Müsellesat, üçgenleri hesaplamayı konu edinen matematik kolu, trigonometri [müsellesden (üçgen, üçlü) türemiştir]: Bunun gibi, müsellesat ilmini de Avrupalılara öğreten yine Müslümanlar oldu (Mevlana Halid-i Bağdadi). Cebir, müselle…
Üçlü: Savaş başlamadan önce Avrupa'nın büyük devletleri, bir tarafta üçlü bağlaşma "İttifakı Müselles" (Almanya, Avusturya- Macaristan, İtalya); öbür tarafta üçlü anlaşma "İtilafı Müselles" (İngiltere, Frans…
İnkar edilemeyen, karşı çıkılamayan, söz götürmez bir şekilde: Müslümanlığa halisane hizmeti dünyaca müsellemdir Türklerin. Tarih de buna şahittir. (örnek cümle) (tarih) Osmanlı Devletinin kuruluşu sırasında, Orhan Gazi zamanında…
Yatıştırıcı, sakinleştirici: İnsanın iyilik duygusunun dengeli bir şekilde geliştirilmesi halinde duygular ruhumuzda müsekkin görevi görür. (İlgili cümle) Teskin eden, sükun veren: Kaybolmuş bir iradenin yerini alan bir başka irad…
Müseccel, kütüğe geçirilmiş, tescil edilmiş, sicilli. Araçlar trafik şube veya bürolarında müseccel veya mevzuatına göre belediyelerde kayıtlıdır. Müseccel marka : Tescil edilmiş ve tescilli olarak korunan marka anlamına gelmek…
Bir şeyin olmasına, yapılmasına sebep olan, neden yaratan, yol açan (kimse veya şey). Örnek cümleler: Bu vahim tablonun elbette bir müsebbibi vardır... Ufak tefek kusurları görmezden geliyor, lakin büyük hataları da affetmeyerek, mü…
Eşit, denk: Hendesenin meşhur mütearifesine göre, ayrı ayrı başka bir şeye müsavi olan iki şey birbirine de müsavidir. (İlgili cümle kaynağı: N. F. Kısakürek) Müsavi olmak: Denk, eşit olmak: Gören ile görmeyen, karanlıkla aydınl…
Eşitlik, denklik, aynı haklara sahip olma durumu: Herkes Allah'ın kuludur; kullukta ise müsavat vardır (Y. Bahadıroğlu). Kanun, bir iktisadi ve içtimai müsavat değil, fakat kanun karşısında hukuki bir müsavatı göz önünde bulundu…
Okullarda öğretmenlerinin gözetiminde öğrenciler tarafından düzenlenen şiir, piyes vb.nin yer aldığı gösteri: Son hafta hep müsamerelerle geçti. 19 Şubat “Bayrak Bayramı” ve bu münasebetle okulumuz çevre ilçelerde müsamereler yaptı…
Hoş gören, hoşgörülü davranan, anlayışlı, toleranslı: Dini inançları, zalim ve zorba olmasına engeldi. Aldığı terbiye müşfik, anlayışlı, müsamahakar olmasını gerektiriyordu. (İlgili cümle kaynağı: Y. Bahadıroğlu) Göz yuman: Müşrik…
Hoş görme, hoşgörü: İçinizden fazilet ve imkan sahibi olanlar, müminleri affedip müsamaha göstersinler. Siz de Allah’ın sizi affedip müsamaha göstermesini istemez misiniz? Allah gerçekten çok affedicidir, merhameti ve ihsanı boldur…
Devletin verdiği görevler sırasında edinilen mal varlığının kamuya ait sayılması kuralına dayanılarak birçok İslam devletinde uygulanan müsadere, Osmanlı İmparatorluğunda devletin, haksız kazançla zengin olmuş görevlilerin malların…
Kendisinde bulunan bu kabiliyeti daha hayatta iken, kendisinde böyle bir kabiliyetin varlığını hissettiği bir başkasına öğretip aktarmak ve yapmasına izin vermek: Ölürken el vermiş ona, o da o gün bugündür bu işi yapardı. (derl…
Dini-tasavvufi edebiyatta kullanılan "el almak" deyimi, tarikata girmeyi, bir mürşide bağlanarak manevi eğitimini ona teslim etmeyi ifade eder. Tasavvuf bir öğretidir, ancak bu işin ustasından, yani bir mürşitten el…
Yarışma: Şehzadebaşı ve Taksim'de kurulan sirklerde güreş müsabakaları düzenlendi. (İlgili cümle) Spor karşılaşması: Oynanan 32 müsabaka sonucunda her iki takım da 48 puana sahipti. İmtihan, sınav: Orta okul mezunları bu bölü…
İzin, icazet, ruhsat: Yanlış kararlar vermemize ve yanlış işler yapmamıza müsaade etme ya Rabbi. (dua) Elverişlilik. Müsaade etmek (buyurmak) : İzin vermek: Müsaade ediniz efendim, söz söyleyeceğiz. Geçiş için yol vermek, yo…
Dantel Her türlü iplikle tığ ile el yordamıyla örülen veya bir kumaşın kenarına işlenen türlü biçimde ince ve ağ görünümünde süs örgüsü, elişi. Örnek cümle: Çünkü Mükerrem Hanım için dantel kutsaldı. Dantel, evin kadınını hama…