Kant Kant, genellikle kahvehanelerde çay yerine içilen, şekerli sıcak suya limon eklenerek hazırlanan bir tür içecektir: Bahar başladı mı babamın baş ağrıları da başladığından gözünü açamazdı bir türlü. Gölge, serin yerler ara…
(felsefe) Belli bir alanda geçerli olan kural ve ilkelerin toplamı. Heykellerin orantıları için kullanılan çap ölçüsü. (müzik) Eşit aralıklarla hareket eden, ama ayrı ayrı birbirini izleyen iki ya da daha çok partiden oluşan il…
Şeffaf kano Kürekle yürütülen çoğu zaman tek kişilik, güvertesiz, dar, uzun, hafif tekne: Bu güzel bölgeyi gezmenin en iyi yollarından biri de kano kiralamak. Kano ile kıyılardan dolaşarak kalker tepelerini ve mağaraları yakı…
Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak, kanıkmak. Tatlı sözlere aldanmak. Bir gereksinmesini, bir isteğini yeterince karşılamış olmak: Suya kandı. Yetinmek: O bu cevapla kanmadı. Kana kana : Kanıncaya kadar,…
Kaniş köpeği Kaniş (zooloji) zeki, çok yetenekli, suda çok iyi yüzebilen, beyaz, kahverengi ya da siyah renkli, uzun ve kıvırcık tüylü bir köpek türüdür. Neşeli, çok zeki, hassas ve eğitime son derece yatkın bir ırktır. Çeşit…
Kanıt Kanıt, gerekli ve zorunlu sonuca ulaşan uslamlamanın dayandığı gerçek, kanıyı doğuran neden. Delil eş anlamı. Kanıtlama : (mantık) Usavurma yoluyla gösterme. Kanıtlamak : Bir şeyin doğruluğunu ve gerçekliğini inkar …
Bir şeye kaba kuvvet ile döndürüp çevirerek, kastırarak, eğip zorlayarak yerinden çıkarmak, sökmek ya da çıkarmaya, koparmaya çalışmak. Olmadığı taktirde de gücü artırarak devam edip gitmek: Bağda dedemin çaktığı eski dövme çiviyi k…
Çok tekrarlanmak yüzünden etkilenmez, tepki göstermez olmak, alışmak: Dayaktan korkmuyor, artık kanıksamış (kelime ile ilgili cümle). Kimisi kederli, kimisi meraklı, kimisi de kanıksamış yüz ifadeleriyle, seslerini çıkarmadan veda …
Kanguru ve yavrusu Kanguru (zooloji) Avustralya'da sürüler halinde yaşayan, koyundan iri, otçul, ön ayakları kısa, art ayaklarıyla küçükçe kuyruğu uzun ve kuvvetli, başı dengeyi sağlayan, dişisinin karnında yavrularını ta…
Sivas kangal köpeği Tel, kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla oluşan bağ: Bir kangal dikenli tel. (Sucuk gibi tekerlek biçiminde bükülmüş şeylerde) Parça. (anatomi) Büklüm: Bağırsak ka…
Kanepe (çekyat) Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte, arkalığı ve kol dayayacak yerleri olan bazı modelleri yatağa dönüşebilen iki veya üç kişilik geniş koltuk (çekyat): Odaların büyücek olanında bir açılır kapanır kanepe,…
İstanbul boğazında bir kancabaş tekne (denizcilik) Kereste, odun, kömür vb. taşımakta kullanılan, baş tarafı kanca veya kartal gagası gibi geriye kıvrık olan dar ve uzun kayık türü. (Eskiden) Hafif donanma gemilerinden biri…
Yağ kandili İçinde sıvı bir yağ ve fitil bulunan kaptan oluşan eskiden ucu yakılarak kullanılan aydınlatma aracı: Eski zamanlarda topraktan yapılan kandiller kullanılırdı. Camdan yapılıp içine su ve yağ konulan kandiller cami…
Kanca çeşitleri Bir şey çekmeye yarar saplı çengel. Herhangi bir şeyi asmaya yarayan ters soru işareti biçiminde metal parça. Isıtma kazanının ocak takımından bir aracı. (mecazi) Tutan bağlayan bağ: Ve bir aşk kancasının …
Kanatçık Küçük kanat. (teknik) Uçaklarda kanatların taşıma gücünü artıran ve yön değiştirmeye yarayan dikdörtgen biçimindeki hareketli parçalar. Bir türbin ya da kompresörün, kanat profili kesitinde çukurlaştırılmış madeni b…
Kanarya kuşu Serçegillerden, güzel öttüğü için kafeste beslenilen, çiftehanelerde üretilen, serçe büyüklüğünde çoğu duru sarı renkte, gagası kısa ve koni biçiminde sevimli bir kuş. Kanarya çiçeği: Çançiçeği familyasından, …
Süveyş Kanalı Deniz, göl, ırmak gibi büyük suları birleştirerek ulaşıma elverişli bir duruma getirmek ya da bir sıvıyı başka yöne akıtmak için açılan su yolu, ark. (anatomi) İçinden damar, sinir ya da bir sıvı geçen, uzun s…
Kana (denizcilik) gemilerin su çekimini (yani ağırlığına göre suya batış derecesini) göstermek için ön ve arka bodoslamaları üzerine bulunan işaret. Geminin her iki tarafına da genellikle Romen rakamlarıyla yazılan kana rakamları, …
Kamyonet ve Kamyon Kamyon, ağır veya çok fazla miktarda yük taşımak için yapılmış, çekiş gücü yüksek, genellikle en az 6 tekerlekli büyük yük taşıtıdır. Daha küçük ve daha az yük taşıyan ve şehir içinde kullanılmaya elverişli …
Bukalemun çok hızlı kamufle olabilen ve kendi kamuflajına sahip olan bir hayvandır. Görünmeyecek, tanınmayacak biçimde örtünmüş, gizlenmiş, alalanmış: Bölük, şehrin kenarındaki ağaçlar arasına gizlenmiş, kendilerini kamufle et…
İyi kamufle olmuş bir keskin nişancı Örtme, saklama, gizleme. (askeri terim) Değişik malzemeler ve yöntemler kullanarak herhangi bir askeri kuruluşun, aracın, çalışmanın, personelin vb. görünümlerinin değiştirilmesi, saklan…
Kamu kuruluşlarının elinde bulunan yetkilerin ve kaynakların halkın iyiliği için kullanılmasını belirleyen tüzel koşul. Kamu yararı kavramı genel bir ifadeyle bireysel, özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı i…
Kamu kurum ve kuruluşları Kamu kurumları, kamunun yani halkın hizmetlerinin görülmesi amacıyla kurulmuş, tüzel kişiliği olan kurumlardır bir başka deyişle amme müesseseleridir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ait temel yasa…
Ödenmiş sermayesinin yarısından fazlası kamu tüzel kişilerince sağlanan, kendilerine bazı kamu yetki ve görevleri verilmiş ve özel yasalara bağlı, kısaltılmış deyişle KİT olarak bilinen iktisadi kurumlar. Kamu İktisadi Devlet Teşe…
Kamu hizmeti, devlet ve diğer kamu tüzel kişilerince ya da bunların gözetim ve denetimleri altında, kamunun (halkın) ortak gereksinimleri karşılamak amacıyla yürütülen, kamuya sunulmuş sürekli ve düzgün hizmetin tümü, amme hizmeti. …
Bir ülkedeki insanların bütünü, halk, amme. (Eski) Hep bütün. Kamu alacağı : (hukuk) Kamu yönetim ve hizmet kurumlarının gerçek ve tüzel kişilerdeki alacakları, amme alacağı. Kamu arazisi : Devletin hükmü ve tasarrufu altınd…
Kampüs Sabancı Üniversitesi Kampüs, bir üniversitenin yönetim, eğitim ve öğretim yapılarıyla, öğrenci yurtları, öğretim üyeleri lojmanları, spor alanları, konferans salonları vb. sosyal yapılarının toplu olarak yer aldığı gene…
Politika, ekonomi, kültür vb. alanlarda belirli bir süredeki etkinlik dönemi. Tüketiciyi özendirmek için belli sürelerde düzenlenen indirimli veya taksitli satış. (ticaret) Belirli bir amacın sağlanması için girişilen plan…
Kamp Belli bir iş ya da eğlence süresince kırda geçirilecek günler için çadır ya da baraka gibi eğreti araçlardan yapılan konaklama yeri. Bu biçimdeki konaklama: Kamp kurmak. Kamp kurmak : Kamp için kalınacak yerde gerek…
Kamış (botanik) Sulak yerlerde yetişen, gövdelerinin içi boş, uzun ve sert bitkilere verilen genel ad. Kamıştan yapılmış: O, sadece ağaçlardan birinin altındaki bir kamış kanepeye oturmuştu. (İlgili cümle kaynağı: R. N. Gün…
Camilerde veya toplulukla cemaat olarak kılınan namazlarda, farzdan önce okunan iç ezan. Ezana benzemesine rağmen kamette "Hayye ale'l-felâh"dan sonra iki defa da "namaz başladı" anlamına gelen "Kad kâm…
Kameriye - kamelya - çardak Kameriye bahçelerde küçük köşk (kulübe) biçiminde ahşap malzeme kullanılarak yapılan, üstü ve çevresi yeşillikler, çiçekler ve sarmaşıklarla sarılı süslenen bir tür çardak (kamelya): Bir kameriye an…
Kameraman Kameraman, sinema ve televizyon çekimlerinde, kamerayı doğrudan doğruya çalıştıran ve yöneten, kamera hareketlerini gerçekleştiren, görüntülerin filme alınarak kaydedilmesini sağlayan kimse, çekimci. Kameraman bir pr…
Kamera Sinema filmi çekiminde kullanılan aygıt, alıcı. Televizyon ekranına ulaştırılacak olayın sesini ve görüntüsünü elektriksel sinyale çeviren, elektronik yapılı aygıt, alıcı. Kamera ekibi: Kameranın kullanılması ve …
Kamelya çiçeği (botanik) İki çenekliler sınıfından, 1 - 1,5 m uzunluğunda, yapraklarını dökmeyen, beyaz, pembe ya da kırmızı, katmerli büyük ve çok güzel çiçekleri olan bir süs bitkisi, Japon gülü, Çin gülü (Camellia japonic…
Kambur balina Balinalar takımından, yaklaşık 10 - 16 metre uzunluğunda, 40 - 100 ton ağırlığında, göğüs yüzgeçleri geniş, sırtı siyah, karnı beyaz olan ve yaklaşık 50 - 60 yıl kadar yaşayabilen bir memeli hayvandır. Kambur b…
Kamburluk İnsanın sırtında veya göğsünde bir kemik hastalığı ya da sakatlığı sonunda oluşan tümsek. Kendinde bu durum bulunan: Konuşurken de hep kambura bakıyordu. Kambura baktığına göre, dilini bilen yalnızca oydu galiba. (…
Kambiyo İki ayrı ülke parasının birbiriyle değiştirilmesi. (ticaret) Yabancı paraların alım ve satımı, yabancı bir ülkeye olan bir borcu ödemek için bankada yapılan para ya da para yerine geçen senet vb. değerleri değiştirm…
(Göz için) Fazla aydınlıktan bakamaz olmak: Güneşten gözleri kamaştı. (Diş için) Ekşi bir şeyden uyuşup tedirginlik veren bir diş hassasiyetidir: Çağla, limon ve erik diş kamaşmasına neden olan meyvelerin başında gelir. Bu tür mey…
Erkek ve bayan kamarotlar Gemilerde yolcuların hizmetine bakan görevli. Kamarotlar yolcu ve mürettebatın beslenme, mutfak işleri ile yaşam mahallerinin temizliği ve yolcu yönetimi gibi işlerden sorumlu gemi adamlarıdır: Nazik …
Kamarilla, bir büyük yetki sahibini, bir lideri perde arkasından yöneten kimse ya da parti: "Yıldız Kamarillası" devletin ve idari mekanizmanın iplerini padişah öncülüğünde sımsıkı tutmaya başlıyordu. (İlgili cümle kaynağı…
Kamara Gemilerde kişisel olarak ayrılmış mürettebat ya da yolcu odaları, kabin: Gemide verilen yemeğin ardından tüm misafirler yavaş yavaş kamaralarına çekilmişlerdi. (derleme cümle) İngiltere'de yasama meclisi: Avam kam…
Kamanço (argo) "aktarmak, elden ele devretmek, yüklenmek, vermek" anlamına gelen kamanço etmek deyiminde geçer: Aslanım, bu afili taahhütlüyü bana kamanço edersen, hem benim fiyakalı değirmeni sana tosluyorum, hem de anla…
Topçu birliklerine ait toplar üzerinde onarımlar yapan, bunları denetleyen, bakımlarıyla uğraşan kişi: Mısır'dan kendilerine katılan Bingazili topçu yüzbaşısı Asaf Bey ve bir kamacı ustasından oluşan bir kafile halinde trenle Ka…
Kama bıçak Silah olarak kullanılan ucu sivri, iki ağzı keskin uzun bıçak. (teknik) Bir makine ya da mekanizmada, iki parça arasındaki uzaklığı korumak ya da birbirleri arasında sıkı bir montaj sağlamak amacıyla, parçaların …
Osmanlı Donanmasındaki kalyonlar Odesa'yı bombalarken Genel anlamda bütün yelkenli gemilere kalyon denilmekle birlikte bu isim daha çok en büyük üç direkli gemiler için kullanılıyordu. Kalyonlarda görevli asker ve erlere d…
Mecazi olarak "dünya kuruldu kurulalı" ya da "çok eskilerden bu yana" anlamına gelen kalubeladan beri deyiminde geçen Arapça bir sözdür. Gerçek anlamı ise "Evet dediler" demektir. Allahü Teala ruhl…
Kalsit Kalsit, kimyasal formülü CaCO 3 olan doğal kalsiyum karbonatın en yaygın şeklidir. Oldukça değişken form ve renklere sahiptir ve yer kabuğunun en yaygın minerallerinden biridir. Yer kabuğunun yaklaşık % 4'ünü oluşt…
Kalpak Hayvan postundan, kürkten ya da buna benzer tüylü bir kumaştan yapılmış, kesik koni biçiminde genellikle erkeklerin giydiği eski bir Türk şapkası: Çoğumuzun başında siyah kalpak vardı. Yukarı uçları yan tarafa doğru uzamış, …
Kalorifer, genellikle odun kömür gibi katı yakıtlar yakılarak kazan dairesinde ısıtılan suyun bir bina içerisine döşenmiş borular içinde devamlı olarak devir daim yaptırılarak, kalorifer kazanında oluşan ısıyı yapıya dağıtan sistemd…
Kalori (fizik) 760 mm cıva basıncı altında gram suyun sıcaklığını 14,5 °C'den 15,5 °C'ye yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ve eskiten kullanılan ısı birimi. Bugün ısı enerjisi birimi olarak "jul" kul…