Cesaret nedir, ne demektir? Cesaret ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: 24 Ekim 2025 Soru/Yorum: 0
Ertuğrul Gazi'nin cesur bakışları
Cesurun bakışı
korkağın kılıcından
keskindir
  1. Güç ya da tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven, cesurluk, yüreklilik, korkusuzluk: Osman Paşa'nın cesareti sayesinde bozgun önlenmişti. İki saat dövüştükten sonra, alnına gelen kahpe bir kurşunla rütbelerin en büyüğüne ulaştı: Şehitlik... (Y. Bahadıroğlu). Cesaret, askerlikte kahramanlığı doğuran haslettir (M. K. İmer). Savaşın en kanlı yerinde cesurca, ölümüne, dalkılıç gidiyorlardı düşman üzerine.
  2. Davranışlarda dilediği gibi hareket etmeyi göze aldıran atılganlık, cüret: Ne cesaretle buraya gelirsin! Bu ne cüret! (O. Diler)

Cesaret ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "cesaret ve cesur" kelimeleri geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Cesaret almak (bulmak): İçinde bulunduğu elverişli durumlar nedeniyle yürek gücü artmak, yüz bulmak, hız almak, destek bulmak: Her iki taraf da şan ve şeref için savaşıyor ve kumandanlarının yiğitliğinden cesaret alıyordu (F. Babacan). Babasının güven veren sesiyle cesaret buldu. (B. Ayaz)
  • Cesaret etmek: Korkulması gereken bir işe korkmadan girişmek, göze almak: Bizans kesinlikle cesaret edip çıkamamıştı İslam ordusunun karşısına. (Y. R. Efe)
  • (birine) Cesaret gelmek: Yılgınlığı, çekingenliği, ürkekliği gitmek: Birdenbire bir cesaret geldi. Artık hiç korkmuyordu. Kurşunlar kulaklarının dibinden vınlayarak geçiyordu. (H. F. Beşik)
  • Cesaret göstermek: Yürekli, cesur davranmak: Kötü insanlara karşı cesaret gösterdi, kahraman oldu. Müslümanlara yönetici oldu ve güzel hizmetlerde bulundu. (M. N. Gül)
  • (birine) Cesaret vermek: Birini yüreklendirmek, yılgınlığını gidermek: Buralardaki insanların çokluğu onlara cesaret veriyordu. "Herkes bizim gibi, elle gelen düğün bayram." diyorlardı. (A. F. Bak)
  • (biri) Cesarete gelmek: Yılgınlığı üzerinden atmak, yüreklenmek: Bu söz orduyu gayrete getirmiş. Kaçmayı düşünenler bile cesarete gelip ileri atılmışlar. (E. N. Temel)
  • Cesaretini kaybetmek (yitirmek): Korkmak, çekinir olmak: Küçülmüş ve cesaretini kaybetmiş olan ordusu düşmanın önünden kaçmaktan başka bir şey bilmiyor ve atsız ve silâhsız kalmış olan bu ordu Türklere kafa tutamıyordu. (E. Merçil)
  • (birinin) Cesaretini kırmak: Korkutmak, yılgınlığa sürüklemek: Lakin, topların devamlı ateş etmesi düşmanın cesaretini kırmış. (H. R. Ertür)
  • Cesaretini toplamak: Korkusu geçerek yüreklenmek: Cesaretini toplayarak, "Bir sorun mu var dostum?" diye sordu. (S. Yalsızuçanlar)
  • Aslan kesilmek: Aslan gibi güçlü ve cesur duruma gelmek: O gariban anam aslan kesildi. Korudu gözetti beni. (V. A. Kızıltepe)
  • Aslanın ağzına girmek: Tehlikeli işlere girerek, cesaret göstermek, büyük özverilerde bulunmak: Oysa sağ olsunlar, Arif beyimiz aslanın ağzına giriyorlar. (K. Tahir)
  • Gözünü daldan budaktan (çöpten) esirgememek (sakınmamak): Olur olmaz tehlikelere aldırmamak, tehlikelerden korkmamak: Demirci Dursun, Allah'tan başka kimseden korkmayan, gözünü daldan budaktan esirgemeyen biriydi. (B. Yazgan)
  • Kaleminden kan damlamak: (halk dilinde) Yazdığı şeyler pek dokunaklı, cesurca ya da can alıcı özellikte olmak: Çok kızmış olacak ki kaleminden kan damlatmış. (Y. Baştunç)
  • Mangal gibi yüreği olmak: Çok cesaretli olmak: Yaman cengâver o. Kene gibi yapıştı. Kâfiri bırakmıyor. Mangal gibi yüreği varmış diyorlar. (Efem)
  • Ölüme koşmak: Kendisini bile bile tehlikeye atmak: Öyle büyük bir cesaret ve inançla savaşıyor, öylesine büyük bir aşkla ölüme koşuyordu ki canına kıymet veren herkes kaçıyordu onun karşısından. (Y. R. Efe)
  • Pek gözlü: Yılmaz, korkusuz, cesaretli, gözü pek: Sadrazam Lâz Ahmet Paşa çok pek gözlü, işin sonunu düşünmez bir adamdı. (Ahmet Cevdet Paşa)
  • Yüreği pek:
    1. Yüreği katı, merhametsiz, duygusal olmayan, acı duymayan: "Sözlerin yüreği pek birinin sözleri," diye haykırdı...
    2. Tehlikeyi korkusuz bir biçimde karşılayan, yürekli, cesur: Bu savaşı yüreği pek olan kazanacaktı.
  • Yürek vermek: Yüreklendirmek, cesaretlendirmek: Peki, nerde, o Devrim'e yürek katan, atılım sağlayan, yaşam aşılayan, yürek veren insanlar? (V. Günyol)
  • Yüreklilik göstermek: Korkmamak, cesur davranmak: Cesaretin de ötesinde bir yüreklilik göstermişti, olmadık şeyler olur ve kimsenin gıkı çıkmazken onlar seslerini yükseltmişlerdi.

Cesaret ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "cesaret ve cesur" sözcükleri geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Cesaret doğruluktan gelir: Dürüst ve doğru olan kişinin korkusuz ve çekincesiz davranabileceğini anlatır. Doğruluk, insana vicdan rahatlığı, güç ve güven vererek İlahi yardımla cesur olmasını sağlar.
  • Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir: Yürekli birinin kararlı duruşunun, korkak birinin silahından daha etkili olduğunu anlatır. Gerçek güç, cesaretten doğar.
  • Aç kurt köyün ortasından gider: Çaresiz kalan birinin tehlikeyi göze alarak her türlü riski alacağını ifade eder. Açlık ya da ihtiyaç, korkuyu ortadan kaldırarak kişinin cesurca hareket etmesine neden olur.
  • Adamın yiğitliği, dayısından belli olur: Bir kişinin karakterinin ve cesaretinin genellikle ailesindeki örneklerden, özellikle de erkeğin dayısından miras aldığını ifade eder. Dayının güçlü ve yiğit duruşu, yeğenin de benzer özellikleri taşımaya eğilimli olacağını anlatır.
  • Ağalık (Beylik) vermekle, yiğitlik vurmakla*: Liderliğin cömertlikle, kahramanlığın ise cesur eylemlerle kazanıldığını ifade eder. İnsanlar, büyük olmanın veya saygı görmenin, yaptıklarıyla hak edilmesi gerektiğini bilmelidir.
  • Allah'tan korkan kuldan korkmaz: Her şeyin Allahü Teala'dan geldiğine inanan kişinin Allah'tan başka hiç kimseden korkusu olmaz.
  • Asi kuzuyu kurt yemez: Kendi başına buyruk ve cesur davranan kişinin, kötü kimselerden gelebilecek tehlikelerden ve sıkıntılardan daha az etkilenebileceğini belirtir.
  • Aslandan korkulur, bağlı bile olsa: Güçlü kuvvetli, yüksek mevki sahibi kimseler zor durumda kalsa bile yine de kimse onlara sataşmaya cesaret edemez.
  • Atın dorusu, yiğidin delisi*: Atın doru renkli olanı, kişinin gözünü budaktan sakınmayanı beğenilir.
  • Ayı tüfekle değil, yürekle vurulur: Zor bir sorunu çözmek veya bir tehlikeyle başa çıkmak için sadece fiziksel güce değil, daha çok içsel güce, cesarete ve kararlılığa ihtiyaç olduğunu vurgular.
  • Babası köy kahyası olunca kendisinin neden pervası olur: Güçlü birinin koruması altında olan kişiler daha korkusuz ve cesur yaşarlar.
  • Cahil cesur olur: Akılsız, bilgisiz kimseler yaptıkları iş yanlış veya tehlikeli de olsa onlar bunu kavrayamadıkları için yine de o işi yapmaktan sakınmazlar.
  • Dağ başından duman, yiğit başından boran eksik olmaz: Kahramanların, güçlü ve cesur insanların hayatlarının kolay olmadığını, sürekli olarak zorluklar ve sıkıntılarla karşılaşacağını ifade eder. Nasıl ki dağların zirvesinde sürekli duman varsa, yiğit insanların hayatında da sürekli mücadele ve zorluklar vardır.
  • Değirmende doğan sıçan gök gürültüsünden korkmaz: Bir kişinin veya bir şeyin, alışık olduğu zorluklar veya tehlikeler karşısında cesur ve korkusuz olacağını anlatır.
  • Demirci yüreği, demirden sert gerek: Bazı durumlarda sertlik ve dayanıklılığın önemli olduğunu ve başarılı olmak için güçlü ve cesur olmanın gerektiğini vurgular. Bir zorluğun üstesinden gelmek isteyen kişi, kararlılık, cesaret, inanç ve güç gibi niteliklere sahip olmalıdır.
  • Delinin yüreği ağzında, akıllının dili yüreğindedir:
    1. Deliler düşüncelerini ve duygularını doğrudan ve çekinmeden ifade ederken içlerinden geçenleri hemen söyleyerek dürüst ve cesur olurlar. Akıllı insanlar daha sakin ve düşünerek konuşur, duygularını ve düşüncelerini daha dengeli bir şekilde ifade ederler ve konuşmadan önce düşünürler; iç dünyaları ve gerçek duyguları, sözlerinin ardında gizlidir.
    2. Cahil ve beceriksiz kişiler çok konuşur fakat ellerinden hiç bir iş gelmez. Akıllı kişiler ise az konuşur fakat çok iş yaparlar.
  • Düşman olmayınca herkes yiğittir: Düşmanla karşılaşmadan insanın cesur olup olmadığı belli olmaz.
  • Düşmana taban gösterme: Düşmana karşı geri çekilmemek ve korktuğunu belli etmemek gerektiğini ifade eder. Cesur duruş sergilemek, düşmanı caydırır ve zayıf görünmeyi engeller.
  • Düşmanı olmayanın arkadaşı da yoktur: Herkesle iyi geçinmeye çalışan ve kimseyle çatışmayan kişilerin gerçek dostluklar kurmada zorlanabileceğini ifade eder. Gerçek dostlukların bazen cesaret ve duruş gerektirdiğini, bu nedenle herkesle iyi geçinmeye çalışan kişilerin derin ve anlamlı dostluklar geliştiremeyebileceğini vurgular (?).
  • Er isen meydana çık: Yiğitlik ve cesaret iddiasında bulunanın bunu sözle değil, davranışla göstermesi gerektiğini anlatır. Gerçek mertlik, zorluk karşısında geri çekilmemekle belli olur.
  • Er ol da baş yar: Kişi karşılaştığı güçlükler karşısında cesur olmalıdır.
  • Erkek/Aslan dişisine bakar da kuvvet alır: Erkeğin hayatındaki kadının ona güç ve destek verdiğini ifade eder. Bir erkeğin karısından aldığı moral, cesaret veya motivasyonun onun güçlenmesine katkıda bulunduğunu vurgular.
  • Hırsız kedinin boynu kalın olur: Kötü insanların işlerini yapabilmek için genellikle cesur, kararlı ve risk alabilen kişiler olduğunu anlatır.
  • Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz*: Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz, onun farkına bile varmaz.
  • Kediyi kovalaya kovalaya aslan ederler (Ürkütme kediyi, aslan edersin): Korkak kimseler üzerlerine çok varılırsa cesur kesilirler.
  • Koç yiğit kurban içindir: Güçlü ve cesur kişilerin fedakârlık yapmaya ve zorluklara göğüs germeye hazır olduğunu ifade eder. Yiğit kişiler, tıpkı kurbanlık koç gibi, gerektiğinde büyük görevler ve sorumluluklar için kendilerini feda ederler.
  • Korkağı fazla sıkıştırma, cesur olur (Korkağı çok kovarsan bahadır olur): Ürkek, çekingen kimselerin, nasıl olsa sesi çıkmıyor diye üzerine fazla gidersen, onları saldırgan bir hale getirirsin.
  • Korkak dostun olacağına cesur düşmanın olsun: Güvenilmez ve korkak bir dost yerine, açık ve cesur bir düşmanın daha tercih edilir olduğunu ifade eder. Cesur bir düşmanın, niyetlerini açıkça belli ettiğini ve güvenilmez bir dostun yarattığı belirsizlik ve güvensizlikten daha az zarar verici olabileceğini vurgular.
  • Korkunun ecele faydası yoktur*: Başa gelmesi kesin olan bir olaydan kurtulmak olası değildir.
  • Kurttan korkan çoban olmaz: Bir işi yapacak kişinin o işin doğasında var olan zorluklar ve tehlikelerle yüzleşmekten çekinmemesi gerektiğini ifade eder.
  • Ölmüş koyun kurttan korkmaz*: Her şeyini yitiren kişi tehlike anında, onu umursamayan cesur biri olur.
  • Örs çekiçten korkmaz: Dayanıklı ve güçlü olan veya zorluklara veya tehditlere alışkın olan kişilerin bunlara karşı korku duymayacağını ifade eder.
  • Silah insana yiğitlik vermez: Cesaret ve yiğitliğin silah veya dışsal güçlerle değil, kişinin içsel nitelikleriyle kazanıldığını ifade eder. Gerçek yiğitlik, karakterden ve cesaretten gelir.
  • Sonunu çok düşünen muradına eremez: Sürekli sonuçları hesaplayan kişinin cesaretle adım atamayacağını ve hedeflerine ulaşamayacağını ifade eder. Başarı, risk almayı ve tereddütten uzak olmayı gerektirir.
  • Sonunu sayan erlik edemez: Cesur ve kararlı bir kişinin, yaptığı işin sonucunu düşünerek tereddüt etmemesi gerektiğini ifade eder. Risk almaktan korkan bir kişi, büyük başarılar elde edemez.
  • Tabansız insana, tabanca kılıç yüktür: Korkak veya kararsız bir kişinin eline güç ve silah verilse bile bunları kullanamayacağını ifade eder. Cesareti olmayan kimse, en güçlü araca sahip olsa da fayda göremez (tabansız: Korkak, yüreksiz, ödlek).
  • Topa alışan deve davuldan ürkmez: İnsanların karşılaştıkları zorluklar ve sıkıntılar karşısında zamanla daha dayanıklı ve cesur hale gelebileceğini vurgular. Daha önce zorlu tecrübeler yaşamış olan kişiler, yeni ve benzer zorluklarla karşılaştıklarında daha az korku ve endişe duyarlar (top: savaş topu).
  • Ürkek olma, erkek ol: Erkekliğinden gereklerinden biri de cesarettir. Erkeğe ürkeklik yakışmaz.
  • Ürkütme tavşanı aslan edersin: Korkaklar tahrik edilince anormal derecede cesaret kazanırlar.
  • Vurmak da yiğitlik, kaçmak da: Cesaretin sadece savaşmakla değil, gerektiğinde akıllıca geri çekilmekle de gösterilebileceğini ifade eder. Akıllıca hareket edip stratejik olarak çekilmek, düşüncesizce saldırmaktan daha değerlidir.
  • Yavuz kaptan fırtınadan yılmaz: Güçlü, kararlı ve cesur kişilerin zorlu koşullardan korkmadığını ve mücadeleden kaçınmadığını ifade eder. Zorluklar karşısında sağlam durarak, engelleri aşmaya hazır olan kişileri anlatır.
  • Yiğit başından devlet ırak değildir*: Cesur kimseler çoğu kez istekliklerine ve üne kavuşurlar.
  • Yiğit harpte, dost kentte, kâmil insan hiddette belli olur: İnsanların gerçek değer ve niteliklerinin ancak belli durumlarda ortaya çıktığını anlatır. Yiğitlik savaşta, dostluk kalabalık şehir yaşamında, olgunluk ise öfke anında sınanır.
  • Yiğit kısmı gözünü budaktan sakınmaz: Cesur ve gözü pek insanların tehlike karşısında geri durmadığını anlatır. Yiğit kişi, zorluklardan korkmaz ve gerektiğinde göze alarak üzerine gider.
  • Yiğit meydanda belli olur*: Yiğitlik sözle değil, yapılan işle ortaya konur.
  • Yiğitlik akçe ile alınmaz: Cesaretin ve kahramanlığın parayla satın alınamayacağını ifade eder. Gerçek yiğitlik, kişinin içinden gelen bir erdemdir, maddi varlıklarla elde edilemez.
  • Yiğitlik vurmakla, zenginlik vermekle: Cesaret ve kahramanlığın eylemle, zenginliğin ise paylaşarak gösterildiğini ifade eder. Gerçek yiğit, gücünü kullanarak kahramanlık yaparken, gerçek zengin de cömertliğiyle tanınır.
  • Yiğitte yara eksik olmaz: Cesur ve kahraman kişilerin, savaş veya zorlu mücadelelerde çeşitli yaralar almasının kaçınılmaz olduğunu ifade eder. Büyük eylemler ve cesaret, bedel ödemeyi gerektirir.
  • Zarardan korkan kâr etmez: Kazanç elde etmek isteyen birinin risk almaktan kaçınmaması gerektiğini ifade eder. Başarı ve kazancın, riskleri göze alarak cesur adımlar atmayı gerektirdiğini vurgular.