- Gerekli olan duruma karşıt, zıt: Kalemin ters tarafı. Ayna ters gösterir. Ayakkabılarını ters giymiş.
- Bir şeyin ya da bir aracın işlemeyen bölümü: Bıçağın tersi. Baltanın tersi. Elinin tersi.
- Bir şeyin içe gelen bölümü, arkası: Ceketinin tersiyle alnındaki teri sildi. (A. H. Tanpınar)
- (mecazi) Uygun olmayan, uymayan, elverişsiz: İşi ters gidiyor. Burası bana ters geliyor.
- (mecazi) Gönül ve cesaret kırıcı: Ters muamele. Ters bir adam. Ters bir cevap.
- (mantık, matematik) Başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre terimleri ters durumda olan, evrik.
- Hayvan pisliği.
Ters ile ilgili deyimler ve anlamları
İçinde "ters" kelimesi geçen deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Ters anlamak: Yanlış yorumlamak, doğru anlam vermemek: Ama o tavsiyenin amacını ters anladı.
- Ters düşmek: Aykırı olmak, karşıt olmak: Gönüllerindeki hayaller, gerçeklerle ters düştü. (H. Alptekin)
- Ters gelmek: Uygun düşmemek: Senin isteklerin de bana ters gelir. Dolayısıyla bu evlilik yürümez. (H. Ertuğrul)
- (bir şey) Ters gitmek: Bir iş doğru ve düzgün yürümemek, sorun çıkmak: İnsan abdestsiz, namazsız, niyazsız olursa; insafsız, edepsiz, ahlaksız olursa, Allah'ın sevmediği işleri yaparsa; günahkar, asi mücrim olursa her işi ters gider. (M. E. Coşan)
- Ters köşe olmak:
- (spor) Futbolda kaleci, topun kaleye geldiği tarafın aksi yönüne hamle yapmak (bu nedenle gol yemek).
- (mecazi) Beklenmedik bir şey olmak: Onların dillerini onayladığını, coşkuyla, coşkudan da öte duygularla karşılayışını görünce tam anlamıyla ters köşe olduk. (Hece)
- Ters pers olmak:
- Yüzükoyun düşmek.
- (mecazi) Fena halde bozulmak: Suratı ters pers oldu; öfkeden gözlerinde şimşekler çaktı.
- Ters tarafından kalkmak: Nedensiz, durduk yere huysuzluk etmek veya bir şeye karşı abartılı tepki göstermek: Anlaşılan ters tarafından kalkmış. Nerde o sakız şekeri gibi adam? (Kolektif)
- Ters tepmek:
- (silâh için) Ateşlendikten sonra geriye doğru gelmek.
- (mecazi) Aksi yolda gelişmek, tasarlananın aksi gerçekleşmek: Giriştikleri başka bir entrika ters tepti. (E. Afyoncu)
- Ters ters: Aksi aksi: "Görüyorsun değil mi nasıl ters ters konuşuyor benimle." diye sitem etti. (O. Kömürcü)
- Ters ters bakmak: Düşmanca ve öfkeli bir biçimde bakmak: Kız ters ters baktı, sanki kendisine haksızlık edilmiş gibi.
- Ters yüz etmek:
- Bir süre kullanılmış ve dış yüzeyi eskimiş olan giysilerin daha yeni görünen iç kumaş yüzeyini dışına çevirerek yeniden dikmek: Pardesüsünü yıllarca giyer, kirlendi, rengi soldu veya parladı diye elbiseden vazgeçilmez onu ters yüz (torniston) ettirip birkaç yıl giydikten sonra cekete dirseklik pantolona süvarilik vurdurulup giymeye devam edilirdi. (E. Torun)
- İç tarafını dışa getirmek: Ceplerini ters yüz etti, ekmek kırıntıları döktü avucuna.
- Değiştirmek: Helâl ile haramı ters yüz edip haramı asıl, helâli ona benzer göstermek ne büyük bir çarpıklığın ifadesidir. (C. Durmuş)
- İşleri bozmak: Ölümü her şeyi ters yüz etti. Dayanılması zor günler tekrar başladı. (S. Aktaş)
- Şüpheli duruma sokmak: Sürekli gerçeği ters yüz edip yalancı ve günahkar olan herkese; olsun yazıklar! (M. A. Eroğlu)
- Ters yüzü geri dönmek: Eli boş olarak, istediğini elde edemeden geri dönmek, gerisin geriye gitmek: Bunda da muvaffak olamayarak ters yüzü geri dönmüş, ömrünün son yıllarını İstanbul'da bir köşeye çekilerek geçirmişti. (Y. K. Karaosmanoğlu)
- Ters yüzüne dönmek: Geri gitmek, geri dönüp gitmek: Bekleme salonunu kalabalık görünce ters yüzüne döndü. (S. Erol)
- Tersi dönmek: Şaşırıp bulunduğu ve gideceği yeri kestirememek: Çok içmiş, tersi dönmüş, Aksaray'a, teyzesine gidecekken kendini Fatih'te, baba evinde bulmuştu. (N. Mert)
- Tersinden okumak: Yanlış anlamak: Her vakıayı tersinden okuyup, her sözü negatif yorumlamak... Bu nasıl bir tavırdır böyle... (İ. Pala)
- Tersine çevirmek: İçini dışına çevirmek: Pantolonunun ceplerini yokladı. Cepleri tersine çevirdi. Ceplerin hiç birinde ruhsatnameye benzer bir şey yoktu.
- (bir iş veya durum) Tersine dönmek: Beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak: Her şey bir anda tersine döndü. Şah iktidardan düştü. (H. Özdemir)
- (bir iş veya durum) Tersine gitmek:
- İstenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek: Bir kaç senedir onun işleri tersine gitmeye başlamıştı. İşini görecek bir kimsesi kalmamıştı. (R. Mollof)
- Bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak: "Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi." (H. Taner)
- (bir şeye) Dürbünün tersiyle bakmak: Bir şeyi küçümsemek, olduğundan çok daha az önemli görmek: Senin gibi dünyaya dürbünün tersiyle bakacağıma, kendi doğrularımla yürürüm. (Z. Cemali)
- Elinin tersiyle itmek: Reddetmek, kabul etmemek: Muhteşem zenginliği elinin tersiyle itti. Anasız, babasız gurbette fakat kalbinde Allah ve Peygamber aşkıyla fakir ve bekar bir halde Uhud harbinde şehit olarak ahirete göçtü. (Celalin Penceresinden)
- Eşeğe ters bindirmek: (Birini) Herkese maskara edecek duruma sokmak: ... eşeğe ters bindirip köy köy dolaştırırlar. Ne itibar kalır, ne gurur, ne de izzetinefis. (M. Savaş)
- Kulağı ters taraftan göstermek: Kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak.
- Külahını ters giydirmek:
- Karşısındaki kurnaz olsa dahi onu bile aldatacak kadar kurnaz olmak, pabucunu ters giydirmek: Her tarakta bezi olan bir üçkağıtçı ki, şeytana külahını ters giydiren cinsten. Adına Suratsız Todori derler. buralarda bulunduğuna göre, vardır bir bildiği. (Y. Bahadıroğlu)
- Birine karşı sert davranarak onu yaptığına pişman olacak bir duruma sokmak.
- Madalyonun ters tarafı: "Olumlu bir iş, bir durum veya bir olayın düşünülmesi, hesaba katılması gereken olumsuz yönü" anlamında kullanılan bir söz: Fakat, doğrusunu isterseniz, madalyonun ters tarafı bambaşka. (A. M. Dıranas)
- Pabucunu ters giydirmek: Güç bir duruma sokarak telaşla kaçırmak: Buna teşebbüs edenlere pabucunu ters giydirir. (A. S. Özbaşar)
- Şeytana külahını ters giydirmek: Çok kurnaz olmak: Bu Kırmızı Firuz denen sansar, şeytana bile külahını ters giydirirdi vesselam. (M. Anıl)
- Şeytana pabucunu ters giydirmek: Çok kurnaz olmak: İngilizler, şeytana pabucunu ters giydirir derler. (M. Işık)
Ters ile ilgili atasözleri ve anlamları
İçinde "ters" sözcüğü geçen atasözleri ve açıklamaları:
( * yaygın bilinen )
- Ters gitmeye görsün kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi: İnsanın bahtı kapandığında en kolay işlerin bile zorlaşacağını anlatır. Şanssızlık başlayınca zararsız şey bile zarar verir.
- Alacaklıyı görür sokağa sapar, kuş tersini para diye kapar: Bazı insanların borçlarını ödemekten kaçarken, para ve alacakları için her şeyi yapabileceklerini anlatır (kuş tersi: kuş dışkısı).
- Düş tersine yorumlanır: Rüyalar genellikle tersine yorumlanır. Rüyasında ağlayan kişi güler, ölen kişi sağlıklı olur.
- Ebe çok olunca çocuk ters gelir: Bir işe gereğinden fazla kişi müdahale ederse işin düzeninin bozulacağını anlatır.
- Ecinniye külahı ters giydirir (Şeytana çarığı ters giydirir, ecinniye külahı): Kurnaz ve hilekâr insanların başkalarını kolayca kandırabileceğini ifade eder. Zeki ve açıkgöz kişiler, saf veya dikkatsiz olanları aldatmada ustadır.
- Herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine*: Bir işin göz göre göre ters yapıldığını, yolunda yapılmadığını anlatır.
- Kadın şeytana pabucunu ters giydirir: Kadın, istediği zaman en açıkgöz erkeği bile kolayca kandırabilir.
- Kervan ters dönerse topal eşek baş olur: Seçim yapılırken gereken dikkat ve duyarlılık gösterilmezse, işler tersine dönerse, işin başına beceriksiz, cahil kimseler gelir.
- Yürük atın tersi seyrek düşer (Hızlı giden atın b*ku seyrek düşer): Bir şeyin hızı veya temposu arttıkça, bazı detaylar veya gereklilikler üzerinde eksiklikler ve hatalar olabileceğini vurgular.
Ters ile ilgili birleşik kelimeler
- Ters akıntı: Denizlerde, ana akıntıya ters olarak kıyı çizgisini takip eden akıntı.
- Ters dönmek: Altüst olmak.
- Ters köşe: (spor) Teniste topu vurulan tarafın ters yönüne gönderme.
- Ters orantı: Birbirine bağlı olan ve biri artarken ötekinin azaldığı iki büyüklük arasındaki bağıntı.
- Terslik: Ters olma durumu ya da tersçe davranmak, aksilik.
Soru/Yorum Gönder