Gaz nedir, ne demektir? Gaz ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: 12 Kasım 2025 Soru/Yorum: 0

gaz (I)

Zemin üzerinde gaz bezinin ve dokusunun görünümü
Gaz bezi

Filistin'in Gazze şehrinde dokunan, ince ve seyrek dokulu bir keten bez türüdür. Genellikle hafifliği, ince dokusu ve hava geçirgenliğiyle bilinir. Eski dönemlerde yazlık giysilerde, baş örtülerinde ve bazı süs eşyalarının yapımında kullanılmıştır. Kumaşın adını, üretildiği yer olan Gazze aldığı kabul edilir.

gaz (II)

Belçikalı doktor Van Helmont'un Yunanca kaos sözcüğünden esinlenerek türettiği bir sözcük.

  1. (fizik, kimya) İçine konulduğu kabın büyüklüğü ne olursa olsun, sıcaklık değişmeden, bu kabı bütünüyle ve sürekli olarak dolduran madde.
  2. Maddenin üç evresinden (katı, sıvı, gaz) biri; maddenin moleküllerinin serbestçe ötelenme hareketi yapabildikleri, sınır yüzeyi olmayan evre.
  3. Hava gazı.
  4. Gaz yağı.

Gaz ile ilgili birleşik kelimeler

  • Gaz betonun iç kesitinin gösterimi
    Gaz beton
    Gaz beton: İçinde yüksek oranda hava boşluğu bulunan, ısı ve ses yalıtımı sağlayan hafif bir yapı malzemesidir. Kuvarsit, çimento, kireç ve suyun karıştırılıp kimyasal tepkimeyle gözenekli hâle getirilmesiyle üretilir. Hafif olmasına rağmen dayanıklıdır ve kolay işlenebilir olması sayesinde inşaat sektöründe yaygın olarak kullanılır. Isı yalıtımı yüksek olduğu için enerji tasarrufu sağlar, yangına ve donmaya karşı da dirençlidir.
  • Gaz bombası: (askeri terim) Patladığında, patladığında veya açıldığında etrafa kimyasal veya irritan gaz yayan ve yakınındakileri etkisiz hâle getirmeyi amaçlayan bir mühimmat türüdür. İçerdiği etken maddeler göz, solunum yolları ve deri üzerinde tahriş, nefes darlığı veya bayılma gibi etkiler oluşturabilir.
  • Yanan gaz lambası
    Gaz lambası
    Gaz lambası: Gaz yağı (kerosen) yakarak ışık veren, bir hazne, fitil ve cam şişeden oluşan aydınlatma aracıdır. Elektriğin yaygınlaşmadığı dönemlerde evlerde, sokaklarda ve iş yerlerinde temel ışık kaynağı olarak kullanılmıştır. Fitilin ucuna çekilen gaz yağı yanarak sabit bir alev oluşturur ve cam şişe bu alevi rüzgârdan korur. Günümüzde nostaljik veya dekoratif amaçlarla da kullanılmaktadır.
  • Bir adamın yüzündeki küçük yarım yüz gaz maskesi
    Gaz maskesi
    Gaz maskesi: (askeri terim) Başa takılarak kullanılan, havadaki zehirli veya zararlı gazları süzerek solunumu güvenli hâle getiren koruyucu bir teçhizattır. Genellikle askerî, endüstriyel ve acil durumlarda kullanılır. Maskenin içinde bulunan filtre sistemi, zararlı maddeleri tutarak temiz havanın solunmasını sağlar. Savaşlarda, kimyasal sızıntılarda ve tehlikeli gaz ortamlarında hayati öneme sahiptir.
  • Uzun bir dikdörtgen şeklindeki gaz taşı
    Gaz taşı
    Gaz taşı: Metallerin kesilmesi, bilenmesi, kesici takım izlerinin (çapakların) ya da erozyon yüzeylerinin temizlenmesi, iş parçası yüzeyinde sert kabuğu aşarak kaba yüzeylerde tesviye gibi işlerde kullanılan korindon ya da karborundum tanelerinden çeşitli şekillerde preslenerek üretilebilen bir tür taş.
  • Büyük ve küçük plastik şişelerdeki gaz yağı
    Gaz yağı
    Gaz yağı: Ham petrolün ayrımsal damıtımında 150 - 250 °C'ler arasında elde edilen ve sobalarda, lambalarda vb. akaryakıt olarak kullanılan bir hidrokarbon karışımıdır. Rengi şeffaftır ancak görülebilmesi için çoğu zaman açık sarı olarak renklendirilmektedir. Zift lekelerini söker ve sentetik boya incelticidir.

Gaz ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "gaz" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Gaz vermek:
    1. Motorlu taşıtın gaz pedalına basmak: Babam motora durmadan gaz veriyordu. Neden bu kadar acele ettiğini anlayamamıştım. (H. Akın)
    2. (argo) Birini bir şey yapmaya yöneltmek, cesaret vermek, kışkırtmak: "Hadi oğlum Musa, haydi gençler devam, çok güzel" diyerek gaz veriyor, bizi coşturuyor, biz de bu coşkuyla deliler gibi top oynuyorduk. (M. Genç)
  • Gaz yapmak: (Yenen şey) Sindirim borusunda aşırı derecede uçucu madde meydana gelmesine sebep olmak.
  • Gaza basmak:
    1. Harekete geçirmek veya hızını artırmak için motorlu taşıtın gaz pedalına basmak.
    2. (mecazi) Bir işi hızlandırmak: Agresif bir büyüme politikasıyla gaza bastık. (M. Canbey)
  • Gaza gelmek:
    1. Çeşitli yollarla pohpohlanarak yönlendirilmek, kışkırtılmak, dolduruşa gelmek: İyice gaza gelen esnaf kapıyı kırarak içeri girmişti. (İ. Karol)
    2. İsteklendirilmek: Dondurmayı duyunca nasıl da gaza geldi bizimkiler, anlatamam. (Ö. Tekdemir)
  • (birini) Gaza getirmek: Kışkırtıcı söz ve davranışlarla birini olmayacak bir işe yöneltmek; birine, yapmayı düşünmediği bir işi yaptırmak: Aklı sıra beni gaza getirip rakip yapacak, sırf onunla oynayayım diye. (S. Bülbül)
  • Gaza yüklenmek: Harekete geçirmek veya hızını artırmak için motorlu taşıtın gaz pedalına çokça basmak: Gaza yüklendi ve hızlıca ilerlemeye başladılar. (İ. S. Öztürk)