İstanbul'un neyi meşhurdur? İstanbul'un meşhur şeyleri

Güncellenme: Soru/Yorum: 0
İstanbul ilinin meşhur şeyleri burada yazılanlarla sınırlı olmamak üzere kısaca şunlardan oluşur:

İstanbul'un meşhur şeylerini gösteren resimlerden oluşan kolaj
İstanbul'un meşhurları

  • Arnavutköy Çileği: Eskiden Arnavutköy ve Bebek sırtlarında çokça yetiştirilen ancak günümüzde yok olmaya yüz tutmuş; keskin kokusu, benzersiz lezzeti ve pembe rengiyle ün kazanmış küçük bir çilek türü.
  • Bakla Fava: İç bakla, havuç, sarımsak, soğan, zeytinyağı ve dere otundan püre kıvamına gelinceye değin haşlanıp karıştırılarak yapılan, üzerine limon suyu dökülerek servis edilen ve genellikle meze olarak tüketilen bir tür bakla ezmesi.
  • Bayrampaşa Enginarı: Bodur, geniş, uçları dikenli, iri bir top şeklinde sıkı ve ağır olan, yaprakları yemeye uygun olmayan, geniş olan çiçek tablası taze tüketim yanında konservesi de yapılabilen bir enginar türü.
  • Bebek Badem Ezmesi: Elazığ, Diyarbakır ve Malatya yörelerinden temin edilen bademlerin kabuklarının soyulması, dibekte dövülmesi, biraz şeker ve kıvamı tutturmak için de bir miktar su eklenmesiyle yapılan tatlı bir atıştırmalık türü.
  • Beykoz Cevizi: İri ve ince kabuklu cevizleriyle ünlü ilçede eskiden oldukça fazla sayıdaki ceviz ağaçlarından birçoğu halen günümüzde de ceviz vermeye devam etmektedir.
  • Boğaz Lüferi: Genetik olarak diğer bölgelerde yaşayan popülasyonlardan farklı olan, balıkçıların ve lezzet tutkunlarının müşterek kanaatine göre en lezzetlisi Boğaziçi'nde yakalanan, kendine has güzel dokusu ve lezzeti bulunan ve Boğaz denilince ilk akla gelen balık türü.
  • Boğaziçi Erguvanı: Mor, lila ve pembe arası renkli çiçekleriyle boğaz yamaçlarında kendiliğinden yetişen erguvan ağaçları, asırlar boyunca Bizans, Osmanlı ve Türkiye İstanbul'unun güzel bir simgesi olmuştur.
  • Çengelköy Salatalığı: Gevrekliğinden ötürü "Çengelköy bademi" olarak da bilinen Çengelköy hıyarı, ufak, tombul, sert, gevrek, ince kabuklu, az çekirdekli, açık yeşil renkli, sulu ve güzel kokulu olan bir salatalık türüdür.
  • Eminönü Balık-Ekmeği: Eminönü iskelesine yanaşmış süslü teknelerde pişirilen uskumru balıklarının isteğe bağlı olarak doğranmış soğan ve marul ile birlikte yarım ekmek arasına konularak servis edildiği ayaküstü yenilen bir yemek türü.
  • Eyüp Kaymağı: Geçmişte civardaki pek çok mandıradan temin edilen manda sütleriyle yapılan ve tatlı gibi de yenebilen bir kaymak türü.
  • Fatih Sarması: Un, yumurta, şeker, kabartma tozu, yoğurt ve vanilya ile yapılan pandispanya hamurunun orta kısmına kayısı marmeladı sürüldükten sonra rulo yapılması ve üzerine de şerbet dökülmesi ile yapılan bir tatlı türü.
  • Islak Hamburger: Dana kıyma ve köfte harcı karışımından yapılan büyük yuvarlak köftelerin, domates, salça, sarımsak ve şekerden oluşan sıcak sosa batırılmış hamburger ekmeklerinin arasına konulmasıyla yapılan bir yemek türü.
  • İstanbul Pilavı: Pirinç, tavuk göğsü, badem, bezelye, Antep fıstığı, safran ve zencefil kullanılarak yapılan bir pilav türü.
  • İstanbul Simidi: Pekmezlenerek her tarafı susamla kaplanan ve geleneksel olarak taş fırınlarda odun ateşinde pişirilen İstanbul simidi, İstanbul'un hemen her sokağında satılmaktadır. Simitten bahseden en eski arşivsel kaynaklarda simidin İstanbul'da 1525'ten beri tüketildiği yazmaktadır.
  • Kandilli Yazması: Türkülere konu olmuş, Osmanlı hanım sultanlarının saraylarında baş tacı edilmiş, geçmişi 18. yüzyıla dayanan, İstanbul'da Boğaziçi'nin kıyı köylerinde ve özellikle Kandilli'de yapılmış olan "Kalem işi" yazmalar boyalarının haslığı, malzemelerinin dayanıklılığı ve desenlerinin zarafeti ile yazma sanatının klasik anlamdaki en güzel yapıtlarıdır.
  • Kanlıca Yoğurdu: Doğal yemlerle beslenen ve bölgenin özel florasında otlayan sığır ve koyunların sütlerinden bir önceki üretilmiş Kanlıca Yoğurdu ile mayalanarak "ev tipi üretim süreci" ile yapılan ve genellikle üzerinde pudra şekeri ile servis edilen doğal bir yoğurt türü.
  • Kartal Pırasası: En iyi pırasa olarak kabul edilen, kamış pırasası olarak da bilinen, uzun ve beyaz saplı olan lezzetli bir pırasa türü.
  • Kemer Patlıcanı: Siyaha yakın mor renkli, kalın kabuklu, ince ve uzun, lezzetli ve verimli ve diğer türlere kıyasla daha çekirdekli olan bir patlıcan türü.
  • Kemerburgaz Turşusu: Sadece turşu imalatında kullanılmak için yetiştirilen lahana, salatalık, biber, fasulye, kelek, karnabahar, sarımsak, erik, pancar, patlıcan, havuç, domates, acur hatta bamya gibi sebze ve meyvelerden ve bunların çeşitli sarmalarından geleneksel olarak meşe ağacından imal edilen tahta fıçılara ve toprak küplere doğal kaynak suyu kullanılarak kurulan bir turşu türü.
  • Lakerda: Temizlenmiş ve dilimlenmiş torik veya palamut balıklarının 4 günlük bir süreçte her gün suyunun yenilenerek tuzlu ve buzlu suda bekletilmesi en sonunda da büyük bir kaba her tarafı büyük taneli tuzlarla kaplanacak şekilde dizilip 2-3 hafta bekletilmesi ile yapılan; uzun süreli saklamak amaçlı ısı uygulanmadan tuzda bekletilerek pişirilen ve salata ve meze olarak tüketilen işlenmiş bir balık eti ürünü.
  • Ortaköy Kumpiri: Özenle seçilmiş büyük patateslerin kabukları soyulmadan fırınlarda susuz olarak pişirilip sıcakken ortadan yarılması, içine kaşar, tereyağı ve tuz konulup içinin püre haline getirilmesi ve isteğe bağlı olarak haşlanmış mısır, zeytin, mayonez, ketçap, mantar, turşu, garnitür gibi çeşitli malzemelerin eklenmesiyle yapılan bir atıştırmalık türü.
  • Sarıyer Böreği: Serilmiş kat kat yufkalar arasına sıvıyağı, süt ve yumurtadan oluşan sos sürülmesi; orta kata kıyma, soğan, margarin, şeker, kuş üzümü, karabiber ve tuzdan oluşan harcın konulması ve rulo yapıldıktan sonra fırında pişirilmesi ile yapılan bir börek türü.
  • Sultanahmet Köftesi: Yağsız kıyma, böbrek yağı, soğan, karbonat, süt tozu ve yumurta sarısı ile hazırlanan harca köfte şekli verildikten sonra genellikle ızgarada kızartılarak yapılan bir köfte türü.
  • Sultanselim İnciri: Adını III. Selim'den alan, açık yeşil renkli, iri ve bol etli, olgunlaştığında çatlayıp bal akıtan bir incir türü.
  • Süleymaniye Kuru Fasulyesi: Erzincan'dan getirilen kuru fasulye ve diğer malzemelerin bakır kazanda pişirildikten sonra kömür ateşinde dinlendirilmesi ile yapılan bir kuru fasulye yemeği türü.
  • Sütlüce Uykuluğu: İlkbahar aylarında kuzu ve danaların vücutlarının bazı yerlerinden çıkarılan, hayvan büyüdükçe etleşen ve her hayvanda en fazla 100 gram civarında bulunan ve bir nevi salgı bezi olan uykuluk, ılık suda dinlendirilip hafif haşlandıktan sonra kömür ateşinde kurutmadan pişirilerek yapılan bir tür sakatat kızartması.
  • Süzme Saray Aşuresi: Aşurelik buğday, fındık, fıstık, badem, kuş üzümü, toz şeker ve bir miktar gülsuyu ve misk ile yapılan bir aşure türü.
  • Şile Bezi: Haşıllanmış kıvrak pamuk ipliğinden, el veya yarı otomatik dokuma tezgahlarında dokunan kumaşın, kireç kaymağına batırılması, Karadeniz'in sularında yıkanması ve kumlara serilip kurutulmasıyla yapılan ince ve kırışık görünümlü, esnek ve hacimli olan bir dokuma kumaş türü.
  • Bir kavanoz içinde koyu renkli Şile kestane balı
    Şile Kestane Balı
    Şile Kestane Balı: Şile’nin kestane, meşe ağacı yoğunluklu ormanlarında üretilen, siyaha yakın koyu kahve renkli olan ve bu rengi meşe ağaçlarında oluşan nektar salgılarından ve böğürtlen çiçeklerinden alan, buruk ve fazla acı olmayan bir tada sahip olan bal türü.
  • Tuzla bamyası: Taze, körpe, küçük ve lezzetli bir bamya türü.
  • Üsküdar Çatması: Çözgüsü ve atkısı ipekten olan ve çift zeminli havlı kadife kumaş üzerine kabartma motifler oluşturularak dokunan eski bir desenli kumaş türü.
  • Vefa Bozası: Bulgur (veya darı ya da arpa), su, tarçın, yoğurt, kuru maya, şeker, un ve vanilyadan pişirme ve fermantasyon işlemleri uygulanarak yapılan koyu kıvamlı ve hafif ekşimsi olan bir içecek türü.
  • Yedikule Marulu: Uzun ve geniş yaprakları sarımtırak yeşil renkte, ince, narin, gevrek, yağlımsı ve lezzetli bir marul türü.
  • Ayasofya Camisi: Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan, 916 yıl kilise olarak ibadete açık olan ve Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethetmesiyle camiye çevrilen Ayasofya-i Kebir Camii; mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği ile sanat dünyasında önemli bir yer tutar.
  • Eyüp Sultan: Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (sav)'i Mekke'den Medine'ye göç ettiği zaman evinde misafir eden ve sonrasında İstanbul'a gelip İstanbul kuşatmasında şehit düşen Eyüp Sultan Hazretlerinin türbesi ve adına yapılan camii yine adını verdiği İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde yer alır.
  • Galata Kulesi: Dünyanın en eski kuleleri arasında sayılan, İstanbul'un sembollerinden ve siluetini oluşturan yapılardan biri olan ve 17. yüzyılda Hezarfen Ahmet Çelebi'nin uçuş denemeleri de yaptığı Galata Kulesi İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alır.
  • Kapalı Çarşı: İstanbul'un en zengin esnaflarına ev sahipliği yapan, dünyanın her yerinden gelen mücevherlerin ve kıymetli takıların ticaretinin yapıldığı Kapalıçarşı Fatih ilçesinde yer alır ve tarihi 15. yüzyılın ortalarına Fatih Sultan Mehmet Dönemi'ne kadar uzanır.
  • Kız Kulesi: Üsküdar'ın sembollerinden ve boğaz manzarasının vazgeçilmez unsurlarından biri olan ve salacak açıklarında deniz üzerinde küçük bir adaya inşa edilmiş olan Kız Kulesi'nin tarihi MÖ 24 yılına dek uzanır.
  • Mısır Çarşısı: Eminönü'nde Yeni Cami'nin arkasında yer alan ve aktarlarıyla meşhur olan bu çarşıda, şifalı otlar, baharatlar, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünlerle birlikte kuruyemiş, şarküteri ürünleri ve çeşitli ikramlık gıda maddeleri de bulunmaktadır.
  • Sahaflar Çarşısı: İstanbul'da Beyazıt Camii yakınında yer alan eski ve yeni birçok kitabın satıldığı tarihi bir çarşıdır Sahaflar Çarşısı.
  • Sultanahmet Camisi: Sultan I. Ahmet tarafından 17. yüzyılda, Mimar Sinan'ın öğrencisi Sedefkar Mehmet Ağa'ya yaptırılan, 6 minareli 16 şerefeli büyük bir cami ile medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkanlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşan bir külliye ve İstanbul'daki en büyük yapı komplekslerinden biridir.
  • Topkapı Sarayı: İstanbul fatihi Sultan II. Mehmet tarafından 1460-1478 yılları arasında yaptırılmış olan ve zaman içerisinde bazı ilaveler de yapılan saray hem Osmanlı Sultanlarının ikametgahı hem de devletin yönetim ve eğitim merkezi olarak kullanılmıştır.

(İstanbul'daki hızlı kentleşme nedeniyle bazı ürünler sadece sınırlı olarak üretilebilirken, bazıları sembolik olarak, bazıları İstanbul dışında ve bazıları da artık üretilmiyor olabilmektedir.)
( 0 soru/yorum )