle övünme bir sivilce yeter: Zenginlik de, güzellik de kalıcı değildir. Kalıcı olan gönül güzelliğidir ve bununla övünülmelidir.
  • Zorla güzellik olmaz*:
    1. Kişiye, beğenmediği şey zorla beğendirilemez
    2. Bir iş insana zor kullanılarak yaptırılamaz.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "güzel" sözcüğü geçen veya o anlama gelen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ahu gibi: Çok güzel, çekici: Gök kubbenin altında onun bir eşi yokdu / Ahu gibi dilberdi fakat vahşeti çokdu (F. Nazım)
  • Allah övmüş de (özene bezene) yaratmış: Çok güzel olanlar için söylenir: Güzel mi güzel. Boyu posu yerinde. Allah övmüş de yaratmış. Adı da Leyla. Adı gibi kendi de güzel. Bir gözleri var, masmavi (M. Orçan). Hülyalı bir edayla ve belli belirsiz tebessüm ederek uzun uzun yüzüme baktı. Bense hayretler içindeydim. Allah'ın özene bezene yaratmış olduğu bu hilkat mucizesinin masamda ne işi vardı? (A. Y. Özemre)
  • Ayın on dördü gibi: Yüzü çok güzel (kadın veya kız): Bir de bakmış, ayın on dördü gibi bir kız kuyudan su çekiyor, yanına yaklaşıp sormuş: Kız, adın ne senin? (M. Reşit)
  • Bebek gibi:
    1. Çok güzel (kadın): Sırma saçların hâlelediği bebek gibi bir yüzü, pek biçimli bir endamı vardı. (E. E. Talu)
    2. Bebeğe yakışır bir biçimde:
  • Bir içim su (gibi): Çok güzel (kadın): İnsanın gözünü çelecek bir içim su bayanlar vardı. (M. Yesari)
  • (Birinin) Güzel hatırı için: Yüzünden, sebebiyle: Ben size yardım edeceğim, bu güzel gelinin güzel hatırı için, bu üç kızanın hatırı için, insanlık için... (H. Alptekin)
  • Cennet gibi: Güzel, bakımlı (yer): Cennet gibi bir yere gelmişti. Binbir renkli çiçeklerin etrafında turlayan kelebeklere alacalı kuşlar yarenlik ediyordu. Akan pınarların ıslık gibi yayılan sesi ruhunda, uzun zamandır yabancısı olduğu bir neşe yaratmıştı. (Osman Kömürcü)
  • Huri gibi: Çok güzel (genç kadın): Örtüsünü başından atıp, huri gibi güzelliğini sergiledi ve mahcubiyetinden dolayı o anda içine girdiği hâl, güzelliğine bir kat daha güzellik verdi ki, görenler akıllarını kaybedip deliye döndüler... (Ali Raşit Bey)
  • Melek gibi:
    1. Güzel: Nurhanım yenge ise yirmisinde "melek gibi bir kız"mış; öyle derdi annem. (Hece)
    2. Sessiz, sakin, iyi.
  • Peri gibi: Çok güzel: Bir de gördü ki ne görsün, sırma saçlı, kalem kaşlı, peri gibi bir kız... gözlerinden inci gibi yaşlar dökerek gergef işliyor. (R. Güney)
  • Sülün gibi: Boylu boslu ve yürüyüşü güzel (kız veya kadın): O; ince, uzun, sülün gibi bir hatundu. (Y. Özşahiner)
  • Taş bebek gibi: Çok güzel fakat genellikle soğuk ve donuk (kadın): Taş bir bebek gibi duruyordu. Bakarken çekindi, göz göze gelmemeye çalıştı. Esmer, pürüzsüz teni, hafif makyajı ile ne güzel görünüyordu! (K. Yılmaz)


İlgili birleşik kelimeler


  • Güzel güzel:
    1. Olağan bir durumda, herhangi bir sıkıntıya uğramadan: Geldikleri gibi, güzel güzel giderlermiş. (Balaban)
    2. Tatlı tatlı: Bugün güzel güzel hayaller bile kurdum. (C. Gündoğdu)
  • Güzel olmak: Güzelleşmek: Belki eskisinden daha saltanatlı ve daha nurlu bir güzel olmuştu. (S. Ayverdi)
  • Güzelim:
    1. Sevilen kimseye sevecenlikle yaklaşıldığında söylenen bir söz: Canın sağ olsun be güzelim... (H. Tosun)
    2. Değer verilen sevilen.
  • Dünya güzeli: Çok güzel (kimse): İşte dünya güzeli Cemile böyle kahpeydi. (K. Tahir)
  • Kız güzeli: Çok güzel, alımlı kız: Cin gibi zeki, kız güzeli, ele avca sığmaz bir çocuktu. (A. Yurdakul)
( 0 soru/yorum )