- Baş ile omuz arasındaki bölge: Boynumu kesse gık demezdim (N. Cumalı). Gerdanı bir kuğunun boynu gibi uzamıştır. (Y. K. Karaosmanoğlu)
- Şişe ya da güğüm gibi kapların dar olan üst bölümü.
- (coğrafya) Bir engebenin, bir dağın keskin sırtının geçmeye elverişli, alçalan kısmı.
- Sorumluluk, üstüne alma, yüklenme: Günahı öyle diyenlerin boynuna (İlgili cümle kaynağı: N. Cumalı).
- Bir kilitte, anahtarın hareketiyle dili sabit ya da hareketli kılan yaya bağlı hareketli parça.
Boyun ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "boyun" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Boyun borcu: (deyiminin anlamı) Ödev, vecibe.
- Boyun bükmek: Acındırıcı davranışta bulunmak.
- Boyun eğmek: İsteyerek ya da istemeyerek razı olmak, katlanmak.
- Boyun kesmek: Başını eğmek.
- Boyun kırmak: Saygı duyulan bir kimse karşısında, ayaktayken başı öne eğmek.
- Boyun olmak: Kefil olmak.
- Boyun tutmak: Karşı çıkmak, itiraz etmek, başkaldırmak.
- Boyun vermek: Buyruk altına girmek, boyun eğmek.
- Boynu bükük: Yoksun ve üzgün.
- Boynu eğri: Herhangi bir nedenle birine karşı direnecek ya da söz söyleyecek durumda olmayan.
- Boynum kıldan ince: (deyiminin anlamı) Haksız olduğum sonucuna varılırsa verilecek her cezaya razıyım, her şeyi kabul edeceğim.
- Boynuna almak: Bir şeyi borç ya da ödev olarak almak.
- Boynuna borç (boynumun borcu): Bir işi yapmakla ödevli: Onların nafakası boynumuza borçtur. (S. Ali)
- Boynuna geçirmek: Bir şeyi kendine mal etmek, sahip çıkmak, zimmetine geçirmek.
- Boynunda kalmak: Üzerinde kalmak.
- Boynunu bükmek:
- Acındırıcı davranışta bulunmak.
- Bir durumu, bir işi, ister istemez kabul etmek.
- Boynunu kırmak: (hakaret) Çekip gitmek: Haydi, kır boynunu!
- Boynunu uzatmak: Her şeye, razı olmak, her cezayı kabullenmek.
- Boynunu vurmak: Başını keserek idam etmek.
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu
»