Kibrit çöpü Çöp birikintisi - Mermer oymakta kullanılan ucu sivri taşçı kalemi.
Çöp ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "çöp" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Çöp atlamamak: Çok dikkatli olmak, hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak: Çöp atlamayan titiz ve acar bir muhabir. (N. Muallimoğlu)
- Çöp atlamaz: Gözünden hiçbir şey kaçmayacak kadar titiz ve dikkatli: Kudret çok özgün, titiz, çöp atlamaz bir araştırmacıdır. Kaynaklarda okuduklarıyla yetinmez, her ayrıntıyı kendi saptamadıkça içi rahat etmez. (A. Kabacalı)
- Çöp gibi: Pek zayıf ve ince: "Çöp kız, çöp kız" diye alay ederlerdi çünkü çöp gibiydi, çok zayıftı, çırpı gibiydi. (G. Budayıcıoğlu)
- Çöp kadar kalmak: Çok zayıflamak: Aynada baktın mı kendine? Çöp kadar kaldın. Yemezsin, içmezsin, konuşmazsın. (İ. İ. Turan)
- Çöp kapan: Kızgın ateş, kor.
- Çöp taşlamak: Ad çekmek.
- Çöpe dönmek: Çok zayıflamak: Avurtları çökmüştü; aniden çöpe dönmüş boynunun etrafında gömleğinin yakası kocaman kalmıştı.
- Çöpe gitmek: Yapılan iş boşa gitmek: Sınav programı çöpe gitti, şimdi yeni bir program hazırlayacağız. (A. Aydın)
- Çöpten çelebi: Zayıf, narin kimseler için kullanılır: Vezir oğlu çöpten çelebi, surat yoksulu... Ama kimin umurunda. Babası Koca Osmanlı Veziri, hazineleri de para dolu. (Y. Kemal)
- Çöpten direk: Çürük iş: "Müstedillin istidlâli, çöpten direk" dediğini nazar ve mütâlaa ettim. (T. Velioğlu)
- Gözünü daldan budaktan (çöpten) esirgememek (sakınmamak): Olur olmaz tehlikelere aldırmamak, tehlikelerden korkmamak: Demirci Dursun, Allah'tan başka kimseden korkmayan, gözünü daldan budaktan esirgemeyen biriydi (B. Yazgan). Savaş sırasında gözünü çöpten ve budaktan sakınmaz iyi at binici, usta silâhşor, tüfek atıcı, okçu ve yarar er idi. (Evliya Çelebi)
- Üzümün çöpü armudun sapı var demek: Her şeye kusur bulmak, hiçbir şeyi beğenmemek: Armudun sapı var, üzümün çöpü var diyen, her şeyden mahrum kalır. (S. Çubukcuoğlu)
Çöp ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "nikah" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Çöpsüz üzüm olmaz (Üzüm çöpsüz olmaz): Bazı şeylerin kusuru onların olmazsa olmazıdır, o şeylerin doğal özelliğidir.
- Altın çöpe düşse değerinden düşmez: İnsanın gerçek değeri bulunduğu yere göre değişmez.
- Armudu sapıyla, üzümü çöpüyle, pekmezi küpüyle: Her şey kusurlarıyla ve kendine özgü nitelikleriyle birlikte değerlendirilip kabul edilmelidir. Kötü yanlarını aramak yerine iyi yanlarına bakarak iyimser olunmalıdır.
- Armudun sapı var üzümün çöpü (var): Kusursuz insan yoktur. Küçük de olsa herkesin mutlaka bir kusuru vardır.
- Bir çöplükte iki horoz ötmez*: Aynı mekanda, makamda veya aynı durumda birden fazla lider veya yetkili kişinin bulunamayacağını, birden fazla kişinin aynı konuda etkili olamayacağını ifade eder.
- Bülbülle konuşan güle, kargayla konuşan küllüğe (çöplüğe): İyi huylu kimselerle arkadaşlık yapan iyilik etmeyi, kötü huylu kimselerle arkadaşlık yapan da kötülük yapmayı öğrenir.
- Çok olup çöp olacağına, az olup öz olsun: Değersiz bir çokluk yerine kaliteli bir azlık tercih edilmelidir anlamındadır. Sayıdan çok nitelik önemlidir.
- Elin gözündeki çöpü görür, kendi gözündeki merteği görmez: Büyük kusurlarına bakmayıp başkasının en küçük kusurunu bile kınayanlar için söylenir (mertek: Kalın odun).
- Et kemiksiz, üzüm çöpsüz olmaz: Her güzel veya faydalı şeyin yanında mutlaka bir kusur ya da eksikliğin olabileceğini ifade eder. Hayattaki olumlu şeylerin bile beraberinde bazı zorluklar ya da istenmeyen durumlar getirebileceğini anlatır.
- Gönül var otluğa, gönül var çöplüğe konar (Gönül var güllüğe, gönül var küllüğe konar)*: İyi ve güzel şeyleri seven yüksek ruhlu insanlar olduğu gibi kötü ve pis şeylerden hoşlanan aşağılık insanlar da vardır.
- Her horoz (tavuk) kendi çöplüğünde (küllüğünde) öter (eşinir)*: Herkes ancak kendi çevresinde sayılır ve sözü orada geçer.
- Her üzümün dibinde çöpü vardır (Hiç üzüm yoktur ki dibinde çöpü olmaya): Her şeyin bir kusuru veya olumsuz yönü olduğunu ifade eder. Hiçbir şey mükemmel değildir ve her şeyin kendine özgü eksiklikleri veya kötü yönleri bulunabilir.
- Hırsızlıkla kahpelik saman çöpünün arkasındadır: Hırsızlık ve kahpelik uzun süre saklı kalacak türden bir suç değildir.
- Horoz ölür, gözü çöplükte kalır*: İnsan, bir zamanlar egemen olduğu, sözünü geçirdiği bir çevreden veya makamdan ayrıldıktan sonra bile oranın özlemiyle, hırsıyla yaşar.
- Kadın vardır çerden çöpten aş eder, kadın vardır, pişmiş aşı taş eder: Her kadın hakkıyla ev hanımlığı yapamaz.
- Üzüm çöpü ile, et kemiği ile satılır: Her şeyin kendi kıymetinin yanında, bazı istenmeyen veya değersiz yönleriyle birlikte geldiğini ifade eder.
- Üzümü elde gör, çöpünü yerde gör: Bir şeyin değerli veya istenen kısmının elde tutulması gerektiğini, gereksiz veya istenmeyen kısımlarının ise göz ardı edilmesi gerektiğini ifade eder (?).
- Sakınılan (Esirgenen) göze çöp batar*: Üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.
- Yel esmeyince çöp deprenmez [Rüzgar esmeyince yaprak oynamaz (dal kımıldamaz)]*: Her olayın bir sebebi olduğunu ve bir şeyin harekete geçmesi için bir etkenin gerektiğini ifade eder (deprenmek: Kımıldamak, hareket etmek, sarsılmak).
- Yılan deliğine çöp sokulmaz: Tehlikeli ve zararlı kişilere dokunulmaması gerektiğini anlatır. Böyle kişilerle uğraşmak daha büyük zarar ve tehlike doğurur.
Çöp ile ilgili birleşik kelimeler
- Çöp arabası:
- Çöplerin ve atıkların toplanıp taşındığı araba.
- (mecazi) İşe yaramaz, değersiz, kaba saba kimse.
- Çöp ayırma: Şarapçılıkta, üzüm tanelerini salkımdan koparma işlemi.
- Çöp bacası: Bir binada, bina boyunca düşey olarak uzanan, içine boşaltma ya da dökme düzeni yardımıyla çöplerin atıldığı geniş boru.
- Çöp çıkaran: Eskiden ev ve dükkanlarda biriken çöpleri toplayanlara verilen ad.
- Çöp kebabı: Kuşbaşı etin kızartılmış patlıcan dilimlerine sarılıp çöplerle tutturularak çömlekte pişirilmesiyle hazırlanan kebap.
- Çöp makinesi: Boşaltma borusu içindeki bir su akımıyla sürüklenerek tekneye dökülen çöpleri toz haline getiren elektrikli aygıt.
- Çöp şiş: Kuşbaşı et parçalarının ince çubuklara dizilerek hazırlanmasıyla yapılan şiş kebabı.
- Çer çöp:
- Çalı çırpı kırıntısı.
- Süprüntü.
- (ünlem) Bazı çocuk oyunlarında "dikkat" anlamında kullanılan bir uyarma sözü.
Soru/Yorum Gönder