Efendi ne demektir? Efendi ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Günümüzde bey unvanından farklı olarak özel adlardan sonra kullanılan ikinci derecede bir unvan: "Yeni ev, Rüstem Efendi'ye kiraya verildi."
  2. Eskiden "bay" anlamına ve adlardan sonra getirilerek özellikle toprak ve köle sahibi, zengin kimseler şehzadeler, din adamları ve öğrenciler için kullanılan unvan.
  3. Çelebi, sözü ve kılığı yerinde, terbiyeli.
  4. Buyruğu yürüyen, sözü geçen kimse.
  5. Koca: Efendi sen mi geldin?
  • Efendi baba:
    1. Eksiden kimi ailelerde çocukların babaları, gelinlerin kayınbabaları için kullandıkları saygı sözü.
    2. (argo) Bazı yaşlı erkekler için kullanılan seslenme sözü.
  • Efendi kapısı: Eskiden Yeniçerilerle ilgili işlerin yürütüldüğü, Yeniçeri katibinin çalıştığı daire.

Efendi ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "efendi" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Efendi efendi: Uslu uslu, terbiyeli terbiyeli: Dayanamazdı zavallıcıklar sonunda, nasıl efendi efendi gelmişlerse öylece efendi efendi giderlerdi. (A. Kadir)
  • Efendi gibi yaşamak: Sıkıntısız yaşamak, hali vakti yerinde olmak: Bir evleri vardı, atları, uşakları vardı. Efendi gibi yaşarlardı.
  • Efendiden bir adam: Terbiyeli, kibar ve ağırbaşlı kimse: Otuz beş yaşlarında, aklı başında efendiden bir adam; büyük bir müessesede muhasebecilik ediyormuş, bir annesi, bir de kız kardeşi varmış, gayet iyi ahlaklı imiş, intizamı severmiş, evine düşkünmüş, sabah işine gider, akşam evine gelirmiş, içkisi, sefahati, kumarı, bir kocada bulunması arzu edilmeyen hiçbir kusuru yokmuş. (C. S. Tarancı)
  • Efendiliğini yapmak: Efendiliğin gereği olan lütuf ve ihsanı esirgememek, kendine düşeni yapmak: Ey efendi! Kölen varsa onu sevgiyle besle! Efendiliğini yap ki, onun hizmetinden istifade edesin. (Şeyh Sadi Şirazi)
  • Efendilik etmek:
    1. Efendi durumunda olmak, hükmetmek: Dökülen kanları pahasına aldıkları bu topraklarda asırlar boyunca Türk efendilik etti. (Y. Nabi)
    2. Efendice davranmak, lütufkârlık göstermek: Her gölgesine sığınana efendilik etmiş, her isteyiciye verici olmuş. (S. Ayverdi)
  • Efendime söyleyeyim: Konuşurken söylenecek şey hatırlanmayınca, konuşmayı kesmeden sözün devamını hatırlamak için kullanılan bir deyiş: Meydan evi çok küçüktü, orayı genişlettik bayağı büyük meydan yaptık, tuvaletler yapıldı efendime söyleyeyim bahçe tanzim edildi, beton döküldü, şimdi güzel bir yer oldu.
  • Evet efendimci: Özel, kişisel bir görüşü olmadığından ya da hoşa gitmek amacıyla karşısındakinin her sözüne "evet efendim" demeyi ilke edinmiş kimse: Sırıtık, el ovuşturucu, evet efendimci, isabet buyurdunuzcu adam müsveddelerinin göze ve kulağa hoş geldiği yerlerde adam bulunmaz.
  • Eyyam efendisi (reisi, ağası): Her devrin büyüklerine hoş görünmeyi hayat prensibi haline getirmiş olan dalkavuk kimse: Her iktidarın eteğine yapışmasını bilen bu eyyam efendilerinden kurtulmadıkça... (N. Muallimoğlu). Eyyam reisidir; her havaya uyar, her telden çalar, devre göre hareket eder, zaman ne isterse onu yapar.
  • Geç efendim!: "Kulak asma, önem verme!" anlamında kullanılan bir söz: Bir çılgınlığa aşk demek budalalığını yaptım diye gülüyorum. Ne aşkı? Geç efendim geç... Şöylesine bir sevgiymiş belki. Şımarık bir kızın hevesi, bir kapris. (M. K. Su)

Efendi ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "efendi" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:

  • Efendim nerede, ben nerede!: "Ben ne söylüyorum, siz ne anlıyorsunuz!" anlamında, kişinin söyledikleriyle karşısındakinin anladıkları arasında büyük fark olduğunu ifade eder.
  • Efendinin nazarı ata tımardır (Ağanın gözü ata tımardır): İş sahipleri denetimlerini sürekli yaparlarsa işler yolunda gider.
  • Efendiyi efendi eden etbaidir (uşağıdır): Bir liderin veya büyüğün saygınlığını onu takip edenlerin sağladığını anlatır. Yönetenin kudreti, arkasındaki kalabalıkla değer kazanır (etba: Tabi olanlar, bağlı olanlar, emri altında bulunanlar).
  • Böyle ağanın (efendinin) böyle hizmetkarı olur: Bir işi yöneten nasıl biriyse, onunla çalışanlar da kendisine benzer.
  • Delinin efendisi olmaktansa akıllının uşağı olmak yeğdir: Akılsız veya mantıksız bir kişinin yönetiminde bulunmaktansa, akıllı ve mantıklı bir kişiye hizmet etmenin daha tercih edilebilir olduğunu ifade eder.
  • Dünkü köleliğine bakma, bugünkü efendiliğine bak: İnsanların geçmişteki konumlarına göre değil, şu an bulundukları duruma göre değerlendirilmesi gerektiğini ifade eder. Geçmişin izlerini taşımak yerine, bugünkü başarı ve mevcut durumu dikkate almayı öğütler.
  • Hizmet etmesini bilmeyen/öğrenmeyen efendilik edemez: Kendisinden üst derecedeki kimselere nasıl davranılacağını bilmeyen, kendi hizmetinde olanları idare etmeyi de bilemez.
  • Hizmetçisine bak, efendisini sorma: Birinin yanında çalışan kişinin hal ve tavırlarına bakarak sahibinin nasıl biri olduğu anlaşılır. Hizmetlinin terbiyesi, efendisinin terbiyesini yansıtır.
  • Hizmetkârdır efendisinin yüzünü ağartan: Birinin hizmetinde çalışan kişinin dürüst ve çalışkan olmasıyla patronunun itibarını yükselteceğini anlatır. İyi hizmetçi, sahibini mahcup etmez, aksine yüceltir.
  • Kapıya varsan efendi uyur, elde armağan olsa vay efendim buyur: Armağansız gelen kişiye yüz verilmez, armağanla gelen kişi ise güler yüzle ve saygı ile karşılanır.
  • Kul hatasız olmaz, affeder efendisi: Hata genellikle isteyerek ve bilerek yapılmaz; bunun için bağışlayıcı olmak gereklidir.
  • Ortakçıdan ağa, seyisten efendi, hizmetçiden hanım olmaz: Başkalarının hizmetinde çalışarak geçimini sağlayan bir işin yönetiminde ve idaresinde görev alamazlar (ortakçı: Başkasının tarlasında ürüne ortak olmak şartıyla çalışan).
  • Sen dede (efendi) ben dede (efendi), bu atı kim tımar ede: Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?