Bir işte birine yardımcı olarak çalışan erkek. Yamak çırağın bir altıdır: Aşçının yardımcısı olarak servis yapmak üzere bizimle gelen genç yamak, uşağın yanına yerleşti. (örnek cümle) (tarih) Yeniçeri ocağına topçu, kumbaracı gib…
Suç bağışlama. Yüce Allah'ın lütuf ve merhamet ederek kullarının günahlarını affetmesi, bağışlaması. Mağfiret, Allah'ın, kullarını koruma kalkanına alması, onları örterek kötülüklerin etkisinden arındırması ve hatta köt…
Eş kenar yamuk - Geometri Bir yana doğru eğik olan, çarpık, eğri: Masanın bir ayağı yamuk. (matematik) Yalnız iki kenarı koşut olan dörtgen: Yamuğun alanı, koşut kenarların toplamıyla aralarındaki dik uzaklığın (yüksekliğin…
Güç, etki ya da beceriklilik bakımından hayret uyandırıcı olan, alışılmışın üzerinde: Yaman bir asker. (Eskiden) Kötü: Ölümle sarmaş dolaş yaman bir dönemdi o dönem. Alışılmadık, olağanın dışında: "Köhne çatısı yaman bir gür…
Zımnen, açık açık değil üstü kapalı, örtülü ve dolaylı olarak anlamlarında kullanılır: Mazmun, herhangi bir fikri doğrudan doğruya değil zımnen ve dolambaçlı bir şekilde bir sembol vasıtasıyla ifade etme sanatıdır. Asıl manası yanın…
Üzengi Eyerin iki yanında bir kayış ucunda asılı bulunan ve hayvana binerken ya da binildiğinde ayakların basılmasına yarayan altı düz demir halka. Dam ustası, elektrikçi, ağaç budayıcısı gibi işçilerin bir halata, ahşap bir elekt…
Zemberek Merkezdeki ucu sabit olmak üzere bir düzlem üzerinde sarmal biçimde sarılmış çelik bir şeritten oluşan yay. Zembereğin döndürülüp sıkıştırılması sonucu zemberekte bir hareket enerjisi birikir. Genellikle eski saatler…
"Düşünüyorum öyleyse varım" Descartes Evrende ya da düşüncede bulunan, yok karşıtı: Düşünüyorum, öyleyse varım. (Descartes) Elde bulunan her şey: Bütün varını ortaya dökmek.
Zeamet (tarih) , Osmanlı Devleti idari örgütlenmesinde, senelik 20.000 - 100.000 akçe gelir getiren bir birimin (toprağın) tasarrufunun askeri ve idari hizmet karşılığı bir kişiye verilmesi: Zeametler, eyalet merkezlerinde bulunan h…