- İçine girecek şeyden çok büyük ya da geniş olan, gerekenden geniş olan; dar karşıtı: Yirmi yaşındaki gibi bol tişört ve bol pantolon. (S. Uyumaz)
- İstenilenden, beklenilenden, olağandan ya da alışılandan çok, kıt karşıtı: Bol para, bol ürün vb.
Bol ile ilgili birleşik fiiller
- Bol bol: Rahatça yetecek şekilde, sıkıntıya düşmeden, ferah ferah.
- Bol bolamat: Bol bol: İlçeye indim, alışveriş yaptım. Bol bolamat aldım şekeri, pirinci, yağı. (F. Baykurt)
- Bol bulamaç: Çok miktarda, bol bol: Güzelleşmek için kireç beyazlığındaki pudrasını bol bulamaç yüzüne sürer... (M. Ataç)
- Bol kepçe: Yemeği çok bol koyan, veren: "Fatih'te temiz ve bol kepçe bir lokanta var. Oraya gidelim mi?" dedim. (M. Genç)
- Bol paça: Şapşal, dağınık.
Bol ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "bol" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Bol biçmek: Bir şeyi bütün yönleriyle düşünüp tasarlamak, hesabı geniş tutmak.
- Bol bol yetmek: Gereğinden fazlasıyla ihtiyacı karşılamak: Ziyafette yemekler, herkese bol bol yetti. (R. İ. Öğütmen)
- Bol doğramak: Parasını saçıp savurmak: Masraf hususunda pek bol doğramış... (Ahmet Cevdet Paşa)
- Bol gelmek: (Giyecek için) Büyük ya da geniş olmak: Abimin pantolonu biraz bol gelmişti.
- Bol keseden atmak: Yerine getirilemeyecek ölçüsüz vaatlerde bulunmak: Fransız Mareşali bol keseden atıyor, iki üç ay içinde Türkleri İstanbul civarından uzaklaştıracağına dair kat'î teminat veriyordu. (F. F. Tülbentçi)
- Bollukta büyümek: Bol, rahat, sıkıntısız ve hesapsız yaşamış olmak.
- Nerede bu bolluk: Olanaklar sanıldığı kadar geniş değil: Ayda 50.000 lira maaş verirsek bizimle çalışırmış. Nerede bu bolluk. (N. Muallimoğlu)
- Toprağı bol olsun: Ruhu sükun içinde olsun anlamında kullanılır: Osmanlı döneminde ölenin Müslüman yahut gayri müslim olduğunun anlaşılması için kullanılırmış bu tabir. Ölen şayet gayri müslim ise "toprağı bol olsun" denirmiş.
- Yediği önünde yemediği ardında: Bolluk içinde yaşıyor, dilediği her şeye sahip: Hizmetçileri emrinde, yediği önünde yemediği ardında, fakirlikte bile ziyafetten ziyafete koşuyor. (A. Arca)
Bol ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "bol" kelimesi geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Bol bol yiyen bel bel bakar*: Çokça ve geleceği düşünmeden harcayan, kazançsız kaldığı zaman acınacak duruma düşer.
- Bol zamanda kıt harcanan, dar zamanda bol harcanır: Kazancı iyiyken tutumlu davranan kişi işsiz kaldığında uzun süre yokluk çekmez.
- Astar bol olmayınca yüze gelmez*: Bir işi yapmak için gerekli olan şeyleri alırken ölçüyü biraz fazla tutarak hesaplamak, bizi sonradan doğacak harcamalardan kurtarır.
- Ayvası bol olan senenin, kışı çok olur: Ayva meyvesinin bol olduğu yıllarda kışın uzun ve sert geçeceği şeklinde bir inanışı ifade eder. Doğadaki bazı işaretlerin, mevsimlerin nasıl olacağına dair ipuçları verdiğine inanılır.
- Bir darlığın bir bolluğu, bir bolluğun bir darlığı olur: Sıkıntı içinde yaşayan kimse bir gün zengin olabileceği gibi, bolluk içinde yaşayan biri de sıkıntıya düşebilir.
- Çoban yağı çok bulursa çarığına sürer: Hiç bolluk yaşamamış kişi bolluğa kavuştuğu zaman çok savurgan davranır.
- Dar yerde yemek yemektense, bol yerde dayak yemek hayırlıdır: Zor şartlar altında yaşamak yerine, daha rahat bir ortamda zorluklarla başa çıkmayı tercih etmenin daha iyi olduğunu ifade eder.
- El kesesinden şâhım (sultanım) develer olsun kurbanım: Başkalarının imkânlarına dayanılarak onlar adına bol keseden vaatlerde bulunulduğu zaman kullanılır. Zengin kişi adına çalışan kimse, onun parasını bol bol harcar.
- Kasap yağı bol bulunca gerisini yağlar*: Gerekenden çoğuna sahip olan kimse elindekini saçıp savurur.
- Kışın işi, yazın yemişi bol olur: Her mevsimin kendi özelliklerine ve getirilerine sahip olduğunu ve doğru zamanda doğru işlerin yapılmasının önemini vurgular.
- Kıtlıkta satıcıya, bollukta alıcıya Allah insaf versin: Yokluk zamanlarında satıcıların fırsatçılık yapmaması, bollukta da alıcıların açgözlü davranmaması gerektiğini ifade eder. Her durumda adalet ve vicdan sahibi olmak önemlidir.
- Kirazı bol denen bağa/yere küçük sepet al da git/sepetin küçüğü ile git: İnsanların abartılı anlatımlara hemen inanmaması gerektiğini ifade eder. Gerçek durumu görmek için temkinli davranmak ve ölçülü hareket etmek daha doğrudur.
- Kursağı bol olanın, ekmeği dar olur: Aşırı istek ve oburluğun eldeki imkânları yetmez hale getireceğini ifade eder. Açgözlü insan, ne kadar çok bulsa da elindekini yetiremez.
- Miyancının kesesi bol olur*: İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay olsun diye bir taraf lehine, öbür taraf aleyhine bol keseden fedakârlıkta bulunur (miyancı: aracı, arabulucu).
- Ne eyleyim dünya bolluğunu ayakkabım dar ise (Dünya bol olmuş neye yarar, pabuç dar olduktan sonra): Dışarıda her şey güzel olsa bile insanın kendi sıkıntısı yüzünden bunlardan fayda göremeyeceğini ifade eder. Kişisel dert ve engeller, dış zenginliği anlamsız ve zevksiz kılar.
- Nerede bolluk, orada dirlik: Geçim geniş ve kolay olunca insanların arasında huzur ve düzenin bozulmayacağını ifade eder. Yoksulluk kavga ve çekişmeyi, bolluk ise barış ve birliği getirir.
- Üzümünü bol işittiğin bağa, sepetini küçük götür: İnsanların her duyduğu söze hemen inanmamaları gerektiğini, söylenenlerin yalan veya kısmen yalan olabileceğini unutmadan, her zaman temkinli ve tedbirli olmak gerektiğini anlatır.
Soru/Yorum Gönder