Dağ keçisi Dağ keçisi, (zooloji) boynuzlugillerden, Avrupa dağlarında küçük sürüler halinde yaşayan, kayadan kayaya büyük bir çeviklikle atlayabilen, sarp yamaçlara kolaylıkla tırmanabilen, ortalama 120 cm boyunda, derisi ve …
Daği, uzun havayı andıran, klasik müzikle halk müziği arasında yer alan ve daha çok dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makamı: Bestenin yanıklığı bu daği güfteye o kadar gönül ağlatan bir tesir veriyordu ki başlarımız göğüslerimi…
(Hırvatça, tarih) Eskiden Macaristan ve Yugoslavya dolaylarında sancak beylerine ve küçük prenslere verilen unvan. Yasaklamak, menetmek, boykot etmek, aforoz etmek. Banlamak: Horoz ötmek. Bağırmak. (halk dilinde) Bir hiz…
Nobran, davranışı kaba, sert ve gönül kırıcı olan: Bir kimseye nobran olduğunu söylemekte bir bakıma nobranlıktır. Duyarsız, dan dun, gönül almayı bilmeyen. Sert mizaçlı, inatçı, nâzik olmayan: Günlük yaşamında siyasetteki kadar …
Çakırdoğan kuşu Çakırdoğan: (zooloji) Kartalgillerden, sırtı kahverengi ya da kül rengi ve enine çizgili, oldukça uzun kuyruklu, ormanlarda yaşayan bir doğan çeşidi, toğrul, çakır kuşu, çakır. Çakırcı: Osmanlı sarayında ç…
Çakır göz Açık mavi hareli ela renkli (göz): Önceleri mavi gözlüm diye severlermiş, sonraları çakır gözlü olmuşum daha sonraları da yeşil. Hele sinirlendiğim zaman daha yeşil olurmuş gözlerim. (İlgili cümle kaynağı: H. Sarıte…
Çakıl taşı Çakıl akarsular tarafından taşınarak ya da deniz kıyılarında dalga hareketleriyle sürüklenerek yuvarlaklaşmış ve yüzeyi düzleşmiş ufak taş. Deniz kıyılarında ve derelerde suyun aşındırması sonucu sivrilikleri kayb…
Çakaloz topu Eskiden küçük savaş gemilerinde kullanılan daha geniş bir bölgeye tesir etmek için mermi olarak gülle yerine çakıl taşı veya çakıl taşına benzeyen küçük demir bilyeler atan bir çeşit hafif top: Çakaloz topu kalelerde k…
Muhasebede, bir hesabın borç ve alacak toplamları arasındaki fark. Bir hesaplaşmadan veya mahsuplaşmadan sonra ödenmesi veya tahsil edilmesi gereken tutar: Cari hesap sözleşmesinin sonunda ortaya çıkan son bakiye borçlu tarafından…
Bir makamın sorumluluğunu asıl sahibi alıncaya kadar geçici olarak yüklenen, ona vekalet eden kimse, vekil. Eskiden, kadı vekili: Naip, atandığı bölgede aynen kadı gibi faaliyet gösteren, kadı adına görev yapan kişi idi (İlgili cü…
"Zihne iyice yerleştirmek, ... perçinlemek" anlamında kullanılan zihne nakşetmek deyişinde geçer. Süslemek, bezemek, nakış yapmak. Kalıcı ve etkili olmasını sağlamak: Yüzünü hayalime nakşetmek için kalbimin bütün kuvvet…
Gelip gittikçe sık sık uğranılan yer: Burası gemicilerden başka İstanbul'un en sefil haytaları, kopukları ve kabadayı bozuntularının da uğrak yeriydi. (V. Zat) Konaklayıp bir süre durulan yer, konak yeri, yol uğrağı: Ülkenin d…
Façuna edilen bir halat Façuna, bir halatı hava koşullarından ve sürtünmeden korumak amacıyla tel ya da sicimle yapılan sık ve sıkı sargı. Façuna sadece halatı korur, halatın çekişine ve ağırlık altındaki sağlamlığına bir fayd…
Façeta, yontulmuş elmasın yüzlerinin her biri, genel olarak da değerli taşların ve cam eşyaların köşeli olarak yontulmuş yüzlerinden her biri. Façetalı: Üzerinde çentikler bulunan. Façetalı çakıl: Rüzgarın savurduğu kumların a…
İyi bir nitelikle bilinip herkesçe tanınmış olma durumu (şöhret, şan, nam eş anlamları): Hem de çağ açıp çağ kapayan, ünü bütün dünyaya İstanbul'un fatihi olarak yayılan bir padişahtı bu... (T. Kılınç) Ağızdan çıkarılan veya k…
Devletlerin egemenliği altında bulunan, üzerinde ulusların yaşadığı, uluslar arası antlaşmalara dayalı sınırlarla çevrili toprakların tümü. Diyar, memleket eş anlamları. Herhangi bir özelliği yönünden düşünülen bölge: Altın ülkesi…
Hava Mektebinden alınmış bir Şehadetname Okul bitirme belgesi: İlkokul şehadetnamesi. Belge: İyi hal şehadetnamesi. Diploma, sertifika: "Benim lise şehadetnamem -diplomam- koskoca bir kağıttır." (İlgili cümle kayn…
Üzerinde yerde yemek yenen ve hamur açılan ahşap yemek tablası Satıcıların ve sofra hizmeti görenlerin kullandığı, üstüne genellikle yiyecek maddeleri konulan tahta tepsi: Yemek tablası. Soba mangal gibi şeylerin altına konu…
Çala, bazı adların başına getirilerek onların belirli bir işte gelişigüzel, durmadan, ara vermeden, hızlı hızlı ve aşırı ölçüde kullanıldıklarını gösteren belirteç grupları oluşturur. Örnek cümleler: Hiç düzeltmeden çalakalem yazdı…