![]() |
İştah |
- Yemek yeme isteği: Büyük bir iştahla su böreğini yemeye başlamıştı (D. Ünal). Gerçekten çok acıkmış, büyük bir iştah ile yiyordu. (İ. Kılıç)
- Acıkma, susama duygusu, uyku, dinlenme ya da benzeri gereksinmeler gibi dolaysız olarak vücudun rahatını ilgilendiren eğilimler.
- Bir şeye karşı duyulan arzu, istek: Büyük bir iştahla dinleyecektim anlatacaklarını ve sonra yazmayı düşünüyordum. (N. Şahinkaya)
İştah ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "iştah" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- İştah açmak: Yemek yeme isteği uyandırmak: Temiz hava iştah açar.
- İştah kapamak (kesmek): Yemek isteğini azaltmak ya da yok etmek: Kötü bir his onun iştahını da kapatmıştı. (M. A. Karacan)
- İştaha gelmek: Daha çok arzulamak: Orta meydanda oynayan insanlar çoktu. Çalgıcılar iştaha gelmiş, bir zurna ve iki davul ile adeta inletiyordu ortalığı... (A. Kurt)
- İştahı açılmak: Yemek isteği artmak: Memnuniyet verici haberle beyin üzüntüsü azalıp iştahı açılmıştı. Sofraya oturdu. (R. M. Ekrem)
- İştahı kabarmak: İsteği çoğalmak, heveslenmek: Masanın üzerindeki kalabalık menüyü görünce iştahı kabardı (H. Bozkurt). Dönercinin önünden geçerken iştahı kabarmıştı.
- İştahı kapanmak (kesilmek): Yemek isteği yok olmak: Başına gelenlerden sonra iştahı kapanmış, doğru dürüst bir şey yiyemediğinden zayıf düşüp sık sık gözü kararır olmuştu (U. Becerikli). Üzüntüden iştahı kesildi. Neşesi kaçtı. (S. Karabaş)
- İştahı olmak: Yemek isteği fazla olmak: Bir deveyi yiyebilecek kadar iştahı vardı. Gelen bir buçuk porsiyon köfteyi ve salatayı da çabucak bitirdi. Üstüne ayran içti ve bir porsiyon köfte daha sipariş verdi. Gelen köfteleri yine silip süpürdü. Salatayı bitirdi. Üzerine iki de ayran içti... (A. E. Kavaklı)
- İştahı yerinde olmak: Yemek yemede zorlanmamak, isteyerek yemek: Herkesin iştahı yerindeydi. Keyifle yemek yiyorduk. (S. Kaya)
- İştahlanmak:
- İştahı uyanmak ya da artmak: Ateşli hastalık geçiridiğinden beri pek de iştahlanmıştı. Bir kaç ay içinde kilo almış, boyu uzamıştı. (T. Çayırcı)
- İmrenip isteği doğmak ya da artmak: Az önce, kızının makarnaya oburlukla kapaklanışını gözetlerken iştahlanmıştı. (A. Ağaoğlu)
- İştahlı:
- Yemeğe karşı istekli: Ne bulsa yiyor. Zaten iştahlıydı kendini hiç frenleyemez oldu. (M. Duygu)
- (mecazi) İstekli.
- Maymun iştahlı: Hevesi çabuk geçen, beğenisi kararsız: -Senin kadar maymun iştahlı birini daha görmedim. Buraya gelmeden önce paraşütçü olacaktın. Sonra imparator olmaya karar verdin. Bir iki saat sonra neye merak saracaksın bilmiyorum, dedi. (F. Bahtoğlu)
İştah ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "iştah" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- İştah dişin dibindedir*: Bir şey yemeyi istemeyen kimse, yiyecekten bir parça tattığında iştahının açıldığını görür.
- İştah olmayınca taamın tadı olmaz: İstekle yapılmayan bir iş veya yenen bir şey ne kadar güzel ve lezzetli olursa olsun zevk vermez.
- Açlıkta darı ekmeği baldan tatlıdır: İnsan aç kalınca hoşlanmadığı yiyeceği bile büyük bir iştahla yer.
Soru/Yorum Gönder