genç:
- Yaşlı olmayan, henüz yetişmiş olup daha orta yaşa gelmemiş olan: Genç adam. Genç kız.
- (mecazi) Yeni yeni gelişen, kısa bir geçmişi olan: Genç beyinler. Genç cumhuriyet.
- (Daha çok erkek için) Genç kimse: Birkaç genç oturmuş konuşuyorlardı.
gençlik:
- Genç olma durumu ve bu durumun çağı, çocuklukla orta yaşlılık arasındaki evre, ihtiyarlık karşıtı: Sen onu gençliğinde görecektin.
- Genç insanların tümü: Gençliğin sorunları. Öğrenci gençlik.
İlgili deyim atasözleri ve anlamları
İçinde "genç ve gençlik" kelimeleri geçen deyim, atasözleri ve açıklamaları:
- Genç irisi: (deyiminin anlamı) Vakitsiz serpilip büyümüş, yaşına göre çok iri yapılı: Onu getiren genç irisi, tepsiyi bel hizasında tutmuş, kapının eşiğinde bekliyordu. (İlgili cümle kaynağı: T. Buğra)
- Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir: (atasözünün anlamı) Gençlik, insanın en diri ve verimli olabileceği dönemdir ama değeri ancak yaşlanınca anlaşılır.
- Gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan: İnsan gençliğinde çalışıp kazancını biriktirmelidir ki yaşlanıp çalışamadığı yıllarda rahat bir yaşam sürebilsin.
- Gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı: Gençlikte, sağlık ve dinçlik varken en zor işlerde bile çalış, yaşlılıkta rahat edersin.
Soru/Yorum Gönder