gırgır:
Gırgır |
- Usanç veren sürekli ve kaba ses.
- Gargar.
- Açık denizlerde genellikle su yüzüne yakın dolaşan balıkları çevreleyip avlamak için iki kayık tarafından kullanılan büyük ağ.
- Yerdeki tozları temizlemek için kullanılan, altı fırçalı, uzun saplı, mekanik sistemli bir süpürge gerecinin firma adı; bu türden bütün aygıtlar için kullanılır.
gır:
- (argo) Söz, lakırtı.
- (argo) Yalan uydurma.
Gırgır ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "gır ve gırgır" kelimeleri geçen deyimler ve açıklamaları:
- Gırgır geçmek: (argo)
- Dikkat etmemek, aklı başka yerde olmak, bir konuyu benimsemediği için üzerinde durmayıp boş vermek: "Şef bakıyor." dedi Salih. "Kim ipler şefi." dedi Haydar. "Kendisi orda sabahtan akşama kadar gırgır geçiyor, biz bir şey diyor muyuz?" (M. Buyrukçu)
- Dalga geçmek, alay etmek: Ciddiye almadım, gırgır geçiyor sandım. (Türk Edebiyatı)
- Gırgıra almak:
- Bir işi ciddiye almamak: İşi gırgıra alıyor gibi bir halin var. (E. Sezer)
- Alaya almak, dalga geçmek: Hatta, 58 yaşındaki rakibini « fazla genç ve tecrübesiz » bulduğunu söyleyerek gırgıra aldı. (H. Şahin)
- Gırgıra getirmek: (deyiminin anlamı) Gevezelikle bir konuyu geçiştirmek.
- Gır açmak: (argo) Saçma sapan sözlerle karşısındakinin canını sıkmak.
- Gır atmak: Laf atmak, çene çalmak, konuşmak.
- Gır geçmek: Bol bol konuşmak, çene çalmak.
- Gır kaynatmak: İşlerini bırakıp gevezelik etmek.
Soru/Yorum Formu
»