Tırnak İnsan ve hayvan parmaklarının ucundaki sert, sivri ve duyumsuz olan boynuzsu tabaka. Bir başkasının yazısından, sözünden alınan ya da özelliği belirtilmek istenen bölümün başına ve sonuna konulan işaret, tırnak işareti…
Avdaki bir avcı ve köpeği (İnsan ya da hayvan için) Canlı olarak, yaralayarak ya da öldürerek hayvan, kuş ya da balık tutma işi: Dediklerine göre av düşkünüydü. (N. Cumalı) Böylelikle ele geçirilmek istenen ya da geçirilen ha…
Bir nesneyi boşluğa ya da bir yöne doğru fırlatmak: Taş attı da kolu mu yoruldu? (Deyim) Elle tutulan bir şeyi bırakarak yere düşürmek: Sokağa çöp atmak sağlığa aykırıdır. (Bir kimseyi) Uzaklaştırmak, başka bir yere göndermek: O m…
Aş Aş, yenmek için pişirilerek hazırlanan yemek veya yiyecek anlamına gelir ve genellikle bir insanın günlük besin ihtiyacını karşılayan yiyecekler için kullanılır. Kültürel bağlamda ise aş, paylaşımı ve misafirperverliği ifade…
Bir şeyin yere yakın olan alt parçası, bölümü; yukarı karşıtı: Merdivenlerin aşağısı görünmüyor. Aynı cinsten olan şeylerin altında bulunan: Çocuk bölümü aşağı kattadır. Niteliği düşük, kötü: Aşağı kalite. Değeri az, değersiz: Aş…
Aslan (zooloji) Kedigiller familyasından, erkekleri yeleli, Asya ve Afrika'da yaşayan, yırtıcı ve çok güçlü olan bir hayvan türü. (mecazi) Gürbüz, cesur ve yiğit adam: O Allah'ın Aslanı'ydı... İnananların hamisi…
Ateş Yanıcı bir maddenin tutuşmasıyla birlikte beliren ısı ve ışık: Yaktıkları ateş görevini iyi yapmış, üstleri başları tamamen kurumuştu. (H. Erdem) Yanmakta olan cisim: Mangalın içindeki ateşler yumuşak karanlıkta kıpkırmı…
At İçinde "at" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları: ( * yaygın bilinen ) At, adımına göre değil, adamına göre yürür* : Bir işin yürüyüşü işbaşındakinin bilgisine, çabasına, tutumuna göre değişir. At ağasına g…
At ile ilgili deyimler ve anlamları At İçinde "at" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: At Ali'nin, nam Veli'nin : Bir iş yapana değil bir başkasına mal edildiği zaman söylenir. At b…
arı (I) Bal arısı Üreme yeteneği olan dişi arı (kraliçe arı), kısır dişiler (işçi arılar) ve erkek arılardan oluşan toplumlar halinde; işçi arıların salgıladığı balmumuyla yapılan peteklere, yine işçiler tarafından çiçeklerden…
Bir şeyi ya da birini bulmaya çalışmak: Onbaşıdan umut kesince başka kurtuluş yolları aradı (N. Cumalı). Sivil polisler, inzibatlar aramaya başladılar. (Y. Z. Ortaç) Bir şeyi, üzerine düşerek, direterek istemek: Hakkını aramak. Ar…
Eski bir araba - Anadol İnsan ya da eşya taşımaya yarayan tekerlekli kara taşıtı: At arabası. Çocuk arabası. El arabası. Fiyakalı, 63 model bir Buick arabaya bindik (Ç. Altan). Arabayla taşınan ya da taşınacak miktar: İki ara…
İki şeyi ya da yeri birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, boşluk: İki köprünün arası. Ev ile büronun arası. İki olguyu birbirinden ayıran zaman, zaman farkı: Bu arada çok şeyler oldu. Ara vermeksizin çalışıyorlar. Kişilerin birbiri…
Asayiş berkemal - Kemal Sunal Asayiş berkemal, eskiden güvenliğin yerinde olduğunu, herhangi bir olay çıkmadığını belirten Farsça bir deyimdir. Günümüzde daha çok şaka yollu, her şeyin yolunda gittiğini anlatmak için kullanılı…
Arşın Arşın, eski bir uzunluk ölçüsüdür. Yapı işlerinde ve arazi ölçümünde kullanılan mimari arşın yaklaşık 75 cm, kumaş ölçmekte kullanılan ticari arşın ise yaklaşık 67 santimetre uzunluğundadır: Ahali üç yüz kuruşa bir arş…
Utanma, utanç duyma, haya, hicap: Yolum; edep, ar değil mi? / Her bir azam, sır değil mi? / Can seyrimiz, bir değil mi? / "İbret" söyler hâlin Sen'in?.. (R. Araz) Büyük arazileri, tarım alanlarını ölçmekte kullanılan …
"Abdest, el yüz temizliği değil, gönül temizliğidir" (Hacı Bektaş Veli) İslam'da namaz kılmak veya Kur'an-ı Kerim okumak gibi ibadetleri yerine getirmezden evvel su ile yapılan temizlik ve arınma (Farsça, ab:…
Armut (botanik) Gülgillerden, çiçekleri ak, Türkiye'nin her yerinde yetişen ağaç ve bunun rengi sarıdan yeşile kadar değişebilen tatlı, sulu, yumuşak, küçük çekirdekli meyvesi: Armut ağaçları harikadır! Onları baharda mut…
Arpa başakları (botanik) Buğdaygillerden, Türkiye'de çok yaygın yetiştirilen, taneleri ekmek ve bira yapımında kullanılan ya da hayvanlara yem olarak verilen bir bitki. (argo) Para: Bu iş için biraz arpa gerek. Adım ats…
Arkadaşlık Huyları ve anlayışları (kafaları) birbirine yakın olan, birbirlerine sevgi gösteren ve birbirleriyle konuşup görüşmekten hoşlananlardan her biri: İyi arkadaş yalnızlıktan daha iyidir; yalnızlık da kötü arkadaştan dah…
Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı: Evin arkasında küçük bir ağaçlık var. Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi: Kapının arkası boyasız. Öbür yüz, öbür yan: Tepenin arkası. Geri kalan, sonradan gelen, sonda …
İki isimli iller Hatay mı, Antakya mı? Sakarya mı, Adapazarı mı? Kocaeli mi, İzmit mi? Mersin mi, İçel mi? İki isme sahip iller gerçekten kafa karıştırıcıdır. Hele ki o şehirden değilseniz. Bunun sebebi çoğunlukla o ilde otura…
Bir şeyin ne demek olduğunu, ne anlama geldiğini kavramak; yeni bilgileri eskileriyle karşılaştırarak sonuç niteliğinde başka bir bilgi elde etmek: Yanlış anlamadım. Ben malımı bilirim (S. Faik). Dumanı görünce orada ateş olduğunu a…
Kar renginde olan, beyaz renk, kara (siyah) karşıtı: "Sana verdiğim emekler, ananın ak sütü gibi helâl!" derdi. (Y. Bahadıroğlu) Beyaz, lekesiz, duru, tertemiz: Ak elleri deste deste güllüdür. (Karacaoğlan) (mecazi) Te…
Bir dileğin gerçekleşmesi için kutsal olduğuna inanılan bir güce (Allah'a) niyette bulunmak, nezretmek: Hemen adağını adadı, dileğini diledi... (İki ay sonra) Dileği oldu Naciye'nin... Geriye adağın kurbanını kesmek kaldı. B…
Ana gibi yar olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz İçinde "ana (anne)" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları: ( * yaygın bilinen ) Ana baba bedduasını alan onmaz : Anne ve babasını üzerek onların bedduasını alan kişi …
Anne ile ilgili deyimler ve anlamları Ana kucağı İçinde "ana (anne)" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: Ana baba bir : Hem annesi hem de babası üvey olmayan. Aynı anne ve babadan olan (kard…
Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay olmayan: Zor koşullar. Zor günler. Zor bir iş. Yıkmak kolay, yapmak zordur. Seninle işimiz zor. Sevdiğine son veda kadar zoru var mı ki bu hayatta? Sıkıntı, güçlük, rahatsızlık: Midesinden zoru …
Babanın erkek kardeşi, baba yarısı, emmi: O gece babam, amcam ve ben yemeğe çıkmıştık (Y. Kopan). Çiçekçi'de amcamı babam sanıp selam veren çok olurdu. (K. Fırtına) Bir insanın babası yaşında olan kimselere saygı göstermek üze…
Yardım istendiğini dile getirir: Aman Allah'ım! Koşun koşun! Bir suçun bağışlanmasını, yalvarmayı anlatır: Aman, bir daha yapmam. Bir ricanın önemini dile getirir: Aman, öyle söylemeyin. Usanç ve öfke anlatır (ama:n): "A…
Araba, hayvan vb. şeylerin taşıdığı şeyler: Kamyonun yükü. Geminin yükü. Taşıtın kaldırabileceği taşıyabileceği kadar olan miktar: Bir araba yükü odun. Bir eşek yükü ot. Bir şeyin ağırlığı. (mecazi) Birinin üzerine almak zorund…
Kapalı olmayan, açılmış: Ona, yakası daima açık ve yenleri bol bir bürümcük giydirirdim. (Y. K. Karaosmanoğlu) Engelsiz, geçit veren; girilmesi, geçilmesi serbest: Yol açık mı? Geniş, düz, engebesiz: Çadır tiyatrosu hep bu açık al…
Alın Yüzün kaşlar ile saçlar arasında kalan bölümü: Saçları alnına düşmüş. (Memelilerde) Kafanın tepesiyle gözler arasındaki bölümü. (Bazı şeylerde) Ön, ön yüz: Binanın alnı. ... karşı: Saatlerce güneşin alnında beklediler.…
Yerden yüksekliği az olan, yüksek karşıtı: Alçak yapı. Alçak bir köprü. Alçak tepe. Aşağıda olan, yüksek olmayan (yer): Dünya'nın en alçak yeri Lut Gölü'dür (deniz seviyesinden ~430 metre alçaktır). (mecazi) Bilerek en kö…
Kuş yuvası Hayvanların özellikle de kuşların, yumurtlayıp yavru çıkarmak ya da yavrulamak için kendilerine türlü malzemelerden (ot, toprak, dal vb.) ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak: Kuş yuvası. Leylek yuvası. Kırlan…
Alacak Bir hesap, alışveriş ya da iş gereğince henüz alınmamış olan para: Birinden alacağım vardı, bu ay onu aldım (M. Ş. Esendal). O paralansın ki bizde alacaklarımızı alalım! (O. Kemal) Alınması gereken şey: Pazardan alacak…
al (I) Kızıl alev rengi, kan rengi, narçiçeği rengi, kızıl, parlak kırmızı: Her rengi istemez, gönlümüz şimdi aldadır. (Y. K. Beyatlı) [At donu (at rengi)] Dorunun açığı: Al bir ata binmişti, al. (F. H. Dağlarca) Yüze sürülen pe…
Kız Kulesinde akşam manzarası Gündüzün son ve gecenin ilk saatleri: Akşam oluyor, artık eve gidelim. Akşam erken iner mahpushaneye (A. Arif) Akşam vaktinde: Akşam geldi, sabah gitti. Akşam konukları varmış. Akşam size gelece…
Altı sayısı Beşten bir fazla. Beşten sonraki sayının adı ve bu sayıyı gösteren rakam, 6, VI. Altı ile ilgili birleşik kelime ve fiiller Altıkardeş : (gökbilim) Kuzey yarıkürede, Büyükayı'nın karşısındaki takımyıldız. …
Bir şeyin yere bakan yüzü, yanı, üst karşıtı: Ayakkabının altı delindi. Arabanın altı sürttü. Oturulurken uylukların yere gelen bölümü: Altına bir iskemle çek. Bebeğin altını değiştiriyor. Bir şeyin arkadan, sonradan gelen bölümü:…
Bir şeyi elle ya da bir araçla tutarak, bulunduğu yerden ayırmak: Ekmeklerini koparıp çatallarını ellerine aldılar. (O. Kutlar) Satın almak: Geçenlerde dört çile yün almış (S. Faik). Emekli ikramiyemle orada anneme kaloriferli dair…
Satın almak isteyen kimse ya da kurum, müşteri: Meselâ; fiyatı bir milyon lira olan bir malı, alıcı dokuzyüzbin liraya almak istediğini söylese bu, satıcıya yapılan yeni bir fiyat teklifidir. (H. Döndüren) Kendisine bir şey gönderi…
Yaz Yılın, kuzey yarım kürede 21 Haziran'da başlayıp 23 Eylül'e kadar süren (güney yarım kürede 21 Aralık'ta başlayıp 21 Mart'a kadar süren), ilkbahardan sonra, sonbahardan önce gelen sıcak mevsimi: Yaz ayların…
Zurna Keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davul ya da dümbelek eşliğinde çalınan, altında bir, üstünde yedi ses deliği bulunan ve ağız tarafına doğru gittikçe genişleyen üflemeli çalgı: Davulun ayrılmaz arkadaşı zurnadır. (Türksoy)…
Yoyo oynama Yoyo, tahta, fildişi, metal ya da plastikten yapılmış bir diskten oluşan ve disk eksenine bağlanan bir iplik boyunca indirilip çıkarılan bir oyuncaktır. Oyuncağın inerken kazandığı dönme enerjisi onun yeniden ipe sa…
Adam İnsan: Kimdir bu sokakları dolduran adamlar. (S. Faik) Erkek: Sevmediği bir adama varmış; ama beş yıllık evlilik süresinde kocasından sevgi, çevresinden saygı görmüştü. (Y. Erolgaç) İyi yetişmiş, değerli, iyi huylu, güv…
Yuvarlanıp gitmek Kendi kendini yuvarlamak ya da yuvarlana yuvarlana aşağı inmek: Fıçı yuvarlandı. Top yuvarlandı. Düşmek, devrilmek: Tepenin ucuna kadar geldi ani bir hareket yapsa tepeden vadiye yuvarlanacak parçasını bile …
yaş (I) Doğuştan beri geçen ve yıl birimiyle ölçülen zaman: Okumanın meyvelerini daha çocuk yaşımda aldım. 11 yaşımda Osmaniye'de gazeteciliğe başladım. 14 yaşımda ilk şiir kitabımı yayımladım. 15 yaşımda Osmaniye'de tek ba…
Tavuk yumurtası (biyoloji) Bir dişinin vücudunda oluşan, yumurtlama ve döllenmeden sonra aynı türden bir yavruyu oluşturan, içinde yedek besin maddesi, etrafında koruyucu bir kabuk bulunan canlı hücre: Balık yumurtası. Kuş yu…
Bir şeyin ayrıldığı iki eşit ya da yaklaşık olarak birbirine eşit parçadan her biri için kullanılır: Yarım saat. Yarım ekmek. Yarım elma. Yarım porsiyon. Tam ve istenildiği gibi olmayan: Yarım bilgi. Yarım iş. Saatin 00:30'u y…
Yorgunluk ile ilgili deyimler ve anlamları Yorgun İçinde "yorgun ve yorulmak" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: Yorgun argın : Çok yorulmuş olarak: Büyük oğlum okuldan sonra kamyon yüklemeye g…
Yer (yeryüzü) Bir şeyin bulunduğu, konulduğu, yapıldığı uzay (boşluk) ya da alan parçası: Bu koltuğa yer kalmadı. Pazaryeri. İşyeri. Bu oyuncak yerinde bin liradır. Yer sözcüğü, kullanıldığı cümleye göre "şu ya da bu işe ayrıl…
Erdemleri bakımından çok büyük, çok üstün niteliklere sahip, yüce: Soylu Oğuz beyleri başlarını göğe kaldırıp ellerini açtılar ve onun için Allah'a dua ettiler, "Ulu Tanrı sana bir oğul versin." dediler. (Y. Kartallıoğ…
Kuş tüyü İnsan ve hayvan derisi üzerinde biten ince, kısa, sık ve yumuşak ipliksi uzantılar. Kuşların özellikle kanat ve kuyruklarında yer alan, etrafı tüylerle kaplı ince uzun ve sert uzantılardan her biri. Bazı bitki organların…
Hoşa giden bir şeyin neden olduğu hoşluk ve mutluluk hissi, memnuniyet, tatmin, haz: Öncelikle beş duyudan birinin, bir durumu, bir varlığı, diğerlerinden farklı, hoş, güzel bulmakla başlayan özel kabullenişin sonucundaki arzu, iste…
Yemek yemek yemek (I) Yemek yeme, karın doyurma işi: Üç öğün yemek yemek lazım. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek: Sulu yemek. Sebze yemeği. Et yemeği. Yemek yapmak. Yemek pişirmek. Davet ederek yemekle ağırlamak iş…
Ellerle kavramak: Islak elle prizi tutma. Ele geçirmek, yakalamak, avlamak: Balık tutmaya gitmek. Anlamak, farkına varmak: Numaramızı tuttu galiba, yandık! Yanında bulundurmak, alıkoymak: Çocuğu tutabilir misin? Hemen geleceğim. …
Yüz kalbin aynasıdır Başta alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm: Güleç yüz. Asık yüz. Yüzey: Suyun yüzü. Bir şeyin en gösterişli olan ya da dışta bırakılan yüzeyi: Kumaşın yüzü. Yapının yüzü. Yatak, yo…
Elini ya da elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla indirmek: Birinin sırtına vurmak. Örse çekiç vurmak. Ses çıkarmak için, bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca değdirmek: Kapıya üç kere vurdu. Cama vurdum. Sapmak: Kadını önüne k…
Kendi kendine bozulma veya bayatlama özelliği varken bu durumlara uğramamış ya da yeni yapılmış: Taze balık. Taze ekmek. Taze simit. (Sebze ve çiçek için) Kuru olmayan, kurutulmamış, yeni hasat edilmiş, yeşil, rengini yitirmemiş: T…
Turşu Tuzlu suda ya da sirkede veya ikisinin karışımında bırakılarak özel bir kıvama getirilmiş salatalık, lahana, biber gibi sebzeler: Değişik sebzelerin, tuz içeren salamura içinde laktik asit fermantasyonuna uğratılması ile…
Yürek (anatomi) Kalp. (mecazi) Yüreklilik, cesaret: Bu işi yapmaya yürek ister. Kimi deyimlerde "hiçbir gizli düşüncenin karışmamış olduğu duygu" anlamını verir: Yürekten kopmak. Candan yürekten. (halk dilinde) Mide…
Yumruk Parmakları kapatarak elin yumulmuş ve sıkılmış durumu: Dişlerini sıkıp gıcırdatırken, sağ elini yumruk yaptı ve sol elinin avuç içine vurdu. (H. Bayraktar) Elin bu biçimiyle, yumrukla vuruş: Yumruk yumruğa gelmek. (mecazi)…
At yuları Yular, genellikle at, eşek gibi hayvanların başına takılan, ip veya deriden yapılmış bir araçtır. Hayvanı istenilen yere çekerek götürmek veya bir yerde kalması için sabit bir yere bağlamak için kullanılır. Yular, hayvanın…
Tatlı Şeker tadında olan, içinde şeker bulunan: Tatlı nar. Tatlı elma. İçinde şeker bulunmamakla birlikte tadı hoş olan, yavan olmayan, acı olmayan: Bu tatlı yemekleri her yerde bulamazsınız. Tatlı biber. Tatlı su. Tatlı bad…
Toprak Kil ve ufalanmış kaya parçaları ve çeşitli organik kalıntıların karışımından oluşan siyah veya koyu kahverengi renkli malzeme, yer kabuğunun bitkilerin yetiştiği yüzey kısmı: Killi toprak. Kireçli toprak. Humuslu toprak…
Besinlerdeki bazı bileşiklerin tadım organı olan dil üzerinde meydana getirdiği uyarı; tatlılık, acılık, tuzluluk, ekşilik, kekrelik gibi niteliklerin genel adı: Tat, yemek yeme keyfini yaşatır. (Şekerli olma bakımından) Tatlılık:…
Doymuş, açlığı gitmiş; aç karşıtı: Aç, doymam; tok, acıkmam sanır. (atasözü) Tok olan cümle cihanı tok sanır / Aç olan âlemde ekmek yok sanır (Sebayi) (Kumaşlar için) Sık ve kalın dokunmuş: Çuha, çözgü ve atkısı yün yapağından eği…