![]() |
Kahve ağacı çekirdekleri |
- (botanik) Kökboyasıgillerden, yirmi kadar türü bulunan, 7 - 8 m boyunda, hoş kokulu ve beyaz çiçekli, sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç ve bunun meyve çekirdeği: Kahve Yemen'den gelir / Çayır çimenden gelir. (Halk Türküsü)
- Bu çekirdeklerin kavrulup öğütülmesiyle elde edilen toz ve bu tozun suda kaynatılmasıyla hazırlanan içecek: Bir acı kahvemizi içmeğe gel... Gönül ne kahve ister ne kahvehane / Gönül ahbap ister kahve bahane.
- Kahve, çay ve türlü soğukluklar içilerek vakit geçirilen yer, kahvehane, kıraathane: Kahvelerdeki, sokaklardaki halkta bir kaynaşma vardı. (S. Kocagöz)
Kahve ile ilgili birleşik kelimeler
- Kahve cezvesi: İçinde kahve pişirilen saplı metal kap.
- Kahve çekmek: Kahve öğütmek, kavrulmuş kahveyi özel değirmende toz durumuna getirmek.
- Kahve değirmeni: Çekirdek durumundaki kahveyi öğütmeye yarayan, elle ya da elektrikle çevrilen bir çeşit aygıt.
- Kahve dibeği: Kahve çekirdeklerini dövmeye ve çöplerini ayıklamaya yarayan içi oyuk taş veya ağaç kap.
- Kahve dolabı: Kahve kavrulan döner kap.
- Kahve dövmek: Dibek içindeki kavrulmuş kahveyi tokmakla döverek toz hâline getirmek.
- Kahve fincanı: Kahve içilen kulplu ya da kulpsuz küçük kap.
Toplanan kahve çekirdekleri kavrulur - Kahve ocağı: Kahve pişirilen yer: Kahvelerim pişti gel, / Köpükleri taştı gel. / İyi günüm dostları / Kötü günüm geçti gel. (Mani)
- Kahve parası: Bahşiş.
Kahve ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "kahve" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
Kavrulan kahve çekirdekleri dövülerek öğütülür - Kahve peykesinden âleme nizam vermek: Kahvehanede yan gelip oturarak lâfla dünyayı düzeltmeye uğraşmak: Kurdukları temelsiz hükûmet barakasında, kahve peykesinden, kumar masasından, daha kenar ve daha aşağılardan toplama taraftarân ile mukadderat-ı milleti idareye kalkışmışlardı. (E. E. Talu)
- Kahve tütün, keyifler oldu bütün: Her şey olması gerektiği gibi, dolayısıyla keyifler yerinde: Kahve tütün keyifler büsbütün olduktan sonra Kâhya dedi ki: Ustalar, yaz gecesidir, gece kısadır. Bu cemiyet sizin için toplanmıştır, bir şey lütfedin de dinleyelim...
- Mahalle kahvesi gibi: Gürültülü, havasız, kalabalık yer: İç karartan meyhane, mahalle kahvesi gibi yerler tembellik, miskinlik, saygısızlık, terbiyesizlik, hoyratlığın yuvalarıdır. (T. Kontantamer)
- Yorgunluk kahvesi: Dinlenmek amacıyla çalışmaya ara verildiğinde içilen kahve: İşimiz bitince bir yorgunluk kahvesi içmek üzere hemşire odasına gider ve derin bir sohbete dalardık. (G. Çağlayan)
Kahve ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "kahve" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Kahve altı (kahvaltı) olmayınca kahve etmez faide (fayda): Aç karnına içilen kahvenin bir yararı veya zevki olmayacağını ifade eder. Önce temel ihtiyaçlar karşılanmalı, ardından keyif ve zevk veren şeyler gelmelidir.
- Kahve Yemen'den gelir, bülbül çemenden: Her şeyin kaynağı ve yetiştiği yeri farklı olduğunu, her şeyin kendi doğal yerinden, anavatanından geldiğinde güzel olacağını anlatır.
- Kahvenin yüzü kara, amma meydanı pak (Kahvenin yüzü kara amma yüz ağartır): Görünüşte kötü ve çirkin olan şeyler değerli ve yararlı bir yapıya sahip olabilirler.
Bir fincan enfes Türk Kahvesi - Berberin solumazı, tellağın terlemezi, kahvecinin söylemezi*: İnsan bir kimsenin hizmetlerinden yararlanırken, nitelikleri kendini rahatsız etmeyecek olanı seçmelidir.
- Fakiri bir kahve ile savarsın, ya zengine ne ikram edersin?: Misafir gelen kimse yoksul biriyse onu ağırlamak için fazla masraf gerekmez ama varlıklı biriyse onu hoşnut etmek için epey masraf gerekir.
- Köylünün kahve cezvesi karaca ama sürece: Köylünün sofrası gösterişli, zengin değildir ama konuklara sürekli açıktır.
- Yemen'e giden kahve götürmez: Yemen'in kahvenin anavatanı olmasından yola çıkarak, bir yere götürülecek şeyin orada zaten bolca bulunduğunu ifade eder. Gidilen yerde zaten olan bir şeyi taşımak gereksiz ve anlamsızdır.
Soru/Yorum Gönder