- Bir nesnenin tabanıyla en yüksek noktası arasındaki uzaklık: İnsan boyu, duvarın boyu vb.
- Bir yüzeyde uzunluk: Sıranın boyu, odanın boyu, cetvelin boyu vb... Masanın boyu eninden uzundur.
- Yol, ırmak, deniz gibi şeylerin uzayıp giden kıyısı: Dere boyundan gideceğiz (S. Ali)
- (toplumbilim) Göçebe insanlarda kandaş ve aynı soydan sayılan, bir başa bağlı bulunan topluluk, kabile.
Boy ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "boy" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Boy atmak (almak, sürmek): Boyu uzamak, daha boylanmak: Görülmedik bir şekilde serpilip boy attı. İki yaşındayken gürbüz bir çocuk oldu. (M. Y. Kandemir)
- Boy bos yerinde: Uzun ve biçimli: Üç genç, üçü de adamakıllı göz alacak kadar yakışıklıydı. Hepsinde boy bos yerinde idi. (S. Erol)
- Boy göstermek: Gösteriş yapmak, ortaya çıkmak: Dalmış, eve bakarken, verandanın yerden üç basamak yüksek merdiveni üstünde bir kadın boy gösterdi. Uzunca boyluydu. (C. Dağcı)
- Boy ölçüşmek: (deyiminin anlamı) Değer, güç vb. konularda başkalarıyla yarışmak: Süvariler, piyadeler ve kemankeşler boy ölçüştü karşılıklı. (Y. R. Efe)
- Boy vermek:
- (Su) İnsan boyunu aşacak derinlikte olmak.
- Dalarak suyun derinliğini boyuyla ölçmek: Baktım, oğlan suda yatay değil de aşağısı ağır çeken bir kütük gibi dimdik boy vererek batıp çıkıyordu. (H. İ. Dinamo)
- Büyümek: Her bitki, her toprakta boy vermez (D. A. Taşçı). Ekinler boy verdi.
- Boy vermemek: Sığ olmak, (su) insan boyunu aşmamak.
- Boya çekmek: Boyuna büyümek, uzamak: Bizim oğlan devamlı boya çekiyor. Bir görseniz şaşarsınız. (H. F. Gözler)
- Boydan boya: Bir uçtan öbür uca kadar: Duvarı boydan boya badanayla güzelce beyaza boyadım.
- Boydan kesat, içi fesat: Boyu kısa olanların kıskanç olacağını anlatan bir deyim.
- Boyu bacadan mı aştı?: (Kız) Daha evlenecek yaşta değil: Acelesi ne anam boyu bacadan aşmadı ya, dedikçe, kötülüğüne söylüyormuşum gibi hop oturup hop kalkıyordu rahmetli. (M. Balel)
- Boyu (boyuna) beraber: Kendi boyu kadar: Boyu beraber oğlu var.
- Boyu boyuna, huyu huyuna (uymak): Karı koca ya da arkadaşlar arasında her bakımdan uyum olması gerektiğini anlatır: Bakmışsın alımlı biri çıkıvermiş karşına; hani derler ya, boyu boyuna huyu huyuna uyan... (A. Ö. Çağlar)
- Boyu devrilsin (devrilesi): "Ölsün" anlamında bir ilenme: Allah onun belasını versin, boyu devrilsin, o şerefsiz bizi perişan etti, elimizde avucumuzda hiçbir şey kalmadı. (A. Aybora)
- Boyun bir karış uzadı: (alay yollu) "Gereği olmayan o işi yapmakla sanki yükseldin" anlamında kullanılan bir söz: Bana "Dünya Hikaye Yarışması'na katıldın da, boyun bir karış uzadı mı?" diye sordu. (H. Çekinkaya)
- Boyuna bosuna bakmadan: "Çelimsizliğini, boyunun kısalığını göz önünde tutmadan" anlamında kullanılan bir söz: Boyuna bosuna bakmadan karşı koydun düşman askerine ha! Var ol yavrum, var ol be! Kimin oğlusun sen bakalım? (Y. Bahadıroğlu)
- Boyunca çocuğu olmak: Yetişkin çocuğu olmak: Boyunca çocuğu var bir de...
- Boyundan büyük işlere kalkışmak: Başaramayacağı işlere girişmek: Madem bir şey değişmeyecekti, ne diye boyundan büyük işlere kalkıştın da kız kaçırdın? (M. Küçüksarp)
- (bir şey birinin) Boyunu aşmak: Kişinin gücünün, yeteneğinin, yetkisinin üstünde olmak: "Ama benden istediğiniz bu iş, inanın ki benim boyumu çok aşar. Bu benim altından kalkabileceğim bir şey değil! Ben kim oluyorum ki, ardınızdan bir şeyler yazabileyim? İmkânı yok; böyle bir işi başaramam!.." dedim. (M. Atalar)
- Boyunun ölçüsünü almak:
- Kendi yetersizliğinin, beceriksizliğinin bilincine varmak: Üniversiteye gidince boyunun ölçüsünü aldı. Üniversite ona en zeki olmadığını, hatta buna yaklaşamadığını gösterdi.
- Umduğu yakınlığı görememek: Bir kez boyunun ölçüsünü aldı benden, onun için bulaşamaz bana artık, o biraz yürek ister. (R. Çizen)
- Boyunca beraber: Kendi boyu kadar: Gencim demesine bakmayın, boyunca beraber çocuğu var. (H. F. Gözler)
- Boyunca kalıbını basmak: Büyük bir güvence vermek: Bu işin öyle olduğuna boyunca kalıbını basar mısın? (H. F. Gözler)
- Bir arpa boyu kadar yol almak (gitmek): Pek az ilerlemek: Meğer gide gide bir arpa boyu kadar yol almışım. En iyisi mi, Hızır atına binmeli. Öyle gitmeli. (C. E. Kavaklıgil)
Boy ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "boy" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Boyuma göre (boyumca) boy buldum, huyuma göre (huyumca) huy bulamadım*: (atasözünün anlamı) Her insanın huyu başka başkadır, bu nedenle huyu birbirine benzeyen eş ya da arkadaş bulmak çok güçtür.
- Boyuna bakmadan, söze karışır: Bazı insanlar kendi gücüne ve yeteneklerine bakmadan her işe karışır.
- Boyundan büyük işlere girişme: Kişinin kapasitesinin üstündeki işlere kalkışmanın tehlikeli ve başarısızlıkla sonuçlanabileceğini ifade eder. Bu durum, kişinin gücünü aşan görevlerle karşılaşmasının genellikle olumsuz sonuçlar doğuracağını belirtir.
- Az kaz, uz kaz, boyunca kaz* (Kuyu kazarsan kendi boyunca kaz): Birisi için kazdığın kuyuya kendin de düşebilirsin, onun için sana yapılmasını istemediğin kötülüğü başkasına yapma.
- Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var*: Yaşı küçük ancak herkesten farklı alışkanlıklar, huylar edinmiş.
- Dalga boyu aşmış, ha bir karış, ha beş karış: Bir olay, durum veya zarar belli bir noktaya geldikten sonra, küçük farkların artık önemli olmadığını ifade eder. Önemli olan, sınırın aşılmış olmasıdır; bu noktadan sonra detaylar pek fark etmez.
- Devede de boy var ama kırkını bir eşek çeker: İnsan görünüşte büyük olmakla aklı büyük olmaz, bir akıllı birçok az akıllıyı arkasından sürükler.
- El beş parmaktır, hangisi bir boyda: İnsanların aynı grup içinde olmalarına rağmen farklı yeteneklere, becerilere veya rollerde bulunduklarını vurgular.
- İki karılı evde toz diz boyu olur*: Bir işi iki kişinin birlikte yapmaya çalışmasının düzensizliğe yol açabileceğini ifade eder. Uyumsuz veya birbirine rakip iki kişinin aynı sorumluluğu paylaşması, işlerin karmaşıklaşmasına neden olur.
- Vakitsiz açan çiçek (ağaç) boy almaz: Zamansız veya uygun olmayan bir dönemde yapılan işlerin istenilen verimi ve kazancı sağlamayacağını ifade eder.
- Yerine düşmeyen gelin yerine yerine, boyuna düşmeyen esvap sürüne sürüne eskir* (Boyuna düşmedik kaftan gider sürüne sürüne; yerine düşmedik gelin gider yerine yerine): Bir şeyin ya da bir kişinin, ait olmadığı yerde veya uygun olmayan koşullarda bulunmasının, o şeyin ya da kişinin zarar görmesine neden olacağını ifade eder. Gelinin uygun olmayan bir aileye ya da ortama düşmesi durumunda, huzursuzluk ve uyumsuzluk yaşayacağını; aynı şekilde, bedene uygun olmayan bir elbisenin de yerlerde sürünerek yıpranacağını anlatır. Uyum ve uygunluğun önemini vurgular (yerinmek: üzülmek, pişman olmak. esvap: giysi).
Boy ile ilgili birleşik kelimeler
- Boy abdesti: İslam dinine göre cinsi münasebet veya rüyalardan sonra tüm vücudu suyla yıkamak şeklinde alınan bir abdest türü.
- Boy aynası: İnsanı bütünüyle gösterebilen büyük ayna: Boy aynasında kendisine son bir kez bakıp, iki gündür hazırladığı konuşmasını kafasından geçirdi. (O. Diler)
- Boy boy: Türlü boyda ya da fiyatta: Kaderleri kendilerininkine benzeyen boy boy çeşit çeşit gemi bu yalancı deniz fenerine aldanıp parçalanmış. (E. Uçar)
Soru ve Yorumlar: 1
Soru/Yorum Formu
»