Nankör ne demektir? Nankörlük ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Saçları önüne düşmüş tek gözüyle nankörce bakan genç bir bayan
Nankörlük

Kendisine yapılan iyiliğin değerini bilmeyen, iyilik gördüğü kimseye hainlik yapan, aldığı yardımı inkâr eden; iyilikbilmez, ekmeği dizinde, tuz ekmek düşmanı: Ama insanoğlu nankördü. Nimete şükrü azdı. Çok aceleciydi. Bir şeyin hemen oluvermesini isterdi. Sabırsızdı. İyi niyeti kötüye kullanırdı. (M. Eriş)

Nankörlük ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "nankör" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Nankörlük etmek: Yapılan bir iyiliğe karşı şükran duymamak: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık, Allah onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı. (Nahl Suresinden)
  • Nankörlük görmek: Nankörce davranışla karşılaşmak: Köye yürekten hizmet etmiş, karşılığında acı bir nankörlük görmüştü.
  • Ekmeği dizinde: Nankör, iyilik bilmez: Hamal bu haksızlığa karşı gelince kâhya köpürür: "Ülen seni Merzifon'dan getirdim. Semeri arkana verdim. Vay ekmeği dizinde, vaaay (?!)" der. (İ. Bilen)
  • Çiğ süt emmiş: İyiliğini gördüğü insana kötülük yapan kişiler için kullanılan bir söz: – Ah oğul, ne çiğ süt emmiş insanlar var, kendini dünyaya getiren anasına bile burnu bir karış havada bakarlar. (S. Yılmaz)
  • Gözüne dizine dursun!: Nankörlük eden kimseye karşı söylenen kötü dilek, beddua sözü: "Karı aklına uyup anana el kaldırmaya utanmıyor musun sen!? Yazıklar olsun sana verdiğim emeklere! Emdiğin süt gözüne dizine dursun!" (H. Mutlu)
  • İyilikbilmez: İyiliği istismar eden, nankör: Ağaç dile gelmiş: "Ne iyilikbilmez insanlarsınız siz! Benim altımda oturmuş serinliyor, yorgunluğunuzu gideriyorsunuz, bu iyiliğimi unutup bana kısır diyor, insanın bir işine yaramaz diyorsunuz" demiş. (E. Sarı)
  • Tuz ekmek düşmanı: İyilikbilmez, nankör: "Seni gidi tuz ekmek düşmanı nankör. Geldin geleli evimizde karnın tok, sırtın pek. Benim Nâcime iki satır okumak mı zor geldi?.." diye haykırınca yerinden fırlayarak odadan çıktı. (S. Ayverdi)

Nankörlük ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "nankör" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Nankör yemeği yer, kabına pisler: Nankör insan kendisine yardım eden kişiye saygısızlıkla karşılık verir.
  • Ağaca balta vurmuşlar "sapı bedenimden" demiş*: Kişiye en büyük kötülük, nankör yakınlarından gelir.
  • Besle kargayı, oysun gözünü*: Elinde büyüttüğün veya iyilik yaptığın kişi gün gelip sana nankörlük edebilir.
  • Besledik büyüttük danayı, şimdi tanımaz oldu anayı*: Elimizden gelen yardımı yaptığımız, besleyip büyüttüğümüz kişi şimdi yüzümüze bile bakmıyor, nankörlük ediyor.
  • Caminin mumunu yiyen kedinin gözü kör olur* (Mescit mumunu yiyen kedi kör olur): Kendisini yetiştiren, büyüten, besleyen kimsenin ya da kamunun malına el uzatan kişi cezasını bulur.
  • Ekmek veren el ısırılmaz: İnsana iyilik yapan veya yardım eden kişiye karşı nankörlük edilmemesi gerektiğini ifade eder. Minnet duyulması gereken birine zarar vermek, büyük bir yanlış olarak kabul edilir.
  • El uzatılan yere ayak uzatılmaz: Bizimle dost olan kimselere her zaman vefalı ve saygılı davranmalıyız.
  • Et iyiliği, bul kemliği: Bazı nankör kişiler, kendilerine yapılan iyilik karşısında bile kötülük düşünmekten çekinmezler.
  • Gavura iyilik, şeytana kandil yakmak gibidir: Kötü niyetli veya nankör birine yapılan iyiliğin, boşuna harcanmış bir emek olduğunu ifade eder. Bu tür insanlara iyilik yapmak, hiçbir fayda sağlamaz ve hatta zarara yol açabilir.
  • Hasta sağ kalırsa, hekime karşı gelir: İnsanlar zor zamanları atlattıklarında, kendilerine yardım edenleri bazen unuttuklarını veya onlara karşı geldiklerini ifade eder. Yani, bir kişi zor bir durumu atlattıktan sonra, bu durumu atlatmasında yardımcı olan kişiye nankörlük edebilir.
  • Hayırlı babanın hayırsız evladı: Ana babalar çocuklarına ne kadar emek verip büyütse de bazen onlardan nankörlük görebilirler.
  • Her taamın lezzeti tuzdan çıkar, tuz ekmek bilmeyen akıbet gözden çıkar: Herkes geçimini sağladığı kapıya minnet duymalıdır. Geçimini sağladığı yere nankörlük eden kişi bunun bedelini çok ağır öder (taam: yemek, aş).
  • İnsanoğlu çiğ süt emmiş*: İnsanlardan tam bir doğruluk beklenemeyeceğini, tam olarak güvenilemeyeceğini, insanoğlunun kimi zaman yapılan iyiliğe kötülükle karşılık verebileceğini anlatır: Ben de haline acıdım. Acımaz olaydım. Yanımda sebeplensin şu yavru, yazıktır, sevaptır dedim. Utan be, utan. Zaten insanoğlu çiğ süt emmiş derler. Niye güvendim sana ki?.. (H. Polat)
  • İnsanoğluna iyilik yarasa idi sarı öküze bıçak olmazdı: İyilik yapmanın her zaman olumlu sonuçlanmadığını, bazen karşılıksız kalabileceğini veya zarar getirebileceğini ifade eder. İyilik yapılan kişi nankörlük yapabilir veya iyiliğe layık olmayabilir.
  • İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak olmazdı*: İyiliğin değerinin bilinmediğini, iyilik edenlere karşılık nankörlük ve kötülük edenlerin daha çok olduğunu anlatır.
  • İyiliğe kemlik olagelmiş olagider: Dünyada iyiliğe kötülükle karşılık veren pek çok görgüsüz insan vardır ve var olmaya devam eder.
  • İyiliğe kötülük, kör eşeğe samanlık: İnsan kendisine iyilik eden birine, iyilikle karşılık vermese de en azından biraz saygılı davranmalıdır.
  • İyiliğe "nere gidiyorsun" demişler, "kötülüğe" demiş*: İyiliklere çoğu kez kötülükle karşılık verilir.
  • İyilik bilmeyen adam, adam sayılmaz: İyilik yapmayan veya kendine yapılan iyiliğin kıymetini bilmeyen nankör birinin, gerçek anlamda "insan" olarak kabul edilemeyeceğini anlatır.
  • İyilik bilmeyen katında, su getirenle sinek sayan birdir (İyilik bilmeyen katında su getiren ile su kabı kıran birdir): Nankör insanların, yapılan iyilikleri fark etmediğini ve değerli olanla değersiz olanı ayırt edemediklerini ifade eder. Bu tür insanlar, kendilerine yapılan büyük bir iyilikle küçük bir kusuru aynı şekilde değerlendirirler, minnettarlık göstermezler.
  • İyilik bilmeyenden sakın kendini: İyiliği anlamayan veya değerlendirip karşılık vermeyen kişilerden uzak durulması gerektiğini ifade eder. İyiliği anlamayan insanlar, karşılıklı ilişkilerde sorunlar yaratabilir ve kişiye zarar verebilir.
  • İyilik et, kötülük bul: Yapılan bir iyiliğe, kötü bir davranışla karşılık verildiğinde kullanılır.
  • Kartala bir ok değmiş, yine kendi yeleğinden* [Kartala bir ok değmiş, yine kendi teleğinden (bir de bakmış ki, teleği kendi kanadından)]: Bir kimseye yönelik en büyük kötülük ve sıkıntılar, çoğu zaman en yakınlarından veya ona en fazla yakınlık gösteren kişilerden gelir. (yelek: Kuşların kanadındaki uzun tüy olup okun havada düzgün uçması için okun kuyruğuna takılır, telek: Kuşların gövdelerinde, kanat ve kuyruklarında bulunan büyük tüy).
  • Kâse yalar sonra döner sahibine salar: Bazı kimseler öyle nankör olurlar ki kendilerine yardım eden kimselere bile saygısızlık etmekten çekinmezler (salmak: saldırmak, güç bir duruma düşürmek).
  • Kedi gibi nankör olma: İnsanların kendilerini besleyip büyüten, yetiştiren ya da kendilerine yardım eden veya iyilik yapanlara karşı nankörlük etmemesi gerektiğini ifade eder.
  • Kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş: Bir kişinin kendisini var eden, yetiştiren çevreyi ve insanları küçümsemesini kınamak için söylenir. İnsan, kökünü inkâr ederse nankörlük etmiş olur.
  • Köpek bile yal yediği kaba pislemez*: İnsan iyiliğini gördüğü bir yere kötülük yapmaz, zarar vermez.
  • Nimet yediğin kapıya hıyanet etme, bir gün olur sürünürsün: İnsan geçimini sağladığı yere ihanet ederse kimse ona acımaz sonunda aç ve işsiz kalır.
  • Oğula devlet gerek ise anaya ataya hürmet eyleye: Ana babasına nankörlük edenler başarılı ve saygın kimseler olamazlar.
  • Ormana (bir) balta girmiş sapı yine kendisinden (imiş): Ortada çıkar söz konusu olunca bazen kendi yakınlarımızdan bile kötülük ve nankörlük görebiliriz.
  • Osmanlı ekmeği (Türkün ekmeğini) yeyip Moskofa dua olmaz: İnsan, kendisine yardım eli uzatan kişiye düşman olan kimselerin tarafını tutmamalıdır.
  • Osmanlı kılıcı nankörlükle çekilmez: Dürüst ve mert kişiler kimseye haksız yere saldırıda bulunmazlar.
  • Tuz ekmek hakkı bilmeyen itten de beterdir (Tuz ekmek bilmezden, it yeğdir): İyiliğe kötülükle cevap veren kimselerden her şey beklenir.
  • Tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur* (Tuz ekmek hakkı bilmeyen, akıbet gözden çıkar): İyiliğini gördüğü, ekmeğini yediği kimseye karşı saygısızlık ve hainlik eden kişinin sonu iyi olmaz.
  • Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı*: Yetiştirdik, büyüttük şimdi ana babasını beğenmez oldu.
  • Yemi burada yer, yumurtayı başka yerde yumurtlar: Nankör insan ekmeğini yediği kimselere yardım etmez de, başkalarına yardım eder.
  • Yük altında eşek kalır*: İnsan olan, bir kimseden gördüğü iyiliğin altında kalmaz, kalmamalıdır. Kendisine büyük bir destek sağlayan kimselere ancak nankör kişiler vefasızlık ederler.