Zargana Balığı (Sargan) Zargana (sargan), kemikli balıklardan, uzunluğu 1 m kadar, ince, silindirimsi vücutlu, uzun ve sivri ağızlı, 15 yıl kadar yaşayabilen, eti lezzetli bir balık türüdür.
Geminin bordasındaki top çıkarılan dört köşe boşluk ve açıklık, bu yerlerde sıralı durumdaki topların tümü, saparta. Bir bataryanın hep birden ateşe başlaması, alabanda ateşi. Azar, tersleme. Zapartayı yemek : (deyim) Azarla…
1869 yılında kurulan, kolluk (güvenlik) işleriyle görevli askeri örgüt. Bu örgütte görevli olan er. Zaptiye nezareti : Kolluk (güvenlik) kuvvetlerini yöneten bağımsız kuruluş olup başkentin, yani İstanbul'un kolluk örgütü …
Davranışları, durumu insanda hoş bir etki bırakan, tavrı ve edası hoş olan, hoşa giden beğenilen, zarafetli: Hanımlar, daima zariftir. Hanımların zarif oluşu muhataplarını da öyle olmaya zorlar. İnce, beğenilir ve nükteli (dil, ko…
Zorla alma: Bir ülkeyi zapt etmek. Tutma, yönetimi altına alma: Üç kişi bir atı zapt edemedi. Yazıya geçirme: Yargıç, sanığın hakaretlerini zapta geçirtti. Hatırında tutma. Tanıtlama aracı olarak kullanılacak olan ya da yasayla…
Zarf Kap, kılıf, sarma. İçine mektup ya da başka kağıtlar konulan kağıttan kese. İçine fincan ya da bardak konulan süslü metal kap. Dil bilgisinde belirteç. Birtakım doğru ya da eğrilerin bir ya da birkaç parametreye bağl…
Gerçeğini bilmeden ihtimal üzerine hüküm verme, bu yolda verilen hüküm, sanı: Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez. (Necm Suresi 28. Ay…
(isim) Oğul, evlat. (sıfat) Doğmuş olan kimse, çocuk, yavru. Sonuna geldiği kelimelere “… oğlu, … evladı” anlamı katarak köken bildiren birleşik kelimeler yapar. Kadı-zade, Hacı-zade vb. (tarih) Zade, Osmanlı'da nesli Neb…
Zaç Zaç, hidratlı demir sülfatın zanaatçılar arasındaki adı (Formülü FeSO 4 .7H 2 O). Zaç yağı ise sülfürik asidin zanaatçılar arasındaki adı. Derişik ve saf halde iken yağlı, saydam ve renksiz bir sıvı görünümündedir. Suyun…
İrade zayıflığı, dayanamama: Herkesin bir zaafı vardır ama bazılarının sonradan oluşur. Örneğin sigara içmek ve içmeye mecbur hissetmek bir zaaftır. (Bir şeye, bir kimseye karşı) Aşırı alaka duyma, düşkünlük: Çünkü Nuran'ın da…
Sıkıntı, güçlük, zorluk: Çektiğim ve çekmekte olduğum zahmetleri görmüyor musun? Ellerime bir bak; çapa vurmaktan, kürek tutmaktan ellerimin derisi ayı derisi gibi kalınlaşmış! (İlgili cümle kaynağı: H. M. Kermani) Zahmet ile ilgi…
Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren (kimse): Zahitlik eski püskü giymekle değil; temiz bir zahit ol da, istersen atlas giy. Zahitlik eski giymekle değil, dünyayı, şehveti, hevesi terk etmekle olunur. (…
Meydanda olan, görünen, açık ve belli olan (şey): Baş gözüyle gördüğümüz her şey zahirdir. Bir şeyin görünen tarafı, dış yüzü, dış görünüşü (batın karşıtı): İlmi bir zanaat gibi para kazanmak için öğrenen bir kimse zahirde alimler…
Gerektiğinde yenmek üzere saklanan, stoklanan yemeklik şeyler, aşlık: İkinci Ordu'ya hâlâ kışlık elbise dağıtılmamıştı. Erzak ve zahire yoktu (F. Ergin). Herkes varını verip zahire alırdı (İ. Akbey). Kışlık zahiremizi aldık.
Zam Bir şeyin (maaş, ücret, mal vb.'nin) fiyatını artırma, fiyat artışı, bindirim: Fiyat artışları yeni ücret zamlarını ve yeni zamlar da yeni fiyatları gerektirecek ve bu cehennem çemberi işçiye hiç bir yarar sağlamadan …
Eskiden orduda rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker, subay: Vaktiyle, zabit olmak için can atmış, onların gözlerimi kamaştıran muhteşem üniformaları yüzünden pederimin başını az ağrıtmamıştım. (İlgili cümle kaynağı: H. Alpt…
Görünen, görünürdeki, meydandaki: İnsanın var olmasının gerçek sebebi, Yüce Allah'ın onu yaratıp var etmesidir. Var oluşunun zahiri sebebi ise onun anne ve babasıdır. İçten olmayan, yapmacık: Takındığı tüm zahiri ifade birden …
Savaşta kazanılan kesin başarı, yengi: 30 Ağustos sömürgeciye karşı kazandığımız savaşın, zafer bayramıdır. Zorlu bir işte veya zor bir durumda amaca ulaşarak elde edilen başarılı sonuç, utku: Bazen zafer kazanmak için "karan…
Türk izci köpeği Zağar Zağar, toprakta yaşayan hayvanların avlanmasında kullanılan bir tür av köpeğidir. Yer koklayıcı ve iz sürücü köpeklerdir. Safkan zağarların sırtları siyah, baş ve patileri kızıl, kuyrukları ise incedir. …
Us dışı (felsefe) aklın alamayacağı, aklın dışında kalan, usa aykırı ya da usa indirgenemez olan (irrasyonel eş anlamı): En iyilerimiz bile, çıkarlarımıza aykırı biçimde, bize usdışı ya da hatalı görünen tarzlarda aptalca davranır;…
Turnike Bir kapıdan geçenleri saymak ya da geçenlerin teker teker geçmesini sağlamak için kullanılan döner üç kollu geçit sistemi. (tıp) Acil durumlarda ilk yardım olarak, ölümcül kan kaybının önüne geçmek için kan kaybına …
Zadegan, soydan gelen asalet sahipleri, soylular: Kendi önem ve nüfuzlarının elden gideceğinden korkan zadegan, devletin yüksek menfaatleri aleyhine de olsa, kıralı desteklememiş, onun başarısızlığında kendi menfaatlerini görmüştür.…
Güçlü, şiddetli etki: Kalpleri zarp zarp vuruyordu. (matematik) Çarpma, darp: Sümerler hesap ameliyelerini kolaylaştırmak için muntazam surette zarp ve taksim, refi ve cezir cetvelleri yapmışlardır. (Ş. Günaltay) Eskiden okçuluk…
Zağarcı, Osmanlı hükümdarlarının bir savaş oyunu olarak gördükleri av seferlerinde kullanılan zağar köpeklerini yetiştirmek, bakmak ve muhafaza etmekle görevli adam. Zağarcılar, Yeniçeri Ocağında bir sınıf askerdi. Bunların başları…
Aynı şişede yağdanlık ve sirkelik Genellikle camdan üretilen mutfaklarda yağ saklamak ve kullanmak için kullanılan kap. (teknik) Yağdanlık, makinelerin hareketli parçalarını yağlamak için kullanılan, ince uzun bir boruyla d…
Yafta Üzerine asıldığı ya da yapıştırıldığı şeyle ilgili herhangi bir bilgi veren yazılı kağıt parçası, etiket. (mecazi) Kişiye isnat edilen haksız suçlama: Neye dayanarak, "Böyle düşünüyorsan sen demek ki şunlardansın…
Yapmış olduğu ya da tanık olarak bilmekte olduğu bir şeyi yapmadığını ya da bilmediğini söylemek, inkar etmek: Şimdi, geçmişi düşünürken kimi zaman her şeyin gerçekten öyle mi olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum, birçok şeyi değişt…
Yaderk, kurallarını yasalarını kendi içinden elde edecek yerde dışarıdan alan ve dışarıdan gelen yasa veya buyruğa göre davranan: Etik özgürlük zor bir özgürlüktür, başkası karşısında yükümlü, yaderk bir özgürlüktür. Yaderklik : …
Sıvı yağ Bileşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen, bitkisel sıvı ya da hayvansal katı maddeler olup çoğu besin maddesi olarak kullanılır: Örneğin tereyağı, …
Hitit Tableti Genellikle düz ve yassı biçimli ve belli bir sayıda olan çiğnenecek veya yutulacak maddelerin her biri: İlaç tableti. (teknik, bilişim) Bir yüzünün tamamı dokunmatik bir ekrana sahip, enerjisini içindeki batary…
İnsan yaşamayan ıssız yer: Acaba onlara uçmayı öğreten, dağlardaki yaban hayatı mıydı? Tanınmayan bilinmeyen, yabancı (yer): Yaban ülke kızı neden yakarıyorsunuz olmuyor mu istekleriniz düşleriniz? Ad tamlamalarında belirten yeri…
Yeni ehliyet Motorlu bir aracı sürmeye yetkin olunduğunu ve gerekli eğitimlerin alındığını gösterir belge, sürücü belgesi. Bir işi yapabilme gücünü sağlayan ustalık, beceriklilik, kabiliyet ve kifayet, yeterlik: Kişinin kend…
"Ya öyle ya böyle" anlamında deyimler Ya öyle ya böyle anlamında içinde "ya ... ya ..." bağlacı geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: Ya alırım, ya ölürüm (Ya söz benim olsun, ya Allah canımı alsın…
Yemin Vallahi, "Allah (c.c.) tanığım olsun", "Allah şahidim olsun", "Allah hakkı için" gibi anlamlara gelen ant ve yemin sözüdür. Halk arasında çoğunlukla kısaca "valla" olarak kullanılma…
Vakit Bir işe ayrılacak zaman: Biraz vaktin var mı? Uygun zaman: Vaktinde evlenmeli. Özel zaman: Namaz vakti. Hakkında konuşulan çağ ya da dönem: Vaktin bilim adamları. Paraca yeterlilik, geçim: Onun bu kadar para vermeye…
Vakum (vakumlanmış bir tüp) Vakum kısaca havası tamamen boşaltılmış, içinde hiçbir madde bulunmayan boşluk demektir. Pratikte vakumun, yani tamamen boşaltılmış bir boşluğun, laboratuvar şartlarında elde edilmesi mümkün değildi…
Valiz Valiz, yolculuk ve seyahate çıkarken giysi ve özel eşyaların içinde taşındığı büyük el bavulu demektir. Örnek cümle: Hepsi koyulmuş koca bir valize. Daha niceleri taşır o valiz yol boyunca. Biz gideriz o gelir, bırakmama…
Olmuş bir iş, oluntu: Ortada akılların alamadığı, çözemediği bir vakıa var. Gerçi, her ne kadar ... ise de. Bununla birlikte: Bir şairimiz ölümü "asude bahar ülkesi" olarak fikreder. Vakıa, ölüm gerçeği hiçbir zaman Osm…
Vakıf Sıfat olarak vakıf, bilen, farkında olan demektir: Siz bu duruma vakıf mısınız? Kuruluş olarak vakıf birçok kişi tarafından kurulan ve toplum yararına çalışmayı ilke edinen kuruluş demektir: Vakıf, tarih boyunca sürege…
Vaketa deri Vaketa postal, hayvan koşumları, kütüklük ve saraciyede kullanılan bir deri çeşididir. Sığır derisinden, özellikle de inek derisinden imal edilir. Vaketa deri, orta ve hafif ağırlıkta ham sığır derilerinin bitkise…
Vakayiname (Osmanlı arşivinden illüstrasyon) Günü gününe yazılmış olayları içine alan tarih eseri, kronik: Vakayinamelerde olaylar, öneme göre değil oluş sırasına göre anlatılır. Osmanlı Devleti'nde vakayiname yazmak da devlet …
Matbu Vakanüvis Tarihleri Vakanüvis, olayları ve özellikle hükümdarların başından geçenleri kaydetmek ve böylece devletin resmi tarihini yazmakla görevlendirilen memur (devlet tarihçisi) demektir. Osmanlı Devletinde ilk vakanüvis N…
"Ey" anlamında olup çoğunlukla din konulu cümlelerde geçer. Ya Allah! : Bir işe başlarken söylenen gayret sözü (c.c.). Ya Rabbi : Allah'ım: Ya Rabbi, sen bize acı! (dua) Ya sabır çekmek : (deyim) Bir sıkıntıya, ü…
Valide, anne demektir: İnsanın en birinci üstadı ve en tesirli muallimi (öğretmeni), onun validesidir. Valide alayı : Osmanlı Devletinde, tahta yeni geçen hükümdarların annesinin ve annesinin bütün hizmetçilerinin eski saraydan a…
Valör Valör, faiz hesaplamalarında faizin hesaplanmaya başlandığı tarihi ifade etmektedir. Üzerinde anlaşma sağlanarak yapılmış bir işlemin yükümlülüklerinin, fiilen yerine getirileceği tarih. Örneğin, karşılıklı olarak hesa…
Üleştirmek işi, bölüştürme, dağıtma: Ölmeden önce bütün servetini beş çocuğu arasında üleştirdi kayınpederim. (İlgili cümle kaynağı: M. Savaş) Üleştirme sıfatı : Varlıkların sayısını üleştirme yoluyla belirten sıfat. Türkçe'd…
Vagon Vagon, demiryolu üzerinde yük ve yolcu taşımak için kullanılan, kendi motoru olmayıp, sadece birbirlerine bağlanılarak lokomotif tarafından çekilebilen demiryolu arabası. Lokomotif ve vagonlar birleşerek treni oluştururl…
Üniversite Üniversite, çeşitli alanlarda eğitim ve araştırma yapan fakültelerden oluşan, yüksek öğretim ve bilim kurumu. Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma v…
Hutbe Din görevlileri tarafından, dinsel açıklama yapmak ve öğüt vermek amacıyla yapılan konuşma. Vaiz olabilecek eş anlamı. Bir kimseye kalbini yumuşatacak, kendisini iyiliğe götürecek yolda söz söyleme. Vaaz etmek (ver…
Bir kümenin her bir elemanı ya da bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, birim. Okullarda birkaç ders saatinde işlenebilecek nitelikte geniş kapsamlı ders konusu. Bir dersin ardışık olarak sıralanmış bölümlerinden her biri: …
Taç atışını kullanan futbolcu Futbolda topun uzun yan çizgilerden (taç çizgilerinden) oyun alanı dışına çıkması. Taç atmak : Futbolda, rakip takım oyuncularından biri tarafından taca çıkarılan topu, topun çıktığı noktadan s…
Buyurucular, beyler, amirler, yöneticiler: Ulemanın kötüsü ümerayı ziyaret edendir, ümeranın hayırlısı da ulemayı ziyaret edendir. (İlgili söz: Mevlana'dan Seçmeler) Üst subaylar. İslam devletlerinde, hükümdar adına bir bölge…
Şaft mili Şaft, bir motorun veya makinenin dönme hareketini diğer parçalara iletmek için kullanılan, genellikle metal bir mil veya çubuktur. Otomobillerde, şaft genellikle motorun gücünü şanzımana veya diferansiyele iletmek için…
Evlerde kullanılan kalorifer (kombi) radyatörü (peteği) İçinde devamlı olarak sıcak bir akışkanın (su, yağ vb.) devir daim ettiği, bu akışkanın ısısını kolayca dış ortama aktarabilmesi için hava ile temas eden dış yüzeyinin al…
Bir çok elektrik prizine uyum sağlayabilen üniversal fiş Bütün insanlığı ilgilendiren, dünya çapında, evrenle ilgili, evrensel: Üniversitesi olmayan bir ülkenin üniversal bir buluş, üniversal bir düşün, üniversal bir adam üre…
90 gün (3 ay) vadeli senet Bir işin yapılması ya da bir borcun ödenmesi için gösterilen belirlenmiş süre, ne kadar süre sonra yapılacağı, tanınan zaman, mühlet: "Vade tamam olduğunda üç yüz elli kuruş borcumu eda edeceğim"…
Ülker yıldız takımı Ülker, boğa burcunda, boyun yerinde, adı Alcyone olan en parlağının çevresinde toplanmış yedi yıldızdan oluşan takım. Süreyya eş anlamı. Kümenin parlak yıldızları adlarını Yunan mitolojisinden almıştır: Ste…
Vahdaniyet, Allah (c.c.)'ın bir olduğu gerçeğidir. Allahü Teala'nın zat ve sıfatlarında tek olması, çokluğu reddetmesidir. Allah'tan başka her şeyin sadece O'nun yaratmasından ibaret olması demektir: Nereye baksa on…
Vaka, olgu, olay demektir: 31 Mart Vakası. Vakai hayriye (hayırlı olay) : Yeniçeri ocağının, merkez örgütünün diğer kesimleri ve ulema ittifakınca zor kullanılarak ortadan kaldırılması, geri kalan yeniçerilerinse idam edilerek ya…
Ültimatom Ültimatom, bir devletin başka bir devlete verdiği, belirli bir sürede belirtilen taleplerin yerine getirilmesinin istendiği, bu talepler üzerinde hiçbir tartışma ve itirazın kabul edilmediği ve verilen sürenin bitimi…
Mona Lisa Bez, kağıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim: Yağlı boya tablo. Bu resmin düz, sağlam ve taşınabilir bir altlık ve çerçeve üzerine, duvara asılmak için yapılmış hali.…
Yaratan. Allah (c.c.)'ın sıfatlarından bir tanesidir. Vacid, var olan ve her şeyi var eden, icat eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratandır: Yüce Allah bizim ile sürekli ve kopartılamaz olara…
Ülkü Amaç edinilen, ulaşılmak istenen şey, ideal: Şahsi çıkara önem vermeyen, toplumun iyiliğini isteyen her düşünce insanidir. Bu insani düşünce, toplumun maddi kazançları ile yetinmeyip manevi kazanç davası da güderse, o za…
Vadi İki dağın arasında kalan dere boyu, koyak: Derenin geçtiği dar vadide ufunetli, ürpertici bir hava vardı. İki dağ arasında akarsuların zamanla aşındırması sonucu oluşan dar veya geniş, çukur ve uzun arazi. Vadi buzu…
Altıgen şekilli uçurtma Uçurma, bağlı olduğu uzun ip sayesinde rüzgara direnç göstererek ve kuyruğuyla denge sağlayarak havada kalabilen, hafif ve renk renk süslü malzemelerden spor ve eğlence amaçlı üretilen bir tür oyuncak. …
Üçgen Uç uca konulmuş üç doğru parçasından yapılmış (kapalı biçim) olup uç noktalarına tepe veya köşe, doğru parçalarına kenar denir. Müselles olabilecek eş anlamı. Ucu birleşmeyen eşkenar üçgen biçiminde, çelik çubuktan yap…
Tripod Kameranın çalıştırılması sırasında sallantıyı önlemek amacıyla kullanılan ve ayaklarının uzunlukları ayarlanabilen üç ayaklı destek, sehpa. Fotoğraf makinesi, dürbün gibi aygıtları üzerine oturtmaya yarayan üç dayanak…
Ücret Bir işçiye, iş gücünün karşılığı olarak verilen para, iş gücünün fiyatı: Asgari ücret. Görülen bir iş, yapılan bir hizmet karşılığı ödenen para: Otobüs ücreti. Asgari ücret : Asgari ücret yönetmeliğine göre, işçile…
İçinde uç kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları: Uç uca (gelmek) : Ancak yetişecek kadar. Uç vermek : (Çıban) Baş vermek, baş kısım belirginleşmek. (Bitki) Filizlenmeye başlamak. Bilinmeyen bir şeyi açıklığa kavuşturacak be…
Radar Radar, elektromanyetik dalgaların yayılması ve yansıması prensibine dayanan bir tespit ve izleme teknolojisidir (İngilizce yön ve uzaklık bulma anlamındaki " ra dio d etection a nd r anging" sözcüklerinden) . R…
Ofsayt Ofsayt, futbolda, top bir kale yönünde hareket halindeyken, o kaleye akın yapan takım oyuncularından birinin, karşı takım kalecisine, karşı takım oyuncularından en yakın olanıyla aynı hizada ve ondan daha yakın bulunmas…