Hedef nedir, ne demektir? Hedef ile ilgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: 21 Kasım 2025 Soru/Yorum: 0
Hedefe ulaşmayı ve başarıyı anlatan bir piramit şekli ucundaki ellerini kaldırmış adam
Hedefe ulaşmak
  1. Nişan alınacak yer; nişangâh.
  2. (mecazi) Ulaşılmak istenen yer, amaç, erek. Eş anlamı gaye.
  3. (felsefe) İnsanlar tarafından bilinçli olarak seçilen, saptanan, istenmeye değer görülen ve düşünce yoluyla belirlenip aktif eylem yoluyla ulaşılması mümkün olan durum.
  4. Objektifin ya da bir duyarkatın ulaşabileceği nitelik sınırlarını incelemeye yarayan, ölçü olarak belirli ama birbirinden farklı genişlikte çizgi, şekil ve işaretler.
  5. (TV) Televizyon yayınının netliğini kontrol etmeye yarayan görüntü.
  6. (askeri terim)
    1. Radarda izlenmekte olan ve radyo dalgaları yansıtan belirli bir cisim.
    2. Bir saldırı ya da hareket sonucunda ele geçirilecek ya da varılacak olan coğrafi mevki.

Hedef ile ilgili birleşik kelimeler

Ok atılan hedef tahtası
Okçuluk hedef tahtası
  • Hedef (nişan) tahtası: Ok, mızrak gibi kol gücüyle atılan silahlar ve tabanca, tüfek gibi ateşli silahlarla yapılan atış deneme ve alıştırmalarında, nişan alınarak vurulmak istenen, çok zaman yüzeyine eş merkezli daireler çizilmiş levha.
  • Hedefe tam isabet: Ok, mızrak ya da bir ateşli silahla yapılan bir atışta hedefi tam ortasından vurmak.
  • Hedefli atış talimi: Bir eğitim hedefine nişan alma ya da atışı içeren herhangi bir eğitim.

Hedef ile ilgili deyimler ve anlamları

Silah ile atış yapılan A4 kağıdı büyüklüğündeki hedef veya nişan kağıdı
Hedef kağıdı

İçinde "hedef" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Hedef almak:
    1. Erişilmek isteneni hedef olarak belirlemek: Ayrılık ve farklılıklar yerine birliği; parçalanmak yerine bütünleşmeyi hedef almış.
    2. Nişan alınıp atış yapılacak yer olarak seçmek: Beş karaltıyı hedef alıp, oldukları sahayı makinalı gibi tarattı. (Y. Kemal)
    3. Bir kimseyi, bir yeri yıpratmak, eleştirmek amacıyla karşısına almak: Emekçi yığınlara dünya gerçeklerini anlatmaya uğraşan aydınları hedef aldı. (N. Behram)
  • Hedef çekmek: Denizcilikte bir hedefi yedeğe alarak istenilen yönlerde ilerletmek.
  • Hedef değiştirmek:
    1. Herhangi bir hedefi takip etmekten vazgeçerek atış için başka bir hedefe yönelmek: O makineli neden hedef değiştirip arabaya ateş etti? (A. E. Kavaklı)
    2. Gerçekleştirmek istediği amacı değiştirmek: Eleştirenlere diş geçiremeyenler hedef değiştirerek oklarını ona çevirdiler. (M. Tükenmez)
  • Hedef göstermek:
    1. Birini kötü bir durumda kalması için hedef hâline getirmek: Onu hedef göstererek, "vatana ihanet" ve "ajanlıkla" suçlamaktadır.
    2. Bir kimseyi olumsuz, kötü bir amaç için bir yere veya şeye yönlendirmek: Beşikteki çocuklarına buraları hedef gösterip "Konstantinopolis"li ninniler söyletiyorlar. (A. Kabaklı)
  • Hedef gütmek: Asıl amaç olarak belirlemek: Ordu ihtiyaçlarının karşılanması için yeni gelirler sağlamayı hedef güdüyordu. (S. Selek)
  • Hedef olmak: Hoş olmayan herhangi bir davranışa uğramak: Pek çok hakarete hedef olmuştu; hatta kendisini gören ihtiyar kadınlar, şeytan görmüş gibi istavros çıkarırlardı. (B. Fuat)
  • Hedef saptırmak:
    1. Hedefe isabet ettirememek
    2. (mecazi) Öngörülen amaçtan uzaklaştırıp başka bir amacı öne çıkarmak: Türk eğitimini hedeften saptırıp kokuşturmak ve milletimizi köle hâline getirebilmenin bütün maharetini göstermişlerdir. (A. A. Bolak)
  • Hedefe varmak (ulaşmak): Amacına, ereğine ulaşmak; amacını gerçekleştirmek: Azim gösteren, meram eden sonunda hedefine ulaşır.