Laf Sözlük

Kazımak nedir? Kazıtmak ne demektir? Anlamı

Saçları kazımak Kesici bir aracı sürte sürte bir şeyin yüzündeki bölümü kaldırmak: Duvardaki eski boyaları kazıdık. (kelime ile ilgil...

Küçük kazıcı makine (ekskavatör) Kazı yapan kimse, araç ya da makine: Şirketin iki ekskavatörü (kazıcı kepçe) bulunuyordu. Bunları ik...

Toprağı kazma işi ya da kazılan yer. Tahta maden gibi şeyler üzerine yazı ya da resim oyma işi. (arkeoloji) Yer altındaki tarihsel d...

Kazein Sütte bulunan ve çeşitli boyaların, yapıştırıcıların, plastiklerin, yapay tekstil liflerinin yapımında ve daha birçok sanayi da...

Türkiye'de Kazayağı otu Ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzer bir bitki türü. Çok kollu çengel. (denizcilik) İki ucu...

Anadolu ve Rumeli Kazaskerleri (minyatür 16.yy) Kazasker (tarih, kadı ya da kazı ve asker) Osmanlı Devletinde ilmiye sınıfının en yük...

Kazaska bacak figürlerine önem vererek ve hızlı oynanan, Kazak kökenli bir Rus halk dansı. Cumhuriyetin 10. yıl kutlamaları nedeniyle Ankara...

Rastgele, tesadüfen. Allah Teâlâ, her birimizi teker teker çok seviyor. Bizleri O yarattı. Burada kazara bulunmuyoruz (S. Friedlander). Ka...

Kazandibi tatlısı Kazandibi, süt, şeker, nişasta ve pirinç unuyla yapılan, pişirilirken dibi tutturularak hafif yanık kokusu verdirile...

Kazanç Kazanılan şey, temettü eş anlamı: Kazancının azlığıyla yakınmak ya da çokluğuyla övünmek gibi adetleri yoktu. (mecazi) Yarar...

Bayan kazağı Baştan geçme, genellikle kollu bazen de kolsuz, boyu en çok kasıklara kadar gelen örme giysi: Anası ona bir kazak ördü. ...

İşten kaçmak: İlki, insanların doğal içgüdülerinden ve rahata olan düşkünlüklerinden kaynaklanan "doğal kaytarma", ikincisi ise ...

Kaytan bıyık (Orhan Gencebay) Pamuktan ya da ipekten bükülerek yapılmış ince sicim (ip). Şimdi de elleri titriyor, al ibrişimden örm...

Mimaride kayrak taşı Ekime elverişli olmayan, verimsiz, taşlı, kumlu (toprak veya arazi). (mimari) Yer döşemede ve duvar kaplamada k...

(felsefe) Allahü Teala'nın nesneler dünyasını yöneten yetkin gücü. Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik, lütuf, ihsan, ...

Ayrılmayacak biçimde iyice yapışıp birleşmek. Birbirine iyice uymak: Bu renkler iyi kaynaşmış. Sıkı fıkı olmak, iyice anlaşıp bağdaşmak: ...

Kaynama Kaynama noktası (fizik) bir sıvının içinde gözle görünür buharlaşmanın başladığı ve sıvının buhar basıncının açık hava basınc...

Kaynamak (fizik) Bir sıvı için buhar basıncı açık hava basıncına eşitlenip, içinde gözle görülür buharlaşma başlamak: Suyun kaynamas...

Doğal su kaynağı Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba: Gülüşleri hiç kirlenmemiş kaynak suları gibi berraktı. (İlgili cümle ...

Kayışlar Bir kasnak, makara veya dişli de oluşan dönme gücünü başka bir kasnağa aktarmak amacıyla kullanılan ve iki kasnak arasına ge...

Kayısı Kayısı, (botanik) anayurdu Asya olan, dalları yaygın ve dik, yaprakları az çok yürek biçiminde, oldukça büyük çiçekleri pembem...