Daha basit, daha kolay, daha yalın duruma getirmek: Günler boyunca analizimizi özete indirgemek için uğraştım... (A. Sobel). (mecazi) Bir...
İndi, herkesin kabul edebileceği bir temele dayanmadan, bir kimsenin kendi kanısına dayanan, kendi görüşüne göre olan, kendince demektir: Ka...
İncik boncuk bileklikler İncinmiş olan. (halk dilinde) Ağrı, sızı, acı. Bacağın diz kapağından topuğa kadar olan kısmı. (Kimi bölg...
İnci (müge) çiçeği İnci çiçeği, zambakgillerden, Orta Avrupa dağ ve ormanlarında yetişen, geniş, sivri yaprakları arasında ince bir sa...
İstiridye kabuğu içinde inci tanesi İstiridye cinsi kimi kavkılı deniz hayvanlarının, içlerine giren kul taneciklerini salgıladıkları...
İnceltici sentetik tiner İnceltici, boyaların daha kolay uygulanabilmesi için yoğunluğunu azaltmak, akışkanlığını artırmak, sulandırma...
İnce olma (kalın olmama) durumu. İnce ve nazikçe davranış, nezaket: Peygamber büyük bir incelik göstererek hanımı Safiyye'in, dizine b...
Değer verilen kimseden gelen iyilik, kayra. İhsan, lütuf eş anlamları: Allahü Teala inayet edip kendi vasıflarından bazılarını cüz'i ola...
Allah'a inanmak, itikat: "Eğer inanıyorsanız, üstün sizsiniz. (Ali İmran 139. ayet)" Bir düşünceyi, bir kanıyı doğru s...
Bir işten doğabilecek zararı karşılamak üzere bir tarafın öbürüne gösterdiği karşılık ya da bir başkasının kuşkularını gidermek amacıyla bir...
İnanmak işi, inanma. Bir kimse ya da bir şeyin doğruluğuna, gücüne ve büyüklüğüne sarsılmaz bir duyguyla inanma.
Kendisine inanılan, güvenilen ve sır verilen kimse, sırdaş: İnal Beğ, yalan söylemez bir kişilik olduğundan 'Kendisine inanılan' an...
Bağdaşma, uyuşma, birbirini tutma. Kaynaşma. İmtizaç etmek : Bağdaşmak, uyuşmak, kaynaşmak: Güler yüz, sevgi, şefkat, merhamet, ilgi, ...
Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak ya da koşul, ayrıcalık. Devlet tarafından, gazete, fabrika kurmak, maden vb. işletmek gibi bir ki...