Abartma, abartı: Ancak hakikatleri çarpıtmamak için, yani hiçbir yalan ve mübalağa katmamak için de daima kendimi kontrol etmeye çalışıyorum. (İrfan Yılmaz)
- Mübalağa etmek: Sözün etkisini güçlendirmek için herhangi bir şeyi olduğundan daha çok, daha farklı, daha büyük bazen de daha az göstermek, aşırıya kaçarak anlatmak, abartmak: Ben sana kötü davranan kimseye rastlamadım bugüne kadar, biraz mübalağa ediyorsun bence. (İlgili cümle kaynağı: A. Altan)
- Mübalağalı: Abartılı.
- Mübalağasız: Abartısız, tüm gerçekliğiyle: Olayı mübalağasız, aynen anlattı.
Soru/Yorum Gönder