Yılan nedir, ne demektir? Yılan ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Kum üzerinde kıvrılarak saldırıya hazırlanmış koyu renkli bir yılan
Yılan
  1. Yılan, pullular takımının yılanlar alt takımına ait, uzun ve bacaksız gövdeleriyle tanınan, sürüngen sınıfına dahil omurgalı hayvan türüdür. Zehirli ve zehirsiz birçok çeşidi bulunan yılanlar, dünyanın farklı bölgelerinde yaşar; derilerini belirli dönemlerde değiştirir, çeviklikleri ve sessiz hareketleriyle dikkat çeker, pek çok kültürde korku, tehlike, kurnazlık bazen de bilgelik sembolü olarak yer bulur.
  2. (mecazi) Gizli ve kurnazca kötülük yapan, sinsi, hain: Kısık sinsi gözleriyle tam bir yılandı, babasının da baş düşmanıydı. (Ö. Tekdemir)

Yılan ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "yılan" kelimesi geçen deyimler, birleşik kelimeler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Yılan gibi: Hainliği yüzünden belli, sevimsiz ve soğuk (kimse): Kısık gözlü insanlardan hoşlanmazdı. Yılan gibi kısık gözlerle bakan insanlar yılan gibi şeyler düşünür derdi hep. (T. Kaya)
  • Yılan gibi sokmak: Bir kimseye sinsice kötülük etmek: Kuzu gibi bakar ama yılan gibi sokar. (K. Tahir)
  • Yılan gibi süzülmek: Sessizce ve kayar gibi gitmek: Uyuyan akıncıların arasından bir yılan gibi süzüldü. (H. Erdem)
  • Yılan hikayesi (Yılan hikayesine dönmek): İkide bir de ortaya atıldığı halde bir türlü sonuca bağlanamayan sorun: Yılan hikayesine dönen borcunu bir türlü ödeyemiyordu ya da ödemiyordu.
  • Yılan kemiği (gibi): Yapana hiçbir zaman rahat yüzü göstermeyen suç: "Kesene devlet malı girmesin, devlet malı yılan kemiği gibidir derin yaralar açar, nasıl hazmedileceği de bilinmez" der.
  • Yılana ağu veren: Kötülük yapacak kişiyi kışkırtan, ona yol gösteren.
  • Yılanı sen tut gözüne ben bakayım: "Tehlikeli işe sen giriş, ben seyirci kalayım" anlamında kullanılan bir söz.
  • Yılanın başını ezmek: Kötülüğün geldiği ana kaynağı yok etmek: Yılanın başını ezmeden kimseye rahat yoktu. (H. Yeşilyurt)
  • Yılanın kuyruğuna basmak: Kötü bir kimseyi tahrik edip suç işlemesine sebep olacak bir harekette bulunmak: Yılanın kuyruğuna basmak da neyin nesi? Getirdiğin haberin farkında mısın? (Mesnevi)
  • Koynunda yılan beslemek: Koruyup esirgediği bir yakınından kötülük görmek: Yardımcısının yaptıklarını öğrenince dövünmeye başladı. "Geldiğinde açlıktan yıkılacak gibiydi" dedi. "Acıyıp yanıma aldım. Meğer koynumda yılan beslemişim." (Y. Bahadıroğlu)
  • Uyuyan yılanın kuyruğuna basmak: Tehlikeli veya sorunlu bir durumu bilerek veya bilmeyerek tetiklemek: Şimdilik uyuyan yılanın kuyruğuna basmayalım. Esasen Bizans bizden çekiniyor. Şimdilik o öyle dursun. (Y. Bahadıroğlu)

Yılan ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "yılan" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Yılan adamın topuğunu gözler, adam yılanın başını: Birbirinden hoşlanmayan kimseler karşısındakine zarar vermek için en zayıf yerlerini ararlar.
  • Yılan deliğine çöp sokulmaz: Tehlikeli ve zararlı kişilere dokunulmaması gerektiğini anlatır. Böyle kişilerle uğraşmak daha büyük zarar ve tehlike doğurur.
  • Yılan doğrulmayınca deliğine giremez: İnsanın işini düzgün yapmadıkça amacına ulaşamayacağını anlatır. Başarı için doğru yol tutmak ve gereken gayreti göstermek şarttır (?).
  • Yılan hikayesi kırka sürer: Söz veya işlerin gereksiz yere uzayıp gidebileceğini ifade eder. İnsan, gereksiz ayrıntılara takılarak zaman kaybetmemelidir.
  • Yılan ile oyun olmaz: Tehlikeli ve zararlı olan şeylerle şaka yapılamayacağını anlatır. İnsan, riskli durumlara ciddiyetle yaklaşmalıdır.
  • Yılan kendi eğrisini bilmez, deveye "Boynun eğri" der: Kendisinde de bulunan bir kusura aldırış etmez de başkasında görünce eleştirir.
  • Yılan ne kadar eğri gitse deliğine doğru girer (Yılan eğri büğrü gider amma, deliğinin ağzına varınca doğrulur): Kimseyle geçinemeyen, herkese kötü davranan kişiler, kendi yakınlarına karşı dostça ve dürüstçe davranırlar.
  • Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış*: Yoksulluk, açlık acıların en dayanılmazıdır.
  • Yılan uyur (uyursa) düşman uyumaz: Düşmanın daima fırsat kolladığı ve ihmale gelmeyeceğini anlatır. İnsan, güvenlik ve tedbir konusunda asla rehavete kapılmamalıdır.
  • Yılan yılan iken toprağı gıda eder yer: Zor durumda kalan birinin, normalde sevmediği veya istemediği şeyleri bile yapabileceğini veya tüketebileceğini ifade eder.
  • Yılan yıldız görmeyince ölmez: Kötü niyetli ve açgözlü kimseler istediklerini elde etmedikçe rahata ermezler.
  • Yılan yiyen hekim bulamaz: Kötülük yapan kimse kendine yardım edecek birini bulamaz.
  • Yılana yavrusu düşman olur: Kötü kalpli, sinsi, kin dolu kimseleri çocukları da sevmez.
  • Yılana yumuşak diye el sunma*: Kişi, yumuşak huylu görünen herkese aldanmamalı, daima tehlikeli bir durumla karşılaşabileceğini düşünmelidir.
  • Yılanın akına da lanet, karasına da: Kötü huylu kişi kültürlü, soylu biriyse de, cahil işe yaramaz biriyse de böyle kişilerden her zaman uzak durmak gerekir.
  • Yılanın başı ağrıyınca yolun ortasına çıkar: Sıkıntıya düşenin çaresiz kalıp en tehlikeli durumlara açık hale geleceğini ifade eder.
  • Yılanın başı küçükken ezilir*: Büyüyeceği belli olan her tehlike daha en başta önlenmeli, düşman güçlenip büyük zarar verecek duruma gelmeden tedbir alınmalıdır.
  • Yılanın huyu iyi olsaydı ayakları olurdu: Doğası gereği kötü huylu veya tehlikeli olan bir şeyin, yapısının bu özellikleri yansıttığını ifade eder. Yılanın ayaksız olması, onun sinsi ve zararlı doğasının bir simgesidir; yani bazı şeyler doğaları gereği değişmez.
  • Yılanın kuyruğuna basmazsan dalamaz: Sinirli insanları kızdıracak, hatalı davranışlar yapmazsak, onlar da bize zarar vermezler. Tehlikeli insanlar kışkırtılmamalıdırlar.
  • Yılanın sevmediği ot, deliğinin ağzında biter*: İnsanlar istemedikleri olaylarla sıkça karşılaşabilirler.
  • Acı (kötü) söz insanı (adamı) dininden, tatlı söz yılanı ininden (deliğinden) çıkarır*: Kötü sözler insanları kızdırır, kötü davranışlara sürükler, iyi ve güzel sözlerse en olmayacak kişileri bile yola getirir.
  • Ağusuz yılan olmaz (Yılan zehirsiz olmaz): Kötü kalpli ve hain kimselerden öyle veya böyle bir şekilde zarar gelebileceğini ifade eder (ağu: zehir).
  • Ateş olur da yakmaz mı, yılan olur da sokmaz mı?: Zarar verebileceği açıkça görülebilen bir şeyden iyilik beklemek hayalciliktir; bu gibi şeyler hakkında olumlu düşünmek yanlıştır.
  • Ateşi söndürüp korunu bırakmak, yılanı öldürüp yavrusunu saklamak gibidir: Bir sorunu tam olarak çözmeden, geride hala tehlike oluşturabilecek unsurlar bırakmanın ileride daha büyük sorunlara yol açabileceğini ifade eder. Sorunları kökten ve tamamen çözmenin önemini vurgular, aksi takdirde bu sorunların tekrar baş gösterebileceğini anlatır.
  • Azan yılan yol üstüne çıkar: Kendine hakim olamayan, taşkınlık eden kimselerin başına mutlaka kötü bir iş gelir.
  • Bana dokunmayan yılan bin yaşasın (Beni sokmayan yılan bin yaşasın)*: İnsanın kendine zarar vermeyen kişilerle veya durumlarla ilgilenmediğini veya uğraşmadığını ifade eder. Başkalarının sıkıntıları karşısında duyarsız kalmayı ve sadece kendi çıkarlarını gözetmeyi anlatır.
  • Çok taş kaldıran, ya yılana uğrar ya çıyana: Çok fazla veya gereksiz iş yapan kişilerin, gereksiz yere her şeye karışanların veya merak edenlerin başını derde sokabileceğini ifade eder.
  • Denize düşen yılana sarılır*: Çok büyük bir tehlike içinde bulunan kimse, kendisine yardım etme olanağı bulunmayan, hatta tehlikesi olan şeylerden bile medet umar.
  • El eliyle yılan tut, kendi elinle helva yut (El eliyle yılan tutulur): Mümkün olduğunca tehlikeli işler yabancılara bırakılmalı, kişi emin olduğu işleri kendisi yapmalıdır.
  • El eliyle yılan tut, onu da yalan tut (El eliyle yılan tutan, yarısını yalan tutar)*: Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
  • Elin öldürdüğü yılan dirilir de sokar (Elin öldürüverdiği yılan, kafasını kaldırır kaldırır bakar): İnsanlar genellikle başkası için gönülsüz bir şeyler yaparlar, bunlar da iyi sonuç vermez.
  • Elin öldürdüğü yılanın başını ezme: Başkalarının emeğini sahiplenmenin doğru olmadığını ifade eder. İnsan, kendi gayretiyle yaptıklarıyla övünmeli, başkasının başarısını kendine mal etmemelidir.
  • Fitne uyuyan yılana benzer, uyandırmaya gelmez: Kargaşa ve fesadın ortalığı karıştırmadıkça saklı kaldığını anlatır. Fitneye sebep olmak, insanı da toplumu da büyük zarara sürükler.
  • Gelin çiçek, her dediği gerçek; kaynana yılan, her dediği yalan: Gelin ve kaynananın birlikte yaşadığı ailelerde sık sık huzursuzluk yaşandığını ifade eder. Bu tür tartışmalarda genellikle gelinin haklı olduğunu, ancak iftiraya ve haksızlığa uğradığını vurgular.
  • Güler yüz, tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır: Birisinden bir şey isterken veya bir ricada bulunurken güler yüzlü davranıp isteğimizi kibarca anlatırsak daha ikna edici olunuz.
  • Her deliğe (Her taşın altına) elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan*: Sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışlarda bulunma.
  • Her şeyin genci sevilir, yılanın sevilmez: İnsana zarar verebilecek şeylerin dışında her şeyin yeni ve taze olanı diğerlerinden daha değerlidir.
  • Heybesinin iki gözü var, biri yılan dolu öbürü yalan: Bazı kişilerin hem zararlı hem de aldatıcı olabileceğini ifade eder. İnsan, böyle kimselere karşı dikkatli olmalı ve niyetlerini sorgulamalıdır.
  • İyi yalan bu yalan, fili yuttu bir yılan: Ustalıkla yalan söyleyebilen kimseler inanması güç olan şeylere bile herkesi inandırabilirler.
  • Kayseri'de kuşun sütü, yılanın ödü bulunur: Kayseri'nin ticaretteki zenginliğini ve çeşitliliğini anlatmak için söylenir. Her türlü malın, hatta imkânsız gibi görünen şeylerin bile burada bulunabileceğini ifade eder.
  • Kötü arkadaş yılandan daha kötüdür: Kötü niyetli veya zararlı arkadaşların, yılandan bile daha tehlikeli olabileceğini ifade eder. Kötü arkadaşların insanın yaşamında yarattığı olumsuz etkilerin, fiziksel tehlikelerden daha büyük ve zararlı olabileceğini vurgular.
  • Kuzu gibi meler yılan gibi sokar: Dışarıdan masum ve zararsız görünen kimselerin içten içe kötülük yapabileceğini ifade eder. Böyle kişilerin gerçek niyetleri gizli olduğu için onlardan gelecek zarara karşı dikkatli olunmalıdır.
  • Onmadık (talihsiz) hacıyı deve üstünde yılan sokar*: Talihsiz kişinin karşısına en olmayacak durumlarda inanılmaz, umulmadık engeller çıkar.
  • Sevda (sevgi) geçer yalan olur, sonra (sonu) sokar yılan olur*: Birbirini iyi tanımadan, huylarını öğrenmeden aşık olanlar bir süre sonra birbirlerinden nefret ederler.
  • Solucan yılanla ölçülüyorum derken belinden kopmuş: Güçsüz ve zayıf kimseler, kendilerinden büyük ve güçlülerle yarışayım derken büyük zarara uğrarlar, hatta hayatlarını bile kaybedebilirler.
  • Su içene yılan bile dokunmaz*: Su içen insan rahatsız edilmez.
  • Suya düşen yılana sarılır*: "Güç bir duruma düşenlerin bundan kurtulmak için her türlü çareye başvurmaları olağandır" anlamında kullanılan bir söz.
  • Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır*: Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
  • Ummadığın yerden yılan çıkar (Zannetmediğin delikten yılan çıkar): İnsan kendisine tehlikenin nereden geleceğini bilemez. İşleri çok iyi giderken beklemediği bir anda bir takım tersliklerle karşılayabilir.
  • Uyuyan yılanın kuyruğuna basma: Tehlikeli bir kişiyi veya sorunlu bir durumu bilerek veya bilmeyerek tetiklememek gerektiğini ifade eder. Uykudaki bir yılan gibi, sakin görünen sorunlar veya kişiler, yanlış bir hareketle büyük bir tehlikeye dönüşebilir.
  • Venedik'ten tiryak gelinceye kadar Mısır'da adamı yılan helak eder: Bir işin gerçekleşmesi sonucunda olumlu şekilde yararlanacak insanlar, bu işin gecikmesiyle zarara uğrarlar (tiryak: panzehir).
  • Yalan yanlıştır ki yılan yanıltır: Yalanın en sinsi ve kurnaz kimseleri bile yanıltabilecek kadar tehlikeli olduğunu ifade eder.
  • Yuvasını yıkmadıkça yılanın kökü kesilmez: Zararlı veya tehlikeli bir şeyin tamamen ortadan kaldırılması için kaynağının yok edilmesi gerekir.
  • Zararsız yılan kırk yıl yaşasın: Zararsız olan şeylerin veya kişilerin uzun süre yaşamasının genellikle kabul edilebilir olduğunu ifade eder. Tehlike yaratmayan ve zararı olmayan bir şeyin uzun süre var olmasında sorun yoktur.