Dayanma, karşı durma, karşı koyma, direniş. (fizik) Bir yapı ya da makine gerecinin direnebileceği en büyük gerilme, direnç: Bir bina kolonunun, uçak kanadının, makine dişlisinin maruz kalacakları ağırlık, hava, güç, basınç, sürt…
Dayanıklı, dirençli, güçlü, sağlam, mukavemetli: Sohbet, dostluk ve yarenlik insanı daha mukavim, daha dirençli kılıyor. (İlgili cümle kaynağı: K. Sayar) Karşı koyan, başkaldıran: Cemiyet, kendi dafi ve mukavim kuvvetlerini kullan…
Sözleşme. Mukavele, hukuki sonuç meydana getirmek amacıyla iki veya daha çok kişinin, kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen bağlayıcı özelliği olan işlem. Mukavele yapmak : Sözleşmek, anlaşma i…
Kesim. Mukataa, devlete ait bir malın, bir gelirin bir bedel karşılığında kiralanması demektir. Geliri devlete ait olan ve doğrudan devlet hazinesine aktarılan topraklar. Mukataa usulü, hazineye ait herhangi bir gelirin (vergi k…
Sıkıntılı, bunaltıcı, kasvetli, sıkıntı verici: Yığın yığın zulüm! Bulunduğum o mukassi mahalden ayrıldım (M. E. Düzdağ). Şimdi Feride'nin girdiği değil, düştüğü yer, mezaristan gibi büyük, zindan gibi mukassi bir evin alt katın…
Kararlaşmış, kararlaştırılmış, kesinlik kazanmış: O zamandan beri sizinle müşerref olmak arzusundaydım. Demek ki mukarrer vakit bu vakitmiş. (İlgili cümle kaynağı: S. Ayverdi) Yerleşmiş. (tarih) Osmanlı Devletinde atamaları bir …