Ceket astarı Giysi, perde, çanta, ayakkabı gibi şeylerde, kumaşın ya da derinin içine geçirilen ince kat: Cebinde birkaç kuruş bozuk parayla, bir de ceketinin kol astarı içine dikili, canından "kıymatlı" ölümlük, di…
Yanağın, elmacık kemiğinden çene kemiğine kadar olan ve ağız boşluğu hizasına gelen bölümü: Açlıktan avurtları avurtlarına geçmiş... (İlgili cümle kaynağı: K. Tahir) İçinde "avurt" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları…
Bir şeyi yüksekçe bir yere iliştirerek sarkıtmak. Sehpaya ya da bir ağaç dalına takılı bulunan ve ucu halka biçiminde birleştirilmiş ipi birinin boynuna geçirmek yoluyla altında bulunan iskemle ve benzeri şeyleri birden çekerek o ki…
Bir şeyi, bir kimseyi anlatmaya, anımsamaya yarayan sözcük: Güllü, köylü adı diye, Doktor'un karısı değiştirmiş kızın güzelim adını. (İlgili cümle kaynağı: A. Nesin) (dil bilim) Evrendeki bütün canlı ve cansız varlıkları, duyg…
Bir şeyi kapalı durumdan çıkarmak: Aç kapıyı, efendimizin emri var. (N. Kemal) Herhangi bir şeyi kullanılır, çalışır, işler, etkin duruma getirmek: Yeni yolu vali açtı. Bir şeyin kapağını ya da örtüsünü kaldırmak: Sandığı açtı, şi…
4 soru/yorum
Çarşaflı bir bayan Yatağın üstüne serilen ya da yorgana kaplanan, bezden yapılmış örtü: Annem divanın örtüsünü toplayıp çarşaf serdi, yatağımı hazırladı (A. Büke). Herkes çıkınca, çarşafları değiştirmek için yatakhanelere gelirdi. …
Boyun Baş ile omuz arasındaki bölge: Boynumu kesse gık demezdim (N. Cumalı). Gerdanı bir kuğunun boynu gibi uzamıştır. (Y. K. Karaosmanoğlu) Şişe ya da güğüm gibi kapların dar olan üst bölümü. (coğrafya) Bir engebenin, bir dağın …
1 soru/yorum
Çığın kar üzerinde açtığı iz. Hayvanların gide gele kar üzerinde, tarla içinde ya da dağ yamacında açtıkları ince yol, patika. (mecazi) Başkalarının da izleyebileceği yeni bir biçim, yol, yöntem ya da görüş: Kim İslam'da iyi…
Çamur Suyla karışıp macun durumuna gelmiş toprak: Çamura bata çıka eve doğru gidiyordu. Ayakları, çamura bulanmış, her adımında kayıp duruyordu. (S. Kömürcü) (mecazi) Ona buna sataşan, sırnaşık (kimse): Ne çamur adam! (E. Yı…
Atatürk Hava alanında apron Apron, hava alanlarında uçakların uçuşa hazırlanmasına, manevra yapmasına, park etmesine, yolcuların inip binmesine, yük doldurulup boşaltılmasına yarayan, uçuş pistiyle hava alanı binası ya da yapı…
Adım Yürümek ya da koşmak için yapılan ayak atışlarının her biri: Sağlam adımlarla yürümek. Bir adımda alınan yol (genellikle 75 cm kabul edilir): Aradaki mesafe kırk adımdır. Bir dizi eylem, süreç, iş içinden her biri: Bunda…
Kuru soğuk. (Hava ve gece için) Soğuk: Hava kararmak üzere ve dondurucu bir ayaz çıktı. (H. Erdem) (argo) Zararlı, tehlikeli ya da kötü durum: İşler ayaz.
Bir şeyi kendine ya da başka bir yöne doğru hareket ettirmek: İki tokmaklı guguklu saatin zincirini çekti (S. Faik). El arabasını çekmek. Adamı bir yana çekip konuştuk. Sıvıyı içine almak, emmek: Sünger suyu iyi çeker. Duvar nem çe…
Bir yere takılmaya, tutturulmaya yarayan eğri demir. (spor) Yağlı güreşte ayakla rakibin bir ayağını sarma biçimindeki bir oyun. (müzik) Bir notaya değerini belirtmek üzere eklenen işaret. Ç ve Ş harflerini C ve S harflerinden …
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu zaman deride şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateşle kendini gösteren, sivilce, kan çıbanı, göydergi, şirpençe gibi çeşitleri olan irin yığını. Çıban ile ilgili birleşik kelime ve fiiller …
İnsanda akciğer ve karaciğer Akciğer ve karaciğerin ortak adı. (Kasaplıkta) Hayvanın akciğer, yürek ve karaciğerinin oluşturduğu takım. Bunlardan yapılan yemek: Ciğer kebabı. Arnavut ciğeri. (mecazi) Yürek, iç: Ta ciğerinden gel…
Eski çanak Toprak, metal, plastik gibi maddelerden yapılmış, yayvan, çukurca kap: Çanakkale çanağıdır, ondan sır çıkmaz (Atasözü) (botanik) Çiçeğin hemen altındaki (çiçek goncası açılınca oluşan) yeşil yapraklar. Eski hat …
Bir nesnenin tabanıyla en yüksek noktası arasındaki uzaklık: İnsan boyu, duvarın boyu vb. Bir yüzeyde uzunluk: Sıranın boyu, odanın boyu, cetvelin boyu vb... Masanın boyu eninden uzundur. Yol, ırmak, deniz gibi şeylerin uzayıp gi…
1 soru/yorum
Açlık ve acıkmak ile ilgili deyimler ve anlamları İçinde "açlık, acıkmak" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler: ( atasözlerine geç ) Acından ölmek : Çok acıkmak: "Daha pişmedi mi yemek? Hadi g…
İçinde kimse ya da hiçbir şey bulunmayan: Boş ev, boş kutu, çay boşları vb. Bir işe yaramayan: Neden boş geçen yıllardan içim ezik? (O. V. Kanık) İşsiz: Boş gezmek, boş durmak vb. Bilgisiz: Boş adam, boş kafalı vb. Görevlisi bu…
Dişli çark Bir eksenin döndürdüğü, tekerlek biçimindeki makine parçası: Değirmen çarkı, dişli çark vb. Dönerek işleyen tekerlekli âlet: Çömlekçi çarkı. Bileği çarkı. (askeri) Herhangi bir kıtanın, biçimini ve düzenini bozma…
Çarık Kenarları kıvrılıp iki ucu dikilen, ham deri parçasından yapılan, ayağa bağlanarak giyilen pabuç: Türk askeri manda leşlerinin derisinden çarık yapıp giyiyordu. (Y. K. Karaosmanoğlu) Yokuş aşağı inen at arabasını frenle…