|
| Üç |
Üç, ikiden sonra gelen sayının adı ve bu sayıyı gösteren rakam.
Üç ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "üç" kelimesi (üç sayısı) geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Üç aşağı beş yukarı: Yaklaşık olarak, az bir farkla: Ne de olsa üç aşağı beş yukarı aynı yaşlardayız (M. Işık). Hikâye üç aşağı, beş yukarı hep aynıydı. (B. Aksun)
- Üç aşağı beş yukarı dolaşmak: Kararsızlık içinde, düşünerek, bir karara varmaya çalışarak dolaşmak: O vakte kadar, bu yeni hülyanın teferruatını da muhakeme ederek, büyük caddede üç aşağı beş yukarı dolaştı. (P. Safa)
- Üç beş: Az bir miktar, az sayıda, bir kaç: Kazandığımız üç beş kuruşla günü kurtarmaya çalışırdık (A. Bayram). "Hayırdır, sevaptır. Üç beş de olsa himmetinizi gösterin!" diyerek rica minnet esnaftan aldıkları... (A. Girgin)
- Üç buçuk atmak: (argo) İstenmeyen durum gerçekleşecek diye korkup durmak: Gidiyorum ama yüreğim de üç buçuk atıyor. Ya çıkarsa karşıma bir eşkıya? (M. Buyrukçu)
- Üç maymunu oynamak: Gördüğü ve duyduğu bir olay hakkında görmemiş, duymamış gibi davranmak ve bu konuda konuşmamak: Mazlumların çığlığını duyan yoktu, koca dünya üç maymunu oynuyordu.
- Üç gün yatak, dördüncü gün toprak: Kolay ölüm dilemek için kullanılır: Çok dindar bir kadındı. "Allah'ım, üç gün yatak, dördüncü gün toprak!" diye sürekli dua ederdi. İstediği gerçekleşti. Pazartesi hastalandı ve cuma günü öldü. (M. E. Kavallı)
- Üç günlük (dünya, ömür): Ömrün kısalığını anlatan söz: Üç günlük dünya hayatına, üç kuruşluk dünya malına hayatı satma! (Muhammed Hüseyin r.a.)
- (İş) Üç nalla bir ata kaldı: (bir at sahibi olmak isteyen yoksul birinin sadece bir nal bulmasından yola çıkarak) Gerçekleştirilecek bir işle ilgili olarak elde edilen olanağın önemsizliğini ve işin gerçekleşmesi için daha önemli diğer şeylere gereksinme bulunduğunu alay yollu anlatır: Eh, ihtilâlin yemini de, eski örgütlerden hazır sayılırdı... Parolası da bulundu mu, gerisi üç nalla bir ata kalıyordu... (Ö. Öymen)
- Üç otuzunda (otuzluk): Çok yaşlı: "Seni duyan da üç otuzunda sanır..." "Hayat beni çok yordu be Selçuk. Kendimi üç otuzunda hissediyorum yalan değil." (E. Atasü). ... topal eşekle kervana katılan, üç otuzluk bir de Lütfü Bey'imiz vardır ki... (M. Seyda)
- Üçe beşe bakmamak: Alışverişte bir mal üzerinde fazla pazarlık etmemek: Yusuf Ağa da üçe beşe bakmadı, başlık verildi. Anlı şanlı bir düğünden sonra gelin getirildi eve. (Varlık)
- Üçkâğıda getirmek (bağlamak): Karşısındakini şaşırtarak aldatmak: Bizi üçkağıda getirip, milyarlarımızı yürütenleri göremiyoruz. (M. Barak 1983)
Üç ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "üç" sözcüğü (üç sayısı) geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Üç gecelik ayı herkes görür: (Yeniay evresinden itibaren Ay'ın 1. ve 2. gecelerinde çok zor fark edilmesine atıfla) Belli bir süre geçtikten sonra herkesin fark edebileceği veya kolayca çözebileceği bir durumu ifade eder. Durumun ilk anda fark edilmesinin önemini vurgular.
- Üç göç bir yangın yerini tutar*: Üç kez taşınma sonunda eşya, kırıla döküle yangından kurtarılmışa benzer.
- Üç günden fazla dargınlık olmaz: İnsanlar arasındaki kırgınlıkların uzatılmaması gerektiğini ifade eder. Küslüklerin kısa sürede sonlandırılması, ilişkilerin devamı için önemlidir.
- Üç günlük seyisliği var, kırk yıllık gübre karıştırıyor: Bir işi tam öğrenmeden, inceliklerini kavramadan, ustalaşmadan o işte bilgiçlik taslanmaz.
- Üç kuruşluk eşeğin beş paralık sıpası olur: Kalitesiz veya değersiz bir şeyden daha iyi bir şeyin çıkmasının beklenemeyeceğini ifade eder.
- Üç sabah erken kalkan, bir gün kazanır: Düzenli ve erken çalışma alışkanlığının uzun vadede hem zaman hem de maddi açıdan büyük kazançlar sağlayacağını ifade eder. Disiplinli bir şekilde çalışmak, başarıya ulaşmanın anahtarıdır.
- Üçlenmemiş eken, olmamış eker/biçer*: Gerekli koşullarını yerine getirmeden bir işe başlayan kişi olumlu sonuç alamaz. Tarlayı üçlemeden yani üç kere sürmeden eken yeterli verimi alamaz.
- Allah'ın hakkı üçtür*:
- Bir fırsat insanın ayağına en fazla üç kez gelir. Kişi bunların hiç birinden faydalanamazsa artık başka fırsat beklememelidir.
- Allahü Teala kullarının zor durumda kalmasını hiç istemez. Onun için günah işleyen kulunun, bu günahtan pişman olması ve geri dönmesi için sabreder ve ona fırsatlar tanır (?).
- Balıkla misafir üç günlük oluncaya kadar: Balık nasıl uzun süre durursa kokup insanı rahatsız eder, konuk olduğu yerde uzun süre kalan kimseler ev sahibini rahatsız eder.
- Beşe çalış, üçe çalış, hiçe çalış (ama çalış): İnsan elbette bir şeyler kazanmak için çalışır. Fakat bir şey kazanamıyorum diye de boş oturmak olmaz. Çalışıp bir şeyler öğrenmekte bir kazançtır.
- Bir günlük ölüye üç günlük yiyecek gerek: Cenaze evine komşuların yemek götürmesinin önemini ifade eder. Ölü evinde yakınları yas tuttuğundan, yemek yapmaya vakit bulamazlar; bu yüzden çevredekilerin yardımı büyük bir önem taşır.
- Bir hatır, iki hatır, üçüncüsünde vur yatır: Bir kimsenin davranışlarına hatır için bir kaç kez göz yumulabilir ama yine devam ederse hak ettiği dersi verirler.
- Bir olan iki olur, iki olan üç: Küçük şeylerin zamanla büyüyüp çoğalacağını anlatır. Azdan çoğa gidileceğini ve sabırla birikimin artacağını ifade eder.
- Bir sıçrarsın (atlarsın) çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüsünde avucuma düşersin çekirge: Birkaç kez saklanabilen bir suç eninde sonunda ortaya çıkarak suç işleyeni kötü duruma düşürür, suçlu eninde sonunda cezasını bulur.
- Bir tane az, iki tane karar, üç tane zarar, dört tane çingeneye yarar: Az çocuğun bakımı kolay, istekleri az olur. Çocuk fazla olunca hepsiyle aynı anda ilgilenmek güç olur.
- Birde tay, ikide yay, üçte hamur, dörtte demir, beşte at, dokuza kadar bin, onda sat: Bir mal alındıktan sonra kullanıla kullanıla yıpranır. Bir süre tamir edilerek tekrar kullanılabilir ama sonunda işe yaramaz hale gelir ve elden çıkarmak zorunda kalınır.
- Biri yarar, ikisi karar, üçü zarardır: Herhangi bir şeyin faydalı ve verimli olabilmesi için kararında bırakılması gerektiğini ifade eder. Aşırılık ve fazlalık, fayda yerine zarar getirir.
- Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, sonunda yakalanır/üçüncüsünde ele girer: Kurnaz kimse bir gün mutlaka yakayı ele verir; yaptığı hileler ortaya çıkar.
- Çiftçi isen nadası üçle, koyuncu isen ağılda kışla: Çiftçi toprağına gereken bakımı en iyi şekilde gösterirse mahsul azlığı çekmez. Hayvanlı olan kimse de onlarla aynı şekilde ilgilenmelidir.
- Çiftçi üç şeyden zengindir; arıdan, karıdan, darıdan: Çiftçinin gelir kaynağını ve refahını sağlayan unsurları vurgular. Arı bal üretir, eş destek verir, darı ise temel besin kaynağıdır.
- Dost ya ikidir, ya üç; ondan sonrası hiç: Gerçek dost, dost olduğu kimseler için her türlü fedakarlığı yapar. Bu yüzden insanın gerçek dostu çok azdır.
- Dünya üç şey üzerinde durur; idare, dubara, müdara: Hayatta başarılı olmak için insanın çevresindekilerle uyum içinde yaşaması gerekir. (idare: yönetme, çekip çevirme; dubara: hile, oyun, düzen; müdara: yüze gülme, iyi geçinme)
- Er oyunu üçe kadar*: Bir kimse ilk iki denemede başarılamayan bir işi üçüncü kez dener, o zamanda başarı sağlanamazsa o işten vazgeçmek gerekir.
- Er sözü bir, eyer bağı üç: Dürüst insan verdiği sözü mutlaka yerine getirir.
- Güttüğü üç davar ıslığı dağları aşar: Bazı kimseler önemsiz bir işle uğraştıkları halde çok büyük bir iş yapıyormuş gibi görünmeye çalışırlar.
- İki kişi lakırdı ederken üçüncüsü sen olma: İki kişi konuşurken üçüncü kişinin lafa karışması saygısızlıktır.
- İki kişi yerinden kımıldarsa bir üçüncüye yer açılır: Dostlarının küçük küçük yardımları ve destekleri zorda kalan birini sıkıntıdan kurtarabilir; bu da dayanışmanın ve birlikte hareket etmenin önemini vurgular.
- İki kişiye bir börek, üçüncüye ne gerek: İki kişiye ancak yetecek bir yiyeceği üç kişi paylaşırsa üçü de doymaz.
- Kızı kızken görmeyeyim; bir beşik, iki beşik, üç beşik, dört beşik sonra göreyim: Bir kızın asıl karakterinin ve sorumluluklarla başa çıkabilmesinin ancak evlenip çocuk sahibi olduktan sonra ortaya çıkacağını ifade eder. Kızın olgunluk ve becerileri, aile kurduktan sonra anlaşılır.
- Malıyla gömülmüş yok, götüreceği üç arşın bezdir: İnsan öldüğünde yıkanır, kefenlenir ve gömülür. Kimse malını da yanında götüremez. Bu nedenle yaşarken para, mal, mülk hırsına kapılmamak gerekir.
- Misafir üç gün misafirdir (Misafirlik üç gündür)*: Geleneğe göre bir yerde, misafirlik süresi olan üç günden çok kalınırsa, misafirliği bırakıp ev sahibine yardımcı olunmalıdır.
- Padişah yasağı üç gün sürer: Yetkililer bazen katlanılması güç emirler verirler, fakat bu emirlerin kontrolü zamanla gevşer.
Üç ile ilgili birleşik kelimeler ve anlamları
- Üç adım atlama:
- Koşarak, hızla tek ayak üzerinde sıçrayıp aynı ayak üzerine düştükten sonra; hareketsiz bacakla bir adım atarak yine bu bacakla üçüncü sıçramayı yapma kuralına bağlı olarak vücudu yerden koparıp üç sıçramayla uzağa gitme.
- Üç adımda en uzağa atlamak amacıyla yarışılan atletizm dalı.
- Üç aylar: Kamer takviminde Müslümanlarca kutsal olduklarına inanılan Recep, Şaban ve Ramazan aylarının üçüne birden verilen ad.
- Üç birlik kuralı: Fransız klasisizmince, tragedyalarda uyulması zorunlu olan üç kural:
- Zaman birliği (oyundaki olayın 24 saat içinde geçmesi).
- Yer birliği (olayın aynı yerde geçmesi).
- Konu birliği (oyunun tek bir konuyu işlemesi).
- Üç değerli: Birleşme değeri üç olan (element, kök).
- Üç dikenli balık: Dikenlibalıkgillerden, 20 cm boyunda, birinci sırt yüzgeci yerinde üç diken bulunan, tatlı ve tuzlu sularda yaşayan yeşil renkli bir balık.
- Üç fazlı:
- Aralarında üç faz oluşturan maddeler bütünü için kullanılır.
- Aralarında 1/3 devirlik faz farkı bulunan (alternatif akım), trifaze.
- Üç gün sıtması: Sıtma türleri içinde kurtulması en güç olan ve nöbetleri gün aşırı gelen sıtma.
- Üç kavuştaklı: Fransız koşuğunda birinci, dördüncü ve sekizinci dizeleri aynı olan sekizer heceli sekiz dizeden oluşan bir koşuk biçimi, üç nakaratlı.
- Üç köşe teşkil: Piyade tüfeğiyle ilk başta alınan nişan noktasının bozularak, tüfeğin sabit tutulup aynı nişan noktasının üç yeni nişan alınarak oluşturulan üçgenin içine düşürülmesi biçiminde bir tür nişan eğitimi.
- Üç kutuplu bölünme: Kromatik merkezden uzaklaşan üç iğin bulunduğu anormal mitoz.
- Üç nokta: Birtakım bölümler, örnekler sayıldıktan sonra bitmemiş cümlelerin sonuna, alıntılarda atlanılan yerleri göstermek için ya da adı gizlenmek istenen bir kimsenin, şeyin yerine konulan ve yan yana üç noktadan oluşan noktalama işareti.
Soru/Yorum Gönder