Eğitim ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0

Eğitim ile ilgili deyimler ve anlamları

Baş örtülü bir öğretmen sınıfta kara tahtada hecelenerek yazılmış eğitim sözcüğünü çubuğuyla gösterirken
Eğitim

İçinde "eğitim" kelimesi geçen ya da o anlamda kullanılan deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ders almak:
    1. Bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek: Üniversiteye hazırlık için özel ders alıyordu.
    2. (mecazi) Sonucunda zarar verici olan, olumsuz bir olaydan tecrübe kazanmak: Türk halkı, bu darbelerden ağır yara aldı, ders aldı. (A. Dilipak)
  • Ders vermek:
    1. Öğretmek, yetiştirmek: Beni sınavlara hazırlamak amacıyla ders veriyordu. Ders başlamadan önce beni güdülemek için kısa bir sohbet açar ve beni konuşturarak rahatlatırdı. (H. Çetin)
    2. Uyarıcı, yol gösterici sözler söylemek ya da davranışlarda bulunmak: Öğretmenimiz o gün bana çok güzel bir ders verdi: Karşımdaki kişinin bakış açısını anlamak için kendimi onun yerine koymam gerekiyordu. (A. Alıcı)
    3. Azarlamak, sert bir karşılıkla yola getirmek: Hatun kişi bize bir ders verdi ki, ne ders... Hepimiz başımızı önümüze eğdik, sükûtla huzura daldık. (B. Civelek)
  • Dirsek çürütmek:
    1. Okumak için yıllarca çalışmak: Senin işçiliğin kadar Üniversitede dirsek çürüttüm ben; Amerika'sında Avrupa'sında ömür tükettim. (Ö. Yağcı)
    2. Öğrenimde veya meslekte uzun yıllar geçirmek: Okumuş, dirsek çürütmüş, yarım asır'a yakın emek vermiş, ter dökmüş, çalışmış, çabalamış, çoluğa çocuğa, hatta torunlara karışmış koskoca adam... (R. Tamer)
  • Eğitim almak: Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetişmek: Orada iyi bir eğitim aldı ve matematik alanında uzmanlaştı. (A. T. Kürüm)
  • Eğitim vermek: Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetiştirmek: Öğrencilerine kıraat, fıkıh, hadis, tefsir alanlarında eğitim verdi.
  • Eli kalem tutmak:
    1. Yazı yazmayı bilmek: Evde eli kalem tutan bir tek en büyük torun. (F. Uslu)
    2. Düşündüğünü güzel bir anlatımla yazmak: Eli silah tutan cephede savaştı, eli kalem tutan yazarak savaştı, dili dönen lisanınca savaştı. (F. Duman)
  • Eti senin kemiği benim: "Çocuğumu sana teslim ediyorum, kendi çocuğun gibi bazı durumlarda döverek de eğitebilirsin" anlamında kullanılan, eskiden ana babanın çocuklarını okula ya da bir işe verdikleri sırada hocaya ya da ustaya söyledikleri bir söz: Çocuğun babası ustaya "Eti senin kemiği benim" der. Bu çocuğu istediğin gibi ez anlamında değildir. Bu çocuk senin evladın gibidir demektir. (S. Kahyaoğlu)
  • İhtisas yapmak: Belli bir konuda özel eğitim görmek, uzmanlaşmak, ihtisaslaşmak: Eğitim Fakültesinde ihtisas yaptı (C. Said). İç hastalıkları konusunda ihtisas yapmış.
  • İlmini almak: Bir işin özelliklerini en ince ayrıntılarına kadar öğrenmek: Ustasının ilmini almış.
  • Kitap (veya kitaplar) devirmek: Bir veya birden çok kitabı başından sonuna kadar okuyup bitirmek: Bu uğurda epey kitap devirdi. Teoriyi öğrenmeye çalıştı.
  • Mektep medrese görmüş: Okumuş, öğrenim görmüş: Mektep medrese görmüş bir ailenin çocuğudur. Okumayı ve okutmayı seven bir insandır. (E. Erkoç)
  • Mürekkep yalamış: Yıllarca çok okumuş yazmış, tahsil etmiş: İyi hocalarla teşrikimesai yapmış, mürekkep yalamış, ilim öğrenmiş gibi bir hali vardı. (H. Mengüç)
  • Okumayı/Yazmayı sökmek: Okula yeni başlayan öğrenci, verilen eğitim sonrası okumaya başlamak, okuma becerisini kazanmak: Çocuğum, kendi kendine okumayı söktü. Biz yardımcı olmadan ödevlerini kendisi yapmaya başladı. (H. Demireşik)
  • (birinin) Rahle-i tedrisinden geçmek: O kimseden ders okumuş olmak, o kimseden feyiz almak: Hz. Peygamberin vefatından sonrada onun rahle-i tedrisinden geçmiş olan nesil saadet asrını devam ettirdi. (C. Paslı)
  • Tahsil görmek: Eğitim almak: Çok mükemmel bir tahsil görmüş, şarkın en belirgin ve parlak dilleri olan Türkçe, Farsça ve Arapça lisanlarını edebiyatlarıyla birlikte öğrenmişti. (E. Subaşı)
  • Yazının cahili olmak: Okuma yazması olmamak, bilgisiz olmak.

Eğitim ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "eğitim" sözcüğü geçen veya o anlamda kullanılan atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Ağa ata bakarsa at at olur, ağa bakmazsa at mal olur: Kişi, yetiştirdiği, eğittiği kişiye disiplinli davranırsa çabuk öğrenir, başarılı olur. Boş bırakır, gevşek davranırsa hiçbir şey öğrenemez (mal: Büyükbaş hayvan).
  • Ağaç ağaç içinde büyür: Bir gencin yetişip olgunlaşması, çevresinde yetişmiş, olgunlaşmış kişiler bulunmasıyla, onların koruyup eğitmesiyle gerçekleşir.
  • Ağaç yaş (fidan) iken eğilir*: İnsan, ancak küçük yaşta kolay eğitilir. Büyüdükten sonra ona yön ermek zordur.
  • Adam sormakla alim olur: Bilginin ve öğrenmenin soru sormak ve merak etmekle başladığını ifade eder. İnsanlar, öğrenmek için sürekli sorgulamalı ve araştırmalıdır.
  • Alim olmak istersen durma yaz, cahil olmak istersen durma kaz: Bilgi sahibi olmak için sürekli okumak, yazmak ve öğrenmek gerektiğini, aksi takdirde, bilgisizlik içinde kalmaya devam edileceğini ifade eder.
  • Alim olmak istersen, günde bir kelime öğren: Bіlgili, kültürlü biri olmak isteyen bol bol okuyup her gün yeni bir şeyler öğrenmelidir.
  • Alim yaşadıkça koç olur, cahil yaşadıkça hiç olur: Bilgili, kültürlü kişiler ölene dek topluma yararlı kişiler olmaya devam ederler. Cahil, beceriksiz kişiler ise ne kadar yaşarsa yaşasın toplum için bir değerleri olmaz.
  • Allah ilmi dileyene, malı dilediğine verir: Çalışan herkes ilim sahibi olabilir, zenginlik ise ancak Allahü Teâlâ'nın nasip etmesiyle ele geçer.
  • Az oku uz oku, her kitaptan bir cüz (hizb) oku: Bilgiyi geniş bir yelpazeden ve çeşitli kaynaklardan edinmenin önemini ifade eder. Yani, farklı kitaplardan, konulardan ve alanlardan bilgi almak, insanın genel kültürünü ve bilgi birikimini artırır (cüz: Bir bütünü meydana getiren kısımlardan her biri).
  • Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum (Söz: Hz. Ali): Eğitimin, öğrenmenin ve öğretmenin değerini vurgular. İnsan, bilgi kazandıran kişiye hayat boyu minnettar olmalıdır.
  • Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur*: Çok çalışmasına karşın belli bir düzeyden öteye gidemiyor.
  • Bildiğini bilmeyenlere öğret, bilmediğini bilenlerden öğren: Bilginin paylaşılması ve öğrenilmesi gerektiğini anlatır. İnsan, bildiğini aktardıkça faydalı olur, bilmediğini öğrendikçe gelişir.
  • Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek (sormamak) ayıp*: İnsanın her şeyi bilmemesi kusur değildir ama bilmediği bir işi sorup öğrenmeden yapmaya kalkışması kusurdur.
  • Bir ağaçtan hem camiye direk, hem kenefe kürek olur (Bir çamdan hem dama direk, hem de ahıra kürek olur): İnsan çocuğunu iyi yetiştirir, iyi bir eğitim sağlarsa, topluma faydalı bir insan olur, eğer ilgilenmez kendi haline bırakırsa, işe yaramaz serseri biri olur çıkar (kenef: tuvalet).
  • Bir defa görmek bin defa okumaktan yeğdir: Gözle görerek edinilen bilginin daha kalıcı ve etkili olduğunu anlatır. İnsan, deneyimle öğrendiğini kolay kolay unutmaz.
  • Çocuğu okutan babanın akçası, ananın bohçası: Ailenin her iki ebeveyninin de çocuğunun iyi bir eğitim almasına katkıda bulunmasının önemini vurgular.
  • Çocuk kundakta, gelin duvakta terbiye olur: Genç yaşta edinilen terbiyenin ve öğretilen değerlerin ilerideki yaşam biçimini ve davranışları şekillendireceğini vurgular.
  • Çok gezen çok bilir*: Çok gezen kişi, gezdiği yerlerde değişik şeyler görür, öğrenir. Eskiden bildiklerinin üzerine yeni bilgiler ekler.
  • Dayak cennetten çıkmadır*:
    1. Dayak korkusu çocuğu suç ve günah işlemekten uzak tuttuğu için bir bakıma kutsal sayılır.
    2. Öğüdün işe yaramadığı bazı istisna durumlarda, dayağın etkin bir eğitim yolu olduğu anlamında kullanılır.
  • Deme kış yaz, oku yaz: Mevsimlerin veya diğer olumsuz durumların zorluklarına takılmak yerine öğrenmeye ve bilgi edinmeye odaklanmanın önemini ifade eder. Her koşulda çalışma, öğrenme ve gayret gösterme, başarı ve ilerleme için esastır.
  • Deve deveden, insan insandan gidiş öğrenir: Kişi, yararlı yararsız her işi, mutlaka o işleri yapan kimselerden göre göre öğrenir.
  • Domuz hort hortunu büyüğünden öğrenir: Kişi edindiği mesleği veya sürekli yaptığı bir davranışı mutlaka bir büyüğünden öğrenmiştir.
  • Edep en hayırlı mirastır / En hayırlı miras edeptir: İnsanın ölümünden sonra çocuklarına bıraktıkları arasında en değerlisi vermiş olduğu eğitim ve terbiyedir.
  • Ekin biçe biçe deste olur, insan gide gide usta olur: Kişi, öğrenerek, zamanla ustalaşır, işler düzenli çalışmayla bitirilir.
  • El beğenmezse yer beğensin (Ölürse yer beğensin, ölmezse el beğensin)*: Çocuğun öldüğünde iyi anılması, yaşarken de beğenilir bir kişi olması için anne baba çocuklarının eğitimine çok önem vermelidir.
  • Er erden biter, tohum yerden: Adam gibi bir insanın ancak değerli ve düzgün bir aileden yetişeceğini vurgulayarak, ana babanın ve eğitim sürecinin önemini anlatır.
  • Eşeğin yavrusu sıpa, terbiyesi sopa: Belirli durumlarda, etkili eğitim ve terbiyenin, daha sert ve kararlı yaklaşımlar gerektirebileceğini vurgular.
  • Gaflet gözün perdesidir: Duyarsızlık, öğrenme meraklısı olmamak insanın cahil kalmasına neden olur.
  • Geçinmeyene dokuz koca, okumayana dokuz hoca az gelir: Geçimsiz kadın kocası ne kadar anlayışlı olursa olsun problem yaratır. Öğrenmeye istekli olmayan kişi de ne kadar yol gösteren olursa olsun hiçbir şey öğrenemez.
  • Görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler?*: İyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar.
  • Her düşüş, bir öğreniş*: Hataların ve başarısızlıkların insan için birer öğrenme fırsatı olduğunu ifade eder. Kişi, her yanlışının sonucunda edindiği tecrübeyle kendini geliştirir ve daha iyiye ulaşır.
  • Her şeyin cehlinden/cahilliğinden ilmi yeğdir: Bir şeyin bilinmezliğinden ve cehaletinden ziyade, onun doğru ve bilinçli şekilde öğrenilmesinin daha kıymetli olduğunu anlatır. Bilgi, karanlığı aydınlatır, cehalet ise zarara sürükler.
  • Her zarar bir kâr öğretir: İnsanın yaşadığı zararlardan ders alarak ileride daha iyi adımlar atabileceğini ifade eder. Zarardan çıkan tecrübe, gelecekte daha bilinçli kararlar verilmesine yardımcı olur.
  • Hoca hakkı, Allah hakkı: Hocalar ve öğretmenler kültürlü, ahlaklı ve başarılı kişiler yetiştirmekle toplumun var olmasında önemli rol oynarlar. Bu nedenle onların hakkı ödemekle bitmez.
  • Hocanın vurduğu yerde gül biter*: Öğretmen gerekli görüp öğrencisini döverse, bunu öğrencinin yararına yapmış olduğunu öne süren bir söz.
  • Hocanın vurduğu yeri ateş yakmaz: Din adamlarının uyarıları ve manevi terbiyesi sayesinde insanların günahlardan korunacağını ifade eder. Hocaların nasihatleri, insanın hem iyi bir insan hem de iyi bir kul olmasına yardımcı olur.
  • Hocanın yap dediğini yap, yaptığını yapma* (Hocanın söylediğini dinle, okuduğunu dinle, gittiği yola gitme): Kişilerin davranışlarını örnek almak yerine, doğru olduğunu bildiğimiz, doğruluğuna inandığımız sözlerinden, bilgilerinden yararlanmalı, bunları örnek olarak almalıyız.
  • İlim ahirete beraber gider: İnsanın öğrendiği gerçek bilginin ölümle yok olmayacağını ifade eder. Faydalı bilgi, sahibine hem dünyada hem ahirette değer kazandırır.
  • İlim Çin'de bile olsa gidip onu alınız (Hadis-i Şerif): Bilginin kaynağı ne kadar uzak olursa olsun, onu elde etmenin değerli olduğunu anlatır. İnsan, öğrenmek için büyük çaba göstermeli, mesafe ve zorluk tanımamalıdır.
  • İlim deryâdır: Öğrenmenin, bilgi sahibi olmanın sonu yoktur. Bir insan ne kadar çok bilgili olursa olsun daha bilmediği, öğrenebileceği çok şey vardır.
  • İlim ehli cahili yola getirir: Bilgi ve eğitim sahibi kişilerin bilgisiz veya cehalet içinde olanları doğru yola yönlendirme kapasitesine sahip olduğunu ifade eder. Bilgili kişiler, cehaletten kaynaklanan yanlışları düzeltebilir ve insanları doğru yolda ilerlemelerine yardımcı olabilirler.
  • İlim, gençlikte dikilen, ihtiyarlıkta meyvesi alınan bir ağaçtır: Öğrenmenin temellerinin genç yaşta atıldığını ve bu birikimin ilerleyen yaşlarda faydasının görüleceğini anlatır. Gençlikte kazanılan bilgi, ömür boyu yol gösterir.
  • İlim, kalplerin hayatıdır: Bilgi ve hikmetin insanın ruhunu ve iç dünyasını aydınlatarak gerçek anlamda yaşamasını sağladığını anlatır. Kalp, ilimle can bulur; cehaletle kararır.
  • İlim sahibini aziz eyler: Bilgi ve ilim sahibi olan kişinin toplumda saygı göreceğini anlatır. Gerçek değer, malda değil, akıl ve bilgidedir.
  • İlim yumuşak döşekte yatmaz: Bilgi sahibi olmanın rahatlıkla değil, çile ve emekle mümkün olacağını anlatır. Çalışmadan, hiçbir emek sarf etmeden bilgi ve kültür sahibi olunmaz.
  • İnsan bilmediğini ayağının altına alsa başı göğe değer: Kişinin bilmedikleri bildiklerinden çok daha fazladır. Sürekli bilgi edinen kimse, öğrendikçe kendine yeni ufuklar açar.
  • İnsan, yanılmakla alim olur: Hatalardan ders çıkarmanın bilgi ve tecrübe kazandırdığını ifade eder. Yanılmak, öğrenmenin ve gelişmenin bir parçasıdır.
  • İnsanın insanlığı irfanla, hayvanın hayvanlığı samanla beslenir: İnsanların bilgi ve anlayışıyla değeri artar. Hayvanı değerini artıransa çok yiyip çok beslenmesidir.
  • İyi bak da karıncadan iş öğren: Başarılı bir kişi olmak istiyorsan çok çalışkan, yetenekli kimseleri kendine örnek al.
  • Kalem kılıçtan keskindir (güçlüdür)*: Kalemin, yazının ve düşüncenin kılıçtan daha güçlü ve etkili olduğunu ifade eder. Yazı, fikirleri ve bilgileri kalıcı ve güçlü bir şekilde iletebilir, bu yüzden kalem, fiziksel kuvvetten daha büyük bir etkiye sahip olabilir. İnsan kılıçla sadece birkaç kişi etkileyebilirken, kalemle yazdıklarıyla milyonlarca insanı etkileyebilir.
  • Kalemin ucu kılıcın gücü: Yazının ve düşüncenin, fiziksel gücün yerine geçebilecek kadar etkili olduğunu ifade eder. Yazılı sözler ve fikirler, bazen fiziksel kuvvetten daha büyük bir etki yaratabilir ve uzun vadede daha kalıcı sonuçlar doğurabilir.
  • Kalemin yaptığını kılıç yapmaz: Yazının ve fikirlerin, kılıç gibi fiziksel güçlerden daha etkili ve kalıcı olduğunu ifade eder. Yazı ve düşünceler, uzun süreli etkiler yaratabilir ve sorunları çözmede daha güçlü bir araç olabilir.
  • Keçinin çıktığı yere oğlağı da çıkar: Ana baba çocuğa ne öğretirse çocuk da onu yapar.
  • Keten gömlek olmaz dokutmayınca, evlat alim olmaz okutmayınca: Bir şeyin, malzemesi ve yapımı iyi olmazsa o şeyden iyi verim alınmaz. Aynı şekilde insan evladının eğitimine önem vermezse onun cahil ve bilgisiz kalmasına neden olur.
  • Kitabın yenisinden, hocanın eskisinden okumalı: Bilgili ve kültürlü biri olabilmek için hem güncel bilgi ve kaynaklara sahip yeni kitaplar okumak hem de tecrübeli ve deneyimli hocalardan ders almak gerektiğini ifade eder. Bu atasözü, kişinin hem modern bilgilerle donanmasını hem de geçmişin deneyimlerinden faydalanmasını vurgular. Yeni kitaplar, güncel bilgileri ve gelişmeleri sunarken, eski hocalar tecrübeleri ve derin bilgileri ile rehberlik ederler.
  • Kişi bilmediğini öğrenmeli: İnsan fırsat buldukça yeni yeni şeyler öğrenip daha çok bilgi sahibi olmalıdır.
  • Kuru ağaç eğilmez, kart meşe bükülmez: İnsana iyi bir terbiye, iyi bir eğitim çocuk yaşta çok kolay aşılanır, büyüdükten sonra çok zor olur.
  • Kuş gördüğü yuvayı yapar: İnsanlar, çevrelerinde gördükleri ve öğrendikleri davranışları taklit eder. Özellikle yeni nesiller, büyüklerinden gördüklerini uygulayarak şekillenir.
  • Nadan ile konuşmaktansa arif ile taş taşımak yeğdir: Bilgisiz, beceriksiz kimselerle arkadaşlık etmektense, kültürlü, yetenekli kimselerin yanında çalışıp onlardan bir şeyler öğrenmek daha iyidir.
  • Ne okudu hoca oldu, ne zengin kıza koca (oldu): Bir erkeğin geçimini sağlayacak bir meslek sahibi olamaması durumunda söylenir.
  • Ne okuduğunu deme, ne öğrendiğini söyle: Önemli olanın çok şey okumak değil, onlardan ne öğrenildiğini anlatmaktır. İnsan, bilgiyi sadece tüketmekle değil, özümsedikten sonra aktarmakla değerli kılar.
  • Oğlan doğur, kız doğur; hamurunu sen yoğur: Çocuk yetiştirirken onların eğitim ve terbiyesini ebeveynin şekillendirmesi gerektiğini ifade eder. Bir çocuğun nasıl bir birey olacağı, ailesinin ona verdiği değerler ve emekle ilgilidir.
  • Oğlunu dövmeyen kesesini döver, kızını dövmeyen dizini döver: Çocuklar eğitilirken gerektiğinde sert biçimde cezalandırılmalıdır.
  • Okumak istersen eliften başla, üşümeyim dersen şehirde kışla, geçineyim dersen iddiayı boşla: Bir şeyi öğrenmek için işe en başından başla, daha iyi yaşamak istiyorsan büyük şehire git, çıkarlarına zarar gelmesini istemiyorsan da fazla inatçı olma.
  • Okumadan alim, gezmeden seyyah olunmaz: İyi bir gezgin olmak için, nasıl çok gezip görmek gerekiyorsa, ilim sahibi olabilmek için de çok okuyup, iyi bir eğitim görmek gerekir.
  • Okumadan alim, yazmadan katip olunmaz: Bilgi sahibi olmanın emek ve öğrenmeyle mümkün olduğunu anlatır. İnsan, çalışmadan ve gayret göstermeden bir meslekte ilerleyemez.
  • Okumak bilmez, gözü defterdarlıkta: Bir işin gereklerini yerine getiremeyen veya yeterli bilgiye sahip olmayan birinin, büyük makamlara ve yüksek mevkilere göz dikmesini ifade eder. İnsan, önce yeterli donanıma sahip olmalı, sonra yüksek hedefler peşinde koşmalıdır.
  • Okumayı öğrenmeyen çuval taşımayı öğrenir: Okuma yazma bilmeyen kişi doğru dürüst iş bulamaz. Geçimini sağlamak için de kalitesiz işlerde çalışmak zorunda kalır.
  • Okumayı sevmeyene dokuz hoca az: Öğrenmeye isteği olmayan birine ne kadar öğreten olsa da fayda etmeyeceğini ifade eder. Kişinin öğrenmesi için önce içinde istek ve merak olması gerekir.
  • Okumuşun ekmeği koynunda: Bilgili ve eğitimli kişiler, yetenekleri ve bilgi birikimleri sayesinde iş bulmakta ve geçimlerini sağlamakta genellikle zorluk çekmezler.
  • Ot kökü üstünde biter: Bireyin kökeninden ve yetiştiği çevreden etkilendiğini ifade eder. Çocuklar, ailelerinden aldıkları terbiyeye ve eğitmenlerinin yönlendirmesine göre şekillenir.
  • Öğrenmenin yaşı olmaz: Bilginin ve eğitimin her yaşta edinilebileceğini ifade eder. İnsan, yeterli azim ve istekle her zaman yeni şeyler öğrenebilir.
  • Öğrenmeye ar olmaz: İnsanın okumasında, bir şeyler öğrenmesinde utanılacak bir durum yoktur.
  • Pehlivan yenile yenile yenmesini öğrenir: Başarının çoğu zaman tecrübeyle ve hatalardan ders çıkararak kazanılacağını anlatır. Yenilgiler, ustalığın öğretmenidir.
  • Sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenmez*: Kişi tek başına ne kadar çalışırsa çalışsın işin inceliklerini bir bilenden öğrenirse o işi daha çabuk ve kolay yapabilir.
  • Sormaktan sıkılmayan insan çok şey öğrenir, sormaktan utanan bildiğini de unutur: Merak edip soru soran kişinin bilgisini artıracağını anlatır. Çekinip sormayan ise hem yeni şey öğrenemez hem de bildiklerini zamanla yitirir.
  • Söylenmedik söz yok, işitilmedik söz çoktur: İnsan yaşadıkça hiç duymadığı, işitmediği şeyleri duyup öğrenebilir. Ama yine de işitmediği bilmediği çok söz vardır.
  • Talebe hocadan, karı kocadan korkmalı: Öğrenci öğretmeninden ne kadar çekinirse o kadar disiplinli olur ve daha iyi yetişir. Aynı şekilde kadın da kocasının kızacağı davranışlardan kaçınırsa daha huzurlu bir yaşam sürerler.
  • Ustasız usta olmaz: Bir zanaatı deneyimli bir ustadan öğrenmeden, kimse bir işte tam anlamıyla uzmanlaşamaz, usta olamaz.
  • Vakit (zaman) insana her şeyi öğretir: Zamanın geçmesiyle birlikte insanların birçok deneyim kazanacağını ve bu deneyimlerin onlara önemli dersler vereceğini ifade eder.
  • Ya oku, ya doku: "Boşta durma, kendine bir iş bir gaye bul. Ya oku ilim adamı ol, ya doku meslek sahibi ol." anlamlarında kullanılan bir söz.
  • Ya okuyup hoca, ya zengin kıza koca olmalı: Varlıklı kadınlarla evlenen erkekler hayatlarını maddi açıdan garantiye alırlar.
  • Yavru kuş, yuvada gördüğünü yapar*: Aile içinde edinilen görgü, eğitimin temelidir.
  • Yerinde tekdir baş ağrıtmaz: İnsan çocuğuna veya yetiştirdiği kimseye gerekli disiplini ve eğitimi zamanında aşılarsa ilerde pişmanlık duymaz.
  • Yol sormakla bulunur* (Sora sora Bağdat bulunur): Bir işte izlenecek doğru yol, bilenlerden sorulmakla öğrenilir.