Buz nedir ne demektir? İlgili deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
Buz zemin üzerinde buzdan harflerle yazılmış buz yazısı
Buz
  1. Soğuk etkisiyle camsı, kırılgan, kristal yapılı biçimde katılaşan su, donmuş su: Müthiş bir soğuk ortalığı kasıp kavuruyordu. Her yer kar ve buz ile kaplıydı. (A. Şimşirgil)
  2. (ünlem) Pek soğuk bir etki uyandıran şey ya da kimse için kullanılır.


İlgili birleşik fiil ve kelimeler


  • Buz bağlamak: (Sıvılar için) Yüzeyi donmak.
  • Buz bulutları: (coğrafya) 8.000 - 12.000 metre yüksekliklerde bulunan ak renkli bulutlar.
  • Buz çatlatması: (coğrafya) Buzlanma ya da donma sırasında, hacmi büyüyen suyun, içindeki yabancı maddeleri çatlatması ya da parçalaması olayı.
  • Buz hokeyi: (spor) 26 x 56 m genişliğindeki buz alan üzerinde, ellerinde top sürmeye yarayan birer sopayla ayaklarında buz pateni olan altışar kişilik iki takım arasında oynanan oyun.
  • Buz mıhı: Kışın buzda kaymayı önlemek için ayakkabı altlarına ya da at nallarına çakılan sivri başlı çivi.
  • Buz pateni: (spor) Buz üstünde kayarak yapılan bir spor ve bu sporun yapılması için kullanılan dibi çelik şeritli özel ayakkabı.
  • Buz tutmak: Üstünü buz kaplamak.
  • Buz yalağı: (coğrafya) Dağlarda, içine kar yığılan yuvarlak çöküntü.
  • Buzlar çözülmek: Buzlar erimeye ve kırılmaya başlamak.


İlgili deyimler ve anlamları


İçinde "buz" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:

  • Buz gibi:
    1. Çok soğuk: Buz gibi soğukta her şey anında donuyordu.
    2. Sevimsiz ve soğuk bir etki uyandıran (şey ya da kişi): Buz gibi bakışlarla sözlerini sürdürdü. (M. R. Sadıkoğlu)
    3. (teklifsiz konuşmada) Hiç kuşkusuz, bal gibi, apaçık, kesinlikle: Yalan söyleyeceği gözlerinin akından belliydi. Buz gibi yalan söyledi. (Varlık)
    4. (Kötü nitelikler için) Ta kendisi, katkısız.
    5. (Et için) Temiz ve yağlı: "Bu, buz gibi kuzudur. Seni aldatacak değilim ya!..." (H. F. Gözler)
  • (Birinden) Buz gibi soğumak: (deyiminin anlamı) Hiç sevgisi kalmamak, tiksinmek, nefret edecek duruma gelmek: Para isteme benden buz gibi soğurum senden (atasözü)
  • Buz kesilmek:
    1. Çok soğumak: Gelene kadar elimiz ayağımız buz kesildi. Neyse ki nenen büyük odanın sobasını yakmıştı. (R. Tekin)
    2. Şaşılacak, üzülecek bir durum karşısında donakalmak: Tavrından ve sözlerinden anlayacağını anlamış, buz kesilmişti. (K. Nadir)
  • Buz kesmek:
    1. Çok üşümek: Hava iyice soğumuştu; ayaklarım buz kesiyordu. (S. S. Umar)
    2. Çok soğuk olmak: Ocak ayıydı. Her yer buz kesiyordu. (U. Mumcu)
  • Buz üstüne yazı yazmak:
    1. Süresi ve etkisi pek az olacak bir iş yapmak, boşuna uğraşmak: Çünkü dünya aşkı, buz üstüne yazılan yazı gibidir (K. Rıfai). Gerisi buz üstüne yazı yazmaktan, havanda su dövmekten başka bir şey değildir. (M. Salihoğlu)
    2. Bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek: Hiç çenemi yormayayım, zira buz üstüne yazı yazmaktan hoşlanmam. (Ş. Onay)
  • Buzlar çözülmek: Aradaki dargınlık ortadan kalkmak, barışmak: Buzlar çözülmüş, arkadaşlık pekişmişti (A. Nusret). İhtiyar kadın, yeğeni soğuk karşıladığı halde, çok geçmeden buzlar çözülmüş, onu affedivermişti. (O. Kemal)
( 0 soru/yorum )