Çark nedir, ne demektir? Çark ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Siyah delikli bir çark veya dişli
Dişli çark
  1. Bir eksenin döndürdüğü, tekerlek biçimindeki makine parçası: Değirmen çarkı, dişli çark vb.
  2. Dönerek işleyen tekerlekli âlet: Çömlekçi çarkı. Bileği çarkı.
  3. (askeri) Herhangi bir kıtanın, biçimini ve düzenini bozmadan, kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi ve bunun için verilen komut: Sola çark, marş!
  4. (mecazi) İş: Oğlum, ben yaşlandım, bu çarkı sen döndüreceksin.
  5. (mecazi) İşlemekte olan, sürüp giden düzen: Bürokrasinin kendine has gücüyle işler fazla bir hata yapılmadan yürüyor, meşhur tabiriyle "Devlet Çarkı" dönüyordu (O. Erkanlı). Bu evin çarkı nasıl dönüyor, bilen var mı? (A. Püsküllüoğlu)

Çark ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "çark" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Çark çevirmek: Aynı yol üzerinde dönerek gitmek: "Kırmızı balıklar birdenbire canlanırlar ve kavanozun içinde birbiri ardınca keyifli keyifli çark çevirmeye başlarlar." (H. E. Adıvar)
  • Çark etmek:
    1. Bir doğrultuda giden kimse ya da şey sağa veya sola doğru yön değiştirmek veya geri dönmek: Bir şey unutmuş gibi geriye çark etti... (T. Yücel). Taksim Meydanı'na geldiğinde çark etti ve Tünele doğru yöneldi. (H. Aksu)
    2. (mecazi) Sözünden, tavrından dönmek, savunduğu düşünceden vazgeçmek, yüz geri etmek: Bize söz veren görevli çark etti. "Hocam, eğer o işleri yaparsak o zaman zarar ederiz." dedi (K. Ören). Alaycı tavrından çark etti hemen (İ. Bertan). Bu çarpıcı gerçeği fark edince, hemen çark etti.
    3. (denizcilik) (Gemi için) Dönmek.
    4. (tasavvuf) Mevlevilerde sema sırasında dönmek.
  • Çarka tutmak: Keskinleştirmek için kesici bir aleti bileği taşında bilemek: Çırak çarkı elle çevirirken, usta da usturayı çarka tutardı. (F. A. Aksu)
  • Çarka vermek (Çarka çektirmek): (Kesici araçları) Bileyi çarkıyla biletmek: Kurban bayramı geliyor. Bıçakları çarka verdik (A. Püsküllüoğlu). Böyle keskin bir kılıcın çarka çekilmesi lâzım değil. (T. Olgun)
  • Çarkı bozulmak: İşinin gidişi bozulmak, düzgün giden durumuna halel gelmek: Sanırsın dünyanın çarkı bozulmuş... (S. Kahyaoğlu). Yükseliş döneminin çarkı bozuldu. (Y. Koç)
  • Çarkı döndürmek: Geçimini sağlamak: Ve çarkı döndürmek için çalışmak gerekiyordu. (Ş. Esen)
  • Çarkı dönmek: İşinin gidişi bozulmak, işleri ters gitmek: Hadi oğlum, bak sen işine. Ustanın bugün çarkı dönmüş. (A. K. Tecer)
  • Çarkına etmek (okumak): (argo)
    1. Berbat etmek, bozmak: İşin çarkına ettin, yine de konuşuyorsun.
    2. Birine öfkelenip ceza olarak büyük kötülük yapmak, bir kimseye büyük zarar vermek, düzenini bozup berbat etmek: ... geldiğini görünce; "Şimdi ben senin çarkına okurum, feleği başına geçiririm!" diye düşünmüş. (M. E. Coşan)
  • Çarktan (yeni) çıkmış:
    1. Pırıl pırıl, yepyeni: Aldığım paranın içinde de, çarktan yeni çıkmış birkaç tane de sapsarı, pırıl pırıl sent vardı. (R. N. Ballı)
    2. Çok düzenli, hepsi aynı ölçüde: Portakallar çarktan çıkmış gibi.

Çark ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "çark" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Tanrı'nın çarkı yavaş öğütür, ama un ufak eder: Allah günahkar kullarına, doğru yola gelmeleri için sürekli fırsat tanır ve affeder. Ama yine de insan doğru yola gelmezse cezası da çok ağır olabilir.
  • Yıkılmış değirmenin bendi ne çarkı ne, hayırsız ahbabın yabancıdan farkı ne: İşlevi kalmamış veya faydası olmayan bir şeyin, değerli olmadığını ifade eder. Faydasız veya zararlı insanlarla dost olmanın, yabancı kişilerle vakit geçirmekten pek farkı olmadığını vurgular. Yani, insanın çevresinde faydalı ve iyi niyetli kişiler olması gerektiğini anlatır.