Dokuz |
Dokuz ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "dokuz" kelimesi geçen deyimler ve açıklamaları:
- Dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek: (deyiminin anlamı) Bir çok iş üst üste yığılıp sıkışık bir durum oluşturmak: "Dokuz ayın çarşambası bir araya geldi," dedi annem. Gerçekten de üç odalı evimizde tam bir curcuna yaşanıyordu. Bavullar, çantalar, eşyalar... (F. Çetinel)
- Dokuz babalı: Kimden olduğu, babasının kim olduğu belli olmayan: Bu adam babasının hayrına gelmez. Vay dokuz babalı herif vay!
- Dokuz canlı: Yapısı çok sağlam, kolay kolay ölmez: Adam dokuz canlı zannettik üzerinden çelik yelek çıktı, adama bak ya! (Ö. A. Koçak)
- Dokuz doğurmak: Bir şey ha oldu ha olacak diye tasalanmak ya da çok sabırsızlanmak: Genç karısı içeride had safhada doğum sancıları çekerken, o da salonda dokuz doğuruyordu. (A. Koçak)
- Dokuz körün bir değneği: Bir çok kimsenin tek yardımcısı, tek dayanağı ya da bir ailenin tek çocuğu: Dokuz körün bir değneği, işte bir kızımız var... Habib-i Ekrem'in hürmetine Rabb'im bağışlasın... (H. R. Gürpınar). Dokuz körün bir değneğiydi. Kim ekmeksiz, parasız kalsa ona koşardı. (İlgili cümle kaynağı: R. N. Güntekin)
- Dokuz köyden kovulmuş: Geçimsizliği, hoş olmayan davranışları yüzünden bir çok yerlerden atılmış: Doğru şeyler söyleyerek sömürgecilerin ve hükümdarların rahatını bozduğu için, dokuz köyden kovulmuş bir insan olduğu anlaşılıyordu. (A. Ayda)
- Dokuz yorgan eskitmek (paralamak): Çok uzun yaşamak. Bence vakitsiz oldu bu ölüm. Dokuz yorgan paralayıp öyle ölecekti Zalim. (C. F. Başkut)
Dokuz ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "dokuz" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
- Dokuz at bir kazığa bağlanmaz: (atasözünün anlamı)
- Bir işin başına, tanınmış kişiliği bulunan bir çok kimse birden getirilmemelidir; çünkü anlaşamazlar, birbirlerine saldırırlar.
- Bir çok azılı, zayıf bir güvenlik önlemiyle bir arada zapt edilemez.
- Dokuz ölç, bir biç (İki ölç, bir biç): Önce iyi düşünüp taşınmalı, sonra karara varmalı.
Soru/Yorum Formu
»