- Sınır, uç: İstiap haddi bir aracın taşıyabileceği ağırlık ve yolcu sayısının üst sınırıdır.
- Derece, aşama: Fakat tek olan varlığını bu dünyada bir tecelli neticesi olarak bir hadde kadar görmek, insanlık için mümkündür. (C. Çekiç)
- İnsanın yetki ve değeri: Bizim böyle büyük bir iddia sahibi olabilmek gibi bir haddimiz de bilgi birikimimiz de olmadığını bilenlerdeniz. (İlgili cümle kaynağı: T. Karabulut)
- (din) Allahü Teala'nın Kuran-ı Kerim'de insanların hareket ve davranışları için belirlediği sınır: Zira bu hadlerde Allah'ın hukuku vardır. (M. H. Yazır)
Had ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "had" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Had hudut tanımamak: Meydan okurcasına hareket etmek, pervasızca ve küstahça davranmak: Nefsimizin azgınlığı had hudut tanımıyor. (M. A. Sinan)
- Haddi hesabı yok: Sınırı, ölçüsü yok, pek çok: Burası kafeterya değil sanki yol geçen hanı, içeriye girip çıkanın haddi hesabı yok. (M. Öz)
- Haddi mi!: Haddine mi düşmüş!: Küçük beyle zıtlaşmak onun haddi mi? O kim, küçük bey kim?
- Haddi olmamak: Birine düşmemek, hakkı ve yetkisi olmamak: Peygamberimizin akrabalarına, mücadele arkadaşlarına söz söylemek hiçbirimizin haddi olmaz. (S. Ü. Dede)
- Haddi varsa: "Cesareti varsa, korkmazsa" anlamında göz korkutma sözü: Düşmanın haddi varsa boğaza yaklaşsın. (Ş. Güralp)
- Haddi zatında: Aslında: Şimdiki zaman, gelecek zaman ve geçmiş zaman haddi zatında hepsi birdir. Kadim olan Allah'a ve O'nun ilmine göre bunlar arasında hiçbir fark yoktur. (A. Turan)
- Haddim olmayarak: "Her ne kadar söylemek bana düşmüyorsa da" anlamında bir fikir ileri sürerken kullanılan tevazuu sözü: Bu konuda size haddim olmayarak küçük bir nasihat vereyim mi? (H. R. Gürpınar)
- Haddikifayeyi bulmak: Yeterince olmak.
- Haddinden fazla: Gereğinden çok aşırı: Harcamaları haddinden fazla olmaya başlamıştı.
- Haddine mi düşmüş: "Hiç cesaret edebilir mi? Hiç yapabilir mi; onu yapmaya lâyık mı?" küçümseme yollu kullanılır: Senin haddine mi düşmüş bana akıl öğretmek? Ulan senin bildiğin kadar bizim unutmuşluğumuz var bu işlerde be! (Y. Sarpdere)
- Haddini aşmak: Aşırı gitmek: Siyonist yerleşimciler haddini aştı, zulüm yaydı. (A. G. Bergusi)
- Haddini bildirmek: Sert bir karşılıkla uslandırmak, yola getirmek, boyunun ölçüsünü vermek: İslam'a baş kaldıran asilere haddini bildirdi. (M. Z. Mutlu)
- Haddini bilir: Nazik, terbiyeli: Zeki, terbiyeli ve haddini bilir bir kızdı; evde pervane gibi döndüğü için herkese kendini sevdirmişti. (C. S. Tarancı)
- Haddini bilmek: Kendi değer ve yeteneğini olduğundan üstün görmemek: İnsan iki şeyi bilmelidir; biri haddini biri de hesabını. (M. A. Ersoy)
- Haddini bilmez: Terbiyesiz, edepsiz: Çenesi düşük, dili uzun, haddini bilmezin biri, sözüm ona Hoca'yı zor durumda bırakmak için gelip sorar... (M. N. Gül)
- Ne haddine!: Ona mı düşmüş, ona mı kalmış, ona düşmez: Böyle şeyler söylemek onun ne haddine!
Had ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "had" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Haddini bilmek ibadetten sayılır: İnsanın sınırlarını bilip aşırıya kaçmamasının büyük bir erdem ve kulluk bilinci olduğunu ifade eder. Kendisini tanıyıp ölçülü davranmak, ibadet kadar değerli görülür.
- Haddini bilmeyene bildirirler: Yetkili olmadığı konularda yüksekten atanlara, çevresindekileri hiçe sayanlara hak ettikleri ders verilir.
- Haddini bilmeze haddini bildirmek öksüze kaftan giydirmek gibidir: Kendini bilmez kişilere sınırlarını hatırlatmanın faydalı bir görev olduğunu vurgular.
- Haddini tecavüz eden, vasiye muhtaç olur: Sınırını aşan, kendini bilmeyen kişinin sonunda başkasının yönetimine veya himayesine muhtaç kalacağını ifade eder. Ölçüsüzlük, insanı kendi iradesinden eder, başkasına bağımlı kılar (?).
- Kişi haddini bilmek edeptir (gerektir): İnsanın sınırlarını bilip yerini, konumunu aşmamasının gerçek terbiye ve erdem olduğunu ifade eder. Haddini bilmek, insanı saygın kılar ve yanlışlardan korur.
- Müslümanlığın şartı beş, haddini bilmek altı: İslam’ın temel şartlarının yanında insanın haddini bilmesinin de önemli bir erdem olduğunu ifade eder. Sınırını bilen kişi, dinin özünü de yaşar ve saygın kalır.
Soru/Yorum Gönder