Karış nedir? Karışlamak ne demektir? Karış ile ilgili atasözü, deyimler ve anlamları

Güncellenme: 5 Aralık 2025 Soru/Yorum: 0
Bir cetvel üzerinde karış uzunluğunu ölçen birisi
Karış

Açık, gergin duran bir elin başparmağıyla, serçe parmağı arasındaki açıklığı ölçü olarak alan ve eskiden, eski uzunluk ölçülerinden arşının üçte biri olarak kabul edilen ve yaklaşık 23 cm'ye tekabül eden bir uzunluk ölçüsü.

  • Karışlamak: Karışla ölçmek: Enini, boyunu dikkatle karışladı.

Karış ile ilgili atasözü ve deyimler

İçinde "karış" kelimesi geçen atasözü, deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Karış karış: Her yanını, inceden inceye: Bu memleketin her tarafını karış karış bilirim.
  • Karış karış bilmek: En ince ayrıntısına kadar biliyor olmak: İstanbul'u karış karış bilirdi.
  • Karış karış dili var: Kabaca ve terbiyesizce karşılık vermeyi anlatan söz. ( Kürek kadar dili var)
  • Karış karış dolaşmak: Her yeri gezmek: Yurdun her köşesini karış karış dolaştı.
  • Ağzı açık (bir karış açık) kalmak: Şaşakalmak: O da bir anlam verememişti bu olaya. Şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı (Ç. Güleç). Bir Türk subayı olduğumu söyleyince, hayretten, ağzı bir karış açık kaldı! (T. Toros)
  • Aklı beş (bir) karış havada (yukarıda) olmak: Dengeli düşünememek, düşünmeden aklına eseni yapmak: "Baksana, bu adamın aklı beş karış havada. Tanımasam aşık diyeceğim!" (F. Döngelli)
  • Alnını karışlamak: "Bu işi yapanın alnını karışlarım" gibi cümlelerde kullanılarak meydan okuma anlatır: — Bana Karagümrük'lü Deli Cemile derler, yolumu kesenin alnını karışlarım. (P. Safa)
  • Alnını karışlayayım: Birini hafifsemek için söylenir: Şimdi bana bu memlekette bu bıyıktan daha üstün bir bıyık var diyen varsa, buyursun, karşıma çıksın, çıksın da alnını karışlayayım! (T. Yücel)
  • Altı karış beberuhi: Kısa boylu olanlar için alay yollu söylenir: Yahu bu, altı karış beberuhi... Elbisesiyle, çizmesinin çamuruyla tartsan, elli kilo ya gelir ya gelmez... Bu ses, bu adamın neresinden ve nasıl çıkar... (İlgili cümle kaynağı: A. Nesin)
  • Bir karış: Çok kısa, çok az: Bir karış boyu var. Bir karış toprağı yok.
  • Bir karış beberuhi: (alay) Çok kısa, cüce.
  • Boyun bir karış uzadı: (alay yollu) "Gereği olmayan o işi yapmakla sanki yükseldin" anlamında kullanılan bir söz: Bana "Dünya Hikaye Yarışması'na katıldın da, boyun bir karış uzadı mı?" diye sordu. (H. Çekinkaya)
  • Dalga boyu aşmış, ha bir karış, ha beş karış: (atasözü) Bir olay, durum veya zarar belli bir noktaya geldikten sonra, küçük farkların artık önemli olmadığını ifade eder. Önemli olan, sınırın aşılmış olmasıdır; bu noktadan sonra detaylar pek fark etmez.
  • Dil bir karış: Her söze saygısızca karşılık verenler için kullanılır: Oğlanda da dil bir karış.
  • Dili bir karış dışarı çıkmak (sarkmak): Çok yürümekten ya da koşmaktan yorulmak: Tazı gibi dili bir karış dışarı fırlamıştı adamın... Gömleği terden sırılsıklamdı. (R. Enis)
  • İçi (karış karış) yağ bağlamak: İstediği gibi bir durum belirdiğinde sevinip ferahlamak: Oooh, içim yağ bağladı, ne güzel bir intikam almıştım!.. (A. Nesin). Oh, oh... o uğursuzun üstüne başkalarını sev. Benim de içim karış karış yağ balasın. (H. R. Gürpınar)
  • Surat (suratı) bir karış: Öfkeli ve somurtkan: Bu sabah da uyandığından beri suratı bir karış. Belli ki gece yenilme korkusu ile suratına çöreklenen görüntü halen asılı duruyor. (K. Çevik)
  • Suratı bir karış asılmak: Öfkelenmek, kızmak ve somurtmak: Hiçbir şey söylemedi, suratı bir karış asılmıştı. (H. Hükümenoğlu)