Eğitim ile ilgili deyimler ve anlamları
![]() |
Eğitim |
İçinde "eğitim" kelimesi geçen ya da o anlamda kullanılan deyimler, açıklamaları ve örnek cümleler:
- Ders almak:
- Bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek: Üniversiteye hazırlık için özel ders alıyordu.
- (mecazi) Sonucunda zarar verici olan, olumsuz bir olaydan tecrübe kazanmak: Türk halkı, bu darbelerden ağır yara aldı, ders aldı. (A. Dilipak)
- Ders vermek:
- Öğretmek, yetiştirmek: Beni sınavlara hazırlamak amacıyla ders veriyordu. Ders başlamadan önce beni güdülemek için kısa bir sohbet açar ve beni konuşturarak rahatlatırdı. (H. Çetin)
- Uyarıcı, yol gösterici sözler söylemek ya da davranışlarda bulunmak: Öğretmenimiz o gün bana çok güzel bir ders verdi: Karşımdaki kişinin bakış açısını anlamak için kendimi onun yerine koymam gerekiyordu. (A. Alıcı)
- Azarlamak, sert bir karşılıkla yola getirmek: Hatun kişi bize bir ders verdi ki, ne ders... Hepimiz başımızı önümüze eğdik, sükûtla huzura daldık. (B. Civelek)
- Dirsek çürütmek:
- Okumak için yıllarca çalışmak: Senin işçiliğin kadar Üniversitede dirsek çürüttüm ben; Amerika'sında Avrupa'sında ömür tükettim. (Ö. Yağcı)
- Öğrenimde veya meslekte uzun yıllar geçirmek: Okumuş, dirsek çürütmüş, yarım asır'a yakın emek vermiş, ter dökmüş, çalışmış, çabalamış, çoluğa çocuğa, hatta torunlara karışmış koskoca adam... (R. Tamer)
- Eğitim almak: Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetişmek: Orada iyi bir eğitim aldı ve matematik alanında uzmanlaştı. (A. T. Kürüm)
- Eğitim vermek: Belli bir bilim dalı veya sanat kolunda yetiştirmek: Öğrencilerine kıraat, fıkıh, hadis, tefsir alanlarında eğitim verdi.
- Eli kalem tutmak:
- Yazı yazmayı bilmek: Evde eli kalem tutan bir tek en büyük torun. (F. Uslu)
- Düşündüğünü güzel bir anlatımla yazmak: Eli silah tutan cephede savaştı, eli kalem tutan yazarak savaştı, dili dönen lisanınca savaştı. (F. Duman)
- Eti senin kemiği benim: "Çocuğumu sana teslim ediyorum, kendi çocuğun gibi bazı durumlarda döverek de eğitebilirsin" anlamında kullanılan, eskiden ana babanın çocuklarını okula ya da bir işe verdikleri sırada hocaya ya da ustaya söyledikleri bir söz: Çocuğun babası ustaya "Eti senin kemiği benim" der. Bu çocuğu istediğin gibi ez anlamında değildir. Bu çocuk senin evladın gibidir demektir. (S. Kahyaoğlu)