Ölen bir kimseden yakınlarına kalan para, mal ya da mülk, kalıt, bırakıt. Geçen sene ailemize bir yerden küçük bir miras hissesi düştü. (İlgili cümle kaynağı: K. H. Koray)
(mecazi) Bir kuşağın kendinden sonraki kuşağa bıraktığı şey. Kültürel miras.
Miras kalmak: Bir kimseye ölen bir yakınından, mal, mülk, para vb. kalmak.
Mirasçı:
Kendisine miras kalan kimse, kalıtçı.
(mecazi) Bir şeyi sürdüren, bir şeyin izinde giden kimse. Bu fikrin mirasçıları.
İlgili atasözü deyimler ve anlamları
Miras yemek: Kendine birinden miras kalmak.
Mirasa konmak:
Önemli bir mirasa sahip olmak.
(mecazi) Değerli bir şeye sahip çıkmak.
Miras helal, hele (ele) al demişler: (atasözünün anlamı) Miras, mirasçının en doğal hakkıdır fakat mirası ele geçirmek bu kimseyi çok uğraştırır, üzer.