Yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0

Yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili deyimler ve anlamları

Bir eli sevgiyle arasında tutan iki el
Yardımlaşma ve dayanışma

İçinde ya da anlamında "yardımlaşma ve dayanışma" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Yardım görmek: Destek elde etmek: Az mı yardımını gördük Galip'in? O olmasaydı ne olurdu halimiz, düşündün mü hiç? (S. Kaymaz)
  • Yardımda bulunmak: Yardım etmek: Peygamberimiz, onlara her zaman yardımda bulunuyordu. (H. Yaşar)
  • Yardımına koşmak: Güç duruma düşene istekle yardım etmek: Karşıdan karşıya geçmeye çalışan görme engelli komşusunun yardımına koştu.
  • Arka arkaya vermek: Birbirini korumak için birleşmek, dayanışmak, birbirine yardımcı ve destek olmak: Arka arkaya verip cenk ederken hiç beklenmedik bir anda Medine tarafından bir toz belirdi. (N. Demir)
  • Boş bırakmamak:
    1. Yardım etmek: Zira Hak Teâlâ seni lütuf ve ihsanıyla boş bırakmadı. (O. N. Topbaş)
    2. Yalnız bırakmamak, ıssız bırakmamak: Köylü, Hasan emminin evini boş bırakmıyordu. (A. Bayram)
  • Destek olmak: Güç sağlamak, yardımcı olmak: Süleyman abi bana hep çok destek oldu. Hem tedavi anlamında, hem psikolojik anlamda, hem de parasal anlamda hep arkamda durdu. (A. F. Gürses)
  • Dokuz körün bir değneği: Bir çok kimsenin tek yardımcısı, tek dayanağı ya da bir ailenin tek çocuğu: Dokuz körün bir değneğiydi. Kim ekmeksiz, parasız kalsa ona koşardı (R. N. Güntekin). Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var... Habib-i Ekrem'in hürmetine Rabb'im bağışlasın... (H. R. Gürpınar)
  • (birinin) Düğününde kalburla (elekle) su taşımak:
    1. Birinin mutluluğunu paylaşarak düğününde ona canla başla hizmet etmek: "Atlatalım şu vartayı yapacağım senin düğününü, kalburla su taşıyacağım düğününde!" (E. Işınsu)
    2. Bir kimsenin en sıkışık, telaşlı gününde en güç işlere koşarak ona yardımcı olmak: "Sana da çok zahmet oluyor. Bilmem bu hakkını nasıl ödeyeceğim? Düğününde elekle su taşırım ne yapalım." (Ü. Deniz)
  • El ele vermek: Bir konuda yardımlaşmak amacıyla birleşmek: Karımla el ele verdik, bu acı günleri pekâlâ yendik. (O. Çetinoğlu)
  • El vermek:
    1. Yardım etmek: Kime el verdi felek böyle beyim dünyada
    2. İmkan sunmak: Sevgilinin serkeş zülüfleri el verdi de, ayağına baş koydum. (İ. Pala)
  • Eli ayağı (olmak): Yardımcısı (olmak), her işine yarar (olmak): Ferhudi Bey babamın eli ayağıydı hem şoförü hem tamircisi sayılırdı (Ş. Bakırcan). Teyzemin yardımcısı değil, eli ayağı oldu sanki. Yemekleri tam onların damak tadına uygun pişiriyor; konuklar geleceği zaman sofrayı kuruyor ve mükemmel bir biçimde de servisi yapıyordu. (İ. Ongun)
  • El birliği etmek: Birlikte davranmak, dayanışmak: El birliği ettik. Dediklerini yaptık. Yokluktan varlığa çıktık. (C. S. Gürler)
  • Elinden tutmak: Yardım etmek, kayırmak: Bocaladığımda, zorda kaldığımda elimden siz tuttunuz. O eli hep hissettim. (A. İbili)
  • Elini taşın altına koymak: Bir konuda sorumluluk üstlenmek: Onun yaptığı görevde öyle Keramet mucize değildir. Yardıma muhtaç birini gördüğün zaman, elini taşın altına koyup yardım etmendir. (R. Tunca)
  • Elini uzatmak: Yardım etmek: Fakirlere, muhtaçlara her zaman elini uzatmıştı. (Z. Aygül)
  • (birini) Görüp gözetmek: Korumak, gereksinimlerini karşılayıp yardımda bulunmak, mukayyet olmak: ... hastaları, gönlü kırık kişileri, güçten kuvvetten düşmüşleri, azıksızları, evsizleri, yolda kalmış çaresizleri, yetimleri, öksüzleri peygamberlik gelmeden önce de, peygamber olduktan sonra da korudu, kolladı, görüp gözetti. (S. Alkan)
  • İmdada (imdadına) koşmak (yetişmek): Çok zor ve tehlikeli bir anda yardım etmek: Zor günlerim de hep o imdadıma koştu.
  • Kilit gibi olmak: Birbirine çok bağlı ve dayanışma içinde olmak: İki kişi birbirlerini tamamlıyordu anahtarla kilit gibi. (E. Atasü)
  • (birine) Kol kanat germek (olmak): Yardım etmek ve korumak: "Çakabey" oldu, "Komutan" oldu, "Abi" oldu, "Baba" oldu, kol kanat gerdi etrafındakilere karşılıksız. (C. Uyar)
  • Omuz omuza (vermek): (İnsan) Dayanışarak, birlikte: Oralarda da kardeşler omuz omuza, yürek yüreğe düşmanla savaşmışlardı... (Ben Çanakkale)
  • Omuz vermek: Yardım etmek, destek olmak: O ise yaslanacak bir omuz verdi. Güç verdi, inanç verdi. (Ü. Kurtcan)
  • Yanında olmak: Desteklemek, yardımcı olmak: Eşim teyzesinin zor günlerinde hep yanında oldu. (M. S. Parlak)

Yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde veya anlamında "yardımlaşma ve dayanışma" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Yardımcının yardımcısı olur: Yardım ve iyilik edenin mutlaka başka bir iyilikle karşılık bulacağını anlatır. İnsan, yardımseverliğinin karşılığını doğrudan olmasa da dolaylı yoldan görür.
  • Yardımcısı yâr olanın sabanına dünya dar olur: İnsan yaptığı işlerde sevdiği, güvendiği kişiden destek görürse o işi azimle kısa sürede bitirir.
  • Aç doyuran aç kalmaz: Başkalarına yardım eden kimsenin, zor duruma düştüğü zaman başta Allah olmak üzere yardım edeni çok olur.
  • Adam adama lazım olur: İnsanların birbirine her zaman muhtaç olabileceğini anlatır. Kimi zaman önemsenmeyen kişilerin bile yardımı hayat kurtarabilir.
  • Allah yardım ederse kuluna, her iş girer yoluna: Allah'ın sevdiği kulunu zorda koymayacağını, İlahi yardımın insanların çabalarını kolaylaştıracağını ifade eder.
  • Amansız kalanın yardımcısı Allah: Çaresizliğin en derin noktasında bile insanın sığınacağı tek kudretin Allah olduğunu ifade eder. İnsan her şeyden ümidini kesse bile, Allah’tan umut kesilmez.
  • Aşını verme, kaşığını ver: Birine sürekli olarak maddi yardımlarda bulunmaktansa, ona kendi ayakları üzerinde durabilmesi için gerekli araçları sağlamanın daha faydalı olduğunu ifade eder.
  • Ata dostu oğula mirastır*: Baba dostları, babamızdan bize kalan miras gibidirler, bizi kollarlar ve bize her türlü yardımı yaparlar.
  • Az sadaka çok bela defeder: Bir fakire, bir yoksula ufak da olsa bir yardımda bulunup sevap işleyen kişi, bu sevap karşılığında çoğu tehlikeyi kazasız atlatır.
  • Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz: Kimseye danışmadan, araştırmadan yapılan bir işin üstesinden kolay kolay gelinmez. Başarı için en iyi yol fikir alışverişi ve yardımlaşmadır.
  • Bir el bir eli yıkar, iki el bir yüzü yıkar*: Bazı durumlarda yardımcısız iş yapılamayacağını anlatan bir söz.
  • Bir elin sesi (şamatası) çıkmaz*:
    1. Bir davanın bir kişi tarafından savunulması etkili ve yeterli değildir.
    2. Yardımlaşarak işler daha kolay başarılır.
  • Can canın yoldaşıdır: İnsanın tek başına yaşaması mümkün değildir. Konuşmak, yardımlaşmak, eğlenmek için mutlaka arkadaş ve dost edinmesi gerekir.
  • Cennetin kapısını cömertler açar: Cömertliğin ve başkalarına yardım etmenin ahlaki ve manevi olarak yüce bir değer olduğunu; cömertlik ve yardımseverliğin, kişinin ahirette de mükafatlandırılmasına vesile olacağını vurgular.
  • Cömerdin malı artar: Yardımsever ve eli açık kimselerin işleri her zaman rast gider, yaptıkları her işten bol kazanç elde ederler.
  • Cömert eli kimse kesmez: Yardımsever, eli açık kimseleri herkes sever. Bu nedenle onlara zarar vermek isteyen pek çıkmaz.
  • Cömert vergisini hayırlıdan hayırsızdan esirgemez: Cömert bir insanın yardım ve desteklerini kimin hak edip etmediğine bakmaksızın herkese dağıtacağını ifade eder. Cömertlik, karşılık beklemeden yapılan iyiliklerdir.
  • Deliye el ver, eline bel ver: Bir kişiye yardım ederken ona gerçekten fayda sağlayacak şekilde destek olmanın önemini ifade eder. Yardımın, kişinin ihtiyacına uygun ve onu gerçekten güçlendiren bir şekilde yapılması gerektiğini vurgular (bel: kürek).
  • Doğrunun yardımcısı Allah'tır* (Hak doğrunun yardımcısıdır): İşlerinde doğruluktan ayrılmayan kişiye Allah (c.c.) her zaman yardım eder.
  • Dost, dostun eyerlenmiş atıdır*: Gerçek dost, arkadaşının sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumdadır.
  • Dost (İyi dost) kara günde belli olur*: Bir kimseye kara gününde dost kalmak, onun üzüntüsünü paylaşmayı, bazı özverilerde bulunmayı gerektirir; işte buna katlanan, gerçekten dost olduğunu gösterir. Kara günlerde yanınızda olan dostlar, gerçek dostlarınızdır.
  • Dost sanma şanlı vaktinde dost olanı, dost bil gamlı vaktinde elinden tutanı: İyi günlerinde yanında olan değil, kötü günlerinde yardımına koşanı dost bil.
  • Dost yoluna post olmalı: Arkadaşlara, dostlara yardım için gerekli olan hiçbir şeyden kaçınılmamalıdır, gerekli fedakarlıklar yapılmalıdır.
  • Dostun ekmeğini düşman gibi ye: İnsan dostuna ihtiyaç duyduğunda çekinmeden söylemelidir ve yardımını gönül rahatlığıyla kabul etmelidir (?).
  • Düğünün borcuyla, ramazanın harcını Allah kayırır: Hayırlı bir iş için yapılan harcamalara Allahü Teala yardım eder.
  • Düşenin eline yapışana Mevla yardım eder: Zor durumda olan birine yardım eden kişiye Allah'ın destek vereceğini ve yardım göreceğini ifade eder. Başkalarına yardım edenlerin işleri yolunda gider ve hayırla karşılık bulur.
  • Ekmek veren el ısırılmaz: İnsana iyilik yapan veya yardım eden kişiye karşı nankörlük edilmemesi gerektiğini ifade eder. Minnet duyulması gereken birine zarar vermek, büyük bir yanlış olarak kabul edilir.
  • Ekmeğini yalnız yiyen yükünü dişiyle kaldırır (Ekmeğini kendi yiyen yükünü kendi taşır): Çevresine yardımı ve herhangi bir paylaşımı olmayan insan çevresinden de hiçbir şey bekleyemez ve her işi kendi başına yapmak zorunda kalır.
  • El benden, sebep Allah'tan: Kul çalışır, Allah verir. Bir kişinin başarılarını veya sahip olduğu imkanları sadece kendi çabalarına bağlamaması, aynı zamanda Allah'ın lütfu ve yardımı olduğunu da unutmaması gerektiğini vurgular.
  • El el ile, değirmen yel ile: İnsanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar; değirmenin çalışabilmesi için rüzgârın gerekli olması gibi.
  • El eli yıkar, iki el yüzü yıkar*: Bir kişi başka bir kişiye yardım ederse sonra her ikisi birleşip yardıma muhtaç bir üçüncüsüne de faydalı olur.
  • El uzatılan yere dil (ayak) uzatılmaz: Birinin iyilik veya yardım eli uzattığı bir durumda, bu iyiliğe karşılık olarak kötü niyetli veya saygısız davranışlarda bulunulmaması gerektiğini ifade eder.
  • Elden gelen hayrı diriğ etme: Elimizden gelen yardımı yapmaktan kaçınmamamız gerektiğini ifade eder. İhtiyaç sahiplerine yardım etmek, insanlık ve toplumsal dayanışma açısından büyük bir önem taşır (diriğ etmek: Esirgemek, kıyamamak).
  • Eli ele vurmayınca şaklamaz: İşlerin iş birliğiyle yürüyebileceğini anlatır. İnsan, başarıya ulaşmak için başkalarının yardımına ve desteğine ihtiyaç duyar.
  • Eli sıkı varlıklının konuğu olmaktansa eli açık yoksulun konuğu olmak yeğdir: Zengin fakat cimri kişi, kimseye yardım etmez, evine gelen misafire bile ikramdan kaçınır; yoksul fakat eli açık kimse ise, elinden geldiği kadar herkese yardım eder, konuğunu imkanları elverdiğince doyurur.
  • Er lokması (ekmeği) er kursağında kalmaz*: Mert ve erdemli bir kimse, iyilik ve yardım gördüğü kişinin yardımına karşı kendisi de bir iyilik ve yardım yapmak için fırsat gözetir.
  • Eski dost kara gün bineği: İnsanın başı derde girdiği zaman ona yardım edecek kişi, eskiden tanıdığı güvendiği kişi olacaktır.
  • Ev alanla evlenene Allah yardım eder*: Allahü Teala ve diğer herkes, ev alana ve evlenene kolaylık gösterir, çünkü bunlar hayırlı işlerdir.
  • Ev yap, ev yıkma: Ortada hiçbir gerekçe yokken olur olmaz şeylerle başkalarının düzenini bozmamalı, aksine bu duruma düşmüş kimselere yardımcı olunmalıdır.
  • Fukaraya veren Mevla'ya ödünç verir: Yoksul, muhtaç durumdaki insanlara yardım eden kişi, büyük sevap kazanır ve işleri hep yolunda gider.
  • Garip garibe sahip çıkar: Kimsesiz, yoksul kişiye, çoğu zaman yine kendisi gibi olan kişi yardımcı olur.
  • Garip (Kör) kuşun yuvasını Allah yapar*: Garip ve kimsesiz kişiye Allahü Teâlâ yardım eder.
  • Gönülden kopan ihsanın hayırlısıdır: Yardımın en değerlisi, hiçbir karşılık beklemeden yapılanıdır.
  • Hain haine yardım eder, doğru doğruya: Herkes kendi huyuna ve kendi görüşüne sahip kimselerle iyi anlaşır ve yardımlaşır.
  • Hak yardım ederse abd-i dûnuna (kuluna), kurt çoban olur onun koyununa: Allah'ın yardımıyla en zor durumların bile kolaylaşacağını belirtir. İlahi destekle, beklenmedik kişiler veya durumlar bile başarılı olabilir.
  • Her sakaldan bir tel çekseler köseye sakal olur*: Herkes biraz fedakarlık etse bir yoksul perişanlıktan kurtulur.
  • Himmete dağlar dayanmaz (Himmet olunca, dağ yürür): Kişinin Allah'tan ve Allah dostlarından yardım ve destek alarak en büyük engelleri bile kolaylıkla aşabileceğini ifade eder.
  • Himmeti çok olanın, kıymeti de çok olur: Yardımsever ve cömert kişilerin toplumda değer gördüğünü anlatır. İnsan, iyiliği ölçüsünde saygınlık kazanır.
  • İki elin vergisi gönlün sevgisi: İnsana yardım etmenin verdiği iç huzurunu belirtmek için kullanılır.
  • İki kişi yerinden kımıldarsa bir üçüncüye yer açılır: Dostlarının küçük küçük yardımları ve destekleri zorda kalan birini sıkıntıdan kurtarabilir; bu da dayanışmanın ve birlikte hareket etmenin önemini vurgular.
  • İmece günü bulutlu, görmeyene ne mutlu*:
    1. Yardımlaşma anı geldiğinde terslikler de belirir, yardımcı bulabilen iş sahibi gerçekten azdır.
    2. Yardımlaşmayla işi yapılan bir kimsenin, işi yapılırken terslik çıkmaması işin sahibi için mutlu bir olaydır.
  • İnsan insana lazım olur*: İnsanlar çoğu zaman tek başlarına bir işi başaramazlar, birbirlerinin yardımlarına ve desteklerine gereksinme duyarlar.
  • Kapına geleni hayır bil, ne verirsen hayır bil: Misafirlere ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmenin önemini ve bu davranışın hayırlı bir iş olduğunu ifade eder.
  • Kapına geleni Hızır bil, ne verirsen hazır bil: Gerçekten ihtiyacı olanlara yardım etmekten kaçınmamalı, çünkü mutlaka bir mükafatı vardır.
  • Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş (Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış)*: Kişi kardeşine büyük bir kötülük yapsa, bunun ona çok zarar verdiğini görünce pişmanlık duyarak yardımına koşar.
  • Kırk nasihatten bir el vermek iyidir: Maddi desteğe ihtiyacı olanlara yol göstermek yerine direkt yardım etmek daha iyidir.
  • Komşu ekmeği komşuya borçtur*: Komşuların yardımlaşmaları karşılıklı olmalıdır.
  • Komşu lokması tatlı olur: Komşudan gelen bir ikram ya da bir yardım fazla değerli olmasa da kişiye büyük mutluluk verir.
  • Komşuluk, kardeşlikten ileridir: İnsan düştüğünde ilk elinden tutan, ihtiyaç hissettiğinde yanında bulunan, herkesten ilk önce yardımına koşan kardeşten ziyade kapı komşundur.
  • Komşunun sakalını yoldularsa, sen de sakalını kazıt: Komşun bir kötülüğe uğradı ise sanki sende o kötülüğe uğramış gibi ona anlayış göster ve ona yardımcı ol.
  • Kul kula sebeptir: İnsanların birbirine vesile ve destek olduğunu anlatır. İnsan, yaşamını sürdürebilmek için yardımlaşmaya muhtaçtır.
  • Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez*: Yardım hep en zor anda gelir. İnsanın başı derde (dara) düşmedikçe sıkıntısına çare olacak olağanüstülükler beklenemez.
  • Kurt bunalırsa ağıla varır, kul bunalırsa kula varır: Dolandırıcı, sahtekâr kimseler zorda kaldıklarında uygunsuz işler yapmak için ortam ararlar. Dürüst namuslu kimseler ise sıkıştıklarında tanıdıklarından yardım isterler.
  • Mürüvvete endaze olmaz: İyilik ve yardımın ölçüye vurulamayacağını anlatır. İnsan, elinden gelen her türlü iyiliği yapmalıdır.
  • Ne verirsen elinle, o gider seninle: Yaşamında yoksul kimselere yardım edip sevap işleyen, öbür dünyada bunun faydasını görür.
  • Sadaka kaza savar: Yoksul ve muhtaç kimselere yardım etmek Allahü Teala'nın rızasını ve korumasını celbederek başa gelecek çoğu tehlikeyi önlemiş olur.
  • Sadaka selamettir: Yardım etmenin insanın hem ruhuna hem de hayatına huzur ve esenlik getirdiğini ifade eder.
  • Sadaka verenin ömrü uzun olur: Cömertliğin ve yardımlaşmanın insanın hayatını bereketlendireceğini ifade eder. İyilik yapmak, sadece başkalarına değil, kişinin kendi yaşamına da huzur ve sağlık getirir.
  • Sürüden ayrılanı kurt kapar (Sürüden ayrılan koyunu/kuzuyu kurt kapar)*: Ancak topluluğun yardımıyla ve birlikte yapılabilen bir işten ayrılanların zarar görebileceğini anlatır.
  • Taş taşa, baş başa (Taşı taşa, başı başa vururlar): Önemli ve büyük işler insanların birbiriyle yardımlaşmasıyla başarılır.
  • Veren el alan elden üstündür*: Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.
  • Veren el dert görmez: Yardım eden hem huzur bulur hem de bir şekilde karşılığını alır.
  • Veren eli herkes öper*: Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.
  • Veren eli kimse kesmez: Yardımsever, eli açık kimselere kötülük etmek isteyen olmaz.
  • Vermek kerim adam işidir: Yoksul ve muhtaç kimselere yardım etmek kişinin ne kadar olgun ve anlayışlı olduğunu gösterir.
  • Yalnız taş, duvar olmaz* (Bir taşla duvar yapılmaz): İnsan başkalarının yardımı olmadan tek başına önemli ve büyük bir iş başaramaz.
  • Yaşat ki yaşayasın: Başkalarına iyilik edenin karşılığında kendisinin de iyilik göreceğini ifade eder. İnsanlara yardım etmek, hayatın döngüsü içinde kişinin de hayatta kalmasına ve başarılı olmasına vesile olur.
  • Yetimi giydir, açı doyur, kavgacıyı ayır: Hayır işlemek istiyorsan yoksul ve kimsesizlere yardım et, dargın olanları barıştır.
  • Yiğit yiğide at bağışlar*: Aynı yolun yolcuları birbirleri için her tür özveriyi gösterirler, gerektiğinde en değerli varlıklarını bile birbirlerinin yararına sunarak yardımlaşmaktan kaçınmazlar.