Delil Kanıt: Suç delili. Tanıt, tutamak, ipucu: Buradan geçtiğini gösteren en ufak bir delil yok. Kılavuz, yol gösterici: Aklı başında olan delilime geceki eğlencenin ne olacağını sordum (F. R. Atay). Hacca gidenlere orada…
Çiriş otunun kökü öğütülerek yapılan ve suyla karılarak özellikle ayakkabıcılıkta ve ciltçilikte tutkal gibi kullanılan esmer sarı bir toz. Karlar kalktıktan sonra çıkan çiriş bitkisinin kökünden elde edilen çiriş (geven) unu yapışt…
Pişmemiş ya da az pişmiş: Çiğ sebze. (mecazi) Yersiz ve yakışıksız: Çiğ bir davranış. Yaşının, konumunun gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmemiş olan; yerine göre davranmayı bilmeyen: Çiğ adam. (Renkler için) Uyumsuz, gözü …
Çocukluk çağından çıkıp adam olma yolunda hızla ilerleyen kendine güveni gelmiş genç erkek: Artık bıyıkları terlemiş, koca delikanlı olmuştu (S. Faik). Onlar Horasan'a vardılar ve birkaç yıl geçtikten sonra Kılıç Arslan bul…
Delege yetki verilerek bir yere ya da birinin katına gönderilen kimse demektir, eş anlamı murahhas. Delegasyon ise herhangi bir konudaki yetkili kişilerden oluşan ve herhangi bir topluluğu temsil etmekle görevlendirilmiş kuruldur.
Kılavuzluk, yol gösterme, aracılık: Üstad, Neyzen'i Bursalı Hafız Emin'in delaletiyle tanımış, onun ney çalmaktaki kudretini görerek ileride büyük bir sanatkar olacağını hemen anlamış. (İlgili cümle kaynağı: E. Edip, F. Gün…
Dekovil iki ray arası yaklaşık 60 cm veya daha kısa olan küçük demir yoludur. Dekovil hattı ise genellikle kömür ve tuz madeni gibi üretim bölgelerinde yük taşımacılığında kullanılan ve bu bölgeleri çepeçevre saran demir yolu hattıd…
Deklanşör Fotoğraf makinesinin resim çekmek için basılan düğmesi. Otomatik netlemeli fotoğraf makinelerinde, deklanşör düğmesine hafif bir dokunuşla netleme mekanizması harekete geçer ve çoğu makinede bakacın ortasında görüle…
Kimyasal yöntemler kullanarak, asit çözeltileri içinde, metallerin yüzeyinde oluşan kabuğu giderip yüzeyi kusursuz duruma getirme işi ve işlemi. Madencilikte, işlenecek madenin üzerindeki toprak tabakasının alınıp kaldırılması, ört…
İstanbul Ayasofya altındaki bir dehliz Dehliz, bir mekanı başka bir mekana bağlayan, kaçış ve geçiş amaçlı bazen de su taşımak için toprak altına inşa edilen dar ve uzun geçit, tünel, dalız: Kral yeri geldiğinde çalışanları te…
At, eşek, deve gibi binek ya da koşum hayvanlarını yürütmek (veya hızlandırmak) için çıkarılan ses: (...) evet manasında başını salladıktan sonra "Deh!" diyerek atını dörtnala kaldırdı. Hüseyin Çavuş'un atı ok gibi ile…
Değnek Değnek: Elde taşınacak incelikte, düzgünce ağaç. Böyle bir ağaçla atılan kötek. (halk dilinde) Davul, trampet, timbal gibi vurgulu çalgıları çalmakta kullanılan tahta çubukların genel adı. Değnekçi: Sandalcı, …
Temas etmek, isabet etmek eş anlamları. Aralık kalmayıncaya kadar bir yere yaklaşmak: Başı tavana değiyor. Ulaşmak, erişmek: Paket eline değmemiş. İstenilen yere düşmek: Kurşun hedefe değmedi. Etkilenmek. Karşılık olmak: Bu s…
Tekerlek, yuvarlak, daire biçiminde: Değirmi siması, küçük, kumral bir sakalla çevriliydi. (derleme cümle) Boyu eni kadar olan kumaş ölçüsü: Üç değirmi mermerşahi. Yemeni yazma.
Çiftetelli Kol, göğüs ve göbek sallayıp, titretip, gerdan kırarak oynanan hareketli bir oyun ve bu oyunun klasik sazlarla ya da bağlamayla çalınan oyun havasıdır. Türkiye'de birçok bölgede oynanan çiftetelli oyunu, serbest…
Çoğunlukla yüzde oluşan kahverengi küçük beneklere verilen ad. (zooloji) Sülüngillerden, Avrupa ve Orta Asya'da yaşayan ağaçlıklı yerlerde barınan, yuvasını toprağa yapan, eti için avlanan bir kuş, keklik. Aynada sır bozulma…
Değer biçmek Yerinde ve uygun olan, aykırı görülmeyen: Gösterdiği çabaya değer bir sonuç aldı. Bir şeyin değdiği karşılık, bir şey için biçilen karşılık: Paranın değerini bilmek. Bir şeyin ya da bir kimsenin taşıdığı yüksek…
Bir ilin maliye işlerini yöneten en yüksek aşamadaki memur, Maliye Bakanlığı'nın illerdeki temsilcisi. Defterdarlar, il içinde vergi kanunlarını uygulama, vergi, resim, harç ve para cezalarını ve diğer devlet gelirlerini tahakk…
Defter Defter, kitap biçiminde dikilerek veya ciltlenerek kullanılan, yazı yazmak için özel olarak bir araya getirilmiş boş yapraklardan oluşan kağıt desteleridir. Genellikle hafif bir kapak içinde sunulan defterler, okulda, i…
Kumaşlarda defo Kumaşlarda, dikkatli bakıldığında görülebilen, değişik renk ve görünüşte olabilen dokuma ya da dikim hatası veya başka herhangi bir kusur, özür veya bozukluk: Fabrika, eskiden defolu bezleri ucuza verirdi bize…
Fiyatları sabit tutmak ya da düşürmek için tedavüldeki para miktarının daraltılması, üretimin gelirlere ve dış satıma göre daha hızlı artması, tüketimin ve devlet harcamalarının azalması gibi nedenler sonucu piyasada talebin azalmas…
Define Kolay kolay bulunamayacak şekilde yer altına gizlenmiş değerli taş takı, para, altın gibi kıymetli şeyler, gömü, hazine: Söylentiye göre Süryaniler köyden kaçarken altınlarını gömmüştü. Bu yüzden bizim köyde define aram…
Sertlikle savma, kovma, savuşturma, defetme: Eşkiyaları def için yüzbaşı Feyzullah gönderilmişti... (İlgili cümle kaynağı: H. T. Cinlioğlu) (fizik) Öteye itme, iteleme. Ortadan kaldırma, ortadan kaldırılma: İnsan içindeki ıstıra…
Gemileri karaya bağlamak için kullanılan ve halka biçimindeki ucu iskele babasına geçirilen kalın halat. Çıma ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler Çıma atmak (vermek) : Bağlama halatını uzatmak. Çıma çımaya : Bir ucu bağlanmı…
Çözümleme Çözümleme: Tahlil, analiz eş anlamları. (felsefe) Bir bütünde parçaların karşılıklı konumunu inceleyerek, o bütünün yapısal özelliklerini ortaya koyma işlemi. (kimya) Bir maddenin bileşimindeki yalın cisimlerin…
Define arama dedektörü Herhangi bir şeyi, örneğin toprak altında altın, gümüş gibi kıymetli maden, metal ve define aramaya ve bulmaya yarayan aygıt ya da sistem: Altın detektörü. (askeri terim) Kimyasal, biyolojik, radyoakt…
Dedektif Suç sayılan bir işi veya bu işi yapanı ortaya çıkarmakla ilgili özel araştırma, takip ve gözleme yapan polis memuru. Türlü alanlarda soruşturma yapmayı, kişilerin özel yaşamlarıyla ilgili bilgiler toplamayı yasal iz…
Dedantör, gaz regülatörü Kapalı kaptaki sıkıştırılmış bir akışkanı belli bir basınç altında dağıtmaya veya açıp kapatmaya yarayan aygıt, genleştirici, regülatör. Örneğin evlerde kullandığımız tüplerin üzerine takılan dedantör …
Dana Dana, sütten kesildikten sonra iki yaşına kadar olan erkek sığır (inek) yavrusuna verilen addır. Bu dönem, hayvanın büyüme ve gelişme sürecinde olduğu, kas yapısının güçlendiği ve besi veriminin arttığı bir evredir. Danal…
(iktisat) Mikro ekonomide işletmenin ürettiği, makro ekonomide gayri safi ulusal gelir anlamında piyasaya sunulmak üzere üretilen, her türlü mal ve hizmet. Sibernetikte bir sistem ya da onun bir bölümünce sistem dışına gönderilen…
Güneşten korunmak için kullanılan bir tür şemsiye. Eskiden hükümdarların başları üzerinde tutulan saltanat şemsiyesidir: Hakimiyet sembollerinden biri de çetr'dir. Çetr hükümdarların sefere çıktıklarında veya alayla bir yere g…
Çömçe Ahşaptan yapılmış tahta kepçe demektir: Bütün Yörük ve Türkmenler ağaçtan yapılma büyük yemek kepçesine "çömçe" adını verirler. (İlgili cümle kaynağı: M. Eröz) Çömçe gelin : (folk.) Anadolu'da konusu be…
Debriyaj, motorlu taşıtlarda motordan gelen hareket gücünü vites kutusundan ayırmaya ve yeniden bağlamaya yarayan pedaldır. Debriyaj sistemi, sürücüye vites değiştirme esnasında motor ve tekerlekler arasındaki bağlantıyı kesme olana…
Debi nedir? (coğrafya) Bir akarsuda, akar suyun herhangi bir kesiminden bir saniyede geçen suyun metre küp olarak hacmini hesaplayıp belirtmek için kullanılan terim. (fizik) Bir borudan birim zamanda geçen akışkanın ya da …
Davlumbaz Ocak ve fırın üzerinde oluşan duman buhar ve kokuyu toplayıp bacaya aktaran çıkıntı. Eskiden, yandan çarklı vapurların çarklarını örten, havayla soğutmalı motorlarda silindirlerin çevresini saran ve havanın silindi…
Özellikle koyun ve keçi, bazen de inek ve sığır cinsi hayvanlar için kullanılan ortak ad: Çobansız davar, kurda kuşa yarar. Küçükbaş, büyükbaş ya da karışık hayvan sürüsü: Salih Ağa, ta uzakta, yamaçta, otlayan davarlarını gözetli…
Çarparak vurma, dövme, dayak atma: Eşine darp eden erkeklere gemilerde kürek cezası veriliyordu. (A. K. Senan) (matematik) Çarpma işlemi: Haftada üç ders 1'den 1000'e kadar rakamların cemi ve tarh (toplama ve çıkarma) ame…
Darbuka Gövdesi pişirilmiş kil, alüminyum, döküm ya da bakırdan yapılan, iki ucu da açık olup geniş ağız bölümüne gerdirilerek deri geçirilen, el ve parmaklarla üzerine vurularak usul ve ritim tutmaya yarayan vurgulu çalgı. Da…
Damperli kamyon Bazı kamyonlarda bulunan ve kamyonun kasasını kaldırıp yükü boşaltmaya yarayan mekanizma: Damperli kamyon. Otomobil motorlarında krank milinin ucuna takılarak burulmadan dolayı bu parçada meydana gelebilecek …
Danış. Gerçekte öyle olmadığı halde bir anlaşma sonunda öyle gibi gösterilen. Danışıklı dövüş : (deyim) Birilerini aldatmak ya da bir durumu atlatmak için önceden yapılmış gizli bir anlaşmaya göre davranma veya takınılan tutu…
Damla sakızı Sakız ağacının öz suyundan elde edilen, antiseptik özelliği ile sağlık, tatlandırıcı özelliğiyle gıda (özellikle muhallebi ve kahve yapımında) ve reçinemsi yapısıyla da sanayi sektörün de sıklıkla kullanılan iri t…
(Köpekler ve kediler için) Boğuşup birbirini tırmalayıp ısırmak: Böyle günlerde Yumak ile Patik de onların arasına karışıyor, avluda birlikte oynuyorlar, ağaçlara tırmanıyorlar ya da birbirleriyle dalaşıyorlardı. (D. Kavukçuoğlu) …
Dama oyunu Atmış dört kareye bölünmüş zemin üzerinde 16'şar taşla iki kişi arasında oynanan oyun. Dama ile ilgili birleşik fiil ve kelimeler Dama! : Damaya çıkarken oyuncunun söylediği söz. Dama tahtası : Üzerinde da…
Dil bilimde bir kelimedeki, art (arka) damaktan çıkan bir ünsüz ya da kalın bir ünlü harfin ön damaktan çıkıp yumuşaması ve incelmesi demektir. Ön damaksıllaşma harfte yumuşamayı ifade ederken art damaksıllaşma ise kalınlaşmadır. …
Deniz dalgası Deniz ya da göl gibi geniş sularda rüzgarın küme küme yükselterek sürdüğü su yığını, talaz. Bunun biçim ya da kımıldanışını andıran her şey: Sıcak hava dalgası. Bir şeydeki kıvrım: Dalgalı saçlar. (fizik) Salınan…
Isırgan dalaması (Köpek, kurt gibi ısırıcı hayvanlar için) Çekip koparmak, ısırmak: Köpek mi daladı seni? (Zehirli böcek, ısırgan otu gibi yakıcı bir maddesi bulunan şeyler ya da sert kumaş ve kazak için) Dokunarak, sürtüner…
Dal Ağacın gövdesinden yanlara doğru ayrıla ve daha çok yapraklı olan kollardan her biri. (mecazi) Kol: Bilimin türlü dalları arasında sıkı ilişki vardır. (anatomi) Bir damardan ya da bir sinirden ayrılan kol. (botanik v…
Çözüm Bir sorunu çözerek ortadan kaldırma, karışık bir meseleyi açıklığa kavuşturma veya bir sonuca bağlama, bir sorunu halletme, hal: Eğer bir sorunu doğru tanımlayamıyorsanız, çözümünüz de olası olarak yanlış veya eksik olacaktır…
Bir çuval para Kenevir, pamuk tellerinden, bugün daha çok, sentetik iplikten, seyrekçe örülmüş büyük torba. (argo) Şişman, hantal ve kof (kimse). Çuval bezi : Kendir ya da jüt ipliğinden oldukça seyrek dokunmuş, çuval v…
Çuvaldız ve iğne Çuval gibi kaba dokumaları dikmekte kullanılan ucu yassı ve eğrice büyük iğne: Kadınlardan biri de dolan patates çuvallarının ağzını çuvaldızla dikiyordu. (E. Bektaş) Kullanılan/kullanılacak su miktarını akış…
Birini altına almak için onun üstüne çıkmak, abanmak: Bir çullandı, sırtını yere getirdi. Birine beklemediği bir anda saldırmak: Bir anda düşmana çullandılar. (İlgili cümle kaynağı: N. F. Kısakürek) (mecazi) Birini canından bezdi…
Çuhadar Ağa Osmanlı devlet örgütünün değişik kademelerinde maiyet memurluğu (yüksek makamlı bir devlet memurunun yanında görev yapan memur) görevini ya da ayak işlerini gören kimse. Padişahın özel hizmetinde bulunanları devletin e…
Çözünme, katı sıvı gaz evrelerinde bulunan maddelerin, molekül ya da atomlarını bir arada tutan kuvvetleri yenerek çözücü içinde dağılmaları olayı. Katı maddenin sıvı madde içerisinde çözünmesi sonucu çözelti oluşması Çözel…
Sarı Çiğdem Zambakgillerden Avrupa'da ve Akdeniz çevresinde yetişen, kırk kadar türü bulunan, çok yıllık, soğanlı, genel olarak zehirli alkaloitler taşıyan, türlü renklerde çiçek açan ve halk arasında en çok sarı renkte ol…
Müderris ve çömezi Osmanlılar zamanında medreselerde müderrisin hizmetine bakan ve ondan ders alan öğrenci. (mecazi) Usta kabul edilen kişinin açtığı yoldan giden kimse. Birinin sözünden çıkmama, davranışlarına uyma durumu…
Çöl Çöl; yıl boyunca hemen hemen hiç yağış almayan, bu nedenle toprak yapısı kurak ve bitki örtüsü son derece seyrek olan, genellikle sıcak iklim kuşağında yer alan geniş ve ıssız arazi parçasıdır. Çöller, büyük oranda kum, ça…
Çökertme zeybeği oynayan efeler Çöktürüp oturtmak. (mecazi) Moral bozmak, yılgınlığa neden olmak: Ay oğul beni fukaralık, kimsesizlik çökertti. (askeri terim) Cep. Deniz dibine indirilerek kullanılan ve üstüne balıklar g…
Çetele Eskiden okuma yazma bilmeyen ekmekçi, sütçü, kahveci gibi esnafın uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek (çizik atarak) hesap tuttukları, parçalarından biri alıcıda, öbürü satıcıda kalan ağaç dalı. İçinde…
Çeşitli çeşni ve baharatlar Çeşni : Tat: Çeşnili pilav. Hoşlanılan farklı bir özellik: Fırka anlatarak konuşmasına özel bir çeşni veriyordu. Yemeğe çeşni vermek için katılan baharat vb. maddeler. Çeşnici : (tarih) Osma…
Çim Çim, buğdaysılar takımından, bahçe, park, spor alanları ve benzeri yerleri yeşillendirip süslemek amacıyla, ekilerek yetiştirilen küçük bitkilerin genel adı, çimen. Çimlenmek : (Tohum) Nemli yerde uç verip yeşermek, fil…
(felsefe, toplum) Toplum yaşamında birbirine eşit ve birbirine indirgenemeyen birden çok ilkenin, anlamın, gerçeklik biçiminin var olduğunu savunan görüş. Tarihin, olayların rastgele akışından başka bir şey olmadığını, dolayısıyl…
İlginç çini motifli tabak Çini Farsça bir kelimedir ve eş anlamı fayanstır. Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan ve bir çeşit beyaz topraktan yapılıp pişirilen, bir yüzü sırlı ve genellikle çiçek resimleriyle süslü b…
Deney tüpündeki çökelti Çökelti, kimyasal bir tepkime sonucunda, çözeltide çözünemediği için katı olarak ayrılan ve dipte toplanan tortu madde, çökelek, çökel. Çökelme, çözelti durumundaki bir maddenin çözücüsünden ayrılarak…
Üzüm çotuğu Ağacın topraktan dışarıda kalan kökü: Ormancılıkta, çotuk sürgünlerinden yetişen ve genellikle yalnız yakacak ya da diğer kullanım odunu veren ağaçların oluşturduğu ormanlara "baltalık", tümü tohumdan ye…
Çorba yapıp satan kişi. Eskiden İstanbul'da halkın Hristiyan ileri gelenleri için kullandığı bir seslenme sözü. (denizcilik) Tayfaların gemi sahibine (kaptanına) verdikleri ad. (tarih) Yeniçerilerde yüzbaşılık derecesinde b…
Kuraklıktan çatlamış çorak toprak (Arazi için) Bitek olmayan, bitkinin gelişmesine elverişsiz kuru toprak. (Su için) Acı. Toprak damlara döşenen su geçirmez, sert ve kara bir çeşit killi toprak. Kimi toprakların yüzünde to…
Çocuklarla birlikte tüm aile topluluğu: Her sene bugün gelince çoluk çocuk topluca yanına gider bayramlarını kutlarlardı. (H., Ç. - A. Kara) Bir işte gereken deneyimi kazanmamış yaşça küçük kimseler, işe aklı ermeyen çocuklar ya d…
Çitlembik ağacı ve meyvesi Karaağaçgillerden, 15-20 metreye kadar yükselen ve kerestesi abanoz taklidi olarak kullanılan, aynı adla anılan meyvesi nohut büyüklüğünde yuvarlak, siyah, burukça ve fıstık tadında olan bir ağaç, me…