Yelkenli eski bir gemi Gemi, su üstünde hareket edebilen, yük ve yolcu taşımak için kullanılan büyük bir deniz taşıtıdır. Tarihin eski dönemlerinden beri deniz ulaşımının temel araçlarından olan gemiler, ticaret, yolcu taşımac…
Gem vurulmuş at Gem, atı kontrol altında tutmak ve yönlendirmek amacıyla ağzına takılan, uçlarında halkalar bulunan metal bir araçtır. Uçlarından dizginlere bağlanan gem, binicinin atın hareketlerini yönlendirmesine ve durdur…
Konuşana göre uzak bir yerden daha yakın bir yere ya da kendi bulunduğu yere varmak: Ankara'dan İstanbul'a gelmek. Bir yerden kalkıp konuşan ya da kendisiyle konuşulan kimsenin yanına varmak: Akşam bize geldiler. (Bir şey)…
Görücü (folk.) Evlenmeyi düşünen bir erkek için kız görmeye kız beğenmeye giden kimse, dünürcü. Gören. Görücü usulü : Görücünün aracılığıyla evlenme: Görücü usulü, evlenecek oğlu olan kimselerin beğendikleri ya da öneril…
Geçmiş ve gelecek Geçmek eylemini yapmış: Gümrükten geçmiş mal. Denetimden geçmiş film. Zaman bakımından gerilerde kalmış, eskilere, öncekilere katılmış: Geçmiş olaylar. Kitap onun geçmiş yazılarından derlenmiş. Gereğinden fazla …
O ana kadar sahip olamadığı şeyleri elde edince yeni durumuyla şımarıp büyüklenip gösterişli davranışlara girişen, görgüsüzce davranan (kimse): Altına lüks cip almayla kendini yedi dağın efesi zannediyor. Görmemiş teki. Ne olacak! (…
Bumerang Bumerang, elle atılan, atıldığında hedefi bulmazsa veya başka bir yere çarpmazsa atan kimseye gelir gelen, ilk olarak Avustralya yerlilerinin avda ve savaşta kullandıkları, sert ağaçtan yapılmış silahtır ve günümüzde …
Gözle ve ışık yardımıyla bir şeyin varlığını duymak: Lambayı yaklaştırıp bakınca gördüm (Y. K. Karaosmanoğlu). Kınalı'nın burnunu görüyor musun? (S. Faik) Varlığını gözüyle anlamak: Yemekte sizi göremedim. Anlamak, sezmek, f…
Bir yandan girip öte yandan çıkmak: Boru bu delikten geçer. İplik iğneden geçti. Haddeden geçmek. Üstünde ya da içinde gidip arkada bırakmak: Köprüden geçmek. Tünelden geçmek. (Bir yere giderken) Yolu düşmek: Buralardan geçiyordum…
Deniz Yeryüzünün çoğunu örten engin su kitlesi ve bu suyun belirli bir parçası. Bu suların dalgalı olması: Bugün balığa çıkma, deniz var. (mecazi) Geniş alan: Bu bir insan denizi.
Gölge Saydam olmayan bir cismin, üzerine düşen ışık ışınlarının yönüne ve şiddetine bağlı olarak bir başka cisim ya da yüzey üzerinde neden olduğu karartı: Bir gölge düştü önüme dedi ki: / Bir yüküm var benden ağır / Bir yükü…
Hıdrellez Nevruz (Hıdırellez) Kışın sonu sayılan 6 Mayıs günü başlayıp Kasım ayının 8'ine kadar süren altı aylık süre. Hıdırellez, halk inanışına göre karalar koruyucusu Hıdır (Hz. Hızır Aleyhisselam) ile denizler koruyu…
Birinden ötekine bir öneri ulaştıran kimse, öneri ne olursa olsun sorumlu tutulamaz, bu aracılığından dolayı cezalandırılamaz demektir: Onlar beni görür görmez hemen öldürürler! — Eğer ölmek istemiyorsan, onlara şöyle söyle: "B…
Düş Uyurken zihinde beliren olayların ve düşüncelerin hepsi, rüya: Düş, aslına sadık kalmaz; böyle bir koşulu da yoktur. Hatta aslına sadık kalmama gibi bir koşulu vardır. Öyle ki, düş gören, gördüğü gerçekliği gerçeklik olma…
Dört ile ilgili deyimler ve anlamları Dört İçinde "dört" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları: (Kedi gibi) Dört ayak üstüne düşmek : Talihi çok yaver gitmek, güç bir durumdan kolaylıkla kurtulmak: Hep kedi gi…
Gök gökyüzü İçinde gök cisimlerinin yer aldığı ve hareket ettiği boşluk, uzay, feza: Gökte yıldız pek çokmuş. Bu yıldızların kimisi kayar gider, kimisi yerinde dururmuş. (E. Erdemir) Yeryüzünün üzerini bir kubbe gibi kaplayan …
Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve yürek, akciğer gibi organları içine alan bölümü. Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı. (mecazi) Meme. Göğüslemek : Göğüsle zorlamak. Karşısına çıkıp engel olmak: Bütün zorlukl…
Dokuz ile ilgili deyimler ve anlamları Dokuz İçinde "dokuz" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları: Dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek : Bir çok iş üst üste yığılıp sıkışık bir durum oluşturmak: "Dokuz…
Çorba Sebze, tahıl, et vb. ile hazırlanan, birçok çeşidi olan, genellikle ana yemekten önce ve sıcakken içilen sulu yemek: Üzerinde duman tüten mercimek çorbası yüzümüzü güldürüyor. (A. H. Gökçe) (mecazi) Karmakarışık, karm…
Taştan yapılmış bir fol Fol, tavuğun folluğa (yumurtalığa) yumurtlaması veya yumurtlamaya teşvik edilmesi için konulan yumurta ya da yumurta biçiminde beyaz taş: Tavukların yumurtlaması için adına "folluk" dediğimiz …
Çorap Pamuk, yün vb. tekstil malzemelerinden ayağın biçimine göre örülmüş ayak iç giyeceği: Odasına geçip yatağının altından çıkardığı çoraba hayran hayran baktı. "Kim bilir, kimindi bu rengârenk çorap? Acaba daha önce ha…
Göbek Memelilerde karnın ortasında bulunan çukurluk. Bu çukurluk dölüt (cenin) günleri süresinde, eteneden gelen damar örgüsünün, yavrunun vücuduna girdiği deliğin izidir. Yağ bağlamış şişman karın. Orta kısım: Şehrin göbeği. Mar…
Gıy gıy, keman vb. çalgıların art arda, sürekli çıkardığı sesi kötülemek, beğenmediğini belirtmek için kullanılır: "Varsa yoksa o gıy gıy..." "Hop hop, ağır ol bakalım. Kemanıma öyle gıy gıy filan dersen bozuşuruz, ha…
Gırtlak (anatomi) Soluk borusunun, boyun hizasında ve ön tarafta, hemen derinin altında bulunan üst kısmı, imik. (mecazi) Yeme içme: Gırtlağına düşkün biri. Gırtlak derdi. Homini gırtlak. (müzik) Ses rengi, ses yapısı: A…
gırgır: Gırgır Usanç veren sürekli ve kaba ses. Gargar. Açık denizlerde genellikle su yüzüne yakın dolaşan balıkları çevreleyip avlamak için iki kayık tarafından kullanılan büyük ağ. Yerdeki tozları temizlemek için kulla…
Bıkma, usanma: Artık bu sıradan hayattan, her gün aynı saatte aynı şeyi yapmaktan gına gelmişti. (M. Kömür) Zenginlik, bolluk: Asıl gına kalp zenginliğidir, mal zenginliği değil. (Hadisi Şerif - Mesnevi) Gına gelmek : (deyim) …
Gık (ses taklidi) , şu deyimlerde geçen bir sözdür: Gık dedirtmemek: Davranmasına fırsat vermemek, hiç karşı çıkamayacak biçimde baskı yapmak. Gık dememek: Hiç sesini çıkarmamak: Aksini iddia etse ya da homurdansa çıngar çıkar…
Gıcık Boğazda duyulup aksırmaya, öksürmeye yol açan ya da yutkunma isteği veren kaşındı: Üstelik şu gıcıktan bir türlü kurtulamadım, sıcak sıcak çay boğazıma da iyi gelir belki. (O. Baydar) (argo) Sözleriyle, davranışlarıyla karş…
genç: Yaşlı olmayan, henüz yetişmiş olup daha orta yaşa gelmemiş olan: Genç adam. Genç kız. (mecazi) Yeni yeni gelişen, kısa bir geçmişi olan: Genç beyinler. Genç cumhuriyet. (Daha çok erkek için) Genç kimse: Birkaç genç oturmu…
Dostça konuşma, yarenlik: Bugün efkâr vakti dostum, demle çayları, yanında iki muhabbet olsun. Eski hatırları gün yüzüne çıkaralım, iki acının belini kıralım. (A. Sofu) Sevgi: Muhabbet kalbin meylidir. İnsanların öğretmesi ile sah…
"Eyvallah" "Teşekkür ederim", "Allah razı olsun" anlamında söylenir: Aldığı yanıttan memnun olarak sağ elini kalbine götürerek 'Eyvallah!' dedi. (H. Uman) "Evet, peki, öyle olsun" an…
Önce, ilk önce, ilkin: İşte şimdi az evvel gördüğü adamın olduğu yerdeydi. (İlgili cümle kaynağı: F. Duman) Evvel ile ilgili deyimler İçinde "evvel" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları: Evvel Allah : "Önce …
Kimi ad ve sıfatlardan sonra yardımcı eylem olarak kullanılır. Bu yolla kullanılan eylemler bu sözcüklerin anlamına göre nesne alırlar: Sıfatla yapılanlar: Dalkavukları, parasını alıp onu maskara etmiyorlardı (H. E. Adıvar). İşi ber…
Etekleri çiçekli bir etek Vücudun belden aşağısına giyilen, değişik biçimlerde, genellikle kadın giysisi ve bu giysinin alt kenarı: Pileli etek. Elbisenin belden aşağıda kalan bölümü: Ceketin eteği. Dağ, tepe, höyük gibi ya…
Darı (botanik) Buğdaygillerden, kuraklığa dayanıklı, tohumları gereğinde buğday yerine besin olarak kullanılan, birçok çeşidi olan bitki ve bu bitkinin tohumları, akdarı: Darı, hem yiyecek hem de hayvan yemi olarak kullanıla…
Made in Turkey (Türk Malı) Damgası Bir şeyin üzerine özel bir nişan koymaya yarayan ve kullanılan tekniğe elverişli bir maddeden uygun biçimde yapılmış araç: Damgayı bastı. İmzaladı. Ve uzattı: -Buyurun sayın binbaşım dedi; s…
Sığır Eti İnsanlarda, hayvanlarda deriyle kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka: Bu hayvanda hiç et yok. (Besin olmak bakımından) Kas: Çocuğa yağsız et ver. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan: Et fiyatları çok yüksel…
Damar (anatomi) Canlılarda kan ya da özsu gibi besleyici sıvıların dolaşımını sağlayan kanal: ... kolunun pazusuna sıkıca bağladı. Damarlar şişti, deri altından fırlayacaklarmış gibi ortaya çıktılar. (A. K. Konuk) Mermerde,…
Yapıları her türlü dış etkiden korumak amacıyla üzerlerine yapılan, çoğunlukla kiremit kaplı örtü, çatı: Evin damı odanın tam ortasına şakır şakır akıyordu. (S. Küçükboyacı) Toprak damlı evler Üzeri toprak kaplı ev, küçük yap…
Eşek (zooloji) Tek parmaklıların atgiller familyasından, attan küçük, uzun kulaklı binek ve yük hayvanı. Merkep eş anlamı. (mecazi) Kaba ve yeteneksiz (kimse): Ata çeksen olur katır, / Okuyamaz iki satır, / Ne hal bilir ne…
Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, evvel: Selvilerin daha yukarısında bir eski kale harabesi. (R. N. Güntekin) Geçmiş çağlardaki: Eski devletler. Bir önceki ya da öncekiler arasında bulunan, sabık: Bizi…
Vaktinden önce: Geç kalma, erken gel. Sabahın ilk saatleri: Erken kalkmak. Erken ile ilgili atasözleri ve anlamları İçinde "erken" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları: ( * yaygın bilinen ) Erken eken erken bi…
Akıl baliğ olmuş: Sivilceli, liseli bir ergendi o zamanlar... Evlenecek çağa girmiş: Dün akşam ergen bir kız uçuverdi. Sevda mıydı havalandıran onu? (G. C. Akyüz) Henüz evlenmemiş: Avuç dolusu para kazanıyordu. Ergendi de... (Ha…
Er Erkek: "Bir ere mi sevdalısın?" demektedir Nigar. (A. Efe) Rütbesiz asker: O, savaşta er, barışta çiftçi ve işçi olan halkımızı en iyi temsil eden "Mehmetçik"tir. Kahraman, yiğit: Saldırmış düşmana, b…
Gönül vermek Sevgi, şefkat, istek, düşünüş, anma ve hatır gibi yürekte varsayılan (iyi) duyguların kaynağı: Gönül ki güldür sana, açar muhabbet ile / Ondan tebessüm eder gönlü açan gördün mü? (B. Aksoy) İstek: Senin gönlün var…
Gönül kocamaz İçinde "gönül" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları: ( * yaygın bilinen ) Gönül Allah'ın evidir : Gönül Allah’ın nazar ettiği yer olduğu için kişi gönül kırmaktan kaçınılmalıdır. Gönül bir h…
El emeği göz nuru Bir işin yapılması, bir metanın üretilmesi için harcanılmış olan beden ya da zihin gücü: Üretim faktörleri arasında doğrudan insan ile ilgili olanı sadece emektir. Ücret ise emeğin karşılığıdır. Uzun ve öze…
Güven duyulan bir kimse ya da yere, korunmak üzere geçici olarak bırakılmış eşya ya da insan: Çocuklar sana emanet. (örnek cümle) Bir kimseyle birine gönderilen şey: Ankara'dan getirdiğim emanetinizi ne zaman alırsınız? Eskid…
Elma ile ilgili deyimler ve anlamları Elma İçinde "elma" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: Elma gibi : Kırmızı (yanak): Elma gibi çıkık yanakları olan, kırmızı yüzlü asker ne yapacağını şa…
Güzel ile ilgili deyimler ve anlamları Göz güzelde olur İçinde "güzel" sözcüğü geçen veya o anlama gelen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: ( atasözlerine geç ) Ahu gibi : Çok güzel, çekici: Gök kubbenin …
Göz bir penceredir, gönüle bakar İçinde "göz" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları: ( * yaygın bilinen ) Göz bakar, can çeker (Göz nereye bakarsa, gönül oraya akar) : Gözle görülen güzel, çekici veya ilgi çek…
Göz ile ilgili deyimler ve anlamları İçinde "göz" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: Göz göze gelmek Göz açamamak : Yoğun ve sıkı işleri yüzünden başka bir işle ilgilenmeye vakit ve fırsat …
Fiyat Alım ya da satımda bir şeyin para birimiyle ölçülen değişim değeri, eder. Eş anlamları bedel, paha. Mal ve hizmetlerin maliyetine kâr eklendikten sonra ortaya çıkan rakama fiyat denir. (A. Özdemir)
Yanan bomba fitili Eskiden topları ve günümüzde herhangi bir patlayıcı maddeyi ateşlemek için kullanılan, yaktıktan sonra zaman kazanıp uzaklaşmak için yavaş yavaş yanarak ilerleyen ve kolay kolay sönmeyen, iplik biçiminde tu…
Filinta mekanizmalı bir silah Kurşun atan, tüfekten daha kısa bir ateşli silah: Alman filintasını çapraz omuzuna geçirdi. Namlusu kısa, kurşun atan bir tür küçük tüfek. Çakmak taşı ile çalışan eski bir ateşli silah mekanizm…
Son fırsat Fırsat, bir amaca ulaşmak için elverişli olan zaman, durum veya koşuldur. Kişinin arzuladığı bir durumu gerçekleştirmek için değerlendirmesi gereken avantajlı bir anı ifade eder. Kaçırılan bir fırsat genellikle geri…
Osmanlı Devletini Cihan Harbi'ne dahil eden Cihad-ı Ekber fetvası Herhangi bir şeyin (hadisenin, konunun) dine (İslamiyet'e) uygun olup olmadığını bildiren aydınlatıcı cevap. İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dini …
Gül dikeni Kimi bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve kimi hayvanların derisinde bulunan ucu sivri ve sert çıkıntılardan her biri: Gül dikeni ile vardır. (M. L. Arslan) Dikeni çok bitki: Mor diken. (anat…
Nimet ve mutluluğa ermiş ulu (kimse): Bismillahirrahmanirrahim. Anneden emdiğin süt aş olsun, ömrün uzun, kısmetin bol olsun, 6 balan olsun, arkalı ve devletli olsun, anne ve babasına mihriban olsun, emziği aş olsun. Osmanlılarda …
Dede Çocuğa göre babanın ya da ananın babası, büyükbaba: Dedeler torunlarına çok düşkün oluyorlar. Büyükbabadan başlayarak geriye doğru atalardan her biri. Pek yaşlı kimselere ya da Mevlevi tarikatlarında çile doldurmuş der…
Davetiye Çağrı, çağırma: Düğüne davet. (din) Peygamberlerin insanları hak dine çağırması: Onların tek amacı vardı o da Allah'a davet etmekti. (M. Padak) Bir şeyin ortaya çıkmasına yol açma, neden olma: Bu, hastalığı bile bile…
Deve ile ilgili deyimler ve anlamları Deve İçinde "deve" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: ( atasözlerine geç ) Deve değil ki yedi yerinden boğazlansın : Gereken özveriyi yaptı, yeniden ve…
İnşaat demiri Gri-mavi renkte, yaklaşık 7,87 yoğunluğunda ve 1538 derecede eriyen, doğada oksit, karbonat ve sülfür bileşenlerinde bulunan, işlenmeye oldukça elverişli bir metal element (simgesi: Fe). Endüstride yapı malzemesi,…