![]() |
Bilen ile bilmeyen bir olmaz |
İçinde veya anlamında "bilgi, bilgili, bilgisizlik, bilmek" gibi sözcükler geçen bilgi temalı atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Bildiğini bilmeyenlere öğret, bilmediğini bilenlerden öğren: Bilginin paylaşılması ve öğrenilmesi gerektiğini anlatır. İnsan, bildiğini aktardıkça faydalı olur, bilmediğini öğrendikçe gelişir.
- Bilen ile bilmeyen bir olmaz: Bilgili insanlar ile bilgisizler arasındaki fark gece ile gündüzün; güçlü ile güçsüzün arasındaki fark kadar büyüktür.
- Bilen söylemez, söyleyen bilmez (Diyen bilmez, bilen demez): Gerçek bilgiye sahip olan kişinin gösteriş yapmadığını, eğer bildiği bilgi bir sır ise suskun kalmayı tercih ettiğini anlatır. Çok konuşanların ise çoğu zaman bilgisiz oldukları ve söylediklerinin boş olduğu vurgulanır.
- Bilerek yapan aldanmaz: Bir işin iyi sonuçlanması isteniyorsa sağlam bilgiye göre yapılmalıdır.
- Bilgi (İlim), gençlikte dikilen, ihtiyarlıkta meyvesi alınan bir ağaçtır: Öğrenmenin temellerinin genç yaşta atıldığını ve bu bilgi birikiminin ilerleyen yaşlarda faydasının görüleceğini anlatır. Gençlikte kazanılan bilgi, ömür boyu yol gösterir.
- Bilgi kuvvettir: Hangi konuda olursa olsun bilgili olmak insana özel bir güç ve kendine güven duygusu verir.
- Bilgili adam güçlü olur: Herhangi bir konuda bilgi sahibi olan insan o konuyu bilmeyenlerin yanında daha üstün durumdadır.
- Bilmediğin işe karışma, bilmediğin yola gitme: Kişinin deneyimi veya bilgisi olmadığı alanlara girmemesi gerektiğini anlatır. Hazırlıksız ve öngörüsüz bir şekilde hareket etmek, başarısızlık veya tehlikelerle karşılaşmaya yol açabilir.
- Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek (sormamak) ayıp*: İnsanın her şeyi bilmemesi kusur değildir ama bilmediği bir işi sorup öğrenmeden yapmaya kalkışması kusurdur.
- Bilmeyenin elinden al, bilenin eline ver: İşi bilmeyen kişinin elinde fırsatların veya değerli şeylerin heba olacağını, bilgili ve ehil kişiye verilirse faydalı olacağını anlatır.
- Bilsem de bilmek elvermez bana: Her bilginin kişiye fayda sağlamayacağını anlatır. İnsan bazen bildiği şeyden yararlanamayabilir ya da onu uygulama imkânı bulamayabilir veya bildiğini söylemeyip susması kendisi için daha yararlı olabilir.
- Akıllı bildiğini söylemez, deli söylediğini bilmez (Akıllı bildiğini söyler, deli söylediğini bilmez / Akıllı söylemeden düşünür, akılsız düşünmeden söyler): Akıllı insan bilerek ve düşünerek konuşur; deli ise haddini, konuştuğunu bilmez.
- Akıllı bilgi bilir, kurnaz ortamı bilir: Akıllı kişinin ilim ve hakikati öğrenmeye yöneldiğini anlatır. Kurnaz olan ise sadece bulunduğu ortamdan fayda sağlamaya çalışır.
- Allah bilir ama kul da sezer*: Bir işin nasıl bir sonuç vereceğini ancak Allahü Teâlâ bilir ama insan da kafasını kullanarak aşağı yukarı bir tahminde bulunabilir.
- Allah bilir kulunu, giydirir çulunu: Allahü Teâlâ kişinin gönlündekileri, neye gereksinim duyduğunu bilir ve kişiye onları verir.
- Arife tarif ne hacet: Neyin ne olduğunu bilen, anlayan kişiye açıklama yapmanın gereksiz olduğunu ifade eder. Akıllı ve sezgili insanlar, söylenmeden de durumu kavrarlar.
- Bin âlimin bilmediğini bir arif bilir: İlmin sadece kitaplardan öğrenilen bilgiyle sınırlı olmadığını, hikmet ve sezgi sahibi ariflerin daha derin kavrayışlara sahip olabileceğini anlatır. Âlim akıl ve bilgiyle, arif ise kalp ve irfanla hakikati idrak eder.
- Bin bilsen de bir bilene danış*: Bilgisi çok olanın bile deneyim sahibinden faydalanması gerektiğini anlatır. İnsan, başkasının tecrübesini dinleyerek kendi yolunu daha güvenli çizer.
- Bir bilir, bin satar: Azıcık bilgisi olduğu hâlde bunu abartarak sanki çok şey biliyormuş gibi ortaya koyanların durumunu anlatır.
- Bir mumdan, bin mum yanar: Bir kişinin bilgisinin, deneyiminin veya iyiliğinin birçok insana aktarılmasının ve yayılmasının mümkün olduğunu ifade eder.
- Cehli itiraf bilgiçlikten yeğdir (iyidir): Bilgisiz olduğunu kabul eden kişinin, kendini her şeyi bilen biri gibi göstermeye çalışanlardan daha güvenilir olduğunu anlatır. Açık yüreklilik ve dürüstlük, sahte bilgiçlikten üstün tutulur.
- Çok bilen çok yanılır: İnsan ne kadar bilgili olursa olsun, bilmediği daha çoktur. Çok şey bildiğini sanarak kendine güvenen kişi, bilmediği şeylere karışırsa bunlarda yanılır.
- Çok gezen çok bilir*: Çok gezen kişi, gezdiği yerlerde değişik şeyler görür, öğrenir. Eskiden bildiklerinin üzerine yeni bilgiler ekler.
- Çok yaşayan (okuyan) bilmez, çok gezen bilir*: Çok gezen kimse, görerek ve işiterek, yaşantıya bağlı olarak pek çok konuda bilgi sahibi olur, bu yönden çok yaşayan ya da okuyan kimselerden daha bilgili bir düzeye gelir.
- Daha Hanya'yı Konya'yı bilmez, devenin gevişine güler: Bazı görgüsüz kimseler hiçbir bilgileri olmadığı halde her hangi bir iş konusunda o işle uğraşan kimseleri eleştirmeye kalkarlar (geviş: Bazı hayvanların yutmuş olduğu yiyeceği tekrar ağzına getirip uzun süre sakız gibi yeniden çiğnemesi).
- Gaibi Allah bilir (Gaibi Allah'tan başka kimse bilmez): Gelecekte olacak olayları ya da insanların bilmediği gizli şeyleri yalnızca Allah’ın bileceğini anlatır. İnsan ne kadar bilgili olursa olsun, gaybın bilgisi Allah’a mahsustur.
- Gaibi bilse yerden mal çıkarır: Geleceği veya gizliyi bildiğini iddia edenlerin aslında hiçbir şey bilmediğini ifade eder. Gerçekten gaibi bilen olsaydı, bunu kendi yararına kullanır ve zenginleşirdi.
- Göz budur, dağın ardındakini görmeli; akıl budur, başa geleceği bilmeli: Akıllı insan düşünerek yarınlarını tahmin edebilmelidir.
- Göz odur ki dağın arkasını göre, akıl odur ki başa geleceği bile: Gerçek basiretin ve ileri görüşlülüğün görünmeyeni sezmek, gerçek aklın da gelecekte yaşanacak olayları önceden tahmin ederek tedbir almak olduğunu anlatır.
- Göz budur, dağın ardındakini görmeli; akıl budur, başa geleceği bilmeli: Akıllı insan düşünerek yarınlarını tahmin edebilmelidir.
- Göz var görmek için, akıl var bilmek için: Her şeyin belirli bir amaca hizmet ettiğini ve doğru kullanıldığında anlam kazandığını ifade eder. Gözler, çevremizi görmek ve algılamak için vardır; akıl ise gördüklerimizi anlamlandırmak ve bilgi edinmek içindir.
- Gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz: Birinin hoşa gitmeyen, uygunsuz durumlarından söz edilirken, bunların herkes tarafından öteden beri bilindiğini anlatmak için kullanılır: Kamar'a gelince; Ziya Paşa adında bir Türk vardı, O şöyle derdi: "Gülü tarife ne hacet, o ne çiçektir biliriz; İti tarife ne hacet, o ne köpektir biliriz." (M. Işık)
- Her şeyi bilen bir şey bilmez (Her şeyi bilirim diyen hiçbir şeyi bilmez): Her konuda söz sahibi olduğunu iddia eden kişinin aslında hiçbir konuda derin bilgiye sahip olmadığını anlatır. İnsan, uzmanlaştığı alanda değer kazanır; yüzeysel bilgi ise kişiye fayda sağlamaz.
- Herkes bildiğini okur*: Başkaları ne söylerse söylesin, insan yine de kendi bilgisine ve düşünüşüne göre iş yapar.
- İnsan bilmediğini ayağının altına alsa başı göğe değer: Kişinin bilmedikleri bildiklerinden çok daha fazladır. Sürekli bilgi edinen kimse, öğrendikçe kendine yeni ufuklar açar.
- İş bilenin, kılıç kuşananın*: Her şey, onu gereğince kullanmasını, ondan yararlanmasını bilene yakışır.
- Kişi bilmediğine düşman kesilir: İnsanların anlamadıkları ya da tanımadıkları şeylere karşı önyargılı ve olumsuz tavırlar sergilediklerini ifade eder. Bilgisizlik, korku ve düşmanlık duygularını tetikleyebilir.
- Kişi bilmediğini öğrenmeli: İnsan fırsat buldukça yeni yeni şeyler öğrenip daha çok bilgi sahibi olmalıdır.
- Söyleyen eker, dinleyen biçer: Bilgiyi paylaşan kişinin bir tohum ektiğini, bu bilgiyi dinleyen ve uygulayan kişinin ise bu bilginin meyvesini topladığını ifade eder. Bilgi ve öğütler, doğru şekilde dinleyip kullananlar için değerli sonuçlar doğurur.
- Yol bilen kervana katılmaz*: Bir işi kendi başına yapabilecek olan, başkalarının yardımına gerek duymaz.
- Yol bilenle yürüyen, yorulmaz*: Deneyimli ve bilgili kişilerle birlikte hareket edenlerin daha az zorluk çekeceğini anlatır. Bilge bir rehberin yol göstermesi, insanı hem zaman kaybından hem de hatalardan korur.
- Yol bilmezsen yola git: Bir konuda tecrübesi olmayan kişinin o işe girişerek öğrenmesi gerektiğini anlatır. Bilgi ve deneyim, ancak denemek ve yola koyulmakla kazanılır.
- Zenginin sermayesi kasasında, âlimin sermayesi kafasında*: Zengin kişinin zenginliği parasıdır, her işini parayla kolayca yaptırır; bilgin kişinin zenginliği ise kafasındaki bilgisidir, düşüncesidir.
Ayrıca bkz.:
Cahil ile ilgili atasözleri ve anlamları
İlim ile ilgili atasözleri ve anlamları
Soru/Yorum Gönder