Dört ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: 2 Ekim 2025 Soru/Yorum: 0

Dört ile ilgili deyimler ve anlamları

Kırmızı dört sayısı
Dört

İçinde "dört" kelimesi (dört sayısı) geçen deyimler, açıklamalar ve örnek cümleler:

  • (Kedi gibi) Dört ayak üstüne düşmek: Talihi çok yaver gitmek, güç bir durumdan kolaylıkla kurtulmak: Hep kedi gibi dört ayak üstüne düşer. "Allah mı yardım ediyor, nedir!" (O. Rıfat)
  • Dört başı mamur: Her yönden istenildiği gibi olan, kusursuz: Bu düzen, bu verim, bu bereket ve bu dört başı mamur medeniyet gene dört yanı mamur bir organik ahengin mahsulü idi. (S. Ayverdi)
  • Dört bir tarafı (yanı): Her yanı: Güzel bir koku sarmıştı dört bir tarafı; çiçeğin, ağacın, otun kokusu insanı mest ediyordu. (M. Uzun)
  • Dört bucak: Her taraf, her yer: Şöhreti yedi iklim, dört bucak, her tarafa yaygın Yahudi cengâveri Merhab'ın Zülfikar altında yere serilivermesi, göz açıp kapama gibi bir şey olmuştu. (M. N. Bursalı)
  • Dört dönmek: Heyecan ve telaşla çare aramak, bir iş yapmak için şuraya buraya koşturup durmak: Kendini yatağına dar attı. Kendinden geçti. Hüseyin başucunda dört dönüyordu. Beyin hatunu başında dört dönüyordu. (Y. Kemal)
  • Dört dörtlük: Tam, kusursuz olan: Her şeyin yerli yerinde, dört dörtlük yaşandığı sahneler ancak filmlerde olur. Hayat böyle şeyler için müsait değildir... (N. Yıldız)
  • Dört duvar arasında kalmak: Bir yerde, isteği dışında, kapalı kalmak: Kalabalık şehirlerde yaşayan çocuklar okuldan çıkıp evlerine gelince yine dört duvar arasında kalmaya mahkûm oluyorlar. Okuldaki dört duvar arasından çıkıp, evdeki dört duvar arasına gidiyorlar. (İlgili cümle kaynağı: S. Çamlıca)
  • (Bir işe) Dört elle sarılmak:
    1. Büyük bir önem ve özen vererek girişmek: Ona dört elle sarılacak, en iyi şekilde sahip çıkacaktı. Babası da mutlaka böyle isterdi. Arkasından ağlayıp duran bir oğul değil, kendi hayatına sahip çıkan, yaşama dört elle sarılan bir oğul görmek isterdi gittiği yerde. (K. Tazeoğlu)
    2. (Birine) Destek ya da yardımını umarak iyice bağlanmak.
  • Dört göz: (şaka) Gözlüklü kimse.
  • Dört gözle beklemek: İsteyerek ve özleyerek beklemek: "Sizi bilmem ama, ben, tatilin gelmesini dört gözle bekliyordum." (F. Bahtoğlu)
  • Dört gün sıtması: Nöbetleri üç günde bir gelen ve sıtma çeşitleri içinde en kolay atlatılan ateşli hastalık.
  • Dört kitap hakkı için: Allah'ü Teala'nın indirdiği dört kutsal kitap üzerine edilen yemin sözü: Battal Gazinin dört kitap hakkı için yemin etmesi üzerine, köylerine gidip at, katır, merkep, deve, çuval, harar getirdiler. (Z. Şakir)
  • Dört kol çengi: Çok oynak, hareketli ve cilveli kimseler için kullanılır, bir kol çengi: Dört kol çengi, neşeli, çok sevimli, esprisi, gırgırı şamatası bol bir Akdeniz delikanlısıydı. (N. Meriç)
  • Dört kolluya binmek (çıkmak): (teklifsiz konuşmada) Ölmek (tabutun dört taşıma koluna istinaden): İkinci gün de o evin efendisi dört kolluya binerek öbür dünyaya uçup gitti. (N. Yiğiter)
  • Dört üstü, murat üstü: İşi yolunda olanlar için söylenir: "Benim her şeyim tamam, dört üstü murat üstüyüm, diyorsanız, yani keyfiniz tıkırındaysa anlatacaklarım sizi pek ilgilendirmeyecektir!" (A. Sirman)
  • Dört üstüne: Kusursuz, eksiksiz, dört başı mamur: Kiminin zevkini dört üstüne eyler şu felek / Kimi peygule-i vahdette kalır ah ederek.
  • Dört yanı deniz kesilmek: Çaresiz ve umutsuz kalmak: "(...) valisi Ahmed Paşa sizleri beşikteki uşaklarınız ile cümle kılıçtan geçirir" dediğimde, mezbur Hacı Ali'nin dört yanı deniz kesilip... (Numan Efendi)
  • Dört yanına bakınmak: Çevresini kontrol etmek, gözden geçirmek: Korkulu gözlerle dört yanına bakındı. (Y. Kemal)
  • Dörtköşe olmak: Çok keyiflenmek, çok zevk almak: Sevildiğini bilmenin zevkiyle dört köşe oldu, gevşeyip mayıştı iyice... (B. Aksun)
  • Dörtnala kaldırmak: Binek hayvanını dörtnal koşturmaya başlamak: Atını çevirdiği gibi dörtnala kaldırdı. Girdiğinden daha hızlı, kapıdan çıktı. (Y. Bahadıroğlu)
  • Dörtnala kalkmak: Binek hayvanı dörtnal koşmak: Dörtnala kalktı atım sevincinden, / Uçaraktan gidiyorum sılaya. (Gençliğin sesi)
  • Allah dört gözden ayırmasın: (anne ve babanın ikişerden dört gözüne atıfla) "Allah (çocuğu) yetim ya da öksüz bırakmasın" anlamında bir iyi dilek sözü: "Vah yavrum, Allah kimsenin evlâdını dört gözden ayırmasın," diye ağlayacak ve "Getir Bey," diyecekti. "Biz aç, o aç, biz tok, o tok. Aramızda yuvarlansın..." (N. Meriç)
  • Ayın on dördü gibi: Yüzü çok güzel: Kızımız da, Allah nazardan esirgesin, ayın ondördü gibi... (T. Buğra)
  • Bohçanın dört ucunu bir araya getirememek:
    1. İki yakayı bir araya getirememek.
    2. Dengeyi sağlayamamak.
  • Dünyanın dört bucağı: Dünyanın her yanı, her yönü: Kudret ve heybetinden dünyanın dört bucağı kendisiyle sulh ve selâmet içinde yaşamak yolunu tuttu. (M. N. Gençosman)
  • Gözünü dört açmak: Çok dikkatli ve uyanık bulunmak: Dost görünen düşmana, / Gözünü dört aç ey dost. (M. Karaburç)
  • İki kere iki dört eder: "Gerçekliğinden şüphe edilmeyecek kadar açık" anlamında kullanılan bir söz: İlmelyakîn, bir şeyin, bir hakikatin varlığını iki kere iki dört eder gibi kat'i bilmektir.
  • Okka dört yüz dirhem: Konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve söz götürmezliğini hatırlatmak için söylenir: Bu tam manasıyla oynak, okka dört yüz dirhem bir zırdeliydi. (O. C. Kaygılı)
  • Üç gün yatak, dördüncü gün toprak: Kolay ölüm dilemek için kullanılır: Çok dindar bir kadındı. "Allah'ım, üç gün yatak, dördüncü gün toprak!" diye sürekli dua ederdi. İstediği gerçekleşti. Pazartesi hastalandı ve cuma günü öldü. (M. E. Kavallı)
  • Yedi iklim dört bucak: Her yer, bütün dünya: Hayallerin kanadında yedi iklim dört bucak dolaşırlar. (S. Vural)
  • Zevkten dört köşe olmak: Çok keyiflenmek, çok zevk duymak: Kâğıdın üstündeki kebabın hepsini yedim bitirdim, zevkten dört köşe olmuştum. (M. İ. İsmetoğlu)

Dört ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "dört" sözcüğü (dört sayısı) geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Dört duvar ayıp saklar: Evin içindeki kusur ve sıkıntıların dışarıya pek yansıtılmadığını ifade eder. Her aile kendi ayıbını kapatır; dışarıdan bakınca görünmez.
  • Dört göz bir evlat için*: Anne ve babanın bütün ilgi ve dikkati çocukları içindir.
  • Dört paralık adamın, sekiz paralık keyfi olur: İnsanın geliri iyiyse iyi yaşar, geliri kötüyse yaşayışı da fazla lüks olamaz, olmamalıdır.
  • Aşık, alemi kör, dört yanını duvar sanır*: Aşk yüzünden kendini bilmez duruma gelen kimse, aşırı davranışlarda bulunur; herkes bunları görmez ve işitmez sanmaya başlar.
  • Bir at dört nalın üstünde daima kişneyip durmaz: İnsanların her zaman aynı durumda veya aynı duygusal hali sürdüremeyeceğini ifade eder (?).
  • Bir tane az, iki tane karar, üç tane zarar, dört tane çingeneye yarar: Az çocuğun bakımı kolay, istekleri az olur. Çocuk fazla olunca hepsiyle aynı anda ilgilenmek güç olur.
  • Birde tay, ikide yay, üçte hamur, dörtte demir, beşte at, dokuza kadar bin, onda sat: Bir mal alındıktan sonra kullanıla kullanıla yıpranır. Bir süre tamir edilerek tekrar kullanılabilir ama sonunda işe yaramaz hale gelir ve elden çıkarmak zorunda kalınır.
  • Dünya dört kulplu bir kazan, bir kulpundan tut da kazan: Bu dünyada herkes için kazanç yolu vardır. Ancak bunlardan birini izleyip yürümeyi bilmek gerektir.
  • Dünya dört kulplu tekne, ikisinden kadın tutar, ikisinden erkek: İnsan neslinin devamı kadın ve erkek sayesinde olur.
  • Her yerde okka dört yüz dirhem*: Değişmez ölçüler, şaşmaz değerler her yerde aynıdır, yer değişmekle değişmez.
  • Herkesin kendince dört paralık bir keyfi var: Herkesin yaşam biçimi, zevkine ve bütçesine göre ayrı ayrıdır.
  • İnsan beşer, dişleri düşer dörder beşer: İnsanların zamanla yaşlanıp zayıflayacağını ve fiziki güçlerinin azalacağını ifade eder. Yaşlanma sürecinde, sağlık ve güç kaybı kaçınılmaz bir durumdur.
  • Kedi gibi nereden atsan dört ayak üstüne düşer: Bir kişinin becerikli veya çok şanslı olduğunu; ne olursa olsun her zorluktan her zaman başarılı, avantajlı veya zararsız çıkabildiğini ifade eder.
  • Kızı kızken görmeyeyim; bir beşik, iki beşik, üç beşik, dört beşik sonra göreyim: Bir kızın asıl karakterinin ve sorumluluklarla başa çıkabilmesinin ancak evlenip çocuk sahibi olduktan sonra ortaya çıkacağını ifade eder. Kızın olgunluk ve becerileri, aile kurduktan sonra anlaşılır.
  • Kimisinde var dert, kimisinde dört: İnsanların bazları sıkıntı çekerken bazıları da refah içinde yaşarlar.
  • Okka her yerde dört yüz dirhem (Nereye gitsen okka dört yüz dirhem)*: Nereye gitsen gerçek gerçektir.
  • Olan dört bağlar, olmayan dert bağlar: Zengin ya da varlıklı kişi, istediği gibi yaşarken yoksul, yokluklar içinde kıvranır.