![]() |
Direk |
- Ağaç, demir ya da beton gibi gereçlerden yapılan uzun ve kalın destek: Elektrik direği. Telefon direği.
- (kimi özel adlarda) Sütun: Binbir direk.
- (mecazi) Bir topluluğun en önemli kişisi: Erkek ailenin direğidir. (derleme cümle)
- (tasavvuf) Mevlevilerde, sema yapılırken sağ ayağın dönmesi sırasında ona destek olan sol ayağa verilen ad.
Direk ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "direk" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Direk direk bağırmak: Rahatsız ya da tedirgin edecek biçimde bağırmak: Birinin sesi çıkmıyor, biri direk direk bağırıyordu. (Y. Törüner)
- Direk durmak: (tasavvuf) (Bir engel yüzünden semaya katılamayan Mevlevi dervişi) Bir yanda ayakta durmak.
- Direk gibi:
- (Ses için) Tedirgin edici ve kalın.
- (Boy için) Çok uzun: Kapıda direk gibi bir adam bekliyordu.
- Direk tutmak: (tasavvuf) Mevlevi semasında sol ayak üstünde dönmek: Semazen posta yaklaşınca direk tutar. (S. Eraydın)
- Direkten dönmek: (spor) Futbol ve benzeri oyunlarda, top kale direğine çarparak geri sıçramak: Murat'ın kafa vuruşu direkten döndü.
- Burnunun direği kırılmak: Pek pis bir koku duyarak rahatsız olmak: "Bütün pencereleri açtık. Kusura bakmayın ama o da ne koku öyle! Hala geçmedi. Burnumuzun direği kırıldı inan olsun." (U. Becerikli)
- Burnunun direği sızlamak: (Maddi veya manevi) Çok acı duymak: Vefat haberini duyduğumda burnumun direği sızladı.
Direk ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "direk" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Batmış geminin direği olmaz: Başarısız olmuş bir işin veya sona ermiş bir durumun artık değerinin kalmadığını ifade eder. Zarar görmüş ya da yok olmuş şeyler üzerinden beklentiye girmek anlamsızdır.
- Benden ırak olsun da cennete direk olsun: İnsan, zarar gördüğü veya sevmediği kişilerin kendisinden uzak durmasını ister. Onların iyilik bulmasıyla ilgilenmez, yeter ki kendi hayatından uzak olsunlar.
- Bir ağaçtan hem camiye direk, hem kenefe kürek olur: İnsan çocuğunu iyi yetiştirir, iyi bir eğitim sağlarsa, topluma faydalı bir insan olur, eğer ilgilenmez kendi haline bırakırsa, işe yaramaz serseri biri olur çıkar.
- Bir çamdan hem dama direk, hem de ahıra kürek olur: İnsan çocuğunu iyi yetiştirir, iyi bir eğitim sağlarsa, topluma faydalı bir insan olur, eğer ilgilenmez kendi haline bırakırsa, işe yaramaz serseri biri olur çıkar.
- Dam, direk üstünde durur: Bir yapının veya düzenin güçlü bir temele ihtiyaç duyduğunu ifade eder.
- Evin direği erkek, duvarı kadındır: Evin geçimini erkeğin sağladığını, düzenini ve birliğini ise kadının koruduğunu ifade eder. Aile, erkeğin desteğiyle ayakta durur; kadının emeğiyle bir arada kalır.
- Göğe direk, denize kapak olmaz*: Hem gereksiz hem de gerçekleştirilmesi hayale bile sığmayan şeylerle uğraşılmamalıdır.
Direk ile ilgili birleşik kelimeler
- Direk açısı: (denizcilik) Bir direğin tepesiyle, az ya da çok uzaktaki bir gözlemcinin bulunduğu yerden geçen ufuk çizgisi arasındaki açı.
- Direk astarı: (denizcilik) Seren yelkenlerinin direğe değen bölümlerinin çabuk aşınmaması için, bu bölüme dikilen ikinci kat yelken bezi.
- Direk başı (şapkası): (denizcilik) Direklerin tepesi.
- Direk payı: (denizcilik) Bir gemi direğinin güverteden aşağı geçtiği yerde ıskaçasına kadar olan, yani direğin gemi içinde kalan bölümü.
- Evin direği: Evin geçimini sağlayan, yükünü taşıyan kimse: Erkek, evin direğiydi, erkeksiz kalmak kötüydü... Başında soluğu bulunsun yeterdi... (M. Başaran)
- Mum direk:
- Dimdik.
- Uslanmış, yaramazlığı bırakmış olan, edepli: O haşarı toramana varıncaya kadar hepsi karşısında mum direk dururdu. (A. Rasim)
Soru/Yorum Gönder