- Tasa, kaygı: Allah var, gam yok.
- (müzik) Müziğin sekiz temel notasının kalın sesten inceye ya da inceden kalına doğru belirli bir sıra izleyerek düzenlenmiş dizisi: (Do, re, mi, fa, sol, la, si, do ya da do, si, la, sol, fa, mi, re, do.)
- (denizcilik) Gemilerde halat ya da zincirlerin iyi toplanamaması sonucu oluşan dolaşıklık ve burulma, gamba.
- Gamsız:
- Üzüntüsü olmayan, acısız: O biraz gamsızdır, benim içim içimi yiyordu. (E. Aysever)
- Olayları, sorunları kendine dert etmeden geçiştiren, aldırış etmeyen, tasasız: Kendine özgü biçimde umursamazdır, vurdumduymazdır, gamsızdır ve kendine özgü biçimde mutludur... (M. Akyol)
Gam ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "gam" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Gam çekmek: Tasalanmak, kaygılanmak: Âşık olan derde düşer gam çeker. (S. Altınkaynak)
- Gam (Gamını) dağıtmak: (Bir şey birinin içine) Ferahlık vermek, içi ferahlamak: Biraz gam dağıtmak için sokak sokak yürüdü.
- Gam yapmak: Gam biçiminde deneme ve alıştırmayı çalgı veya sesle uygulamak: Bir marangoz çırağı tahta rendelemeyi öğrenerek başlar, piyanist olacak öğrenci gam yapar... (L. Koradan)
- Gam değil: Zararı yok, ne çıkar, aldırma: Gam değil, nasıl olsa öleceğiz. Her fâni bu ölümü tadacaktır. Bu dünya kime kalmış? (M. E. Coşan)
- Gam küpü: Çok gamlı, çok kederli görünüşlü kimse: Meftuni derdimle yanar inlerim / Gam küpü müyüm ben yalancı dünya
- Gam yememek: Tasa etmemek, kaygılanmamak: Artık ölse de gam yemez, hem ahiretini yapmıştır, hem de evlâdına, ayaline bir geçim vasıtası bırakmıştır. (A. Gölpınarlı)
- Ne gam: Üzülmeye gerek yok: "Seni gördüm ya ölsem ne gam" (A. Bayraktar). "Bizi Allah görüyor, kimse görmese ne gam!" (S. R. Yazıcılar). "Dünya tufana yakalansa, sana ne gam!" (S. Şirazi)
Gam ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "gam" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Gam gam getirir, gam çör getirir, çör ölüm getirir: Dert üstüne dert yaşayan kişi sonunda hastalığa yakalanır. Hatta bunun sonucunda hayatını bile kaybedebilir.
- Gam ile kasavet ömür törpüsüdür: Sürekli üzüntü ve sıkıntı içinde yaşamanın insanı hem fiziksel hem de ruhsal olarak yıpratacağını ifade eder. Kaygı ve keder, insanın ömrünü tüketen en büyük etkenlerdendir.
- Gamdan ölmese, gayretten helak olur: Sürekli dertlenen kişinin derdinden ölmezse bile aşırı çaba ve çalışmaktan tükeneceğini ifade eder. Hem gam hem gayret, insanı bitirir; ölçülü olmak gerekir.
- Gamlı yürek ölmese de dirilmez: Derin üzüntüye kapılan bir insanın yaşasa bile eski neşesine kavuşamayacağını ifade eder. Ağır keder, insanın içindeki canlılığı öldürür.
- Gamsız, kasavetsiz insan olmaz: Her insanın yaşamında bazı zorluklar, üzüntüler veya sıkıntılar yaşadığını belirtir. Bu, hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır ve herkesin bu tür durumlarla karşılaşabileceğini ifade eder.
- Ahmak odur ki, dünya için gam yiye, ne bilirsin kim kazana, kim yiye (Deli ol ki; dünya için gam yeme, Allah bilir kim kazana kim yiye): Dünya malı için üzülmenin boşuna olduğunu, kimin kazanıp kimin faydalanacağını yalnız Allah’ın bileceğini ifade eder. Akıllı kişi dünyaya değil, ahirete kafa yorar; dünya gamına düşmez.
- Akıllı gam yer, deli kamçı: Çok düşünen ve her şeyi ciddiye alan insanların tasalarının fazla olacağını, düşünmeden hareket edenlerin ise sorunları daha az umursayacağını ifade eder.
- Demir nemden, insan gamdan çürür*: Demir nemden dolayı nasıl paslanır, çürürse, insan da gamdan öyle yıpranır harap olur.
- Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı: İyi günlerinde yanında olanı değil, kötü günlerinde yardımına koşanı dost bil.
- Duvarı nem, insanı gam yıkar*: Nem duvarı nasıl küflendirip çürütüp yıkarsa gam da insanı öylece yıpratır, yıkar.
- Kendi derdine bak, aharın gamın çekme: İnsanın başkalarının sıkıntılarını gereksiz yere yük edinmek yerine önce kendi sorunlarını çözmesi gerektiğini ifade eder. Herkesin derdi kendine yeter, fazlası insanı yıpratır.
Soru/Yorum Gönder