- Ceviz: Çıktım erik dalına onda yedim üzümü/ Bostan ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu. (Yunus Emre)
- (mecazi) Yararlanma, saldırış ya da savunma fırsatı: Bu kozu onun eline vermeyecektin.
- Karşısındakini alt edecek etkili şey: Eline koz geçmesini bekliyor.
Koz ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "koz" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Koz kabuğuna girmek: Kendini korumak için bir yere saklanmak: İktiza olursa hatırınız içün kalp akçe bile yaparım, koz kabuğuna girerim. (TDK)
- Koz kırmak:
- Oyunda elindeki kozlardan birini kullanmak: Çıkardığı kâğıtları, iskambilde koz kırar gibi, masanın mermerine vurdu. (K. Tahir)
- (halk dilinde) Yakışıksız iş yapmak: Seni gelip görecekler, sakın ha bir koz kırma! (C. Kudret)
- Koz vermek: İmkan tanımak, elverişli durum sağlamak: Onu alt etmek için fırsat kollayan düşmanlarının eline koz verdi!
- Kozu kaybetmek: Davadan ya da tutuşulan tartışmadan yenilerek çıkmak.
- Kozunu oynamak: Elindeki olanağı kullanmak: Menderes, hukuka karşı çoğunluk kozunu oynadı. (C. Eroğlu)
- (biriyle) Kozunu paylaşmak: Aralarındaki anlaşmazlığı zora başvurarak sona erdirmek: Üç defa savaş meydanında kozlarını paylaştılar. (H. Durucan)
- Kazı (tozu) koz anlamak: Söyleneni tümüyle yanlış anlamak: "Yok, yanlış bir şey yazmayasın diye izah etmek mecburiyetinde hissettim kendimi. Malum, gazeteciler kazı koz anlarlar ya..." (M. Adıbeş)
- Kırdığı koz (ceviz) kırkı aşmak: Sürekli yakışıksız davranışlarda bulunmak: Artık iktidarın kırdığı koz kırkı geçti. (Y. Kemal)
- Son kozunu oynamak: Elinde bulunan son olanağı kullanmak: Her ne pahasına olursa olsun mağlubiyetten kurtulmak için son kozunu oynadı. (M. S. Karayel)
Koz ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "koz" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Koz çatal olmazsa, taş atmaz (Cevizi çift görmeyince taş atılmaz): İnsan, işine yaramayan bir şey için boşuna çaba harcamaz ve masraf etmez.
- Koz (ceviz) kabuksuz olmaz: Her şeyin doğası gereği bir korunma veya dış görünüşe sahip olduğunu ifade eder. Değerli olan şeylerin genellikle bir koruyucu katmanla sarılı olduğunu ve kolayca elde edilemeyeceğini vurgular.
- Ana ile kız, helva ile koz*: Koz helvasının içindeki cevizle helvayı ayırmak nasıl olanaksızsa, anneyle kızı birbirinden ayırmak da öyle olanaksızdır.
- Bir koz için taş atılmaz: Küçük ve önemsiz bir şey için büyük bir çaba ya da risk harcamaya değmeyeceğini ifade eder. Uğruna zahmete girilen şeyin değerli olması gerektiğini vurgular.
- Ceviz (koz) gölgesi kız gölgesi, söğüt gölgesi yiğit gölgesi, dut gölgesi it gölgesi*: Koz, yani ceviz ağacının altında insan, herkesin peşinde koştuğu bir kızın yanındaymış gibi mutluluk duyar; söğüdün gölgesi, boylu boslu bir yiğidin güvenini kazanır; dut ise altına meyvelerini döktüğü için gölgesi çıkarcıların üşüştüğü bir yerdir.
- Ceviz (koz) kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş*: Anasını babasını ya da aslını küçük görenler için söylenir.
- Çürüksüz koz, kemiksiz et olmaz (Çürüksüz ceviz olmaz)*:
- Bir toplumda kötülerinde bulunması olağandır.
- Her işin, her yapıtın eksiği bulunabilir.
- Elin tavuğu ele kaz, fındığı koz görünür: Aynı şeylere sahip iki kişi bazen karşısındakinin malını daha üstün görür ona imrenir.
- Her yuvarlağı koz mu sandın? (Her yumru koz olmaz): Her görünen veya benzer şeyin değerli ya da önemli olmayabileceğini ifade eder. Dış görünüşe aldanmamak gerektiğini ve her şeyin aynı nitelikte olmadığını vurgular.
- İki fındık bir olsa bir kozun başını yarar: Küçük şeylerin bir araya gelerek daha büyük bir etki yaratabileceğini ifade eder; birleşmenin gücünü ve iş birliğinin önemini anlatır.
- Kazı koz anlar, kızı kaz: Bir kişinin söyleneni tamamen yanlış anladığını ve sözün maksadının dışında bir anlam çıkardığını ifade eder.
- Kırk koz (ceviz) görmeyince taş atmaz: Bir kişinin zahmete girmeden önce karşılığının çok olmasını beklediğini ifade eder. İnsanların, ancak elde edecekleri şeyin değerli olduğunu gördüklerinde çaba gösterdiklerini anlatır.
- Kız çocuğu bir koz ağacı, yüz taş atarlar, bir taşa düşer: Pek çok erkeğin bir kızı istemesine rağmen sonunda sadece birinin onunla evlenebileceğini anlatır. Çok talip olsa da bir kişiye nasip olur.
- Öldüğüne bakmaz da, koz ağacından tabut (vasiyet) ister (eder): İnsanın içinde bulunduğu kötü durumu düşünmeyip hala gözünün yukarılarda olmasını anlatır.
- Yâr beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın (Yâr seni ansın da bir çürük elma ile olsun / An beni bir kozla o da çürük çıksın)*: Bir dostun verdiği armağan küçük ve değersiz olsa bile verilen kişinin hatırlandığını göstermesi bakımından çok değerlidir.
Soru/Yorum Gönder