Ters nedir, ne demektir? Ters ile ilgili atasözleri, deyimler ve anlamları

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
  1. Gerekli olan duruma karşıt, zıt: Kalemin ters tarafı. Ayna ters gösterir. Ayakkabılarını ters giymiş.
  2. Bir şeyin ya da bir aracın işlemeyen bölümü: Bıçağın tersi. Baltanın tersi. Elinin tersi.
  3. Bir şeyin içe gelen bölümü, arkası: Ceketinin tersiyle alnındaki teri sildi. (A. H. Tanpınar)
  4. (mecazi) Uygun olmayan, uymayan, elverişsiz: İşi ters gidiyor. Burası bana ters geliyor.
  5. (mecazi) Gönül ve cesaret kırıcı: Ters muamele. Ters bir adam. Ters bir cevap.
  6. (mantık, matematik) Başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre terimleri ters durumda olan, evrik.
  7. Hayvan pisliği.

Ters ile ilgili deyimler ve anlamları

İçinde "ters" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:

  • Ters anlamak: Yanlış yorumlamak, doğru anlam vermemek: Ama o tavsiyenin amacını ters anladı.
  • Ters düşmek: Aykırı olmak, karşıt olmak: Gönüllerindeki hayaller, gerçeklerle ters düştü. (H. Alptekin)
  • Ters gelmek: Uygun düşmemek: Senin isteklerin de bana ters gelir. Dolayısıyla bu evlilik yürümez. (H. Ertuğrul)
  • (bir şey) Ters gitmek: Bir iş doğru ve düzgün yürümemek, sorun çıkmak: İnsan abdestsiz, namazsız, niyazsız olursa; insafsız, edepsiz, ahlaksız olursa, Allah'ın sevmediği işleri yaparsa; günahkar, asi mücrim olursa her işi ters gider. (M. E. Coşan)
  • Ters köşe olmak:
    1. (spor) Futbolda kaleci, topun kaleye geldiği tarafın aksi yönüne hamle yapmak (bu nedenle gol yemek).
    2. (mecazi) Beklenmedik bir şey olmak: Onların dillerini onayladığını, coşkuyla, coşkudan da öte duygularla karşılayışını görünce tam anlamıyla ters köşe olduk. (Hece)
  • Ters pers olmak:
    1. Yüzükoyun düşmek.
    2. (mecazi) Fena halde bozulmak: Suratı ters pers oldu; öfkeden gözlerinde şimşekler çaktı.
  • Ters tarafından kalkmak: Nedensiz, durduk yere huysuzluk etmek veya bir şeye karşı abartılı tepki göstermek: Anlaşılan ters tarafından kalkmış. Nerde o sakız şekeri gibi adam? (Kolektif)
  • Ters tepmek:
    1. (silâh için) Ateşlendikten sonra geriye doğru gelmek.
    2. (mecazi) Aksi yolda gelişmek, tasarlananın aksi gerçekleşmek: Giriştikleri başka bir entrika ters tepti. (E. Afyoncu)
  • Ters ters: Aksi aksi: "Görüyorsun değil mi nasıl ters ters konuşuyor benimle." diye sitem etti. (O. Kömürcü)
  • Ters ters bakmak: Düşmanca ve öfkeli bir biçimde bakmak: Kız ters ters baktı, sanki kendisine haksızlık edilmiş gibi.
  • Ters yüz etmek:
    1. Bir süre kullanılmış ve dış yüzeyi eskimiş olan giysilerin daha yeni görünen iç kumaş yüzeyini dışına çevirerek yeniden dikmek: Pardesüsünü yıllarca giyer, kirlendi, rengi soldu veya parladı diye elbiseden vazgeçilmez onu ters yüz (torniston) ettirip birkaç yıl giydikten sonra cekete dirseklik pantolona süvarilik vurdurulup giymeye devam edilirdi. (E. Torun)
    2. İç tarafını dışa getirmek: Ceplerini ters yüz etti, ekmek kırıntıları döktü avucuna.
    3. Değiştirmek: Helâl ile haramı ters yüz edip haramı asıl, helâli ona benzer göstermek ne büyük bir çarpıklığın ifadesidir. (C. Durmuş)
    4. İşleri bozmak: Ölümü her şeyi ters yüz etti. Dayanılması zor günler tekrar başladı. (S. Aktaş)
    5. Şüpheli duruma sokmak: Sürekli gerçeği ters yüz edip yalancı ve günahkar olan herkese; olsun yazıklar! (M. A. Eroğlu)
  • Ters yüzü geri dönmek: Eli boş olarak, istediğini elde edemeden geri dönmek, gerisin geriye gitmek: Bunda da muvaffak olamayarak ters yüzü geri dönmüş, ömrünün son yıllarını İstanbul'da bir köşeye çekilerek geçirmişti. (Y. K. Karaosmanoğlu)
  • Ters yüzüne dönmek: Geri gitmek, geri dönüp gitmek: Bekleme salonunu kalabalık görünce ters yüzüne döndü. (S. Erol)
  • Tersi dönmek: Şaşırıp bulunduğu ve gideceği yeri kestirememek: Çok içmiş, tersi dönmüş, Aksaray'a, teyzesine gidecekken kendini Fatih'te, baba evinde bulmuştu. (N. Mert)
  • Tersinden okumak: Yanlış anlamak: Her vakıayı tersinden okuyup, her sözü negatif yorumlamak... Bu nasıl bir tavırdır böyle... (İ. Pala)
  • Tersine çevirmek: İçini dışına çevirmek: Pantolonunun ceplerini yokladı. Cepleri tersine çevirdi. Ceplerin hiç birinde ruhsatnameye benzer bir şey yoktu.
  • (bir iş veya durum) Tersine dönmek: Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak: Her şey bir anda tersine döndü. Şah iktidardan düştü. (H. Özdemir)
  • (bir iş veya durum) Tersine gitmek:
    1. İstenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek: Bir kaç senedir onun işleri tersine gitmeye başlamıştı. İşini görecek bir kimsesi kalmamıştı. (R. Mollof)
    2. Bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak: "Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi." (H. Taner)
  • (bir şeye) Dürbünün tersiyle bakmak: Bir şeyi küçümsemek, olduğundan çok daha az önemli görmek: Senin gibi dünyaya dürbünün tersiyle bakacağıma, kendi doğrularımla yürürüm. (Z. Cemali)
  • Elinin tersiyle itmek: Reddetmek, kabul etmemek: Muhteşem zenginliği elinin tersiyle itti. Anasız, babasız gurbette fakat kalbinde Allah ve Peygamber aşkıyla fakir ve bekar bir halde Uhud harbinde şehit olarak ahirete göçtü. (Celalin Penceresinden)
  • Eşeğe ters bindirmek: (Birini) Herkese maskara edecek duruma sokmak: ... eşeğe ters bindirip köy köy dolaştırırlar. Ne itibar kalır, ne gurur, ne de izzetinefis. (M. Savaş)
  • Kulağı ters taraftan göstermek: Kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak.
  • Külahını ters giydirmek:
    1. Karşısındaki kurnaz olsa dahi onu bile aldatacak kadar kurnaz olmak, pabucunu ters giydirmek: Her tarakta bezi olan bir üçkağıtçı ki, şeytana külahını ters giydiren cinsten. Adına Suratsız Todori derler. buralarda bulunduğuna göre, vardır bir bildiği. (Y. Bahadıroğlu)
    2. Birine karşı sert davranarak onu yaptığına pişman olacak bir duruma sokmak.
  • Madalyonun ters tarafı: "Olumlu bir iş, bir durum veya bir olayın düşünülmesi, hesaba katılması gereken olumsuz yönü" anlamında kullanılan bir söz: Fakat, doğrusunu isterseniz, madalyonun ters tarafı bambaşka. (A. M. Dıranas)
  • Pabucunu ters giydirmek: Güç bir duruma sokarak telaşla kaçırmak: Buna teşebbüs edenlere pabucunu ters giydirir. (A. S. Özbaşar)
  • Şeytana külahını ters giydirmek: Çok kurnaz olmak: Bu Kırmızı Firuz denen sansar, şeytana bile külahını ters giydirirdi vesselam. (M. Anıl)
  • Şeytana pabucunu ters giydirmek: Çok kurnaz olmak: İngilizler, şeytana pabucunu ters giydirir derler. (M. Işık)

Ters ile ilgili atasözleri ve anlamları

İçinde "ters" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )

  • Ters gitmeye görsün kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi: İnsanın bahtı kapandığında en kolay işlerin bile zorlaşacağını anlatır. Şanssızlık başlayınca zararsız şey bile zarar verir.
  • Alacaklıyı görür sokağa sapar, kuş tersini para diye kapar: Bazı insanların borçlarını ödemekten kaçarken, para ve alacakları için her şeyi yapabileceklerini anlatır (kuş tersi: kuş dışkısı).
  • Düş tersine yorumlanır: Rüyalar genellikle tersine yorumlanır. Rüyasında ağlayan kişi güler, ölen kişi sağlıklı olur.
  • Ebe çok olunca çocuk ters gelir: Bir işe gereğinden fazla kişi müdahale ederse işin düzeninin bozulacağını anlatır.
  • Ecinniye külahı ters giydirir (Şeytana çarığı ters giydirir, ecinniye külahı): Kurnaz ve hilekâr insanların başkalarını kolayca kandırabileceğini ifade eder. Zeki ve açıkgöz kişiler, saf veya dikkatsiz olanları aldatmada ustadır.
  • Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine*: Bir işin göz göre göre ters yapıldığını, yolunda yapılmadığını anlatır.
  • Kadın şeytana pabucunu ters giydirir: Kadın, istediği zaman en açıkgöz erkeği bile kolayca kandırabilir.
  • Kervan ters dönerse topal eşek baş olur: Seçim yapılırken gereken dikkat ve duyarlılık gösterilmezse, işler tersine dönerse, işin başına beceriksiz, cahil kimseler gelir.
  • Yürük atın tersi seyrek düşer (Hızlı giden atın b*ku seyrek düşer): Bir şeyin hızı veya temposu arttıkça, bazı detaylar veya gereklilikler üzerinde eksiklikler ve hatalar olabileceğini vurgular.

Ters ile ilgili birleşik kelimeler

  • Ters akıntı: Denizlerde, ana akıntıya ters olarak kıyı çizgisini takip eden akıntı.
  • Ters dönmek: Altüst olmak.
  • Ters köşe: (spor) Teniste topu vurulan tarafın ters yönüne gönderme.
  • Ters orantı: Birbirine bağlı olan ve biri artarken ötekinin azaldığı iki büyüklük arasındaki bağıntı.
  • Terslik: Ters olma durumu ya da tersçe davranmak, aksilik.